BAŞKAN - Sayın Sertel, 17 Ekimde biz toplantılara başladık, bugüne kadar da 52 tane kamu iktisadi teşebbüsünü görüştük ve hiç sözünüzü kestik mi Allah aşkına? Yirmi beş dakika, otuz dakika da konuştuğunuz süreler oldu. Hoşgörü içerisinde, karşılıklı anlayış içerisinde değerlendirmelerinizi, eleştirilerinizi, sorularınızı sordunuz burada. Kestiysek de zaman zaman öneri dışında konuşmalar olmuştur, ondan dolayı kesmişizdir. Zaman zaman da espri yaptık karşılıklı, şakalaşmadık. Toplantının ciddiyetini biz de zaten koruyoruz, kolluyoruz. Burada çok güzel bir ortam oluştu 17 Ekimden bu yana. Önümüzdeki hafta da bunları bitireceğiz.

Şimdi, söz verdiğimiz zaman, baştan itibaren teamül gereği -burada bir teamül oluştu- öneriyle ilgili konuşalım, önerinin dışında değerlendirmeniz, görüşünüz varsa geneli üzerinde konuşalım arkadaşlar dedik. O geneli üzerinde söz verdiğimiz vakit de sürede bir kısıtlama yapmadık. Yaptık mı? Lütfen bunu yaptıysak söyleyin, şimdi söz vereceğim, tekrar söz alacaksınız, söyleyin. Bugüne kadar haksızlık yapmadık, tartışma da olmadı, kavga da olmadı burada, güzel bir ortam içerisinde götürüyoruz. Biraz önce Sayın Erdoğdu dedi ki: "Bu kadar kişiyi getiririm, burayı kilitlerim." Ya, tehditvari böyle bir...

Sayın Erdoğdu, size de bu yakışmıyor. Yani, şimdi, 200 kişiyi de getirin, 300 kişiyi de ama biz burada güzel bir uyum içerisinde, karşılıklı anlayış içerisinde toplantımıza devam ediyoruz. Bu havayı, bu ambiyansı bozmanın, bu kimyayı bozmanın bir anlamı yok. Elbette soracaksınız, elbette değerlendirmeleriniz olacak, elbette sorularınız olacak, kurumlara soracaksınız. Kurumlar da bunu yanıtlayacak, eğer sözlü olarak yanıtlamıyorsa yazılı olarak verecek. Biz bunlara itiraz etmiyoruz ki.

Sayın Erdoğdu geldi, misafir olarak başımızın üstünde yeri var, itirazımız yok. Eski bir üye olarak... Geçmişte birlikte Plan ve Bütçe Komisyonunda da çalıştık Sayın Erdoğdu'yla ve misafir olmasına rağmen ilk önce sözü Sayın Erdoğdu'ya verdim. Süre konusunda da herhangi bir kısıtlama getirmedim.