KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakanım, Tarım ve Orman Bakanlığımızın değerli mensupları, değerli basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün çok önemli bir bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Gerçi diğer bakanlıklar da önemliydi ama gıda deyince, tarım deyince her canlıyı ilgilendiriyor.

Sayın Bakanım, öncelikle sizi tebrik ediyorum, ekibinizi kutluyorum, başarılar diliyorum. Çok büyük bir bakanlığın başındasınız ve başarılı olacağınıza da eminim.

Şimdi, çok konu var. Ben çok konuya girmektense birkaç spesifik konu üzerinde görüşlerimi beyan edeceğim. Öncelikle biraz önce konuşan bazı milletvekili arkadaşlarımız tarım politikalarına girdiler. Olayı 2000 yılına kadar, bilhassa -Bekaroğlu burada yok, gitti- IMF ve dünya politikalarına götürdü. AK PARTİ iktidara geldiğinde 2002 yılında Türkiye'nin tarım politikası 2000 ve 2001 yılında çıkarılan kararlarla, alınan kararnamelerle maalesef Dünya Bankasına ve IMF'ye teslim edilmiş durumdaydı. 4572 sayılı Kanun ve özellikle İngilizce adıyla "ARIP" ve Türkçe adıyla da "Tarım Reformu Uygulama Projesi" yani "TRUP" diye adlandırılan ve Dünya Bankasından hatırladığım kadarıyla 628 milyon dolarlık bir krediyle tarım politikası belirlenmişti 2001 yılının -yine hatırladığım kadarıyla- temmuz ayında olması lazım. Bir kararnameyle Tarım Reformu Uygulama Projesi başlatılmıştı. Bu projenin 4 tane bileşeni vardı. Bunlar doğrudan gelir desteği ve Çiftçi Kayıt Sistemi -bu bileşenlerin birinci ayağı- ikincisi, alternatif ürün projesi, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin yeniden yapılandırılması üçüncü ayak ve proje destek uygulamaları, yönetici uygulamaları şeklinde devam ediyordu. Bu, 2008 yılına kadar devam etti. O yıllarda ben de bu proje kapsamında bir birliğin, FİSKOBİRLİK'in genel müdürlüğünü yaptım. Kucağımızda bulduk. Özellikle 4572 sayılı tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin yapılandırılmasıyla ilgili kanun da çıkarılmıştı 2000 yılında. Yani bu IMF ve Dünya Bankasıyla yapılan anlaşma gereği.

Dolayısıyla arkadaşlarımız tabii o günleri tenkit ederken AK PARTİ hükûmetlerine bir yerde bunu havale etmek istediler. Devlette devamlılık esastır. Devralınan hükûmet, uluslararası anlaşmalar gelen hükûmetler tarafından da yürütülür ve bu proje 2008 yılının 31 Aralığında sona erdi ve Türkiye o 628 milyon dolarlık parayı bu saydığım 4 ana konuda harcadı.

Ben bunların hepsine değinmeyeceğim ama mesela alternatif ürün projesi neyi getirmişti? Bilhassa fındık -kendi bölgemi de ilgilendirdiği için fındık üzerinde duracağım- ve tütünde...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - İsteseydiniz bir gecede bu kanunu değiştirebilirdiniz, on altı yılda bu kanun rahatlıkla değişebilirdi.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Fındık ve tütünde alternatif ürünlerin yetiştirilmesi, alternatif ürün dikecek çiftçiye destek. Projeden birisi buydu ama maalesef ne fındıkta ne tütünde başarılı olamadı. Bununla ilgili kanun da çıkarıldı, teşvikler verildi, değiştirildi bazı şeyler ama uygulamada olamadı çünkü eşyanın tabiatına aykırı dediğimiz bu Türkiye gerçekleriyle bağdaşmıyordu.

Şimdi denildi ki "Fındığı sökün, yerine ayçiçeği -Türkiye ayçiçeği yağı, likit yağ için ithalat yapıyor- alternatif olarak bunu yetiştirin, mısır yetiştirin, biz size destek verelim." Bazı yerlerde uygulandı, mesela Terme'de, Çarşamba'da ama tutmadı. Aynı şeyi tütün bölgesinde düşünelim, tütünde de olmadı.

Bir diğer ayağı neydi bunun? Birliklerin yeniden yapılandırılması. Hatırlıyorum o kanun çıktığında 17 tane birlik vardı Türkiye'de. İşte, meşhur, başta FİSKOBİRLİK, TARİŞ, ÇUKOBİRLİK, MARMARABİRLİK, TRAKYABİRLİK, 17 taneydi bunlar ve bunlardan -yine şimdi biliyorum- 3 tanesi tasfiye oldu. Yani bu birliklerin borçları üstlenildi tamamen. Hazine tarafından üstlenilmesine rağmen geçmiş yıllarda "yeniden yapılandırma" diye bir kurul kuruldu, yeniden yapılanması için destekler verildi ama o da başarılı olamadı. Niye başarılı olamadı? Belki birlik yöneticileri benim bu sözümden alınmasın fakat Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşuna baktığınızda içinde bu birliklerden ve kooperatiflerden bir tane yok. Yani aslında Türkiye'de kooperatifçilik başarılı olamadı. Sebeplerini sayarsak hepimiz çok sebep sayabiliriz ama neticede geldiğimiz fotoğrafta böyle bir sonuç var.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sağ iktidarlar yüzünden. Sağ iktidarlar yok etti kooperatifçiliği.

BAŞKAN - Sayın Gürer, sağın neresi solun neresi, bir göster.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sağı solu yok. O gün sol iktidar vardı. Yani 2000'de bu yapılırken koalisyon vardı ama bu iş memleket meselesi, bu işin sağı solu yok. Türkiye'de maalesef geldiğimiz noktada sonuç ortada.

Tabii, mesela, o gün ne vardı? Doğrudan Gelir Desteği vardı. E bugün onun yerine Alan Bazlı Gelir Desteği veriyoruz yine. Yani benzer bir şekilde destek devam ediyor.

Ben, tabii, sürem az olduğu için...

BAŞKAN - Yok, süreniz bol, sıkıntı yok.

Buyurun.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ederim Başkanım. İlk defa sizden böyle bonkörce bir davranış görüyorum. Teşekkür ederim. Bana gelince hep böyle frene basıyordunuz ama bugün nedense bonkörlüğünüz üzerinizde.

Şimdi, kendi bölgem itibarıyla fındık ve çay üzerinde de konuşacağım, madem sürem bol.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Ama hepsi sizin döneminizde oldu bakın, tümü 2002'den sonra, 2001'den önce öyle değildi.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani tencere dibin kara, seninki benden kara misali olmasın bu, Sayın Sarıbal.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Doğru anlatıyorsunuz ama hakkaniyetli değilsiniz; seçeneğiniz vardı, ya reddederdiniz ya revize ederdiniz ya bol bol...

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Yüzde 35'e yüzde 65 çoğunluk aldınız.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Öztürk'ün süresinden yiyorsunuz.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Başkanım, o dönemde ben bu projeden birini uyguladığım için, yakinen ateş topunu tuttuğum için ben sizinle bu tecrübelerimi de paylaşacağım. Mesela fındıkta biz FİSKOBİRLİK'i yapılandırmaya çalıştık ama sistem, Türkiye'nin kooperatifçilik sisteminin gözden geçirilmesi gerekiyordu. Yani bize denildi ki: "Sizin 2000 öncesi borçlarınızı Hazine üsteliyor, tasfiye edeceğiz." Kanun diyor çünkü 4572 sayılı Yasa'nın geçici 5'inci maddesi miydi neydi ama sistem öyle bozuk ki sizin kooperatifçiliği düzeltmeniz lazım, birlikleri düzeltmeniz lazım. Şimdi...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tam fırsatı yakalamışsınız...

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bakın hâlâ devam ediyor.

BAŞKAN - Sayın Yılmaz, Komisyona ısınmaya başladınız, hoş geldiniz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ama maalesef hakkaniyetli konuşmuyorsunuz.

BAŞKAN - Hakkaniyetli konuşmuyor diye bir şey olabilir mi Sayın Yılmaz? Sayın Öztürk de kendi düşüncelerini ortaya koyuyor. Hakkaniyet bunun neresinde?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, siz yorum yapmayın.

BAŞKAN - Nasıl yorum yapmam canım, olur mu yani?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Yılmaz, bu Komisyonda ilk defa hakkaniyetli konuşmayan Sayın Öztürk mü? Bugüne kadar hakkaniyetli konuşmayan kime müdahale ettiniz?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - O sizin takdiriniz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Elinizde fırsat var, bu fırsatı kullanmamışsınız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Yılmaz, sizi hakkaniyetli davranmaya davet ediyoruz. (Gürültüler)

SALİH CORA (Trabzon) - Sizin konuşmalarınızı biz saygıyla karşılıyoruz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, siz Hükûmete yükleneceğinize birbirinize yükleniyorsunuz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sizi hakkaniyetli davranmaya davet ediyorum.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Şimdi, hakkaniyetli olup olmamak tabii, takdir sizin ve milletimizindir, ben ona girmem ama neticede geldiğimiz noktada Dünya Bankasından alınan o kredilerle maksat hasıl olmadı, onu anlatmak istiyorum.

Şimdi, yeni bir faza girdik, yeni tarım destekleri devam ediyor yine, nitekim fındıktan bahsettim. O gün doğrudan gelir desteğiyle çiftçiye yapılan destekten sonra 2009 itibarıyla sadece fındığa AK PARTİ hükûmetleri 7,5 milyar Türk lirasının üzerinde alan bazlı destek verdi; gübre desteği, mazot desteği, sigorta desteği hariç.

Onun için, çiftçiye hükûmetlerimizin -bugün de işte gelen bütçede görüyoruz- verdiği desteği takdirle karşılıyoruz. Yeter mi? Yetmez. Çünkü tarım alanında piyasa ekonomisi geçerli değil dünyada çünkü bütün ülkeler ki başta ekonomisi güçlü olan ülkeler -Avrupa Birliği, Amerika- çiftçilerini sınırsız destekliyorlar; Fransa, Almanya, bunları görüyoruz. Dolayısıyla, bizim de çiftçimize verdiğimiz her türlü destek üretim olarak, katma değer olarak, artı olarak geriye dönüyor. Bugün, fındık ihracatı konusunda geçen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın lütfen Sayın Öztürk.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ticaret Bakanlığımızın bütçesinde de dile getirdim, basit bir destekle küçük küçük de olsa iyileştirmelerle bu ihracatta geri dönüyor. O bakımdan, ben Tarım Bakanlığımızın tabii ki bütçesinde ve Hükûmet Programında gördüm, bu sene yine 850 milyon liralık alan bazlı destek fındığa veriyor Hükûmetimiz, 2019 bütçesinde de gördüm, fevkalade bunu teşekkürle karşılıyorum sizin nezdinizde Hükûmetimize.

Yine, geçtiğimiz hafta Toprak Mahsulleri Ofisi kanalıyla alınan fındıktaki destekleme kararında Türk çiftçisi, özellikle fındık müstahsilimiz adına medyunuşükranla karşılıyoruz.

ORHAN SARIBAL (Bursa) - 11 liraya satanlara farkını verecek misiniz 14 liranın? Oradaki 3 liranın farkını verirseniz bunun bir anlamı olur.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Bütün alanlarda da böyle destekleri, tabii ki biz bekliyoruz.

Çay konusuna da değinmek istiyorum, çünkü ben çaya da emek vermiş bir kardeşinizim hem ÇAYKUR'da yöneticilik yaptım hem de aynı zamanda çay müstahsiliyim, çay bölgesi milletvekiliyim. Sayın Bekaroğlu söyledi, burada bir iki laf attı gitti ÇAYKUR Genel Müdürümüze ama o bürokrat olduğu için dile getiremiyor, sözü, belki şeyleri, haksızlık ediyor. Türkiye'de Hükûmetimiz, devletimiz tarafından çay yıllardan beri destekleniyor. Eğer çaydaki sübvansiyon, destekler olmasa en azından gümrük olmasa Türkiye yabancı çayların pazarı hâline gelir. Türkiye dünyada kişi başı çay tüketiminde birinci sıraya geldi, sudan fazla, en fazla çayı biz tüketiyoruz ama çayda bir iki tehlike var, ben de ona değinmek istiyorum ve sözümü bağlayacağım. Bu tehlikelerden birisi biliyorsunuz, çay sadece doğu Karadeniz bölgemizde üretiliyor yani belli alanda ve giderek tüketimi arttığı için, nüfusumuz da arttığı için bir projeksiyona göre Türkiye 2022, 2023 yılına doğru artık net çay ithalatçısı durumuna gelecek. O bakımdan bizim hem verimliliği artırmamız lazım hem kaliteyi artırmamız lazım hem de yeni çaylıklar ihdas etmemiz lazım Sayın Bakanım. Bunun için de...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çaylar yaşlandı.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Evet, çaylar yaşlandı, mesela kesim projesi vardı bizim zamanımızda, hâlâ devam ediyor zannediyorum. Ben o zaman da demiştim ki: Bunu kesimden ziyade uzun vadeye yayalım ama söküm projesi yapalım.

BAŞKAN - Gençleştirme yani "kesim" derken gençleştirme.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Çünkü hem yeni, daha kaliteli türler yetiştiriyor ÇAYKUR'un çay araştırma enstitüsü çeliklemeyle, bu türleri ikame edelim, dikelim hem de o sürede toprak dinlenmiş olur. Fakat, hep biliyorsunuz, bizde acele olduğu için her şey, bir an önce yapmak üzere bunu kesim projesi olarak devam ettik. Benim hem akademik çalışmam var bu konuda hem de tecrübelerimi söküm yerine kaliteli türleri ikame edip, koyup yenileme projesi. Bir de, Giresun'un özellikle benim milletvekili olduğum...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Çeliklemeyle mi?

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Çeliklemeyle tabii.

...şehrin doğu bölgesinde çay üretiliyor. Nitekim, bakın, belki reklam olacak ama Tirebolu 42 numaralı çay ÇAYKUR'un şu anda bir ürünüdür ve piyasada aranan bir ürün. Onun fabrikası da benim şehrimde, Tirebolu'da. Özel sektörün de olmakla beraber Giresun'da üretilen çayın kalitesi ÇAYKUR nezdinde de hakikaten ön sıralarda. O bakımdan Giresun'un doğu bölgesinde fındığa alternatif olarak da çay dikim alanları, yeni alanlar ihdas etmek zorundayız. Onun için, Çay Kanunu'ndaki bir değişiklikle oralara yeni çaylıklar ruhsatlandıralım. Bunu tavsiye ediyorum Bakanımıza.

Tekrar ben 2019 yılı bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum, size başarılar diliyorum, başarılı olacağınıza da inanıyorum, sağ olun.

Teşekkür ediyorum.