| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1490) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 09 .01.2019 |
NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sevgili Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Aslında çok iyi bir şey yapıyoruz bugün ama iyi yaptığımız şeyi iki basit tartışmanın gölgesi altında maalesef kötü bir şekilde sunuyoruz, önce bunu ifade etmek istiyorum. Önce mısır-kola tartışmasıyla kanunun sinema sektörüne getireceği bütün olumlu şeyleri kapatacak bir tartışmanın içerisinde olduk, kamuoyu aslında böyle meşgul edildi. Şimdi de bir önceki kanunda, 2004'te çıkan kanunda yer alan bir madde aynen bu kanunda da devam ediyor. Dolayısıyla bunun üzerinden de sanki kanun sadece birtakım filmlerin gösterime sunulması ve dolaşıma sokulmasını engelleyen bir kanunmuş gibi takdim edilmek suretiyle yaptığımız, Meclisin yaptığı meslek birliklerinin de katılımıyla yaptığı olumlu bir şeyi biraz gölgelemiş oluyoruz. Bu açıdan ben bütün milletvekili arkadaşlarımızın öncelikle çıkartmakta olduğumuz kanunun sinema sektörüne, kültür hayatımıza, sanat hayatımıza ve özellikle de yeni destekleme biçimleriyle birlikte Türkiye'nin uluslararası kamuoyunda tanıtımına, turizm sektörüne sağlayacağı katkıları göz ardı etmeden, bunları da ön plana çıkararak bu yasayı tartışmamız gerektiğini düşünüyorum; birincisi bu.
İkincisi, tartıştığımız konu aslında 2004'te çıkarılan kanunda var olan maddenin aynen bu kanunda da kalması. Dolayısıyla burada yeni bir durum söz konusu değil ancak burada, ben de şundan açıkçası çok rahatsızlık duyuyorum. Her şeyi tartışabiliriz, her şeyi konuşabiliriz, herkes her şeyi söyleyebilir, her konuda aynı şeyleri düşünmemiz de mümkün değil, söz konusu da değil zaten. Kaldı ki bir kanun yapılırken kanunu, kanunun tarafı olan sektör temsilcilerinin veya Meclisin veya bir siyasi partinin kendi istekleri doğrultusunda yüzde 100 çıkarmamız gibi bir durumun söz konusu olmadığını hepimiz biliyoruz. Kanunlar müzakere yoluyla yapılıyor. Bu müzakereler gerek Bakanlık gerek Komisyon tarafından, Komisyona gelmeden önce ilgili arkadaşlarımızca zaten yapılmış. Dolayısıyla belli bir oydaşma sağlanmış. Bu oydaşmanın, kanun üzerinde sağlanan bu uzlaşmanın sonucu olarak bildiriler yayımlanmış, burada meslek birliğinden arkadaşlar konuşmuş, bizler konuşuyoruz, sizler konuşuyorsunuz ancak burada, biraz önce bir arkadaşımızın da söylediği gibi gerek Bakanlıkça kurula seçilecek olan sektör temsilcileri üzerinden gerekse başka konular üzerinden niyet okumanın çok doğru olmadığını düşünüyorum.
Bu sansür meselesine gelince. Söz konusu olan şey sansür değil, bilakis kanun aslında sansürle ilgili bir iyileştirme yapıyor. Söz konusu olan şey dünyanın birçok ülkesinde uygulanan kanunlar, Anayasa, genel ahlak ve benzeri kamu yararı gibi hususlar açısından yapılan değerlendirmeler sonucu izin verilmeyecek olan filmlerle ilgili.
Şimdi, bakın, arkadaşlar, 2014-2019 arası 5.651 adet sinema filmi ve bilgisayar oyunları değerlendirilmiş kurullarda ve toplamda 3 tane film bu anlamda uygun görülmemiş ve uygun görülmeyen filmler AK PARTİ'nin siyasi görüşüne uymadığı için değil ya da Cumhuriyet Halk Partisinin propagandasını yaptığı için değil, pornografik, aşırı pornografik özellikler içerdiği için yasaklanmış.
On yedi yıldır iktidardayız, on yedi yıllık iktidarımız döneminde siyasi görüşümüze uymayan hangi film engellenmiş, açıkçası bunu ben de merak ediyorum. Son beş yılda 5.651 filmin içerisinde -3'ü de herhâlde aynı yapımcının filmleri bildiğim kadarıyla- sadece 3 tane film pornografik gerekçelerle yasaklanmış.
Şimdi, bunun neresi sanatçıyı engellemek? Bunun neresi fikri yasaklamak? Bunun neresi düşünceye engel koymak? Bunun neresi siyasi görüşümüze göre karar vermek? Kaldı ki biraz önce tartıştığımız -Sayın Bakanımız "Bir önceki maddeye dönmeyin" diyor ama- maddeye atıf yapmak durumunda kalıyoruz, bir önceki maddede konuştuğumuz kanunun olumlu taraflarını da burada bizim tartışmamız lazım. 2.200 tane filmi incelemek zorunda kalan bir tane komisyondan ve 12 üyeden bahsediyoruz. Üstelik de komisyon üyelerimizin içerisinde belki kendi ihtisasıyla ilgili olmayan filmleri de değerlendirmek durumunda kalan arkadaşlarımız da olabilir. Bu yeni düzenle birlikte, 4 komisyon kurulmak suretiyle, bir miktar ihtisaslaşma sağlanmak suretiyle aslında hem süratli hem de yapılan değerlendirmelerin daha nitelikli, daha objektif yapılmasına zemin hazırlayacak bir düzenleme yapılıyor.
Arkadaşlar, ben Cumhuriyet Halk Partili, İYİ PARTİ'li arkadaşlarımdan da rica ediyorum, lütfen, bu yasayı topluma sunarken -hepimiz ortak yapıyoruz bunu, birlikte yapıyoruz bu kanunu- bir sansür kanunuymuş gibi sunmayalım. Bakın, arkadaşlarımız buradalar, belki onların talep ettiği şeyleri yüzde yüz gerçekleştirmiyor olabiliriz ama gördüğümüz kadarıyla, gerek basında yaptıkları açıklamalardan gerekse burada yaptıkları açıklamalardan hareketle, baktığımız, gördüğümüz kadarıyla meslekten gelen arkadaşlarımızın da yasanın önemli bir kısmını, kahir ekseriyetini olumlu bulduklarını görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye'de sinema adına, kültür adına, sanat adına ortaya konulan bu güzelliği sansür gibi kötü bir kavramla gölgelemeyelim. Ortada fiilî bir durum var, bu fiilî durum çok açık ve net. Dört yılda, beş yılda 3 tane... Bu filmler de Sinema Genel Müdürlüğümüz tarafından, muhtemelen istenildiği takdirde, arkadaşlarımıza da söylenebilecek filmlerdir. Bu açıdan bakıldığında, ben bu yasanın sinema sektörümüze, aynı zamanda Türkiye'nin tanıtımına, Türkiye'nin turizmine, Türkiye'nin bir film platosu hâline gelmesine gerçekten çok önemli katkılar sunacağını düşünüyorum. Bu açıdan arkadaşlarımızın biraz daha yasanın bu taraflarını gündeme getirmesinin de en az bizim kadar muhalefet partisi arkadaşlarımızın da sorumluluğu olduğunu düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum.