| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Kültür ve Turizm Bakanlığı b)Radyo ve Televizyon Üst Kurulu c) Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ç) Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü d) Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı e) Vakıflar Genel Müdürlüğü f) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı g) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ğ) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu h) Atatürk Araştırma Merkezi ı) Atatürk Kültür Merkezi i) Türk Dil Kurumu j) Türk Tarih Kurumu k) Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .11.2018 |
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakanlığımızın değerli çalışanları, kıymetli basın; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada Kültür ve Turizm Bakanlığının 2017 yılı kesin hesapları ile Sayıştay raporları üzerinde değerlendirme ve inceleme yapıyoruz ve aynı zamanda da 2019 bütçesi üzerine düşünce, fikir ve görüşlerimizi ifade ediyoruz. Bu çerçevede, bütçenin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.
Aslında, bu Bakanlık için yapılacak her çalışma, her değerlendirme, biliyoruz ki dünü bugüne, bugünü yarına bağlayacak kopmaz, sapmaz bir ip gibi kendine özgü bir işlev görecek kıymeti haiz bir emeğin adı olacaktır.
Hepimizin çok iyi bildiği ve her zaman sık sık tarif ettiği, içinden farklı değerlendirmeler, yorumlar çıkarsak da genel geçer tabiriyle kültür, bir milletin maddi, manevi değerlerinin toplamıdır; bir toplumu diğer toplumlardan farklı kılan, geçmişten beri değişerek devam eden, kendine özgü sanatı, inançları, örf ve âdetleri, anlayış ve davranışlarıyla onun kimliğini oluşturan yaşayış ve düşünüş tarzıdır; topluma kimlik kazandıran, dayanışma ve birlik duygusunu verdiği toplumda düzeni de sağlayan, bakış, anlayış, hareket kabiliyeti veren bir sağduyu muhtevasıdır. Bu bahsettiğimiz kısa bilgi bile, kültürle, kültür dünyamızla ilgili olarak çok geniş bir alana yayılan, her şeyiyle bizi içine çeken ve karşı konulamaz bir çalışma mecburiyeti olan bir bakanlığın faaliyetlerini, performansını, verilecek bütçeyle bunu başarıp başaramayacağını tartışıyoruz, kesin hesap dönemi içinde başarılı olup olmadığını kontrol ediyoruz.
29 Nisan 2003 tarihli 25093 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'la kurulan Bakanlığın, kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihî ve kültürel varlıkların tahribini ve yok edilmesini önlemek, yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak şekilde değerlendirmek, turizmin geliştirilmesi, pazarlanması, teşvik ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak, kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla iş birliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörle iletişimi geliştirmek ve iş birliği yapmak gibi bir amaç doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmesi noktasında burada oluşacak fikrî desteğin önemini hatırlatmak faydalı olacaktır. Misyon olarak, ülkemizin doğal, kültürel ve tarihî değerlerini ortaya çıkarmak, korumak, geliştirmek, gelecek nesillere aktarmak ve toplumsal bilincin oluşmasında bilgiye erişimi kolaylaştırmak, turizmi çeşitlendirmek, pazarlamak, teşvik etmek, denetlemek, dinamik kültür ve turizm politikalarıyla ülkemizin dünya turizminden alacağı payı artırmak ve Türk kültürünü dünyaya tanıtmak gibi açık ve net bir tercih yapmışsanız bunun gereği olarak yapmanız gereken her ne ise onu yapmak zorunda olduğunuzun bilincinde iş yaptığınızı bilmek durumundasınız. Dünyanın küçük bir köy hâline döndüğü gerçeği, yaşadığımız günün güzel olduğu kadar, beraberinde getirdiği avantaj ve dezavantajları hem içsel hem dışsal etkilenme alanlarını bir tarihî süreç süzgecinden geçirerek yukarıda bahsedilen amaç ve misyon çizgisinde pozitif hâle getirebilme başarısını gösterebilmeliyiz. Farklı değer ya da kültürlere sahip toplumsal gruplar arasındaki doğrudan ve sürekli temasın sonucunda gruplardan biri veya diğerinin ya da her ikisinin birden diğer grubun kültürünü, kültürel özelliklerini benimsemesi, birbirinden etkilenmesi sürecinin eskiye göre çok daha kısa bir sürede gerçekleştiğini artık görebilmeliyiz.
Kitle iletişim araçlarının ifade edilemeyecek kadar hızla geliştiği, teknolojinin avuç içine sığar bir hâle geldiği, savaşın da barışın da bir düğme ile parmak arasına sıkıştığı bugün, tedavüldeki paranın dün dünyanın bir ucundayken bugün bir başka köşesinde bir başka elde olduğu, insan dolaşımının bu kadar rahat gerçekleştiği bir ortamda fikir ve tarzın, yaşam felsefelerinin dolaşımını ve buradan çıkacak değişim taleplerini görmemek, görmezden gelmek sadece güneşe gözü kapamanın adı olacaktır. İşte, Bakanlığın bu süreçte ortaya koyacağı tutum ve davranış belirleyici olacaktır. Emperyal kafa yapılarının dünya üzerinde yürüttüğü vesayet ve vekâlet savaşlarının aslında söylemesek bile dünyayı içinde yaşanılmaz hâle getirdiğini biliyoruz. Özellikle coğrafyamız bu savaşlardan en çok etkilenen yanıyla bu hegemonik, kolonist, sömürgeci kafalara direnmeye devam ediyor ve belki de bu coğrafyada bizim dik, sağlam bir duruş sergilememiz bu planı bozan yanıyla dikkat çekiyor. Bu duruş, başta da söylediğimiz gibi, maddi, manevi birikimlerin bütünü olarak gördüğümüz bir kültürün bugüne tevarüs etmiş hâli olsa gerektir.
Ülke olarak enteresan bir ikiz güzellikten bahsedebiliriz. Tarihî geçmiş dokusuyla insanın yaşam birlikteliğinin kalitesinden doğan güzelliği ile doğa güzelliği verilmiş bir coğrafyada iç içe geçmiş bir bütünlük, aşk ve vecd diyebileceğimiz bir ikiz güzellik. Dün bu güzellikleri hangi duygu ve düşüncelerle yaşamış, bugüne taşımış, hangi değerlere sahip çıkarak hangi değeri vermişsek bugün o değerlere aynen sahip çıkarak, aynı değeri vererek yarınki nesillere aktarabilmeliyiz. İnsan demek bu olsa gerek; ürettiğiyle, bıraktığıyla doğal varlık demek bu olsa gerek; değer verilebildiği kadarıyla yarın demek, yarınlar demek. 3. Millî Kültür Şûrası'nda gerilimli ve kutuplaştırıcı politik iklimin kültürel hayatımızı geçmişte yoksullaştırdığına işaret edilmiş, buna karşılık, Türkiye'nin zengin birikimini bir araya getiren 3. Millî Kültür Şûrası'nın çoğulcu, demokratik karakteri öne çıkarması ve vurgulaması takdir edilmiştir. İnsanı ve hayatı yücelten, toplumun manevi ve ruhsal iklimini zenginleştiren bütün sanatsal ve kültürel çalışmaların himaye edilmesinin gereği öne çıkmıştır. Kültür, doğrudan doğruya insana ilişkin bir meseledir ve insanın eseridir. Öyleyse insan tasavvurumuzu daima aklımızda tutmalı ve her daim insan haysiyetini yüceltmeliyiz ki hem insanımızı hem toplumsal dokumuzu hem de evrensel insani değerleri koruyalım, savunalım.
Şu vurgulamaları önemsiyorum: "Dünyanın iyiliği için Türkiye" ifadesi, "dünyanın vicdanı olan Türkiye" ifadesi yalnız Türkiye değildir. Bu ortak zemin üzerinden bütün farklılıklarımızla bugünlere geldiğimiz gibi, geleceğe de birlikte yürümeyi başarabilmeliyiz. Bizi bir arada tutan ve bir kılan derin manevi bağlar, hiç şüphesiz, farklılıklarımızın teminatıdır.
2016 yılında yaşanan jeopolitik gerginliklere bağlı olarak turizmde sıkıntılı bir dönemden geçilmiş, bu yıl içerisinde olumlu değişimin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini düşünmekteyiz.
Günümüzdeki küresel, bölgesel ve yerel gelişmeler, ülkemiz turizm sektörüne yeni açılımları, yeni vizyonları, kalıcı ve sürdürülebilir politikaların geliştirilmesini, güncellenmesini ve yeni bir gelecek anlayışı ihtiyacını doğurmuştur. Turizmde 20-22 Ekim 1998 tarihinde gerçekleştirilen 1. Şûra ve 12-14 Nisan 2002 tarihinde gerçekleştirilen 2. Şûra'yla bu alanda izlenmesi gereken politikalar belirlenmiş, atılması gereken adımlar karara bağlanmıştır. Çevreye duyarlı, dünya gerçekleriyle uyumlu turizm sektörünün taleplerini cevaplandırabilecek sürdürülebilir turizm politikalarının değerlendirilmesi hedefiyle 1-3 Kasım 2017 tarihi arasında düzenlenen 3. Turizm Şûrası'nın sonuç raporunda öne çıkan ve dikkatle takip edilerek uygulamaya konulması önemli faydalar sağlayacak hususlardan pazar çeşitlendirilmesi, ürünlerin çeşitlendirilmesi, Türkiye algısının pozitif hâle getirilmesi ve Türkiye markasının değerinin artırılması yönündeki stratejik tespit ve hedeflere yoğunlaşılması, 50 milyon turist hedefini yakalamak hedeflenen tarihten önce mümkün olabilecektir. Devasa bir sektör olan turizmin, hızla büyüyen, trilyon dolarlara ulaştığı ifade edilen bir ekonomik boyutu, istihdam alanındaki hacmiyle yarın revaçta olacak sektörlerinden olması kaçınılmazdır.
Kültür ve medeniyetimizle, doğal güzelliklerimizle, tarihî geçmişimizle dünyanın ilgi ve alakasının odağı olan bir ülkeden bahsediyoruz. Dışımızdaki dünyanın hem maddi hem manevi görsel bir şölen, duygusal bir manevi ortam yakaladığına, yakalayabileceğine inandığımız bir ülkenin turizm alanında hedef yükseltmesini doğru buluyor ve bunu gerçekleştirmesini arzu ediyoruz. Bunu sağlamak için yapılması gerekenleri, yapılanları takdir ediyoruz ama yapılması gerekenleri de tehir etmeme gereğini tekrar hatırlatmak zorunda olduğumuzu da biliyoruz. Güzellikleri insan için görmek ve gösterebilmek başarısı, bu anlamda atılacak adımlarla sağlanabilecektir. Türk ilim ve kültür düşünce tarihinin dinamiklerini ortaya çıkararak oralardan alınacak derslerle yarın için hazırlanmaya yönelik çalışmalara önayak olmak, destek olmak bir hedef olarak ele alınabilmelidir. Modern çağın üzerimize boca ettiği yozlaşmanın üzerimizden bir silindir gibi geçmesini engellemek, başından beri bahsettiğimiz bir medeniyetin, bir kültürün birikimiyle mümkün olabilecektir. Âşık Veysel'in tanımıyla "Aldanma cahilin kuru lafına/ Kültürsüz insanın külü yalandır/ Hükmetse dünyanın her tarafına/ Arzusu, hedefi, yolu yalandır." Tarihin aynasından bir yansıma olarak kültür, direnişin en etkili yollarından biri ve var oluşun sembolleşmiş adı olduğunu kabul ediyoruz, ifade ediyoruz.
Bu vesileyle 2019 yılı bütçemizin tekrar hayırlı olması temennisiyle hazırunu saygıyla selamlıyorum.