KOMİSYON KONUŞMASI

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) - Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri, Devlet Hava Meydanları İşletmesinin Saygıdeğer Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İnşaatı devam eden Balıkesir Merkez Havalimanı'yla ilgili olarak Sayın Genel Müdürüm burada, kitapçıkta "Bitiş tarihi 15 Mart 2019, tamamlanma oranı yüzde 88" yazıyor. Ben bir ay veya üç hafta önce gittiğimde burada altıncı aydan önce bitme şansını görmediğimi, özellikle kış şartlarını da dikkate alırsak inşaatın çok ağır gittiğini, biz ağustos ve eylül aylarında iki kere hem Valimizle hem Büyükşehir Belediye Başkanımızla mekân ziyareti yaptığımızda, bu inşaatın Valilik tarafından ve Büyükşehir tarafından size de bildirildi diye tahmin ediyorum, öyle hatırlıyorum. Ağır gittiğini, hızlandırılmasıyla ilgili işlemlerin yapılmasını ben tekrar günü gelmişken hatırlatmak istiyorum.

Tabii, Devlet Hava Meydanları İşletmesinin ülkemizin gururu, güzel hizmetleriyle birlikte, dünyada birçok yere hasbelkader gitmiş bir arkadaşınız olarak, burada bulunan biri olarak bu hizmetlerden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Hizmet kalitesi gerçekten dünya standartlarına, o meşhur denilen havalimanlarına göre çok çok güzel.

Tabii, biz, malum, 2016 yılında çok hoş olmayan, alçak, hain, FETÖ terör örgütüyle ilgili bir olay yaşadık. Bu olayda da İstanbul Atatürk Havalimanı'nda Mahir Ayabak isminde, 17 yaşındaki bir evladımız, bu ülke için, bu ülkenin yarınları için kendini feda etti, şehit oldu. Bu kardeşimizle ilgili olarak, ben İstanbul Havalimanı'nı çok kullanan biri olarak, buralarda bizim Mahir Ayabak'la birlikte şehit olan ve yaralanan arkadaşlarımız var. Bunlarla alakalı olarak herkesin görebileceği bir yerde, 15 Temmuzun da, bu ihanet şebekesinin neler yapabileceğinin gösterilmesi için aynen Parlamentoda olduğu gibi anıtvari bir yerin yapılmasını sizlerden rica ediyorum. Bir de bu Mahir Ayabak evladımızın ailesiyle ilgili bir irtibatınız, diyaloğunuz veya bunlarla alakalı yapılabileceklerle alakalı yazılı bilgi istiyorum.

Her ne kadar Balıkesir Milletvekili olsam da burada konuşulanları duyunca sanki İstanbul'da, Gaziosmanpaşa'da, Arnavutköy'de hiç yaşamamış biri olarak hayret ettim. 1994-1999 yıllarında İstanbul'da İl Genel Meclisi üyesiydim. Büyükşehir olmadan önce bu bölgenin de dâhil olduğu Gaziosmanpaşa ilçesinin sınırları içerisinde olan Arnavutköy'ün de bağlı bulunduğu Gaziosmanpaşa'da beş yıl ilçe başkanlığı yaptım AK PARTİ'de. Şimdi şu yirmi sene önceki bir resim. Google amcaya giren görebilir. Burası yüz sene önce, yüz elli sene önce Osmanlı arşivlerinin kayıtlarına giren, bakan var ise, Karaburun'da burası liman idi. Az önce bir sayın vekilimizin ifade ettiği gibi, burası taş ocaklarıydı, burası kil ocaklarıydı, burası kömür ocaklarıydı, burada meşhur Terkos ve İmrahor göletleri haricinde doğal hiçbir gölet yok idi. Burada tamamen o boşluk suyla dolmuş, "vahşi" tabir edeceğimiz su birikintileri, gölet dahi yok idi ama şimdi burada görünce diyoruz ki, hava haritasında da bakıyoruz, internetten indirdik, burada, Arnavutköy'e bağlı, Yeniköy, Tayakadın, İmrahor, Bolluca ve Eyüp'e bağlı Akpınar, İhsaniye bölgesini kapsayan yerde, Sayın Genel Müdürüm muhakkak ki yazılı cevap verecek kaç tane ağaç kesildiğiyle alakalı, burası kuzey ormanlarının başlangıcı veya bitişinin olduğu yer. Ben 1961 doğumluyum, 1970 yılından beri aklımın erdiğini düşünürsek orada yaşayan birisiyim. Lütfen, yapılan hizmetleri, "Ağaç katledildi, şöyle oldu, böyle oldu." deyip de hizmetlerimizi... Dünyanın en büyük havalimanını biz gerçekleştirdik, bundan gurur duyuyoruz.

Ve şunu da ifade etmek istiyorum: AK PARTİ iktidarlarında hiçbir ihaleyle, hiçbir kimseye yetimin hakkı peşkeş çekilmemiştir. Bunun da kayıtlara bu şekilde, bu ifade birkaç kere kullanıldığı için geçirilmesini hassaten istiyorum.

Son olarak burada internetten KİT Komisyonuna girdiğimiz zaman buradaki tutanakların, arkadaşlar, her bir cümlemiz dahi "ye" desek de, "he" desek de, "yani" desek de, "hı" desek de kayıtlara aynen geçiyor. Şimdi biz bir kurumu bir şahıstan dolayı burada gündeme getirir isek veya kayıtlara girdikten sonra internete, Google'a sorulduğu zaman burada karşımıza hoş olmayan ifadeler çıkar. Ensar Vakfını kastetmek istiyorum. İki arkadaşımız, saygıdeğer milletvekili arkadaşımız hiç hoş olmayan bir ifadeyle, Vakfın genelini suç ve zan altında bulundurmuştur. Bir yöneticinin -çok özür dilerim, kayıtlara geçecek, en kibar cümle şudur- yediği halttan dolayı bir kuruma, özellikle Türkiye'de millî ve manevi değerler noktasında, millî ülkü noktasında, değerler eğitimi noktasında en önde olan bir kuruluşu, bir şahsın yediği bir halttan dolayı lütfen kayıtların düzeltilmesi amacıyla bu şahsın yediği yanlışlık, bu şahsın yediği nane, bu şahsın yaptığı lüzumsuzluk bir vakfa, bir kuruma, bu hangi kurum olursa olsun mal edilmemesini ben düşünüyorum.

Sözlerimi -bugün 50 tane program yaptık, Mevlâna Haftası'ndayız- Mevlâna'nın şu sözleriyle sözlerimi tamamlamak istiyorum: Hakiki kulluk insanı hoşgörüye götürür. Hoşgörü başka inanç ve kanaatlere saygılı olmaktır. Esasen başka inanç ve kanaatlere saygılı olmak kendi inanç ve kanaatine bağlı olmamak değildir. Ayrıca bütün inanç ve kanaatler karşısında kayıtsız kalmak da değildir. Hoşgörü ne fikrî manada başıboşluk ne de şahsiyetlerden fedakârlıktır. Mevlâna'nın bu sözü son cümlem olsun.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.