| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 21 .11.2018 |
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Bakanım, Sayın Başkanım; 2019 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesinin devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, demin Garo Bey buradaydı, keşke burada olsaydı. Evet yani söylediği bazı şeyler vardı. Ben bunlara ilk önce Fatih Sultan Mehmet'in söylediği bir söz vardır, bununla başlamak istiyorum. "Üzerimize kılıç çekilmedikçe, vatanımıza girilmedikçe, milletimize cefa edilmedikçe bizden kimseye zarar gelmez." Bu, hepimizin Osmanlı'nın bakiyesi olduğu, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti devletinin de kuruluşuna ve onun fethetmiş olduğu topraklarda yaşadığımız bilinçle biz şu anda bu topraklar üzerindeyiz. Dolayısıyla şudur, demin değerli hatibimiz söyledi, daha öncede Garo Bey de söyledi. İbrahim ağabey... Salih ağabey, istirham ediyorum ağabey.
BAŞKAN - Arkadaşlar, Ekrem Bey'in her zaman yaptığı gibi siz de hiç kimsenin insicamını bozmayın, Ekrem Bey'inkini de bozmayın çünkü o hiç araya girmez malumunuz.
Buyurun Sayın Çelebi.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Dedi ki: "Ya, biz çok farklı kentler yaptık, siz yaktınız, yıktınız, bilmem ne yaptınız, hendekler yaptınız..." Bir sürü şey söylediniz. Bakın, ben o tarihte AK PARTİ Genel Merkezinde Başkan Yardımcısıydım ve inanın hendeklerle birlikte biz Genel Merkezden Diyarbakır'a gittik. Şimdi, demin beyefendinin gösterdiği şeyler vardı, doğru mu? Doğrudur. Bak, onu söyleyelim. Demin Fatih Sultan Mehmet'in söylediği sözler de doğru mudur? Doğrudur. Siz dünyada ne yaparsanız yapın, iki arkadaş bile olsanız, dirsek vurursanız diğeri de size dirsek vurur. Ama bir de tersine gelelim. 2002'den önce bu ülkede ne vardı? Eğer bir şahıs hapishanede yaşıyorsa, eğer Türkçe bilmiyorsa kim olursa olsun -Ermeni'si olsun, Kürt'ü olsun, Laz'ı olsun, Çerkez'i olsun, her ne olursa olsun- Türkçe'den başka herhangi bir dilde anne veya babasıyla konuşamıyordu. Ondan önce ne vardı? OHAL vardı. Ben kendi ilimde, Erzurum'dan, ininceye kadar... Burada Erzurumlu olan kardeşlerimiz var. İnan, ben Ağrı'ya gittiğimde 6 yerde tepeden tırnağa arama yaparlardı. Başka ne vardı? Kimse kendi çoluk çocuğuna Kürtçe isim bir kere koyamazdı. Başka ne vardı? Siz bir Alevi çalıştayı yapamazdınız. Hani geçen burada bir kardeşimiz söyledi, Seyit Rıza'yla ilgili; siz bunları konuşamazdınız. Siz çözüm sürecinden bahsedemezdiniz, siz TRT Şeş'ten hayatta bahsedemezdiniz, böyle bir şey hayaldi. İşte, eski bir paşamız vardı, hani hep derler ya "Ankara'da suikasta uğradı Eşref Bitlis." diye. Bakın, bu o tarihlerde -Allah gani gani rahmet eylesin- devlete sunduğu bir rapordan dolayı diyorlar. Ne kadar yanlış, doğru... Şimdi, bakın, biz o süreçten nerelere geldik, çözüm sürecine geldik. Çözüm süreciyle birlikte TRT Şeş'te veya radyolarda... Şu anda onlarca Kürtçe radyo var. Herkes kendisini ifade ediyor. Hiç kimse kimseye bir şey söylüyor mu? Söylemiyor. Ben şu anda Doğu Milletvekiliyim, ben bu devlette yirmi üç yıllık bürokratım. Hiç kimse bir şey söyleyemez. Ama bir bu devletin gerçekten demir parmaklıkları vardı, demir kadar ağır olan eli vardı. Ya, Tayyip Bey bunu kaldırdı. Ya, Tayyip Bey "Çözüm sürecini ben getireceğim." dediği zaman bu ülkede derin devletler Tayyip Bey'e ne komplo kurdular. TRT Şeş veya bir kaset dinleyemiyordu kimse burada. Hani bunu getirdiği zaman... Ya hatırlayın o günleri -hani bugün çok iyi herkes konuşur, herkes söyler ama- kimse kendisini ifade edemiyordu. Yani siz çocuğunuza "Zozan" adını koyabiliyor muydunuz? Efendim, siz çıkıp da Cumhurbaşkanlığına gidip Kürtçe söyleyebiliyor muydunuz? Veya bir hastanede siz Kürtçe bilmediğinizden dolayı size bir memur tayin edilip sizin muayene olmanız için gereği yapılıyor muydu? Doğu'ya, Güneydoğu'ya kentsel dönüşüm geliyor muydu?
BAŞKAN - Bende nereden bağlayacaksın Çevre Bakanlığına diyordum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Şimdi, bakın, bunların bütünü hayaldi. Ben özellikle şunu söyleyeyim, bizde hani bir söz vardır değerli milletvekilleri: "Hiçbir farkındalık insandan daha değerli değildir. Tarih, değerleri için savaşan ve toplumların geleceği için mücadele edenlerin arenasıdır." Bu herkes için geçerli. Yani şimdi herkes "Ya, Türkler şöyle yaptı, Türkler böyle yaptı." Kardeşim, benim şahsıma göre Türk bir ırk değildir, bir millet unsurudur. Siz bugün Batı'ya gidin size ilk sordukları soru: Nerelisin? Türkiyeliyim. Türk müsün? Türküm. İster Kürt ol, ister Laz ol, ne olursan ol ama milliyeti temsil ediyor. Ama şunu unutmayın ki: Bu topraklar her zaman için ümmetin birinci toprağı olmuştur. Osmanlı'dan beri gerçekten bu topraklar hep ümmete hizmet etmiştir.
Şimdi, bir şey daha arz etmek istiyorum. Yani keşke burada olsalardı. Şimdi herkes "rant" dedi, "talan" dedi, "yalan" dedi. Ya, bir hukuksuzluk varsa savcılar burada. Bizim şu anda Türkiye'de 137 tane ağır ceza merkezimiz var. İsteyen milletvekili istediği gibi gidip ihbarda bulunabilir, hiçbir problem yok.
Şimdi, ben hani özellikle istirham ediyorum, demin bunları gösterdiler. Ya, bakın, bunları yapan bizim devletimiz. Bunlar şu anda Sur'un, onu söyleyeyim. Bu devletin parasıyla yapılıyor. Yani bu devlet demedi ki: "Kardeşim gelin, siz oraya hendek yapın, ben de geleyim birilerinin evini yıkayım." Yok böyle bir şey. Herkes orada mutlu mesuttu.
Ben burada Bakanımızı Ağrı'mıza götürdüm, daha önce sayın genel müdürümüz geldi, Sayın Bakan Yardımcımız geldi. Bizim o bölgelerimizin bütününde bahçeli evler var, teneffüs alıyorlar mı, alıyorlar. Gerçekten 100 metrekare bile olsa biz bahçeli evlerin yapılması taraftarıyız. Ama bunu getirip de devlete bağlamak, sanki devlet terör yaratıyora bağlamak bana göre mantıklı bir şey değil. Devlet geldi, bunları yaptı. Güvenlikli politika... Yok güvenlikli politika. Siz yakarsanız, yıkarsanız devlet gelir yenisini yapar. Bakın, yaptıkları Selçuklu mimarisi. Sadece orada değil, bakın bu benim kendi ilçem. Ben size bunları dağıtabilirim. Ne zaman? 2011-2015 tarihleri arasında yapılmış. Yapılan her şey burada. Anadolu'nun en ücra köşesi Patnos. Demin gösterdim, bak, Allah Bakanımızdan razı olsun, geldi bize 100 dönüm arazi bağışladı ve biz şimdi o bölgeler üzerinden Selçuklu mimarisi yapacağız. Ağrı merkez, bunu yapan kim? Devlet. Bunu kim çizmiş? Devletin mimarı çizmiş. Şimdi devlet ne yapar? Kendi vatandaşının geleceği için kendi bölgesinde kendi milletine hizmet eder. Fatih Sultan Mehmet Osmanlı Dönemi'nde, ondan sonra gelen dönemlerde... Siz İstanbul'a gittiğinizde şaheserler var, gelen padişahlar bunu alıp da mezarına mı götürdü? Nesle bıraktı. Değerli kardeşlerim, bu da Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir mührü olacak Allah'ın izniyle. Tayyip Erdoğan'ın mührü nedir? Kendi bölgesine, kendi ecdadının mührünü vuruyor. Biz de bununla gurur duyuyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür edeyim mi?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, dün de konuşma vermediniz.
BAŞKAN - "Beş dakika konuşacağım." dedin diye söylüyorum. Hani farkında değilsindir, on dakika oldu, o yüzden söyledim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Özellikle Sayın Bakanımız, ilimize kadar heyetiyle birlikte geldiler, Sayın Bakan Yardımcımla birlikte.
Ben demin de arz ettim, bizim hastanemizin yanında 100 dönümlük yeri, gerçekten TOKİ'nin yerini Sağlık Bakanlığına devrettiler. Ben burada, kendilerine, sizin huzurunuzda müteşekkirliğimi beyan etmek istiyorum kadın doğum hastanesi yapmak kaydıyla, onu da özellikle söyleyeyim.
Yine Merkez Fırat Mahallemiz'in ikinci bölümünün TOKİ kentsel dönüşümü için -bugün de görüşmeler başladı, ben sabah da kendileriyle görüştüm- burada tekrar şükranlarımı sunuyorum.
Yine bizim Ağrı'nın Tutak ilçesi var, şirin bir ilçemiz. Burada bir imar sıkıntımız vardı, Sayın Bakanımız, Allah razı olsun, o imar sıkıntısını da çözdüler. Ben burada kendilerine teşekkür ediyorum ve 2019 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum.