KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili, Sayıştay Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ve Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı, değerli bürokratlar ve basın mensupları; herkesi saygıyla selamlıyorum ben de.

Bütçelerin hayırlı olmasını diliyorum.

Ağırlıklı olarak ben Sayıştayla ilgili olarak konuşmak istiyorum ama ondan önce birkaç cümle etmek istiyorum diğer bütçelerle ilgili olarak.

Cumhurbaşkanı, devleti temsil eder, malum, geçmişiyle, geleceğiyle milleti temsil eder, halkı temsil eder, hukuku temsil eder, her vatandaşı, her bireyi temsil eder ve etmelidir tabii ki. Ama, buraya gelirken Sayın Cumhurbaşkanı "Güçleri yetiyorsa yıksınlar, yürütmeyi durdursunlar, bu binayı durduramayacaklar. Açılışını da yapacağım, içine de girip oturacağım." şeklinde bir cümle sarf etmişti Başbakanken. Bu, tabii, hukukla ilgili hiç bağdaşmayan, hiç güzel olmayan bir cümle. Yani, devlete karşı zorbalık ve ondan sonra da devletin başında olmak, bu güzel değildi. Bunların unutulması lazım, unutturulması lazım. Fakat, arkasından "Bank Asya battı batıyor." gibi, kendisiyle hiç ilgisi olmayan bazı konulara girmesi, halkı paniğe, tahrike sebebiyet verecek cümlelerle tahrik etmesi güzel olmadı. Hatta, "Kobani düştü düşüyor." cümlesi bu en son olaylarda bir tahrik nedeni olmuştur. Bunlara Sayın Cumhurbaşkanının çok dikkat etmesi gerekir diye düşünüyorum.

Sayın Genel Sekreterim, dün akşam bizim Maliye Bakanlığıyla bir toplantımız vardı. Maliye Bakanının sunumundan sonra bütçenin geneli üzerinde görüşmeler yaptık gece iki buçuğa kadar. Sarayın şimdiye kadar bütçeye 1 milyar 370 milyon liraya mal olduğunu söyledi. 1 milyar 370 milyon lira çok büyük bir para, çok çok büyük bir para ki bunun ayrıca tefrişine de ayrı bir masraf da söz konusu olacaktır muhakkak. Çok büyük bir para. Uçak için de -henüz bedeli ödenmemiş ama- 185 milyon dolar yani 400 milyon liraya yakın bir ödeme yapılacak yani şimdiden çok büyük bir maliyet söz konusu. Bu "fakir" demeyeyim ama potansiyeli çok zengin olan bu ülke için ama çok fakiri olan için bu ülke için bunlar çok büyük bedeller, çok büyük rakamlar.

Cumhurbaşkanlığı bütçesinde yüzde 100'e yakın bir artış var. Bakın, 2014'te 199 milyon 500 bin lira olan bütçeyi 397 milyon liraya çıkarıyorsunuz, böyle bir teklifle gelmişsiniz ve şimdiye kadar 47 milyon lira olan personel giderini 80 milyon liraya çıkarıyorsunuz. Yani, neden bu kadar bir personel artışı var anlamak mümkün değil, 47'den 80 milyon liraya çıkıyor. Bu kadar para harcanmış. Mal ve hizmet alımları 47 milyon lira 2014'te, 144 milyon liraya çıkarıyorsunuz, yatırımları 75 milyon liradan 158 milyona çıkartıyorsunuz, yüzde 100'den daha fazla bir artış var bütün bunlara rağmen. Çok anormal bütün bunlar, çok çok anormal.

Geçmişten bir örnek vereyim: Muaviye Ebu Zerr'e sormuş "Bir saray yaptırdım, beğendin mi?" diye. Demiş ki: "Kendi paranla yaptırdıysan israftır, devletin parasıyla yaptırdıysan da haramdır." Böyle bir durum var maalesef. Yani, bunu üzülerek söylüyorum ama üzülerek, burada da üzülmeyen hiç kimse yoktur, sanmıyorum. Vicdanı olan herkes böyle bir hadise için üzülür.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Kahroluyoruz.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Mutlu olanlar da vardır, niye öyle diyorsun!

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Türkiye'nin sembolünün saray olmaması lazım. Yani, bunu savunamayız. Tabii, savunmak istersiniz ama hiçbirinizin vicdanı elvermez, sanmıyorum, savunulacak gibi değildir bu.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - On iki senedir Keçiören'de oturuyordu, kimse bir şey demiyordu.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Keçiören'de de saray yavrusunda oturuyordu.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Başbakanlık Konutu'nda otursaydı, engel olan mı vardı? Devlet konutlar veriyor, köşkler veriyor.

ADNAN KESKİN (Denizli) - İstanbul'daki sarayları ne yapıyorsunuz?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, Keçiören'de oturduktan sonra bütün bunlar hak edilmiş mi oluyor?

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - O zaman içinde demiyordunuz "Ya, bir Başbakan şöyle olmalı." diye.

ADNAN KESKİN (Denizli) - Yok, söylüyorduk.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yok, her zaman söyledik, olur mu?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bunlar önemli ama abartmadan, milletin kesesine zarar vermeden...

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, polemiğe girmeden herkes görüşlerini söylerse iyi olur.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Vedat Bey laf atıyor, görüyorsunuz.

BAŞKAN - Evet, ben de herkese söylüyorum zaten. Sataşmayı bırakalım arkadaşlar.

ADNAN KESKİN (Denizli) - İstanbul'daki sarayı boşalttı mı?

BAŞKAN - Size de söz vereceğim Sayın Keskin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Meclis Başkan Vekili, Meclisle ilgili bir konuyu dile getireceğim, diğer arkadaşlarımız söylediler. Meclisin açılışında bir koruma terörü vardı, gerçekten, salonlarda, koridorlarda yürünmüyordu. Ama, ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanı konuşma yaparken de Meclis Genel Kurulu Salonu'na korumalar girdi -o sizin de oturduğunuz- giriş yaptığı kapıda korumalar bekliyordu, bunlara gerek yoktur herhâlde. Hiç güzel değildi, bunu siz de tasvip etmezsiniz, sanmıyorum. Olmaması gereken...

ADNAN KESKİN (Denizli) - İç Tüzük'e de aykırı.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Tabii, İç Tüzük'e de aykırıdır ama, maalesef, böyle bir durum vardı.

Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili olarak da şunu söyleyeyim: Kadi-l Kuzat Osmanlı'yla doğrudan ilgili değil, İslami bir kurum, çok eskiden beri var. Ama, doğrudan Osmanlı'yla ilgili değil, Selçuklu'da da vardı, ondan önce Abbasilerde, Emevilerde de vardı, hatırlıyorum, Hz Ömer zamanına kadar gider. Yani, sadece Osmanlı'yla bağdaştırdınız -bu ara hep moda oldu da- Osmanlı kurumu değil, İslami bir kurumdur, onu söylemek istiyorum. Ombudsmanlık da daha farklı. Bir de bize gelişi İslami olmasından ya da Osmanlı olmasından değil de Avrupa Birliğinin bastırmasından dolayı oldu. Yani, kapatmak için mi onu söylediniz bilmiyorum. Yani, bir anlamda böyle bir siyaset mi yaptınız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Yok geleneğimizde de var anlamında herhalde, ben öyle anlıyorum.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani, bizim de geçmişimizde var bütün bunlar ama Osmanlı'da değil sadece, Selçuklu'da da var, ondan öncesinde de var, İslami bir kurum. Biraz son zamanlarda moda olan bir şeye getirdiniz de onun için söylemek istedim, belirtmek istedim.

Gelelim Sayıştay konusuna. Sayın Başkan çok önemli bir konu, çok önemli bir müessese ve benim çok inandığım bir müessese. 5018 ve 6085 sayılı kanunlar yeni değişti, bu mevzuatın oturması lazım. Bakın, dört senedir ben burada Plan ve Bütçe Komisyonundayım, milletvekiliyim ve hâlâ biz bütçe hakkını yerine getiremedik, bütçe hakkını koruyamadık. Kaç seneden beri raporlar yoktu, eksikti, bu sene sayı olarak raporlar tamam ama bazı şeyler, bazı ifadeler sıkıntılı. Bakın, bazı tespitler yapmışsınız genel uygunluk bildiriminde. 36 milyar liraya yakın yedek ödenek var, eleştirilerinizi yapmışsınız yani neden hatalı olduğunu mevzuata göre çok güzel ortaya koymuşsunuz. Ödenek üstü harcamalar 9,3 milyar lira, onları da çok güzel ortaya koymuşsunuz ama ondan sonra da çok aşırı nazik, çok, diplomasinin de üstünde bir gerekçeyle şöyle diyorsunuz mesela: "Sonuç olarak, 5018 sayılı Kanun'un yedek ödenek başlıklı şunlar şunlar olmuştur ama konu Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgilerine arz olunur." Ya, bu durumlar, bu yedek ödeneğin bu kadar aşımı, ödenek üstü harcama ek bütçe yapılmasını gerektirir, siz de gayet iyi biliyorsunuz, sonuçta diyeceksiniz ki: "Ek bütçe neden yapmıyorsunuz, neden ek bütçe yapmaktan kaçınıyorsunuz?" yani Maliye Bakanlığının bununla gelmesi gerekirdi. Bu konuda Meclis Başkanlığına da bir eleştirim var, Meclisin elinden, Sayın Bahçekapılı, bir hak alınıyor, bu bizim en önemli hakkımızdır, yasama organı olarak en önemli hakkımız Maliye Bakanlığı tarafından gasbediliyor. Ek bütçe yapması gereken Maliye Bakanlığı tamamlayıcı ödenek istemesi gereken Meclisten Maliye Bakanlığı kendisi tarafından kalan aşağı yukarı biraz önce söylediğim, 35-40 milyar liralık bir harcamayı yapıyor, ödenekleri dağıtıyor istediği gibi, gelip buradan izin almak zorundadır, bütçe yapmak zorundadır. Bunun Sayıştay tarafından da belirtilmesi lazım, bize bildirilmesi lazım. Bakın, vaktimiz çok fazla yok, performans denetiminden, düzenlilik denetiminden bahsedemedim, o konularla ilgili olarak da Sayıştayın daha etkili olması lazım. Siz de raporunuzda belirtiyorsunuz ama muhakkak etkili olmanız lazım bu konularda. Benim dün genel görüşmeler başlamadan önce bir eleştirim oldu, kanuna göre, sizin, 6085'e göre görüşmeler sırasında daire başkanlarının burada olması lazım, 24'e 2 çok açık. 38'de de ilgili bakanlıkların bakanlarıyla birlikte Sayıştay Başkanının ve ilgili daire başkanlarının burada olmasını emrediyor yani sizin özellikle de muhalefetle beraber iktidarın yaptıklarına, Hükûmetin yaptıklarına karşı, yaptıklarıyla ilgili olarak denetim yapmış bir birim olarak yol gösterici olmanız lazım, eleştiriler yapmanız lazım, o eleştirilerin siyasi yönünü de bizim dillendirmemiz lazım. Böyle bir eksiğimiz var yasama organı olarak. Böyle bir eksik çok önemli bir eksiklik bu tabii, bunu yerine getirmemiz lazım.

Dün yine bizim bir eleştirimiz oldu, bu (E) cetvelinde, Bütçe Kanunu Tasarısı'nda, bu sene de var, 2015 için de var, geçmiş yıllarda da vardı, özel hesaplar oluşturmuş. Geçmişte bütçe dışı fonlar gibi özel hesaplar oluşturmuş. Maliye Bakanı da burada öğrendi, yani bürokrasi bunları yapıyor (E) cetveline koymuş, tabii, yüzlerce madde arasında onları görmek de mümkün değil. İhale Kanunu'ndan muaf tutmuş, 5018'den muaf tutmuş, özel fonlar oluşturmuş. Sayın Müsteşar diyor ki: "Bunu banka hesabına koyuyoruz, oradan ilgili bakanın direktifiyle istendiği gibi harcanıyor." Böyle bir şey bütçede olamaz ki. Akşam da Maliye Bakanı dedi ki: "Bu çok büyük değil, 1 milyarı geçmiyor bu meblağlar yani 7-8 Bakanlık için, kurum için var." Meblağ ne olursa olsun prensip olarak bu yanlıştır, bütçe birliğini bozar, bütçe prensiplerine aykırıdır, böyle bir şey olabilir mi? Bir hukuk devletinde, bir buçuk asırlık Sayıştay tarihi olan bir ülkede böyle bir şey olmaması, söylenmemesi bile gerekirdi ama maalesef Sayın Bakan söyledi bunu. Mesela bununla ilgili, bu özel hesaplarla ilgili bu sene eleştiriniz yok, bunları da özellikle sizden bekliyoruz. Özellikle Hükûmeti eleştirme konusunda daha agresif olmanızı Sayın Başkanım, bekliyoruz, beraber bu konularda çalışacağız, bu, iktidara mensup değerli arkadaşlarımızın da dileği olması lazım, öyle düşünüyor olmaları lazım, sonuçta bir görev yapıyoruz, onlar da sonuçta yürütme organını, Hükûmeti eleştireceklerdir, eleştirmeleri gerekir. Bunu da sizin yazdığınız, sizin çalışmalarınız doğrultusunda yapmamız lazım, sizin yazdığınız raporlar doğrultusunda yapmamız lazım ki doğru olsun, bir anlamı olsun, daha sonra bunlar düzelsin. Ya bu kamu için çok faydalı olacaktır, Hükûmet için çok faydalı olacaktır, iktidar için çok faydalı olacaktır, hiçbir şekilde eleştirilmeyen, ayna tutulmayan bir hükûmetin başarılı olması mümkün müdür? Bir önceki yıla göre kendisini ölçmeyen, başarısını, performansını bilmeyen bir Hükûmetin başarılı olması mümkün müdür? Onun için bunlar iktidara da sıkıntı getirmeyecek şeylerdir, bu konuda birlikte bir mevzuat oluşturmamız lazım. Eğer Sayıştay Kanunu'nda eksiklik varsa, fazlalık varsa onları da düzeltelim bir an önce.

BAŞKAN - Evet, haklısınız, teşekkür ederiz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Peki, çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.