KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, maddelerde belki detay çalışmalar yapılacaktır ama şimdi paketle alakalı şöyle bir eleştiri getiriliyor, Sayın Bekaroğlu da en ateşli bunu dile getiren diğer Sayın Paylan da, keza yine başka milletvekilleri de bunu dile getirdiler: "Efendim, İstanbul'u kaybediyorlar, kaybedecekler, ondan dolayı böyle bir paket getirdiler." gibi bir söylemle ortaya çıktılar. Bir taraftan Türkiye'de demokrasinin olmadığı, Türkiye'de demokrasinin yerlerde olduğu, Türkiye'de otoriter bir rejimin olduğu iddialarını dile getirirken, diğer taraftan da "Bir paket hazırlayıp büyükşehri kurtarmanın derdine düştüler." gibi bir eleştiri yapıyor.

Şimdi, bu ikisinde bir tezat yok mu sizce? Otoriter rejimlerin olduğu yerlerde, demokrasilerin olmadığı yerlerde siz bir yeri kazanamazsınız, alma imkânınız yoktur çünkü otoriter rejim hiçbir zaman kaybetmez. Demek ki Türkiye'de bir demokrasi var, işleyen bir sistem var.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Kaybetmiyorsunuz zaten.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Siz de İzmir'i kaybetmiyorsunuz Sayın Sındır, İzmir'i kazanıyorsunuz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İzmir'den aday gösterdiniz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla demek ki Türkiye'de bir demokrasi var ki, Türkiye'de bir hukuk var ki siyasi partiler bütün güçleriyle seçime hazırlanıyor. Bu, tabii bir şeydir, doğal bir şeydir, buna bir itirazımız yok. Fakat şunu kabul etmemiz mümkün değil: "Efendim, bu bir rüşvettir." Bir kere bunu halkımıza hakaret olarak addederiz. Bizim milletimiz oyunu niçin, ne zaman, nasıl kullanacağını iyi bilir Sayın Bekaroğlu. Siz de çok değişmişsiniz. Sizi inanın tanıyamıyoruz. Eski konuşmalarınızdan sizi dinlemişliğimiz vardır ama şu an yaptığınız eleştirileri, bizi eleştiriyorken, sizi tanıyamıyorum diyorken, "Vatandaşa rüşvet vermek, bu bir rüşvettir." gibi söylemler konusunda vatandaşın sanki bunlarla beraber bir kanaat değiştireceğini söylemek...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Vurun popülizmin dibine, Bu bir popülizmdir.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Böyle bir noktaya gelmek, inanın ben de sizi hayretle dinledim, gerçekten tanıyamadım.

Keza, Sayın Paylan'a da şunu hatırlatmak isterim: Sayın Paylan, biz İstanbul'u kazanacağız, şüpheniz olmasın, kendimize güveniyoruz fakat siz ne yapacaksınız ona karar verin, bizi boş verin siz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Biz çalışıyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Daha adayınız yok ortada, adayınız açıklanmadı. Ne yapacaksınız? Siz CHP'ye mi...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz de açıklamadınız. Siz de açıklamadınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Biz aday açıklayacağız.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Açıklayın, size göre açıklayacağız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Biz aday açıklayacağız ve biz diyoruz ki: "İstanbul'da seçimi kazanacağız." Biz ittifakımızı da...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Adayınız yok ortada. Adayınız yok daha.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sizi bekliyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Arkadaşlar, şöyle: İttifakımızı da kurduk.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Daha adayınız yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Biz Cumhur İttifakı'nı da oluşturduk, bütün seçmenlerden de Cumhur İttifakı'na destek bekliyoruz ama siz çıkın, ne yapacağınıza karar verin, aday çıkaracak mısınız, çıkarmayacak mısınız?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz karar verin.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yoksa CHP'ye mi destek vereceksiniz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Siz karar verin.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bunları böyle, rahat rahat söyleyin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Milliyetçi Hareket Partisine sorun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Rahat rahat söyleyin, bunları rahat ifade edin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Rahat söylüyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bekaroğlu bekliyor arkada, deyin ki: "Biz Bekaroğlu'nu destekleyeceğiz." Bunu diyebilirsiniz, buna bir itirazımız yok.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - İlla bir şey söyleyeceksiniz, siyaset yapacaksınız. Ben tanıyorum sizi yani eskiden de böyleydiniz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, seçimlere şaibe falan karıştırmıyoruz. Bunu neden söylüyor Sayın Bekaroğlu? Şundan dolayı söylüyor...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Son gün gelir mi bu Sayın Muş?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Arkadaşlar şöyle: Bakın, size birkaç tarihle... Bilgi notu var elimde, bilgi notu aldım. Arkadaşlar, 1979'da, 87'de, 97'de ve 99'da Yüksek Seçim Kurulunun üyelerinin görev süresi uzatılmış.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Son gün uzatılmış.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Tabii burada, bakın, bir eleştiri yapılabilir ama bunun bir izahatı var. Şimdi, bizim seçim takvimimiz 1 Ocaktan itibaren resmî olarak başlamakta. Buradaki seçim...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 2020'de bitenler var Başkanım, 2022'de bitenler var.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Evet, ona da geleceğim Mahmut Bey, dinlerseniz beni...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani bu hakikaten...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yok, geleceğim ona da izahat yapacağım size.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 2023'de bir daha uzatacaksınız herhâlde.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, 1 Ocakta seçim takvimimiz başlayacak, 15'i ile 30'u arasında seçimler olacak, dolayısıyla seçim sürecini yönetiyorken yeniden üyeler seçilecek. Dolayısıyla bunun, böyle bir sürecin seçim yönetimi açısından ortaya çıkaracağı sakıncalar çok daha fazla olacağı noktasından hareketle böyle bir düzenlemeyi teklif etmeyi düşündük.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Devlette devamlılık esastır.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şunu da söyleyeyim değerli arkadaşlar, bakın, 2023'le alakalı mesele de şudur: 2016'nın Eylül ayında yapılan seçimler var -5 üyenin- onların süresi de 2022'nin Eylül ayında doluyor. Fakat orada bir geçici madde var yani 7063'te bir geçici madde var, orada diyoruz ki: "Seçimler ocak ayında yapılır." Dolayısıyla 2016'nın Eylül ayında yapılan seçimler aslında dokuz ay erkene alınacak. Dolayısıyla o seçilenlerin dokuz ay daha kısa görev yapması ortaya çıkacak. Aslında yapılan düzenlemeyle onlarınki fiilen üç ay uzatılmış oluyor, hukuken bir yıl gibi görünüyor ama fiilen üç ay oluyor çünkü 2022'nin Eylülünde yapılması gereken seçim 2023'ün Ocak ayına alınıyor. Bu mantık da budur yani kurul üyelerinin tamamıyla alakalı eşit bir düzenlemedir. Yani neden getirdiğimizle alakalı bir izahat yapmak için ifade etmek istedim.

Şunu söylemekte fayda görüyorum: Ben herkesi dinledim, teknik boyutlara da cevap vereceğim. Sonuna kadar ifade özgürlüğünden yana olduğumuzu bilmenizi isterim. Sonuna kadar basın özgürlüğünden yanayız, sonuna kadar Türkiye'de demokrasinin güçlenmesinden yanayız ve bu noktada da bizim sicilimiz...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ense patlatmaya karşısınız yani.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, bu noktada da bizim sicilimiz gayet açıktır.

Türkiye'de, Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda AK PARTİ'nin yaptığı düzenlemeleri hukukçular gayet iyi bileceklerdir, Türkiye'nin AK PARTİ döneminde nereden nereye geldiği iyi bilinir. Fakat bakın, ben size bir şey okuyayım: "Mustafa Kemal dışında kim Rusya'ya döndüyse iktidardan gitti. Adnan Menderes randevu aldı, ihtilal oldu. Süleyman Demirel aynı şekilde kuzeye döndüğü zaman ihtilal oldu. Bakalım darısı kimin başına?" Şimdi, değerli arkadaşlar, orası bir mizah sahnesi... Bir tiyatro, bir sinema çevrilmiyor orada; orada bir siyasi tartışma programı var, bir siyasi program var, bu sözler orada söyleniyor. Şimdi, bizim kimseden korkumuz da olmadı, kimseden bir çekincemiz de olmadı fakat bakın, bu yapılan hatırlatmalar ve... Şu an kime söyleniyor bu sözler? Ülkenin Cumhurbaşkanına söyleniyor. Eleştirinin ötesinde bir şeydir bu arkadaşlar. Bakın, hepimizin...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Öncesini de okuyun ama önceki dediklerini de okuyun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Öncesinde de... Az önce burada da ifade ettiler.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Uğur okudu az önce.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Az önce söyledi.

Dolayısıyla bakın, bunlar... Aslında biz insanların sanatçı kimliğine, Türkiye'deki sanata katkısına bir şey söylemedik. Söylemedik de. Bakın, bir teklif verildi Meclis Başkanlığına -ilgili komisyona havalesi yapıldı mı bilmiyorum- sinema teşviklerini artırıyoruz, bütçeden daha fazla kaynak ayırıyoruz sinemaya, yerli yapımlara, dizilere. Niye yapıyoruz bunu? E, biz sanata karşı bir iktidar olsak bu teşvikleri vermeyiz, artırıyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Propaganda yapmak için.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sanat eleştireldir. O dizilerin hangisi sizi eleştirebiliyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Evet, işte, vermediğiniz zaman...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - "Sinema" diyor, siz "dizi" diyorsunuz ya!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aklınız fikriniz orada arkadaş!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla, bakın, değerli arkadaşlar, Türkiye'de on altı yılda sinema izleyicisi 2 milyondan 40 milyona çıkmış.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yandaş sinemacılara kaynak veriyorsunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Böyle bir şey yok.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Eleştirel sanat kalmadı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sizlerden istirham ediyorum, biz muhalefete konuşmuyoruz, biz milletimize konuşuyoruz. Milletimiz bunları görüyor.

BAŞKAN - Muhalefet yok zaten.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Diğer partilere konuşuyoruz, peki.

Bakın, 2 milyondan 40 milyona çıkmış Türkiye'de sinema izleyicisi. Bu başarıdır. Demek ki Türkiye'de bu anlamda bir baskılama olsa, kısıtlama olsa insanlar buraya gitmez, bu alan artmaz, geriye gider. Bunu ifade etmek istedim.

Dolayısıyla bizim itirazımız, başımızdan geçen tatsız, kabul edemeyeceğimiz, geçmişteki yaşanmış olan hadiselerin Türkiye'de seçilmiş, meşru, 26 milyondan fazla oy almış bir Cumhurbaşkanına hatırlatılmasıdır ve ona mesaj verilmeye çalışılmasıdır. Dolayısıyla herkes yerini bilmeli, eleştiri sınırları içerisinde kalmak kaydıyla kimseye herhangi bir şey söylemeyiz. Tabii ki hakkımızı hukukta arayacağız arkadaşlar. Nerede arayacağız? Nerede arayacağız hakkımızı? Mahkemeye gideceğiz tabii ki. Hukuk yoluyla arayacağız hakkımızı.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Biz nerede arayacağız? Mahkeme falan bakmıyor bizim davalara.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Arayacağımız başka bir yer var mı? Herkes orada arayacak.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Talimat... Cumhurbaşkanı bu lafı ettikten sonra savcılar görev kabul ediyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Evet, herkes orada arayacak.

Şimdi, trafik cezalarıyla alakalı caydırıcı olmalı, buna katılıyorum.

Değerli arkadaşlar, 26/10/2018 tarihinde Türkiye'de trafik cezalarında artırıma gidildi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hepsinde mi?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, şöyle arkadaşlar: Karayolları Trafik Kanunu'nda 24 farklı cezayı artırmışız ve bunlar en çok ihlal...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 24 değil.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - 24 farklı ceza artırıldı ve bunlar ciddi artırıldı ve bunlar...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Trafik magandalarına cezayı artırdınız, 24 farklı değil.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Bekaroğlu, lütfen Hocam, bir dinleyin.

24 tane farklı ceza var. Mesela söyleyeyim ben size: Hurda aracı, çakar lamba takmak, abartı egzoz, muayenesiz araç, emniyetsiz araç gibi gidiyor. Yani 24 tane farklı baremde aslında cezalar artırıldı. Bunlar aslında en çok ihlal yapılan, emniyet kemeri, kırmızı ışık, cep telefonu kullanımı, yaya geçidi -işte ilk defa koyduk- bunlar aslında en çok ihlal yapılan cezalar, biz bunları iki ay önce artırmışız. Yani iki ay önce burada bir artış söz konusu. Dolayısıyla bir daha artırmama konusunda sadece 2019 için geçici bir maddeyle bir istisna getirdik. Dolayısıyla caydırıcılık noktasındaki eleştirilere katılıyorum. Hatta şu da o zaman sistemimizin imkânı... "Herkes gücüne göre cezaya çarptırılsa" makul bir teklif yani eğer sizin geliriniz aylık 100 bin liraysa, eğer siz kırmızı ışığı ihlal ederseniz ona göre ceza verir, öbürüne ona göre ceza versin. Mutlaka bu değerlendirilmesi gereken bir şey ama elimizdeki bir plaka geçtiği zaman...

BAŞKAN - Yaklaşık yüzde kaç artırdınız cezaları o tarihte gelen teklifle?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Farklı farklı, bazılarında sıfırdan, mesela "drift"e 5 bin lira geldi direkt. Cep telefonuyla...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Mesela şerit değiştirme var. Liste elimde. Yaya geçidini ihlal edenlere 488 lira yaptık, 2 katına kadar arttı diye biliyorum. Bunu daha da artırabilirsiniz fakat bu bir kültür yani sadece Sayın Paylan, cezayla değil. Şimdi herkes Avrupa'ya gidince yaya geçidine geçtiği zaman bir vatandaş araçlar duruyor, doğru. Biz de kademeli olarak bu refleksi, bu kültürü oluşturmaya çalışıyoruz. Amacımız bu. Belki zamanla çok daha farklı noktalara bunlar gelecektir. Teknolojik olarak kayıt noktasında, takip noktasında eğer ihlali yapan bir sürücünün gelirini anında tespit edip o cezayı yazabilecek bir sistemimiz, altyapıda uygulanma imkânı varsa bu tartışılabilir. Biz buna karşı çıkmayız, destekleriz de.

YSK'yla alakalı meseleyi anlattım.

Şimdi, Boğaz ön görünümüyle alakalı mesele şu: Şimdi, bu imar barışı çıktığı zaman Türkiye'de binlerce yapı var, yüz binlerce yapı var. Şimdi şuna giremeyiz arkadaşlar: "Bunları siz yaptırdınız, bunları biz yaptırdık." Biz 2004'te yerel iktidara geldik, yerelde belediyelere geldik, ondan öncesini bilmiyoruz.

Şimdi, kaç tanesi bizim dönemimizde oldu, kaç tanesi önceki partilerde oldu, hangi belediyede oldu, bunun envanterini çıkartmak zor ama teknoloji geliştikçe, belediyelerin imkânları geliştikçe kaçak yapılaşma azalmış. Bu bir gerçek. Dolayısıyla Türkiye'de uydu fotoğraflarını tutun da coğrafi sistemler geliştikçe bunlar azalmış. Dolayısıyla teknoloji son zamanlarda arttığına göre bizim dönemimizde belki daha azalmıştır, istatistiki bilmiyorum. Fakat bir sorum var. Bu binaları yıkabiliyor musunuz? Yıkamıyoruz. Peki çözüm olarak ne üreteceksiniz? Bir çözüm ortaya koymamız lazım. Keşke hiç olmamış olsaydı bunlar, keşke hiç yapılmasaydı.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Yerinde kentsel dönüşüm...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Zaten onu destekliyoruz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama buna meşruiyet kazandırdınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, şöyle Sayın Paylan: Onunla alakalı zaten geçen bir kanun geçti hani poşet olarak bilinen, çevre katı atık yönetimiyle alakalı. Onun içerisinde zaten desteklerimiz var fakat burada bir de şunu söyleyeyim: Bu yapı kaydında binanın mevcut durumunu kayıt altına alıyorsunuz, eğer o bina yıkılırsa, o yapı yıkılırsa oradaki cari hukuka tabi olacak bu diyorsunuz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Depremde yıkılacak onlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, şimdi, bu uygulama yapıldığı zaman Boğaz ön görünümüyle alakalı belli bir şey vardır, sahil şeridinden içeriye doğru giden belli bir oranda belirlenmiş bir kıyı, bir Boğaz öngörünüm çizgisi vardır. Biz bu alanın tamamını o zaman korumaya almıştık, dedik ki: Buradaki binalar hariç.

Sonra, bakın, burada, Sayın Bekaroğlu, Sarıyer Belediye Başkanınızın açıklaması var. Sonra, burada, gerçekten yapılan konutlar var, bir kısmı yeşil alan, hiç yerler yok, yapılmamış, yaptırılmıyor ki doğrusu da bu, korumamız o alanları fakat bir kısmında bir realite var ortada, yapılmış, var. Bu var olanlarla alakalı o zaman Sarıyer ve Beykoz'un o alanları belirlenip koordinatlarıyla beraber burada istisna yapacak... Dedik ki: Tamam, bunlar yapılmış, vatandaş var burada. Çoğu da gelir konusunda çok üst düzey gelirli insanlar değil, alt gelir grubundan olan insanlar. Sonra, aşağıda, Genel Kurulda buna bir istisna konuldu, dedik ki: "Şu koordinatların içerisinde olan yerler yapılsın." Sarıyer yapıldı fakat Beykoz yetişmedi o zamanlar.

Bakın, Sarıyer Belediye Başkanınız Şükrü Genç'in açıklaması: "Çözüm konusunda itirazlarımızı söyledik, yazılı olarak da ilettik. Çeşitli görüşmeler yaptık, eksikler vardı. Ortada bir Boğaz Yasası varken yıkım kararları ve cezalar iptal edilemezdi çünkü yasa var. Sonunda torba yasaya girerek barış sağlandı, bir haksızlık giderilmiş oldu."

Şimdi, o yetiştiği için onu ekledik. Dolayısıyla şu an getirilenler, arkadaşlar, aslında onlar değil ve burada şunu korumaya çalışıyoruz: O boğazın tamamını açarsanız onun korunması daha zor. Dolayısıyla o yerleşim yapılan alanlar belirleniyor koordinatlarla, sadece bu alan diyoruz, diğer alanlar için herhangi bir şey yapamıyorlar. Maksadımız budur ama Sayın Bekaroğlu buna da karşıysa ben bileyim bunu, desin ki... Zaten az önce Sayın Kazım Arslan dedi ki...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, sen teklifini bize tanıtsana, neden gol atmaya çalışıyorsun?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Anlattım, hayır, öyle bir şey yok.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ben söyledim karşı olmadığımızı, eksiklikleri de saydım.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Niye yıkamıyorsunuz?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Bekaroğlu...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sen hâlâ gol atmaya çalışıyorsun. Anlat ne yapacaksın, o koordinatlar ne anlama geliyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hayır, şöyle, anlatıyorum Sayın Bekaroğlu, lütfen dinleyin.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Üsküdar'da bir say bakalım tek tek koordinatları. Hep gol atmaya çalışıyorsun sen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Bekaroğlu, bir dinleyin. Az önce "Karşıyım." dediniz, ben ona atfen söyledim. Karşı değilseniz bir itirazım yok, ona bir şey söylemiyorum ben değilseniz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neye karşıyım dedim? Çıkarın tutanakları bakalım öyle mi demişim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Az önce milletvekiliniz de söyledi "Karşıyız." diye de onu hatırlatayım size.

BAŞKAN - Kazım Bey'in şahsi fikri o.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Kendi şahsi fikrî, evet.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, burada bir bölge var, çözmeye çalıştığımız mesele bu değerli arkadaşlar. Koordinatlarla alakalı koordinatlar da burada, daha fazla veri isteniyorsa Bakanlıkla da konuşacağım, veri elde etmeye çalışıp size ileteceğim.

Süre uzatımıyla alakalı... Bu, yürütmenin bir konusu. Bakanı aradım, dönüş yapacak bana, uzatıp uzatmayacak mısınız meselesine bir cevap isteyeceğim kendisinden. Fakat burada, dediğiniz gibi, yıl sonu geldi, dolayısıyla Bakanlığın burada bir tasarruf kullanması gerekiyor ki vatandaşlar bundan faydalanabilsin, makul bir süre. Birazdan kendisi döner, muhtemelen Komisyon görüşmeleri sırasında döner bize diye düşünüyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama kanunda düzeltilmesi gerekiyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yılbaşından sonra gelebilir miydi? Burada Sayın Sındır'ın bir eleştirisi oldu "Bu yılbaşından sonra gelebilir miydi, neden şimdi geldi?" dedi. Gelebilirdi fakat şöyle bir durum var: 1 Ocak hep milat olur yani o zamandan, o tarihten itibaren... Cezalar şundan dolayı geldi yani yeni yılda şundan dolayı geldi: Burada iki tane mesele var -o köprüler meselesine de geleceğim- cezalar veya trafik cezalarındaki artırımların oranı bütün kurumlarda eylülde ortaya çıkar ve yılbaşından itibaren artırılır, uygulanmaya başlanır. Bunu sonraya bıraktığınız zaman onlar artırılmış olacaktır. Bu sefer çözüm konusunda imkân kalmıyor elimizde.

Köprülerle alakalı mesele de şudur: Burada, İstanbul'da, benim en son bildiğim, her gün bin yeni araç -şu an sanırım bunun da üzerinde- trafiğe çıkıyor. İşte, Marmaray yapıldı, Avrasya Tüneli yapıldı, üçüncü köprü yapıldı fakat İstanbul'da 5.600 kilometrekarelik bir alan var, bunun neredeyse yarısı, 2.350 kilometrekaresi ormanlık alandır -ufak tefek oynamalar olur rakamlarda- diğer yarısında da yerleşim vardır ve bu kadar yoğun araç çıktığı zaman şehirde bir trafik planlaması yapmanız gerekiyor. Buradaki problem şu: Ağır tonajlı araçlar, belli aks büyüklüğündeki araçları üçüncü köprüye yönlendiriliyor ki şehir içi trafiği rahat olsun diye. Problem şuradan kaynaklandı: Bu araçlar bu ihlali yaptıkları zaman bunlara tebligat geç gönderildi. Adam bir ihlal yapıyor, ihlal yaptığını bilmiyor; sonra sürekli bunda ısrar ediyor. Şimdi, hukukçular bilir, bu yıl içerisinde yapılan bir...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kim yaptı bunu, Kemal Kılıçdaroğlu mu yaptı?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şunu izah ediyorum: Burada, İstanbul'da...

BAŞKAN - Mehmet Bekaroğlu yaptı diye biliyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, Tebligat Kanunu'na göre "Bu yıl içerisinde olan bir şey, bir sonraki takvim yılının sonuna kadar tebligat yapılabilir." diye bir hüküm var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok böyle bir hüküm ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Öyle var, iki yıla kadar gidebiliyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok. Bana gösterir misiniz? Yok, değil arkadaş. Tebligat Kanunu'nu çok iyi bilen birisiyim. Bana gösterir misiniz?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Kabahatler... Yanlış söyledim.

Dolayısıyla bu süre...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok, öyle bir hüküm yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Tanal, bakarsınız... Bizim yaptığımız araştırmalarda gördüğümüz, iki seneye kadar süresi var. Bunlar vatandaşa geç gittiği için, vatandaş burayı sürekli ihlal etmiş dolayısıyla sonra da farkına vardığı zaman -atıyorum- 3 geçiş, 5 geçiş, 10 geçiş, 20 geçiş, 30 geçiş gibi geçişler olmuş. Düzeltmeye çalıştığımız konu budur.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tabii, kabahat da değil o, Kabahatler Kanunu'nda düzenlenen bir idari para cezası değil o; köprü geçişleri farklı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bir rakam verildi. Teknik terimleri... Sayın Tanal, hukuk kimliğiniz önemli, sizinle hukuk tartışması yapmayacağım. Maksadımız bir sorunu çözmek, farklı tanımlamalar yapabilirsiniz.

BAŞKAN - Sayın Tanal, siz gidiyor gibiydiniz?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Varlığımdan rahatsızsanız...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bir rakam soruldu az önce "Ne kadar ceza kesildi?" diye. Onu bulmaya çalışıyorum, rakam vardı bende.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Muş... Sayın Muş... Şimdi düşünün: O büyük araçlara kesilen ceza daha yüksek ama daha küçük araçlara daha az ceza veriliyor, onları af kapsamına almıyorsunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hangi araçlar?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mesela, bahsettiğiniz aksla ilgili araçlar var ya, onların geçişleri daha yüksek, para cezası daha yüksek ama normal taksilerin daha düşük. Siz, yüksek ceza getiren araç sahibine af getiriyorsunuz; daha az, daha küçük bir suçu, o kabahati işleyeni niye kapsama sokmuyorsunuz? Bunu söylemeye çalışıyorum, yoksa...

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, şöyle, değerli arkadaşlar... Hayır, hayır, konu o değil.

BAŞKAN - Kaçak geçiş değil bunlar; bakın, kaçak geçiş değil, sınıfla ilgili bir şey bu.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, müsaade buyurun, konuyu izah edeyim...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anladım. Bakın -arkadaşlarımız, Karayolları yetkilileri oradaysa- her türlü geçiş ücret ödenemezse kaçak geçiştir.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Arkadaşlar, konunun yanlış anlaşıldığı kanaatindeyim, şöyle: Sizin OGS'niz var, HGS'niz var, köprüden geçişin bir bedeli var, bu mesele bu değil arkadaşlar; buradaki mesele, birinci ve ikinci köprüden geçmesi gereken -işte taksidir, okul servisidir, turizm araçlarıdır- belli araçlar var; "Ağır tonajlı araçlar -aks uzunluğu- kamyonlar, kamyonetler buradan geçemez." deniyor, onları alternatif yollara yönlendiriyor ki şehir trafiğinde bir yoğunluk oluşmasın, zaten yoğun İstanbul trafiği. Bunlar burayı kullanmışlar, kullandılar fakat kullanmalarının hatalı olduğunu, yanlış olduğunu...

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Ücret farkı" deseydiniz. İki köprü arasında o araç oradan değil de buradan geçince ücret farkı ne oluyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Üçüncü köprünün fiyatı nedir, bakmadım.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Hayır, zaten köprü geçişiyle bir ceza vermiş oluyorsunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi ona bakmadım ama şunu söyleyeyim: Bu rakamlar değişmiş olabilir, bendeki en son aldığım rakamlar: 26.744 adet tebligatın ödemesi yapılmış, 19 milyon 922 bin lira tahsilat yapılmış, bu da iade edilecek. Buradaki şöyle: Normalde biz buna tarih koymayabilirdik fakat derdimiz şu: Vatandaşın ödemesini bir an önce yapsın çünkü süreyi kısa tutarsanız müracaatı kaçırabilir vatandaş. Bir tarih koymazsanız...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Seçim tarihi.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Hayır, bakın, bir tarih koymazsanız...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Seçim tarihi, çok manidar.

CAVİT ARI (Antalya) - 31 Mart 2018... Başka tarih mi kalmadı Sayın Muş?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Değil arkadaşlar ya....

BAŞKAN - Çok uygundur yani, 2019.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tam seçim tarihi. Şahane olmuş ya.

BAŞKAN - Benim için bir mahzuru yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Peki, siz, ayrı, alternatif bir tarih sunun.

CAVİT ARI (Antalya) - Bu kadar seçime dönük bir seçim rüşveti olamaz yani.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın... Sayın Paylan...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Düşündük, düşündük, seçim tarihini bulduk.

BAŞKAN - Sayın Paylan, bakın, Sayın Muş gayet sakin bir şekilde sizleri dinledi, şimdi o cevap veriyor, biraz sonra zaten maddelerde tekrar konuşursunuz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama düşünmüşler, seçim tarihini bulmuşlar.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Mayısa erteleyelim, siz de rahat edersiniz.

BAŞKAN - Sayın Muş, toparlarsanız lütfen... Son cümlelerinizi alayım yani sunumu yedi dakikada yaptınız.

Buyurun.

CAVİT ARI (Antalya) - Seçim olmasaydı bu madde gelecek miydi, bir de onu merak ediyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi şöyle sayın milletvekili: Ben İstanbul Milletvekiliyim, 3'üncü bölgedeyim, 2011'den beri oradayım. Dolayısıyla köprüyü de kullanıyorum, tüneli de kullanıyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Ben de Antalya Milletvekiliyim. İyi ki köprü yok bizde.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Orada yaşıyorum, Güngören'de oturuyorum. Her hafta sonunda bölgeme, şehre gidiyorum, vatandaşların şikâyetlerini alıyorum. Buradaki problem bu tebligatların geç yapılmasından dolayı bu son dönemde ortaya çıktı yani vatandaş oradan cezalı geçiş yaptığını bilmiyor. Ondan dolayı, bu sorumluluğun devletin sorumluluğu olmasından dolayı...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tebligatla zaman aşımına uğruyor, gerek kalmıyor, zaman aşımına uğruyor.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın, sohbeti bırakalım.

CAVİT ARI (Antalya) - Bu kesinlikle bahane değil. Tebligatın değişik yöntemleri, yolları var.

BAŞKAN - Sayın Muş, toparlar mısınız efendim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Buradaki sorulara bakıyorum da...

BAŞKAN - Bir şey kalmadı bana göre, hepsi cevaplandı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir sorum vardı: Bu YSK üyelerine her toplantıda ne kadar para ödeniyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Onu bilmiyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani bu, maaşın 1 misli, 2 misli kadar... O zaman onları kaldırın, o maaşları almasınlar. Bakayım, kabul edecekler mi? Öyle ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bir de bu YSK'yle alakalı böyle bir değişikliğe, bu maddeye bir eleştiri getirildi. Şimdiye kadar 4 değişiklik yapıldı, tarihlerini sizlere ifade ettim. Bunun da burada bilinmesini arzu ederim.

Bu Yalova'yla alakalı... Biz her ilde iddialıyız. Yalova'yı da kazanacağız, onu söyleyeyim Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - "Kırın, dökün..." bu şiddet çağrıştırıyor Sayın Başkan.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, şöyle: Vurmak, kırmak bizim lügatimizde olmaz. Biz demokratik...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ense patlatmak...

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Mecazi, mecazi o!

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bakın, biz demokratik teamüller ve hukuk içerisinde mücadele eden bir siyasi partiyiz. Demokratik kurallar...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Mecazi değil.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şöyle arkadaşlar, ben partinin grup başkan vekiliyim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Doğru.

MEHMET MUŞ (İstanbul) Diyorum ki: Böyle bir şey varsa biz bunu kabul etmeyiz. "İl başkanı, adayı, kim söylemiş, basında çıkmış, yerel bir gazetede çıkmış."

BAŞKAN - Ben yarım saattir arıyorum, bulamadım bu söylemi.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Neyi aradınız, bulamadınız?

BAŞKAN - Yalova İl Başkanının söylemini.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Tanal, siz bizim dediğimizi kabul edin. Biz Yalova'da iddialıyız, Yalova'yı kazanmak istiyoruz, kazanacağımıza inanıyoruz. Elimizden gelen bütün...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sorun o değil.

Şiddet çağrıştıran bir il başkanı hakkında ne işlem yaptınız?

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Durun, müsaade edin.

Elimizden geleni de yapacağız. "Vurun, kırın." gibi ifadeleri kabul etmeyiz, edemeyiz. Bu bizim lügatimizde olmaz. Biz demokratik teamüller ile hukuk içerisinde demokratik siyasi mücadelesini sürdüren bir partiyiz. Burada kalırız, bunu da bilmenizi arzu ederim.

Sayın Başkan, maddelerle alakası olursa onlara cevap vereyim, genel itibarıyla soruları cevaplandırmaya çalıştım.