| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .02.2015 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, şimdi, gerçekten bu düzenleme bizim uzun süreden beri söylediğimiz, sizin de hep yan çizdiğiniz bir konuyu son derece açık bir şekilde ortaya koyuyor. Mesela YÖK'le ilgili bizim yaklaşımlarımız YÖK'ün kaldırılmasına yönelik idi. Siz hep sahiplendiniz. Şimdi, biz 12 Eylül hukukunu kendinize rehber edindiniz dedik, hep reddetmeye çalıştınız. Ama bu 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de değişiklik yapılmasına ya da üniversitelerin dizaynına yönelik nasıl kullanıldığını göstermesi açısından son derece ilginç bir iki konuya değinmek istiyorum. Bu 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yani burada sizin esas yapmak istediğiniz Ek 1 sayılı cetvelde ekliyorsunuz, 2.450 kadro, aşağıda ne olur, ne biter onu bilemiyoruz ama arkasından da diyorsunuz ki: 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin ekli cetvellerden de bu üniversite öğretim üyesi kadrolarına atananların atama işlemiyle birlikte eğitim görevlisi kadrolarının iptalini düzenliyorsunuz. Yaslandığınız yer tam 12 Eylül hukuku. Bakın, size kadar, 12 Eylül 1980'den 2006'ya kadar, 2002'ye kadar ya da sizin "acemilik dönemi" dediğiniz dönemin sonuna kadar tek 4 kez değişiklik yapılmış, 4 maddesi 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin. Ama ondan sonra siz 17/3/2006'da, 12/7/2006'da, 1/1/2007'de, 4/4/2007'de, 29/5/2007'de, 31/5/2008'de 10/4/2010'da, 21/7/2010'da, 3/3/2011'de, 14/4/2011'de, 11/4/2012'de, 27/4/2012'de, 12/7/2012'de; bir daha kadro izleme çizelgesi, 12/7/2012'de, 1/1/2013'te, 31/1/2013'te olmak üzere 11 kez bu 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi kullanmışsınız yani işinize gelmiş bu kanun hükmünde kararnameye yaslanmak. "YÖK'ü kaldıracağız." diye YÖK'ten yakınıyordunuz. Daha evvel Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinden de yakınıyordunuz, şimdi ele geçirince, kullanır konuma gelince yaslandınız oraya.
BAŞKAN - Sivilleşince...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sivilleşme değil, tam bir sivil darbe gerçekleştirilince, cemaatle yollarınız ayrılınca oraya sarıldınız. Şimdi, burada da üniversiteleri üniversite olmaktan çıkartmak için bu 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye sarıldığınızın resmi son altı yedi yıllık icraatınızda çok net gözüküyor. Yani, bu her ne kadar Sağlık Bakanlığına bakanlık üniversitesi kurma gibi masum bir yaklaşımla gelmişse de bu, üniversitelerin "üniversite" kelimesini de atabilmenize fırsat verecek bir düzenlemeye doğru gidiyor. Yani, oradan al, oraya ekle, buradan çıkar yani matematikte çok bilinmeyenli denklem gibi karma karışık bir düzenleme yapıp bu kurulu perişan konuma getirdiniz. Gerçekten, yani hiç kimsenin de aklı ermiyor. Mesela, diyorsunuz ki biraz evvelki tartışmalar içerisinde: "Rektörü kim atayacak? Efendim, diğer üniversitelerde nasıl oluyorsa orada da öyle." E, kadroları kim belirleyecek? Kadro sayısını rektör önerecek, mütevelli heyet onaylayacak ve Yükseköğretim de -ne yapacak- tespit edecek atanacakları.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bakınız, bir şey yapıyorsunuz ama hakikaten kendiniz de gülüyorsunuz, melez bir şey çıkıyor orta yere. Buna üniversite demenin hiçbir olanağı yok, bu üniversite falan değil. Eğer siz 59 eğitim ve araştırma hastanesinde, oradaki eğitim kadrolarında görevli arkadaşlarımızı, tıp çalışanlarını, özellikle doktorları, doçentleri bir biçimde üniversite kadrolarında kullanmak istiyorsanız 70 küsur tıp fakültesi var...
Kaç tane Sayın Erdöl tıp fakültesi, rakam 86 mı?
CEVDET ERDÖL (Ankara) - Devlet üniversitesinde 58, vakıf üniversitesinde de 24 yani 82 tane.
İZZET ÇETİN (Ankara) - 82 tıp fakültesi var, bunlardan bir tanesi çok rahat bir şekilde kullanılarak bu ihtiyaç giderilebilir yani çok rahat bu. Üniversitelerden bir tanesi, evet, bu kadrolar için ihtisas üniversitesi yani ihtisas şeyine getirilip kullanılabilir.
Şimdi, Sağlık Bakanlığına bağlı bir üniversite, Sağlık Bakanlığı üniversitesi yapacağız diye üniversiteleri iyice dejenere etmenize, o kelimeyi tahrip etmenize hiç gerek yoktu. Bakın, şurada gözüküyor, 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yi bile ne kadar kötü kullandığınız son derece açık. 2006'dan bu yana her yıl bu kararnameyle oynanmış. Kanun hükmünde kararnamelerin Meclisin kapalı olduğu dönemlerde Bakanlar Kurulunca çıkarılıp Meclis açıldıktan sonra en kısa zamanda Meclisin onayına sunulması gerekirken bugün bakanlıkları dahi kanun hükmünde kararnameyle teşkilat yapısına kavuşturdunuz, üstelik de Meclis açıkken. Yani, Türkiye'deki bütün kurumları çökerttiğiniz gibi hukuk sistemini iyice tahrip ettiniz ve artık şimdi de bilim yuvalarını yok etmek noktasına doğru gidiyorsunuz.
Sayın Erdöl, buna da sizin alet olmanız hakikaten beni üzüyor yani böyle bir şeye teklif vererek bile olsa imza atmış olmanıza, hiç kusura bakma yani dostluk başka, arkadaşlık başka ama böyle bir konuda imza sahibi olmanıza, bir de böyle karşımda oturuyor ve eziliyor olmanıza üzülüyorum.
CEVDET ERDÖL (Ankara) - Yok ben ezilmiyorum.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ben üzülüyorum, ben.
ADNAN KESKİN (Denizli) - O mutlu yahu, sen niye üzülüyorsun?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Senin bu konuma düşmemen gerekirdi.
Yani, şimdi ben buna ne deyim Allah aşkına? Anası YÖK, babası köşk, şey, saray, melez bir şey çıkmış orta yere.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.