İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Bugün de daha evvelki müzakerelerde de dikkat çeken bir husus var, tam da bu fil-züccaciyeci dükkânı meselesi. Sanki, Cumhurbaşkanlığına hükûmet sistemine geçildikten sonra bütün işleri getirip buna bağlamak gibi bir şey var burada, hissedilen Komisyon toplantılarda. Bunun doğru olmadığını, hakla, adaletle, hukukla da bağdaşmadığını öncelikle söylemek isterim.

İkincisi: Burası bir bağımsız otorite değil. Sayın Kaboğlu konuşmasında konuyu nereden nereye getirdi, nasıl böyle bir kanaate vardı, bunu anlamak mümkün değil. Burada maddenin birinci fıkrasında bu komitenin kuruluş amacı çok açık ve net belli ve bu, yürütme içerisinde, yürütme organı içerisinde, bakanlık içerisinde de geçmişte de benzerleri olan bir komite veya komisyon. Geçmişte işte Ulaştırma Bakanlığının içerisinde Haberleşme Kurulu, bilmem, başka bakanlığın içerisinde başka birimler, hep bunlar vardı. Dolayısıyla bunun bir bağımsız otoriteye benzetilmesi ve oradan da işte başka başka yerlere gidilmesi doğru değil.

Üçüncüsü: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin, Anayasa değişikliğinin yani 16 Nisan halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa değişikliğinin getirdiği en önemli hususlardan bir tanesi de Cumhurbaşkanının sorumlu Cumhurbaşkanı olması durumu. Geçmişte sadece vatana ihanetten suçlanabiliyorken bugün bu sınır kaldırılmıştır. Dolayısıyla, işte, "Cumhurbaşkanına yetki veriliyor, Cumhurbaşkanı da zaten sorumsuz, ne güzel!" filan gibi yakıştırmaların hukukla şey olduğunu düşünmüyorum.

Burada belki maddenin içeriğiyle ilgili tartışmalar olabilir. Mesela bu Komitenin bakanlıklardan veya kamu kurum ve kuruluşlarından bilgi, belge isteme yetkisi burada veriliyor; bu belki tartışılabilir. Yani bu yetkiye Komitenin değil, içerisinde olduğu bakanlığın sahip olması gerekir; doğru olan belki budur. Bunlar tartışılırsa daha verimli olur diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.