| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1369) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 04 .12.2018 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de tüm hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Usul hakkında da ifade ettiğimiz gibi, "torba" adı verilen düzenlemeleri biz de doğru bulmuyoruz,. Birden fazla kanunda değişiklik içeren düzenlemeler kanunların anlaşılabilir, uygulanabilir olmasını olumsuz etkilemekte, hukuki güvenlik ilkesini zedelemekte, ayrıca da yasama kalitesini yine olumsuz etkilemekte.
Yine, aynı önerimizi burada dile getireyim. Yani artık Mecliste kanun tekliflerinin usul, esaslarını belirleyen bir düzenleme yapılması -bu İç Tüzük de olabilir ya da ayrı bir düzenleme olabilir- gerekiyor. Bu konuda biz hazırız.
Bir diğer konu, mali yük meselesi. Aslında bu konuda 5018 sayılı Kanun'un 14'üncü maddesinde amir hüküm var ama hiç uygulanmıyor. Orada ne diyor? Gider artırıcı, gelir azaltıcı tekliflerin en az üç yıllık mali yükünün teklife ekleneceğini öngörüyor, hatta sosyal güvenlikle ilgili olanlarda yirmi yıllık aktüeryal hesaplar istiyor ama bunlar maalesef kanunda amir hüküm olmasına rağmen yıllardır uygulanmıyor. Bunun da uygulanması gerekir. Yani yapacağımız kanun teklifleriyle ilgili usul ve esasları düzenleyecek düzenlemede bunların dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.
Bu teklif, tabii, bakanlıklarımızın, kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyacı olan düzenlemeleri içeriyor. Genel olarak olumlu buluyoruz. Ben bazı maddeleriyle ilgili, maddeye geldiğimizde daha detay bilgi alabilmemiz açısından şimdi dile getireceğim. Nedir bunlar? Bülent Bey'in de ifade ettiği 22'nci madde. O 22'nci maddede finansal istikrar ve kalkınma komitesi kuruluyor. Son fıkrasında farklı anlama gelebilecek bir ifade var. Ben amacın bu olmadığını düşünüyorum ama bunun düzeltilmesi lazım yani "üye kurum ve kuruluşlarının yetkileri dışında alınması gereken tedbirleri belirlemeye Cumhurbaşkanı yetkili olup..." diyoruz. Yani burada amaç şu: Hani üye kuruluş BDDK'dir, SPK'dir, kendi yetkilerini kendileri kullansın, onların kullanamayacağı, kendi kanunlarında yetkisi olmayan konuları Cumhurbaşkanı belirlesin. Bu daha düzgün yazılırsa farklı anlamaları önler diye düşünüyoruz.
İkinci konu, 42'nci madde. Burada bir teşviki kaldırıyoruz. Bu geçici 20 kapsamındaki sandıklarla ilgili 5 puanlık işveren teşvik primi vardı, onu kaldırıyoruz. Niye kaldırıyoruz? Tabii, tam bir gerekçesini bulamadım. Yani normalde kanuna bakarsak özel sektör işverenlerine yönelik bir teşvik ama son fıkrasında "Kamu idareleri hariç bu geçici 20 kapsamındaki sandıklarda da uygulanır." diyordu, o hükmü kaldırıyoruz. Yani onun gerekçesini, gerek SGK gerek Hazine bunun uygulamada nasıl bir sonucu olur, maddeye kadar bu konuda bize bir bilgi verirse madde görüşülürken... Bir de orada geçici 20 kapsamındaki sandıklardan emekli olanlar bu bin liralık emekli aylığını alamıyor yani bayramlarda verilen o biner liralık emekli aylığını da alamıyor. Yani konuyu bir bütün olarak düşünmek lazım. Madde geldiği zaman bu konularda gerekli bilgi verilirse memnun oluruz.
Ziya Bey, bir diğer konu, bu 57 ve 60'ıncı maddelerde ÜFE yerine TÜFE'yi öngörüyoruz yani yarın TÜFE daha yüksek çıkarsa tekrar kanunu mu değiştireceğiz? Yani bunu bir sistematiğe bağlamak daha doğru olacak. Ya "ortası" diyelim, ya "hangisi düşükse" diyelim, kanunu bir sefer değiştirelim, ondan sonra uygulansın. Şimdi, ÜFE'yi TÜFE'ye çevirmenin gerekçesi belli yani ÜFE yüksek olduğu için TÜFE'ye çekiyoruz. Yani buna ya "ikisinin ortalaması" diyelim ya da hangisi düşükse, hangisi fazlaysa bir şey koyalım da yani bir daha değiştirme ihtiyacı olmasın diye düşünüyoruz, hem 57'nci maddede hem 60'ıncı maddede.
Bir de bu 63'üncü maddede bir düzenleme yapıyoruz. Ödünç para verme... Bununla ilgili -Maliye Bakanlığımız iyi bilir- örtülü sermaye olayı var yani bu konuda istismar edilmeye muhtaç bir madde gibi geldi bize. Bunu bir bütün olarak, ödünç para verme işlemlerini masaya yatırmamız lazım. Hemen böyle serbest bırakırsak bunu çok olumsuz sonuçları olabilecek bir düzenleme olarak görüyoruz. Bu konuda madde gelince detaylı bilgi alabilirsek yine memnun oluruz.
Bir diğer konu, bu emekli aylığı. Asgari sınır getiriyoruz, bin lira diyoruz yaşlılık, malullük, ölüm aylığında. Aslında, SGK'nin istatistiklerine bakarsak öyle bir durum söz konusu değil, bilmiyorum SGK bunu istatistiklerinde niye göstermiyor? Bu aylık bültenlerine baktım. Gerek 4/A gerek 4/B gerek 4/C'de en düşük emekli aylıkları hep bin liranın üzerinde zaten. Ama ben gerekçesini biliyorum çünkü 2008 yılında çıkarılan kanunla malum hem güncelleme katsayısı düşürüldü hem aylık bağlama oranı düşürüldü. Bu nedenden dolayı giderek emekli aylıklarında bir düşüş söz konusu. Ben tahmin ediyorum ki -bilmiyorum, SGK'den arkadaşlarımız vardır- özellikle ölüm aylıklarında karşımıza çıkmaya başladı bu düşük aylık. Bir de malul aylıklarında da çıkabilir ama yaşlılıkta herhâlde daha bin liranın altında emekli aylığı bağlanması söz konusu olmayabilir. O konuda detay bilgiler verirlerse ki o tarihteki muhalefet şerhimizde de -yani on yıl önce- bu konuya dikkat çekmişiz, uyarmışız yani bu gelecekte emekli aylıklarında çok büyük düşmeye yol açacak, emekli aylıkları arasındaki eşitsizliği daha da artıracak diye uyarmıştık.
O açıdan, bu uygulamayı destekliyoruz ama genel anlamda emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikleri giderecek bir intibak düzenlemesi de gerekiyor çünkü dönem dönem kanunlarda yapılan değişiklik nedeniyle emekli aylıkları farklı farklı bağlanmış durumda. Bir intibak yasası geldi ama o tam intibak yasası değildi. Orada sadece 2000 öncesini kapsayan, SSK'lileri kapsayan bir düzenlemeydi. Bunun daha kapsamlı bir şekilde emekli aylıkları arasındaki eşitsizliği giderecek şekilde bir düzenleme yapılması gerekiyor.
Bu genel sağlık sigortasıyla ilgili yine burada sormak istiyorum. Madde görüşülürken gerekçesi ifade edilir. Normalde 5510'la yaptığımız düzenleme 81 milyonu kapsıyor yani gelir testine tabi. Gelir testine göre gelirine göre devletin üstlendiği kesim var ve diğer kesim var. Yani bu maddeyle getirdiklerimiz bu kapsama girmiyor muydu, ben onu çözemedim yani er ve erbaşların bakmakla yükümlü olduğu kişiler, anne babalar. Yani düzenleme şey olarak doğru ama zaten kapsamıyor muydu? Yani böyle bir düzenlemeye niye ihtiyaç duyuldu?
Burada bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak görüşümüz de şu: Aslında gençlerimize yönelik genel bir düzenleme yapmak lazım. Malum 18 yaş sınır, lisedeyse 20, üniversitedeyse 25 yaşa kadar ailesinin GSS'sinden yararlanabiliyor. Bunu iş bulunca yani sigortalı oluncaya kadar ailesinin sigortasından yararlansın görüşündeyiz biz MHP olarak. Gerekçemiz de şu: Çocuğun işi yok zaten, gencin işi yok, bir de GSS primiyle muhatap kalmasın. Zaten sağlık hizmetinden genç olduğu için çok da yararlanmıyor yani primi alınıyor. O konuda da Milliyetçi Hareket Partisi olarak gençlerin iş bulana kadar ailesinin GSS'sinden yararlanması görüşündeyiz.
Diğer düzenlemeleri maddelerde geldiği zaman ifade edeyim. Ben kafamızda soru işareti olan konularla ilgili madde görüşülürken ilgili arkadaşların gerekli bilgileri vermesi açısından bunları dile getirdim. Hayırlı olsun diyorum.