KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli bürokratlar, ben de bir başka sorunlu ilden geliyorum, çevresi oldukça kötü, Ergene Nehri'nin kirliliğiyle anılan -eskiden Ergene Nehri'nde balık tutulduğu, yüzme yapıldığı ve herkesin yüzmeyi bildiği ama şimdi elinizi soktuğunuzda elinizin yara olduğu, elinizi yüzünüze sürdüğünüzde yüzünüzün yaralandığı- bir il Edirne ve Edirne'nin yine Uzunköprü ilçesinin Kavacık köyünün tarım arazisi üzerine, maalesef, karma organize sanayi bölgesi yapılmak isteniyor ve bu son anda köylülerin bir saat kala farkına vardığı bir şekilde itiraz ediliyor ve geçtiğimiz pazartesi yani bundan üç gün önce bir bilgilendirme toplantısı yapılıyor. Burada 725 dekarlık bir tarım arazisi var, bu tarım arazisini ben bizzat biliyorum çünkü köylüler bu hazine arazisi üzerinde hayvan otlatıyorlar, burası bir mera. Baktığınızda yapılan planlarda birinci sınıf tarım arazisi olarak geçiyor ama nedense, sanki arazi mi kalmadı Türkiye'de, yola yakın olmasından dolayı muhtemelen buraya âdeta çöküyorlar ve karma organize sanayi bölgesi kuruluyor ve Edirne Bilim, Teknoloji İl Müdürlüğünün ve Uzunköprü Ticaret Sanayi Odasının ortaklaşa hazırladığı bir raporda burası "Tarıma elverişsizdir." olarak yazıyor. Yani araziyi görseniz "Bunu nasıl verdiler?" dersiniz, hayvanları görseniz mera üzerinde otluyorlar, "Bu nasıl olabilir?" dersiniz yani rapora gerek yok. Bu rapor usulsüzdür, burada bir yanlış var. Buranın adı çevreye de duyarlı değil, karma organize sanayi bölgesi ama tekstil işletmelerinin olacağı söyleniyor. Raporun hiçbir yerinde "Çevreye duyarlıdır." da yazmıyor yani "Bu sanayi temiz bir şekilde atıklarını atacaktır." demiyor.

Yine, çevre raporunda burası tarım alanı olarak geçiyor, birinci öncelikli kullanılması gereken arazi olarak geçiyor, çok büyük bir çelişki. Yani aslında burada evrakta da bir sahtecilik söz konusu. Bu vasıflara sahip olan bir araziye organize sanayi bölgesi kurulamaz.

Dediğim gibi, köyü de ben çok iyi biliyorum, yol üzerinde, Edirne'den çıktığınızda Uzunköprü Keşan üzerinde sol tarafta. Burası şu anda, dediğim gibi, köylülerce mera olarak kullanılıyor ve çok garip, aslında çok güzel bir şey, hemen yanında bir sulama barajı var, gölet var, hayvanlar orada su içiyorlar. Yani şöyle düşünüyor herhâlde sanayici: "Atıkları da bu gölete atarım, oh ne güzel bedavaya enerjiyi de kullandık, atıkları da attık." Ama, köylüler gerçekten zor durumdalar ve karşı çıkıyorlar. Ben de buna bir tepki olarak yeni hazırlanmakta olan çevre yasası içerisinde bu konuda bir bilgilendireyim dedim.

Bunun yanında, aynı zamanda, hazırladığınız bu kanun teklifiyle ilgili 10'uncu maddede de bir konuşma yapmak isterim. Burada da geri kazanım katılım payları üzerine yani çok yüksek katılım payları var. Şimdi, hem Hükûmetiniz enflasyonla mücadele etmeye çalışıyor, "Gıda enflasyonu var." deniyor. İşte, bakın, maliyetleri siz kendiliğinden artırıyorsunuz yani aşağı yukarı 50 kuruşluk bir atım bedeli var. Yağ sektöründen örnek verelim. Yağ sektöründe aslında çevreye bir atım söz konusu değil. Bu alınıp toplanıp belli merkezlerde akaryakıta katılabiliyor yani bir geri dönüşüm söz konusu. Hiçbir şekilde bunda bir sıkıntı yok. Dolayısıyla bunun dikkate alınması gerek. Bunlar tamamen tüketiciye yansıyacak ve sonra "Fiyatlar niye artıyor?" diyorsunuz, enflasyon niye artıyor diyorsunuz. Bunu çok dikkatli bir şekilde dikkate almak lazım.

Teşekkür ediyorum.