| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 04 .11.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Meclisin bütçesi, Cumhurbaşkanlığının, Sayıştayın, Kamu Denetçiliği Kurumunun yani en önemli kurumlar. Çok değil rakamlar ama temsil kabiliyeti açısından örnek olması gerekir. Her çıkan, giren kuruşun hesabı kamuoyunun gözündedir, o açıdan çok önemli. Kamu Denetçiliğinin de bütçesi Meclis bütçesinin içinden geliyor, çok cüzi bir personel, bina gideri gibi bir şey. Ben burada şunu iki bölümde açıklamak istiyorum. Sayıştayla ilgili biraz Sayın Adil Zozani'ye bırakacağım ama Allah aşkına Sayın Başkan, şu gizli yönetmeliği bize bir gün getirip şu komisyon üyelerine ne zaman vereceksiniz? Son raporlarınızda askerî ve güvenlik harcamaları yok, yok. Bizimle dalga geçer gibi 4 sayfa rapor göndermişsiniz. Yani, tabii ki, sizin yeriniz Meclis Başkanının yeri çünkü Meclisi temsil ediyorsunuz ama siz Hükûmetle, Maliyeyle görüşmeler yapıyorsunuz, Meclisten çok Maliyeyle görüşüyorsunuz ve sonra da 4 sayfalık Jandarma, Emniyet, İçişleri Bakanlığı raporları geliyor. Silah alım satımı, şu bu falan hiçbir şey yok. Biliyoruz, Sayıştayta yetkileriniz kısıtlandı ama mesela, Emniyet raporunda 2013-2014'te barış zamanında özel timlerin operasyon olmadığı hâlde operasyon parası aldıklarına dair tespitler var yani suçlar var. Onlara ne oldu? Yazılı değil. Bu konuda umarım bize bir bilgi verirsiniz.
Meclis Başkanlığına gelince... Ben şunu çok açık ifade etmek istiyorum Sayın Başkan, Divan olarak: Yani -en önemli görevi Meclisin- bütün siyasi partiler söz verdi, yeni demokratik sivil bir Anayasa yapacağız. Bunun yönetimi Meclis Başkanlığındaydı. Ne zaman Başkanlık hevesleri ortaya çıktı Sayın Erdoğan'ın ve Başkanlıkla ilgili Anayasa konusunda da milletvekili sayısı yetmedi, 4 tane siyasi parti uzlaşma komisyonunu oluşturdu, bu olayda masayı devirdiler. Ama, Meclis Başkanı Sayın Çiçek keşke burada olsaydı. Sayın Çiçek Meclis Başkanı gibi davranmadı, AKP'li gibi davrandı. Oysaki tarafsız olup bunu sürdürmesi gerekirdi. Eğer biz bu Anayasa'yı değiştirmezsek, bu darbe Anayasa'sını, bunun kara lekesi hepimizin alnındadır arkadaşlar. İstediğiniz kadar demokrasi konuşun. Otuz beş senedir hikâye anlatıyorsunuz millete, otuz beş senedir yalan söyleniyor, otuz beş senedir darbe Anayasa'sıyla yönetilen bir Meclis, bu Anayasa'nın ayıbını taşıyor. Bunu değiştirememiştir, Meclis Başkanlığı sınıfta kalmıştır.
İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu kurduk, 4 siyasi parti grubu olarak yüzde 85'inde anlaştık; 10 tane madde kaldı, onda da 3 muhalefet partisi olarak anlaştık, HDP, MHP, CHP. Hemen onda da masayı devirdiniz AK PARTİ olarak, Meclis Başkanı da AK PARTİ'li gibi davrandı. İç Tüzük'ü yani hiç olmazsa önümüzdeki dönem uygulanmak üzere çıkarabilirdik. Bir torba kanun uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor, bu İç Tüzük de onun uğruna battı, bunun uğruna battı. Bunun günahı, vebali AK PARTİ'nin ve Meclis Başkanınındır, Cemil Çiçek'indir, yönetimindir. Yani, çok açık konuşuyorum. Hazırlanmış bir tane İç Tüzük varken yine yeni bir Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü hazırladık. İki dönemdir bunun çabası yapıldı. Mesaisine yazık, harcanan paralara yazık. 6 ülke iç tüzükleri görüşüldü, incelendi yerinde, harcamalar yapıldı. Bu para çarçur oluyor, çarçur; gidiyor, bu para. Milletin cebinden gidiyor cebinden. Bir iş yapalım diye bu işler için uzlaşma komisyonları kuruluyor. Bunu da attınız bir kenara. Etik yasasını da işte, Sayın Sümer açıkladı. Elbette ki Cemil Çiçek, sizin iktidarınız, elbette ki sizsiniz...
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Masadan kaçanlara bakacaksınız.
MUSA ÇAM (İzmir) - Kaçan değil, dayatmalara bakacaksın.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - İç Tüzük'te masayı, hepsini siz devirdiniz ve çoğunluksunuz, Meclis çoğunluğusunuz. Yerinize gelince parmak hesabı, parmaktan başka demokrasi bilmezsiniz maalesef.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Uzlaşma komisyonlarındaki temsil sayısını söylesene!
BAŞKAN - Sayın Bilgiç, sorulara Başkan cevap verecek.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Eğer, etik yasasında uzlaşma komisyonunun bütün üyeleri uzlaşmışsa etik yasasının çıkmaması Meclis Başkanlığının etik davranmadığını gösterir. Meclis Başkanlığı etik davranmıyorsa başkasından etik davranma isteyebilir misiniz? Torba kanun rezalettir, hangi İç Tüzük'te var? Bana hiç kimse bunu izah edemez. Doksan dokuz gün Soma torba kanununu yaptık. Soma'daki işçilerin üzerinden binlerce yasa geçirdiniz, doksan dokuz gün bu Komisyonda tartıştık, Mecliste kıyamet koptu, şimdi Ermenek'te, maden ocağında yatan işçilerin cenazelerinin acısı, günahı, vebali, hepsi de bu torba kanunlarla uğraşanların, bunu çıkaranların omuzlarındadır, bunu açık söylüyorum.
Meclis TV... Korkuyorsunuz halktan, halktan korkuyorsunuz; gerçekler, muhalefetin sesi duyulmasın istiyorsunuz. Meclis Başkanlığı bağımsız değil, iktidar gibi. Mecliste muhalefetin sesi çıkmasın! Ya, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bir bakan çıksın, çocuk kanalı dışında hepsi canlı yayın veriyor, çünkü korkuyorlar. Maliyeyi gönderiyorsunuz, tehdit ediyorsunuz, ceza yazıyorsunuz, bilmem ne yapıyorsunuz. Meclis TV'yi bari kapatmayın, milletin parası bu, milletin kuruşu bu! Allah'tan korkun, bu kadar ana akım medya emrinizde! Meclisin sesini kısmak yazıktır, günahtır ya, bu millete zulümdür, işkencedir. Kenan Evren bu işkenceyi yapmadı ya, Allah'tan korkun! Geçen dönem vardı, yirmi dört saat çalışıyordu Meclis.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sonunda aynı çizgiye geldiniz Kenan Evren'le.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kenan Evren'den beter durumdasınız, kusura bakmayın onu da anlatacağım.
Şimdi, Meclis odasındaki TV'lere bile sansür koyuyorsunuz, Allah'tan korkun! Yani yandaş, candaş değilse, bir televizyon kanalını... Ben muhalefetim, ben başka kanal da izlemek istiyorum, bütün kanalları izlemek istiyorum. Vallahi isteyen izliyor ama Meclis TV'de muhalefet kanalları yok arkadaşlar.
Yeni Halkla İlişkiler Binasının korku tünelini mi, lağım basmalarını mı, neyini anlatayım? Ora mimara değil...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Fareler bastı!
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yani, nasıl bir... Hakikaten yazık, günah ya!
Otoparktan çıktınız mı? Nasıl çıkılıyor otoparktan ve otoparka nasıl gidiliyor? Yani güvenlik... Yani kadın vekiller rahat gidebiliyor mu, farkında mısınız? Neyse hadi, hadi bir şey demeyeyim, Allah kimsenin başına bir şey getirmesin.
Şimdi, buradan şunu ifade etmek istiyorum: Cumhurbaşkanlığı binası...
Nerede Cumhurbaşkanı...
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR BAHÇEKAPILI - Dışarıya kadar çıktı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ben duruyorum, gelince konuşacağım.
Kamu denetçiliğinden bir tek talebim var zaten: Gezi olayları gibi bu son olayları da incelemenizi istiyorum. Son olaylarda bizim partimizin mensubu 36 kişi öldürüldü. Bire bir ben gittim. İzmir'de güvenlik güçlerinin, Gaziantep'te güvenlik güçlerinin, Esenyurt'ta, Dargeçit'te, Kurtalan'da, Varto'da bire bir bütün bu cinayetleri işleyenlerin tek tek tespit edilmesi Hükûmetin görevidir ama yapmıyor, çıkıyor meydanlara Cumhurbaşkanı, Başbakan bangır bangır bağırıyor, HDP'ye linç kampanyası açıyor, ondan sonra, bugün, HDP parti meclisi üyesi kendi binasında IŞİD tarzı bir saldırıya uğruyor. İnsan hakları kurumu yok, Meclis İnsan Hakları Komisyonu inceleme yapmıyor, Meclis araştırma önergeleri veriyoruz, reddediliyor.
Sayın Başkan, şu Cumhurbaşkanlığıyla ilgili birkaç sözüm var. Ben şimdi soracağım, yok.
CUMHURBAŞKANLIĞI GENEL SEKRETER YARDIMCISI NADİR ALPASLAN - Ben buradayım, yardımcısı burada.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Yani...
MUSA ÇAM (İzmir) - Genel Sekreterin olması lazım.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, öğleden sonraki oturumda da, sorularda da aynı şeyi devam ettirebilirsiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Şimdi, ben şunu sormak istiyorum, bir: Son Millî Güvenlik Kurulunun Başkanı sıfatıyla soruyorum: Bu, Millî Güvenlik Siyaset Belgesi ve kırmızı kitabı milletin Meclisi üyeleri bilmiyor, vermiyorsunuz; istiyoruz, vermiyorsunuz. Peki, bunu hangi kurumlar biliyor? İktidar, istihbarat, jandarma, Genelkurmay; bunları biliyoruz, bildiklerimizin dışında? Neden Meclisin üstünde kırmızı bir kitap, bir Anayasa var? Milletin iradesinin üstünde güç olabilir mi? Millî Güvenlik Kurulunun tavsiye kararları olabilir; tavsiye kararları gizli olmaz, bunun tutanaklarını niye Meclis üyelerine vermiyorsunuz?
Son olaylarla beraber Cumhurbaşkanının yurt dışı ziyaretlerinde belli tipler, belli gazeteciler, belli kişiler akredite olarak illa yandaş ve candaş mı olmak gerekiyor, yani ölçü bu mudur?
Yine, Kobani olaylarıyla ilgili Cumhurbaşkanının sorumsuz bir söylemi var. "Düştü düşecek." deyip, arkasından... Sadece o değil, son olaylardan sonra her yerde Cumhurbaşkanlığını unutmuş, sanki Başbakan, hatta Başbakan da değil, Kasımpaşa'dan yeni çıkmış bir siyasetçi gibi Esenler'de açılışlarda, şurada, burada... Bakın, Cumhurbaşkanlığı makamı birliğin yeridir, çok özel bir yeri vardır. Partilere eşit mesafede olması gerekirdi Sayın Zozani'nin dediği gibi. Şimdi, dört siyasi partiye de eşit mesafede olmayan, her gün seçim meydanı gibi dolaşan Cumhurbaşkanına birisi "Cumhurbaşkanısın ya, Anayasa'da görevlerin sayılı, Cumhurbaşkanlığına dön, görevinin başına geç." demek için Sayın Denetleme Kurulu yürütmeye demeniz gerekmiyor mu?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Öyle yapıyor zaten.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Meclis Başkanının... Sadece en basit olayda çıkıp açıklama yapıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, sen böyle kalkıp miting, açılış yapıp, geçmiş yerlerin açılışını tekrar tekrar yapıp seçim siyaseti yapamazsın, sen artık Başbakan değilsin. Uçak alıyorsun Başbakanken, sonra Cumhurbaşkanı oluyorsun, sende. Bina yaptırıyorsun 1 milyar 370 milyona, arkasından... Binanın tapusuna bakıyoruz, Hazineye verilmiş Atatürk zamanında, ondan sonra Tarım Bakanlığı almış, ondan sonra Orman Bakanlığı uhdesine geçmiş, şimdi de TOKİ'ye geçmiş. Şimdi kardeşim, Başbakanlık için mi yaptınız? Maliye Bakanına soruyoruz, diyor ki: "Daha bütçesini çıkarmadık." Ya, beş senedir inşaatı nereden yapıyorsunuz kardeşim? Bu bütçe kara parayla mı yapılıyor, bahşişle mi yapılıyor, havuza para mı geliyor, neyle geliyor? Yani, devletin en üst makamının olduğu yere gelen giden paranın haddinin hesabının olması lazım, denetiminin olması lazım. Bu Cumhurbaşkanlığı kutlamalarına Meclisteki üç tane muhalefet partisi boykot ederek, gitmeyerek ki zaten iptal oldu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaplan, beş dakika uzattım. Lütfen toparlayınız.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Toparlıyorum.
Şimdi, biz şunu söylemek istiyoruz: Cumhurbaşkanına top mu patlatalım, ne yapalım yani Cumhurbaşkanının görevlerinin ne olduğunu hatırlatmak için? Yani, sorumsuzluğu mu var? Yani, Cumhurbaşkanı makamı oldu diye "İhanetten başka suçtan yargılanamayacak." diye yazıyor. Tahkir, tehdit, halkı suç işlemeye davet, halkı birbirine kırdırma, farklı kesimleri...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Öyle bir şey yok, öyle bir şey yok.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Yok öyle bir şey.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sürekli bir partiye saldırma, bir partiyi linç etme, hedef göstermenin yeri Cumhurbaşkanının görevlerinin içinde var mıdır arkadaşlar?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Öyle bir şey olmadığını çok iyi biliyorsunuz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Size görevinizi, partinizi, siyasetçi olduğunuzu hatırlattı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sizin görevinizi.... Yürütme yapmaz, yargı bakar ona. Anayasa Mahkemesi misin?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Cumhurbaşkanı hepimizin başkanı.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Doğru dürüst konuşun. Hukuk devletinde kendinizi her şey zannetmeye başladınız.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Öyle bir şey olmadığını çok iyi biliyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen toparlayın. Bakın, bu altıncı dakika, uzattım. Sayın Kaplan, lütfen...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bakın, bunun sonu felakettir.
Bakın, çözüm süreci de size rağmen yürür...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Şırnak) - ...seçim de olur, kim ne alırsa, herkes çıkar ortaya ama...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Bunun sonu felakettir." diyerek tehdit etmeyin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - ...mitralyöz gibi ağzını açıp karşısındakine saldırmanın tarih ve halk önünde bir hesabı ve sorumluluğu vardır.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Herkes hesabını verecek, siz de o hesabı vereceksiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bugün bizim partilimiz bu kampanyanın sonucu saldırıya uğramıştır, bu kampanyanın sonucu bu noktaya gelmiştir.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Ya, sizin daha yeni başladı, bize on senedir saldırıyor.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Biz şimdi bugünü konuşuyoruz, eğer on seneyi konuşursak siz bizim yerimizde olsaydınız Antarktika'dan çıkardınız.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen...
ADNAN KESKİN (Denizli) - Yok canım, sende!
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Vallahi, kusura bakmayın yani. Bütün partilerimiz kapatıldı, on binlerce üyemiz içeri alındı, daha ne olacak? Binlerce köyümüz kapatıldı, yakıldı, binlerce faili meçhul cinayet gördük, görmediğimiz kalmadı, bundan ötesi yoktur. Bundan ötesi ne biliyor musunuz?
ADNAN KESKİN (Denizli) - On senedir saldırıyorsunuz...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Türkiye'nin normalleşmesi için ulusunu...
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Kaplan toparlıyor. Sayın Aydemir...
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bundan ötesi, bir tek denenmeyen yol var; hukuk, demokrasi Türkiye'nin yeni bir toplumsal barış ve uzlaşmaya gitmesi.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Keşke herkes hukuka kendisine göre değil topluma göre ayar verse.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Demokrasi dışında, toplum ve uzlaşma dışında hiçbir çözüm yoktur, başka yol kalmamıştır.
Teşekkür ediyorum.