| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı c)Orman ve Su İşleri Bakanlığı ç)Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu d)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu e)Orman Genel Müdürlüğü f)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü g)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ğ)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2018 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Değerli Bakanımızın şahsında bütün hazıruna saygı sunuyorum.
Efendim "Nasipse gelir Hint'ten, Yemen'den, değilse ne gelir elden." Bunu, Sayın Bakanımız bir konuşmasında söyledi, bana denk geldi, radyoda dinledim. Kendi hâlini izah ederken böyle bir aforizma kullandı. Evet, elhak doğrudur ancak bizde bir başka aforizma daha var, derler ki: "Dedesi erik yemiş, torununun dişi kamaşmış." Öyledir değil mi?
Şimdi, arkadaşlar, bunu şunun için söylüyorum: Bir illiyet sistemi, bir sebep-sonuç sistemi üzere akıp giden hayat nizamı var. Buna bizim inancımız "sünnetullah" diyor, "âdetullah" diyor ve asla şaşmıyor, tıpkı güneşin doğudan doğması gibi, tıpkı rüzgârın çıktığında savurması gibi, böyle bir hâl var.
1989 yılında bu ülkede çok özel bir çalışma yapıldı. O çalışma şu zeminde gerçekleşti ve biz de o çalışmanın neticesinde, hem Uğur Aydemir hem de İbrahim Aydemir bir pozisyon aldık.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hak aldınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir hak aldık, bir pozisyon aldık.
Onun adı Mali Müşavirlik Yasası'ydı. Hukukçular buna karşı müthiş bir tepki vermişlerdi ve yıllarca bariyer uygulamışlardı. O zaman hakşinas bir siyasetçi vardı, hakikaten nitelik sahibiydi, onun gayretleriyle bu yasa çıktı, çıktıktan sonra iktisadi zemini, nizamı düzenli hâle getirdi. Şu anda Mali Müşavirlik Yasası'yla beraber, hakikaten hesap kitap, maliye kayıtları çok muntazam bir hâl aldı. Bunu yapan rahmete uğurladığımız Ekrem Pakdemirli büyüğümüzdü, Değerli Bakanımızın babasıydı.
Bir yerlerden neşet ediyor bir hâl, buna işaret için söylüyorum. Yani nasipse, evet, doğrudur ancak alınan dualar, ceddimizin, atamızın yaptığı birtakım müspet hizmetler, bir şekilde, yıllar sonra da olsa evladının karşısına çıkıyor.
Ben başarı diliyorum. İnşallah, bulunduğu pozisyonda ülkemize, milletimize başarılı hizmetler verir, buna inanıyorum ben.
Efendim, bir başka aforizma daha var, sıkmazsam onu da özellikle söyleyeceğim. Orijinali şu: "Hayide-i sühan merdi sühendana yakışmaz." diyorlar. Buradaki herkesi ilgilendiriyor, herkesi ben o vasıfta görüyorum. Bu şu anlama geliyor: "Söz ustalarına tekrar yakışmaz." diye bir kavram.
Sabahtan beri buradayım, 4 dönemdir bütçe yapıyoruz biz. Burada Garo Bey de bizimle beraberdi, Var olan arkadaşlarımız var; işte Mustafa Başkanım, İsmail Bey filan.
BAŞKAN - Ben de vardım herhâlde.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tabii ki Başkanım, sizin riyasetinizde oldu.
Efendim, biz şunu yapıyoruz zaman zaman: Burada böyle sürgit devam ettirmiyoruz, oturup takip etmiyoruz. Takip etsek birçok konuşmanın, birçok teklifin aslında bir başka arkadaşımız tarafından yapıldığını fark edeceğiz dolayısıyla tekrara da düşmemiş olacağız. Ben çok istifade ettim konuşmalardan; muhalefetten istifade ettim -Allah razı olsun- bizim arkadaşlarımızdan faydalandım. Tekrara düşmeme adına yaptığım çalışmayı bütünüyle size aktarmayacağım, sadece yine tespit babında bir not düşeceğim. Bakanlığı da ifade ediyorum.
"Enbiya yurdu bu toprak; şüheda burcu bu yer;
Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer. "
Bu berceste beyit, bu muhteşem beyit, elbette ki Akif'ten başkasına ait olamaz.
Öyleyse toprak bizim için çok mübarek, tohum da öyle. Toprak vatanı ifade ediyor, tohum ise değerlerimizi ifade ediyor. O hâlde Tarım Bakanlığı, Orman Bakanlığı o kadar mesuliyet yüklüyor ki o işin takipçilerine...
Sayın Başkanım, sanki...
BAŞKAN - Yok, yok, keşke son sözü verseydim sana diye aklımdan geçiyordum ben, yoksa başka bir şey değil yani.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim, bir hassasiyet koyma adına ben bunu söylüyorum, bunu özellikle onun için not düşüyorum. Diğer notlarımı burada kayda geçmeyeceğim.
Garo Bey'in uçağı var, gidecek, çok sayıda insanın...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Buradayım ben ya, buradayım.
BAŞKAN - Kayıtlara geçsin diyorsun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hayır ama bunları da söylemek lazım. Yani biraz da böyle bir işi...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütçeyi bırakıp gitmem.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkalarının da var, çok abartmayalım diyorum ben. Kardeşim, bir hâli anlatıyorum.
BAŞKAN - Arkadaşlar, konuşup konuşup Sayın Bakanın cevaplarını dinlemeden gitmek nezaketsizliktir zaten, herhâlde öyle bir şey yapmazsınız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Efendim?
BAŞKAN - Yani konuşup konuşup Sayın Bakanı dinlememek gibi bir nezaketsizlik yapmazsınız herhâlde.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben de onu söylüyorum işte, Garo Bey de Bakan Bey'i dinlesin diye söylüyorum zaten. Onun için böyle kısa keseceğim ki ona sıra gelsin, ben böyle düşündüm.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Gözlerimiz yaşardı.
CAVİT ARI (Antalya) - Çok teşekkür ederiz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşte bunu yaptığınız zaman, bakın, süre geçiyor arkadaşlar.
Değerli Bakanım, Erzurum, Ağrı, Kars, Konya, Erzincan... Bu işin ordinaryüsü, uzmanı sevgili bir başkanımız var; Yunus Kılıç Hocam, şu anda da Komisyon Başkanımız.
BAŞKAN - O da söz istedi de sonra söz vereceğim.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tabii, olsun, ona yakışır.
Efendim, bu beş ilin hayvancılığın yüzde 30'unu barındırdığı ifade ediliyor ama büyükbaş hayvancılığın. Bizim hayvancılık noktasında buzağı ölümlerine dönük sıkıntılı bir hâlimiz var ve bu çok uzun yıllara sâri devam eden bir problem, bunu bir türlü izale edemedik. Yaptığımız her toplantıda, siyaseten bulunduğum zeminlerde, mekânlarda buna dönük birilerinin teklifleri oluyor, tespitleri oluyor, teşhisleri oluyor, ben de oradan alıp size aktarıyorum.
BAŞKAN - Bir sebep ilişkisi kurdunuz mu bununla ilgili?
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İşte sebep ilişkisine getiriyorum.
Şimdi, efendim, bizim eski borsa başkanımız, yetkin, yaşı kemale ermiş bir ağabeyimiz, onun tavsiyesidir, Değerli Başkanımla da ben bunun istişaresini yaptım, bu zeminde de bunu aktarmayı vazife biliyorum, onu aktarmak istiyorum. Üniversitelerimizin, ziraat fakültelerinin ve veterinerlik fakültelerinin son sınıfındaki, öğrenciler tıpkı tıp fakültesinde olduğu gibi, intern pozisyonunda; oradaki öğrencilerimizi köylere göndersek ve orada hayvancılığa dönük, hayvan beslemesine dönük bir eğitici bilgi... Bunun bir külfeti de olmayacaktır, hem de köyle iştigal eden, tarımla iştigal eden kesimi bilgilendirmenin dışında, bir de o zeminde okumuş insanların kendilerini tenvir etmesi -efendim, tenvir etmek, aydınlatma anlamındadır- onları çok mutlu edecektir. Bu teklifimin özellikle Sayın Bakanımız tarafından, Bakanlığımız yetkilileri tarafından dikkate alınmasını hususen ben istirham ediyorum.
Bütçemiz hayırlıdır, mübarektir Allah'ın izniyle, bereket saçacaktır.
Hepinize saygı sunuyorum.