| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Tarım ve Orman Bakanlığı b) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı c)Orman ve Su İşleri Bakanlığı ç)Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu d)Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu e)Orman Genel Müdürlüğü f)Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü g)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ğ)Türkiye Su Enstitüsü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2018 |
MUSATAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Sayın Bakan, kıymetli bürokrat arkadaşlarım, basınımızın değerli mensupları; öncelikle hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Sayın Bakanım, bakan yardımcılarım; yeni görevleriniz hayırlı olsun. İlk bütçenizin Bakanlığınız, ülkemiz, milletimiz, özellikle de çiftçimiz için hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.
Sayıştay raporlarında birçok bulgular var. Ayrıntısına girebilmek için süremiz yetmiyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, kesin hesapların ve Sayıştay raporlarının, birçok ülkede olduğu gibi, ayrı bir komisyon kurularak orada görüşülmesi gerektiği görüşündeyiz.
Sayın Bakanım, öncelikle, tarım sektörünün durumunu resmî istatistiklerle ifade etmeye çalışacağım.
Ülkemizin tarım alanı varlığı 2002 yılında 26,5 milyon hektar iken, on beş yılda yüzde 12 azalarak 2017 yılında 23,4 milyon hektara gerilemiştir. On beş yılda 3 milyon hektar tarım alanı kaybedilmiştir. En son 2001 yılında sayımı yapılan çayır ve mera arazisi 14,6 milyon hektar olup, bugüne kadar yeni sayım yapılmamıştır. Çayır ve mera arazilerinde de büyük bir azalma olduğu tahmin edilmektedir.
Gayrisafi yurt içi hasıla içinde tarım sektörünün payı 2002 yılında yüzde 12,2 iken, 2017 yılında yüzde 6,1 seviyesine gerilemiş, 2018 yılında bu oranın yüzde 6'ya düşmesi beklenmektedir.
2016
yılında yüzde 2,6 oranında küçülen tarımsal üretimde, 2017 yılında yüzde 4,9 oranında büyüme gerçekleşmiştir. 2018 yılının ilk çeyreğinde yüzde 6,1 büyüyen tarım, ikinci çeyrekte yüzde 1,5 küçülmüş olup tarımsal üretimde yavaşlama öngörülmekte ve sektörün yıl sonu büyüme oranının iyimser bir tahminle yüzde 1,3 olacağı tahmin edilmektedir.
Tarım sektörünün toplam istihdam içindeki payı 2017 yılında yüzde 19,4'e gerileyerek istihdam 5,5 milyon kişi olarak kaydedilmiştir. 2018 yılında bu oranın yüzde 18,8'e gerilemesi beklenmektedir.
2017
yılında tarım ve gıda ürünlerindeki ithalat bir önceki yıla göre yüzde 16,8 artarak 14 milyar dolar, ihracat ise yüzde 4,4 artarak 16,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Tarım ve gıda ürünleri dış ticaret hacminde 2017 yılının ikinci yarısında ithalat ağırlıklı olmak üzere artış yaşanmıştır.
2002'de binde 6'larda olan tarımsal desteklerin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı 2017 yılında binde 4,1'e düşmüş, 2018 yılında binde 3,9'a gerilemesi beklenmektedir. 2019 yılında 17 milyar lira tarımsal destekleme ödemesi öngörülmekte olup millî gelirin binde 3,8'ine karşılık gelmektedir. Tarımsal desteklemelerin millî gelirin yüzde 1'inden az olamayacağı yönündeki Tarım Kanunu hükmü uygulanmamaktadır. 2019 yılında millî gelirin yüzde 1'ine karşılık gelen tutar 44,5 milyar liradır.
Çiftçinin kredi borçları 2002 yılında sadece 530 milyon lirayken, BDDK verilerine göre, 2018 yılı Eylül ayı itibarıyla 100,5 milyar liraya çıkmıştır. Çiftçinin kredi borçlarında on altı yılda 190 kat artış vardır. Çiftçimiz, bankadan bankaya kredi kuyruklarında, maalesef, kredi alma çabası içerisindedir. İpoteksiz arazi kalmamıştır. Ürettiği ürünü değerinde satamayan ve başta mazot ve gübre olmak üzere yüksek girdi maliyetleriyle beli bükülen, bankalara olan kredi borçları katlanarak artan çiftçimiz çok zor
durumdadır.
Çiftçilerimiz, bankaların dışında, tarım krediye borçludur, petrolcüye borçludur, gübreciye borçludur, yemciye borçludur, tohumcuya borçludur, bakkala borçludur, her tarafa borcu bulunmaktadır. Ağır girdi maliyetlerinin altında ezilen çiftçimizin üretimi sürdürebilecek gücü de kalmamıştır. Çiftçilerimiz, hasat dönemini gelir elde etmek için değil, mahkûm oldukları borçlarını ödeyebilecekleri bir zaman olarak görmektedirler.
Gübre fiyatları bir yılda yüzde 100'e varan oranda artmıştır. Çiftçi gübre kullanamamakta, bu da verimliliği olumsuz etkilemektedir.
Elektrik fiyatlarına yüzde 70'e varan zam yapılmıştır. Çiftçi, tarımsal sulamada ve seralarda kullandığı elektrik borçlarını ödeyememektedir.
Mazot fiyatı, ÖTV'den feragat edilmesine rağmen, bir yılda yüzde 33 artmıştır. ÖTV yansıtıldığında çiftçinin mazot alabilmesi iyice güçleşecektir.
Çiftçinin ürünü ise para etmemektedir. Çiftçi, buğdayını ve arpasını bir önceki yıla göre yüzde 10 düzeyinde artırılan fiyat üzerinden satabilmiştir. Yedi yıldır destekleme primi artırılmamaktadır.
Sayın Bakanım, ürününün fiyatı yerinde sayarken, hatta reel olarak geriye düşerken girdi fiyatlarının yüksek oranda artması karşısında çiftçimiz üretimi nasıl devam ettirebilsin?
Mısır fiyatı sezonun başında 1.250 lira düzeyinde iken daha sonra 800 liranın altına kadar inmiştir. Hasat öncesinde Toprak Mahsulleri Ofisine verilen ithalat yetkisi, zor durumda olan üreticiyi tüccarın insafına bırakmıştır. Çiftçi, nohut, fasulye, kabak çekirdeği gibi ürünlerini de geçen yılki fiyatlarının altında satmak durumunda kalmıştır.
Sayın Bakan, çiftçimiz bin bir sıkıntı içindeyken ithalata sarılarak başka ülkelerin çiftçilerini desteklemek doğru bir politika mıdır? Üreticimize sahip çıkılmalı, üretimi artıracak tedbirler alınmalı, ithalata dayalı politikalar terkedilmelidir.
Pancar alım kampanyası devam ediyor ancak 16 polar üzerinden 235 TL/ton olarak haziran ayında açıklanan ve önceki yıla göre yüzde 11,9 artırılan pancar taban fiyatı o günden bu yana yaşanan enflasyon sebebiyle erimiştir. Pancar taban fiyatı mutlaka güncellenmelidir.
Besiciler ve süt üreticileri büyük sıkıntılarla karşı karşıya olup ayakta durma mücadelesi vermektedir. Besi ve süt yeminin torbası son bir yılda 45-50 liradan 70-80 liraya kadar çıkmıştır. Silaj fiyatı 300 lirayı, saman fiyatı 500 lirayı aşmıştır. Buna karşın, et ve süt fiyatları geçen yılla aynı düzeyde olup yerinde saymaktadır. Konya'da 3 ay önce 28,5 lira olan dana karkas kesim fiyatı 26 liraya kadar düşmüştür. Buna rağmen yeterince kesim yoktur. Ulusal Süt Konseyinin belirlediği süt fiyatına uyulmamakta, süt alımları yeterince yapılmamakta, süt üreticilerinin paraları zamanında ödenmemektedir.
Her geçen gün zamlanan yem, silaj ve saman gibi girdiler karşısında üreticilerin dayanacak gücü kalmamıştır. Pek çok besici iflas etmekte, işi bırakmak zorunda kalmaktadır.
2011-2017 döneminde damızlık, besilik ve kasaplık olmak üzere yaklaşık 2,8 milyon büyükbaş hayvan ithal edilmiştir. Söz konusu ithalatı ağırlıklı olarak besilik ve kasaplık canlı hayvanlar oluşturmakta olup damızlık hayvan ithalatı sınırlı bir düzeyde kalmaktadır. İthalat politikası hem hayvancılığımıza darbe vurmakta hem de sorunlarımızı çözmemektedir. Yerli ve milli üretimimiz yok olmaktadır. Acilen gerekli tedbirler alınmazsa ülkemizde besicilik ve süt üreticiliği bitme noktasına gelecektir.
Ülke olarak bizim ne yapıp ne edip çiftçimizi, üreticimizi ayağa kaldırmamız lazım. Üreten ekonomi diyorsak, yerlilik ve millilikten söz ediyorsak önce çiftçiden, tarımdan, hayvancılık sektöründen başlamamız gerekmektedir. Can suyu, nefes gibi uygulamalar öncelikle çiftçiye yapılmalıdır. Çiftçimize yönelik olarak vergi ve prim indirimlerini, borçlarda yapılandırmayı içeren bir düzenleme acilen uygulamaya konulmalıdır. Çiftçiye ve üreticiye verilen destekler artırılmalı ve zamanında ödenmelidir. Çiftçinin temel girdilerinden vergi alınmamalı, girdilerini ucuza alabilmeleri sağlanmalıdır. Tarımsal sulamada ve seralarda kullanılan elektrik için daha düşük tarife belirlenmelidir.
Et ve Süt Kurumu ve Toprak Mahsulleri Ofisi, piyasayı düzenleyecek bir müdahale kurumu olarak etkin bir yapıya kavuşturulmalıdır.
Çiftçimiz borç batağından kurtarılmalı, banka kredisi, elektrik ve toprak reformu kapsamındaki arazi bedellerine dair borçları ertelenerek yeniden yapılandırılmalıdır.
Tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı önlenmelidir. Bu arada, Antalya'da yapılan çalıştayda bu atıl tarım arazilerinin tarıma kazandırılmasıyla ilgili konular da gündeme gelmiş. Bu konuda başlattığınız çalışmaları Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz.
Ülkemiz şartlarına uygun yüksek verim ve kalitede tohum, fide ve fidan üretimi desteklenerek dışa bağımlılığa son verilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kalaycı, buyurunuz.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Bakanım, bu tohumculuk hizmetleriyle ilgili çıkan bir talimatname var. Üretici ve tüketici örgütlerinden yoğun tepki geliyor. Bu konuda yapılan düzenlemeyle tarımsal üretimde küçük çiftçiyi korumayan, tarımsal üretimde fiyat mekanizmalarına dâhil olmayan, gıda üretiminde tüm üretim ve denetimi tekelleştiren ve gıda kontrolünü şirketlere veren bir üretim sisteminin çıkmasına yol açacağı ifade ediliyor. Ayrıca, yerel tohum çeşitlerinin ticaret yoluyla özel mülkiyete konu edildiği ifade ediliyor. Bu, Anayasa'ya da aykırılık içeriyor. Bu talimatnamede gerekli değişikliğin yapılmasını biz de burada gündeme getiriyoruz.
Tarımsal üreticilerin en kısa zincirle pazara ulaşımı sağlanmalı, üreticilerin daha çok kazanması ve tüketicilerin daha ucuza gıda tüketimi temin edilmelidir.
Tarımsal destekler, üretici refahını artıran, girdi maliyetlerini azaltan, üretim maliyeti ve ürün fiyatı dengesini gözeten, üretimde verimliliği artıran bir anlayışla belirlenmeli ve uygulanmalıdır.
Hayvancılık daha fazla desteklenmeli, hayvan ıslahı, kaliteli yem ve yem bitkileri üretimi artırılarak, hayvan hastalıkları ve zararlılarıyla etkin mücadele edilmeli, et ürünlerinin artırılması amacıyla besi hayvancılığı geliştirilmelidir.
Tarım sektörü, üretim, işleme ve pazarlama boyutlarıyla bütüncül bir yapıya kavuşturulmalı, yüksek verimlilikte ve kaliteli ürün üreten, teknoloji kullanabilen, ülke insanını besleyebilen ve ihracat kapasitesi yüksek bir düzeye getirilmelidir.
Tarımsal ürünlerin çeşitlendirilmesi, verim ve kalitenin artırılması, yerinde işlenerek katma değer elde edilmesi ve istihdam sağlanması, marka olarak pazarlanmasına dayalı temel tarımsal yapılanma oluşturulmalı, yatırım ve teknolojiyi kırsal alanlara yöneltmek üzere, katılımcı kalkınmayı destekleyecek tarım-sanayi entegrasyonunun sağlandığı kırsal cazibe birimleri olan tarım kentleri kurulmalıdır.
Ormanlar, çok amaçlı yararlanma, devamlılık, katılımcılık, biyolojik çeşitlilik, uzmanlaşma, su ve yaban hayatının ve ekosistemin etkin korunması hususları dikkate alınarak işletilmeli, korunmalı, orman köylüsü desteklenmelidir.
Sayın Bakanım, Türkiye'de büyük kısmı İç Anadolu ve geçit bölgelerinde olmak üzere 4,5 milyon hektar civarında nadas alanı bulunmaktadır. Tarım potansiyelinin önündeki en büyük engel bu potansiyelin kullanılamıyor olmasıdır. Bunun en büyük nedeni ise sudur. Nadasa bırakılan alanların suyla buluşturulması hâlinde yıllık tarımsal hasılamız 20 milyar lira artış gösterecektir
KOP illerinden Konya, Karaman, Niğde ve Aksaray'ın büyük bölümü ile Ankara'nın küçük bir bölümünün içinde bulunduğu Konya kapalı havzası, ülkemizin sulanabilir alanlarının yüzde 17'sine sahiptir. Buna karşın, ülkemizin su kaynaklarının ancak yüzde 4'ü bu havzada bulunmaktadır. Konya Ovası'nın su ihtiyacını karşılamak için dış havzalardan su getirecek yeni projelere şiddetle ihtiyaç vardır. Sürdürülebilir bir tarım ve verimlilik için belli ilkeler çerçevesinde havzalar arasında su transferi yapılması gerekmektedir. Ayrıca, mevcut sulanan alanlarda sulama sistemleri basınçlı kapalı sistem altyapısına dönüştürülerek rehabilite edilmelidir.
Suyun petrolden daha fazla önem kazandığı dünyamızda özellikle kurak iklime sahip ülkemiz için bir damla su çok önemlidir. Bir damla suyun israf edilmeden doğru ve etkin biçimde kullanılması elbette ki hayati önemdedir.
Ülkemizde suyun verimli kullanılması hususunda acil önlemlerin alınması şarttır. Ülkemizde hâlen su varlık ve kaynaklarının korunması yönetimi konusunda ciddi bir mevzuat, bir su kanunu bulunmamaktadır. Bu önemli bir eksikliktir, bu konuda ciddi bir çalışma yapılmalı ve mevzuat hazırlanmalıdır. Su kanunu acilen çıkmalıdır.
Sayın Bakanım, yapacağınız çalışmalara Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek vereceğimizi, çiftçimize yönelik yapacağınız çalışmalara destek vereceğimizi ifade ediyorum. Bütçemizin tekrar hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.