KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan yardımcılarımız, çok değerli bürokratlarımız, basınımızın değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Bugün burada İçişleri Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz, mali tabloları konuşuyoruz, ödenekleri konuşuyoruz. Ama biz çok iyi biliyoruz ki arkadaşlarımızın yaptığı işler, İçişleri Bakanlığımızın vermiş olduğu hizmetler parayla ölçülemez. Dolayısıyla, onların özverili çalışmalarından dolayı, paha biçilmez çalışkanlıklarından dolayı kendilerine özellikle teşekkür etmek istiyorum, sağ olsunlar, var olsunlar.

Değerli arkadaşlar, İçişleri Bakanlığımızın bütçesinin büyüklüğünden arkadaşlarımız bahsettiler, niye bu kadar bütçesinin arttığından bahsettiler ve bu bütçeyi çok olarak değerlendirdiler. Buna katılmak mümkün değil. Niye buna katılmak mümkün değil, şimdi açıklayacağım. Değerli arkadaşlar, eğer güvenlik olmazsa bir ülkede eğitim olabilir mi? Eğer güvenlik olmazsa sağlık olabilir mi? Eğer güvenliğiniz yoksa canınızın güvenliğini nasıl sağlayabilirsiniz, mal güvenliğinizi nasıl sağlayabilirsiniz, ticareti nasıl yapabilirsiniz? Yani her şeyin başı güvenliktir. Dolayısıyla, bir ülkenin refahı için olmazsa olmazının başında, devlet olabilmek için, bir vatanda yaşayabilmek için, "Vatanımız var." diyebilmemiz için mutlaka güvenliğin olması lazım. Bundan dolayı, arkadaşlarımızın güvenlik bütçesinden niye rahatsız olduklarını, "Niye arttı?" diye sorduklarını ben anlamış değilim. Keşke imkânımız olsa da güvenlik bütçemizi, İçişleri Bakanlığı bütçemizi biraz daha artırabilsek ve dolayısıyla ülkemize, vatanımıza göz diken o gözleri daha rahat bir şekilde çıkartabilsek ve bu gözleri çıkartırken de bu güzel vatan evlatlarından hiç şehit vermeden bu işleri başarabilsek. İnşallah, o günler de yakındır. Güvenliğe ayırdığımız bütçeyle, teknolojik silahlarımızla beraber inşallah bunun da üstesinden geleceğiz değerli arkadaşlar.

Evet, arkadaşlar az önce bölücülükten... Süryani milletvekilimiz vardı burada az önce, "Ben Süryaniyim." demişti. Ben de kendisine şunu söylemiştim: "Keşke dün burada olsaydınız da Dışişleri Bakanımızın konuşmasını dinleseydiniz veya imkânınız olsaydı da tutanağı alabilseydiniz." Aldığınızı düşünmüyorum tutanağı ama ben sizin için o zahmete katlandım. Tutanaktan birkaç bir şey okumak istiyorum: "Dünya Aramiler Kongresi'nin Başkanı bir açıklama yaptı Afrin Operasyonu başladığı zaman: 'Bu YPG/PKK bizim çocuklarımızın eline silah veriyor ve 'Türk askerinin karşısında savaşın.' diye zorla gönderiyor.' diye bir açıklama yaptı. Hani siz Süryanilerin de partisiydiniz? Hani o Süryani arkadaşımız Süryanileri çok düşünüyordu? Başka bir şey daha söyleyeyim: Dünya Süryaniler Kongresi Başkanı geçen hafta İstanbul'daydı ve bana -kuzey Suriye'de yani Fırat'ın doğusunda 10 bin civarında Süryani var- PKK/YPG'nin tüm Süryani okullarını kapatmaya başladığını söyledi ve zulüm altında olduklarını söyledi, işkence altında olduklarını söyledi. Belki siz o kadar umursamazsınız, peki, bu Süryani..." İşte devam edip gidiyor.

Değerli arkadaşlar, bu tutanaklar Meclis kayıtlarında var. Arkadaşımız okumadıysa, tutanağı olmadıysa da ben de yardımcı olmak istedim. "Dolayısıyla 300 bin civarında da Kürt kardeşimiz Suriye'den buraya göç etti. Bunlar durup dururken buraya göç etmedi. Niye göç etti?" diye de Sayın Dışişleri Bakanımız açıklamalarına devam etmişti.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de bir işgal hareketi, dünden beri, evvelki günden beri bir söylem başladı. "Türkiye, işte, işgal ediyor, şunu yapıyor, bunu yapıyor." diye. Hakikaten, bunu söylemek için ya başka bir ülkede yaşamanız lazım, eğer bu ülkede yaşıyorsak eğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıysak, eğer bu bayrağın altında yaşıyorsak biz bu devletin bize vermiş olduğu aylıklarla milletvekilliği yapıyorsak, milletin oyuyla buraya geldiysek bu milletin hukukunu hep birlikte korumak zorundayız arkadaşlar. Şimdi, PKK terör örgütü diye bir örgüt var mı, bir gerçek mi? Var. "Efendim, bizi siz onlarla ilişkilendirmeyin. Biz de sizi FETÖ'yle ilişkilendiririz." diyorsunuz. Evet, değerli arkadaşlar, AK PARTİ ile FETÖ'yü ilişkilendirmek abesle iştigaldir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aydemir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - FETÖ terör örgütü dün çıkmamıştır, FETÖ terör örgütünün kaç yıl öncesine dayandığını en az sizler de benim kadar biliyorsunuz. Değerli arkadaşlar, ama bugün FETÖ terör örgütünü 15 Temmuzdan önce de biz anladık, 17-25 Aralıktan önce de söyledik "Terör örgütüdür." diye. Bugün geldiğimizde "FETÖ terör örgütüdür." diye yine diyoruz ama sizler hâlâ bunu "PKK terör örgütüdür." diye bir türlü söyleyemiyorsunuz. Niye bunu söyleyemiyorsunuz, bunu anlamak da mümkün değil. Bir yerlerden mi çekiniyorsunuz, ne var arkadaşlar? Bunu söyleyin artık.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Hayır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çekinmiyorsanız söyleyin o zaman, çok merak ediyoruz, size söylettiremiyoruz bunu. Ben 2011 yılından beri dördüncü dönemdir milletvekiliyim, bunu sizden duyamadık. Bir duymak istiyoruz, bu yüce çatı altında biz milletvekilleri olarak bu "PKK terör örgütüdür." cümlesini her vekilden duymak istiyoruz arkadaşlar. Bu da milletvekili olarak benim en doğal hakkım değil mi? Biz kimle mücadele ediyoruz arkadaşlar, kimlerle mücadele ediyoruz biz, kiminle mücadele ediyoruz biz? Bunun farkında olmamız lazım.

Efendim, işte "Sayıştay raporları şöyle söyledi, Sayıştay raporları böyle yazdı." Keşke Beştaş Hanım burada olsaydı. "Sayıştay raporlarında yolsuzluklar var." Yolsuzlukları okumaya başlıyor, yolsuzluk bekliyoruz ya okuyacak diye Sayıştay raporundan. Yolsuzlukları okumaktan vazgeçiyor, işte, efendim, "Kayyum atanan belediyeler şu kadar borçlanmış." Arkadaşlar, Sayıştay raporlarında yazan yolsuzlukları bize gösterin, biz de görelim şu raporları, yolsuzluk raporunu biz de görelim. Ama canlı yayın yaparken yolsuzluk diyorsunuz, canlı yayın kapandıktan sonra muhasebe hatalarını yolsuzluk diye bize göstermeye çalışıyorsunuz. Arkadaşlar, Sayıştay raporunda yolsuzluk varsa nereye gider bunlar? Sayıştayda Yargılama Dairesine gider. Yargılama Dairesinden nereye gider? Cumhuriyet savcılığına gider değerli arkadaşlar. Bunları getirin, gösterin.

"Efendim, bizim belediye başkanları gitti, sizinkiler niye gitmiyor?" Eğer varsa suç unsuru, cumhuriyet savcılığı kulağından tuttuğu gibi yargının önüne çıkarmasını da bilir. Biz, değerli arkadaşlarım, A kişi, B kişi, C kişi diye kimseyi ayırmıyoruz. Biz bölücülük hayatımızda yapmadık. Biz 82 milyonla biriz, beraberiz, kardeşiz. Her defasında söylüyoruz, "tek millet" diyoruz, "tek bayrak" diyoruz, "tek vatan, tek devlet" diyoruz. Yanlışı kim yapıyorsa hesap sormayan namerttir, bunu da söylüyoruz. Ama arkadaşlar, lütfen... "Kayyumlar, efendim, görevden alındı." Kayyumlar görevden alınmadı. Kaymakamların tayini çıkıyor, gidiyor. Şimdi, tayini çıkan kaymakama, valiye görevden alındı diye niye söylüyorsunuz, ne gerek var? Gerçekleri söyleyin, hepsini, burada arkadaşlar. Gerçekleri ortaya koyalım, gerçeklerle konuşalım. Gerçekleri niye saklıyorsunuz? Efendim, niye saklıyorsunuz, ben size söyleyeyim: Yerel seçimler yaklaşıyor. Birileri bir şeyler söylüyor herhâlde kulağınıza veya aşikâr bir şekilde, burada gelip konuşuyorsunuz.

Evet, arkadaşlar, bizim milletvekili olarak, bu milletin vermiş olduğu vergilerle burada aylık alan kişiler olarak millete hizmet etme yükümlülüğümüz var, milleti bölme yükümlülüğümüz yok.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Biz KPSS'yle gelmedik buraya, biz de sizin gibi milletin oyuyla geldik buraya.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak terör örgütleri nerede varsa, hangi mağaraya giriyorsa, hangi ine giriyorsa veya sınırlarımız dışında da terör örgütü varsa gidip yerinde bulmak, onları inine gömmek bizim boynumuzun borcu.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bizim görevimize siz sınır getiremezsiniz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Güvenlik güçlerimize teşekkür ediyoruz, askerimize teşekkür ediyoruz, polisimize teşekkür ediyoruz.

Sayın Bakanım, yetmediği yerde biz varız. Gideceğiz, onları yerinde gömeceğiz Sayın Bakanım. Türkiye artık terörle anılmayacak. Bu terörü bitireceğiz. Kendinize yol haritası çizin. Türkiye artık terörü bitirecek, PKK'yı, YPG'yi bitireceğiz. Kendi yolunuzu ona göre çizin. Bu gerçekleri görün, hayal dünyasında yaşamayın artık. Hayal dünyasında yaşamayın artık, gerçeklerle yaşayın. Evet, biz Kürt de Türk de Laz da Çerkez de hep beraber kardeşiz, bir milletiz biz değerli arkadaşlar. Biz ecdadımızdan ne gördük? Biz hangi medeniyetin insanlarıyız?

KEMAL PEKÖZ (Adana) - 300 tane korumayla gezip kahramanlık yapıyorsunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Korumayla gezersek ne olacak? Ben mesela hiç korumayla gitmiyorum, ne olacak?

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Gezmeyin diyorum ya zaten.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tehdit mi ediyorsun?

KEMAL PEKÖZ (Adana) - Hayır, tehdit etmiyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben sizin dediğinizi duymuyorum. Ben kendim konuşayım, ne dediğinizi daha sonra konuşuruz.

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu millet özgürlüklerin yanında bir millet, barışın yanında bir millet. Bu millet ekmeğini paylaşan bir millet. Efendim, işte biz Suriyelilere yardım ediyoruz, EYT'lere niye maaş bağlamıyoruz? Arkadaşlar, ben mali müşavir kardeşinizim, iktisatçı kardeşlerimiz var, bakanlarımız var, iktisatçı hesap uzmanlarımız var; EYT'liler yeni mi yaşa takıldı? Bunlarla Suriyelilere ödenen paraları kıyaslamamak lazım. Biz ekmeğimizi bölüşürüz, ekmeğimizi paylaşırız. Nerede yardıma muhtaç birisi varsa, nerede bir damla suya ihtiyacı olan kimse varsa gidip oraya kuyu açarız, ekmeğimizi onlara götürürüz.

Biz hiçbir tarafa işgal yapmadık, işgal de yapmayız. Biz yardım ediyoruz, yardım elimizi uzatıyoruz, oraya biz refah götürüyoruz, götürmeye de devam edeceğiz. Kime rağmen? Bize karşı çıkanlara rağmen. Kime rağmen? Şer güçlere rağmen. Kime rağmen? İşte PKK'nın ipini elinde bulunduranlara rağmen. Her tarafa gideceğiz Allah'ın izniyle, onları yerin dibine gömeceğiz. Afrin'e de biz huzuru getireceğiz, Suriye'ye de Irak'a da biz huzuru getireceğiz Allah'ın izniyle. Bu yolda mücadele edeceğiz. Öleceksek zaten öleceğiz. Ölmeyen insan var mı, dünyaya kazık çakan var mı arkadaşlar, dünyaya kazık çakan var mı?

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Bunu bize niye söylüyorsun? Allah Allah!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ben size söylemiyorum, üstünüze alınmayın canım, ben ortaya konuşuyorum, ben ortaya konuşuyorum, üstünüze alınmayın.

Dolayısıyla Türkiye'de 786 bin kilometrekarede ne kadar vatandaşımız varsa, onların huzurunu sağlamak, barış ortamında yaşatmak, sağlığını, refahını yükseltmek için her şeyi yapacağız. Kimse de önümüzde duramaz, geçemez.

BAŞKAN - Sayın Aydemir, son cümlelerinizi alayım.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - O AKP değişti, değişti. O AKP yok ortada.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Geçmedi, geçmedi, rahat olun.

Türkiye huzur içerisinde yaşamaya devam edecek, huzur içerisinde seçimleri de yapacağız Allah'ın izniyle.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aydemir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet, ben tekrar İçişleri Bakanlığımızın bütçesinin yeterli olmadığını düşünsem de elimizdeki imkânlarla bu kadar verebiliyoruz Sayın Bakanım. Bereketli olsun, Allah bereketini artırsın, inşallah her kuruşu bereketlensin, güle güle harcayın.