| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)İçişleri Bakanlığı b)Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç)Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı f)Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .11.2018 |
MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Sayın Başkanım, çok kıymetli milletvekillerimiz, Sayın Bakanım, değerli bürokratlarımız ve basınımızın güzide temsilcileri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Bakanım, Amerika Birleşik Devletleri'nin başını çektiği bazı ülkelerin içinde bulunduğumuz coğrafyada ve komşu ülkelerdeki hassas dengeleri bozacak yaklaşımları maalesef aranan huzuru daha da ulaşılmaz yapmakta, istikrarsızlığı derinleştirmektedir. Muhatap olduğumuz terör tehdidi çok yönlü ve içinde girift ilişkiler barındıran bir hâl almıştır. Dolayısıyla, uygulanacak olan terörlü mücadele stratejileri de buna göre şekillenmeli, sadece kahraman güvenlik güçlerimizin silahlı mücadelesiyle yetinilmemelidir.
PKK ve DAEŞ üyesi teröristlerin Türkiye'ye sızma girişimlerine dikkat edilmelidir. Daha etkili istihbarat çalışmaları yapılabilmesi için kurumlar ve birimler arası koordinasyon geliştirilmelidir. Sınır güvenliği konusunda, özellikle kara sınırlarımız hususunda bazı tedbirler alındı, bunun devamı getirilmelidir.
Terör örgütü mensupları kabaca yönetici, militanlar ve sempatizanlar olarak üçe ayrılabilirler. Bu, FETÖ için de PKK için de DAEŞ için de geçerli bir durumdur. Bu sebeple, terörle mücadelede yönetici ve militanlara kesin sonuç alınabilecek nokta operasyonlar düzenlenmeli ve bunlar etkisiz hâle getirilmelidir. Bu arada, sempatizanları dağıtacak ciddi ve stratejik bir plan hazırlanmalı ve hayata geçirilmelidir. Geçmişte düşülen hatalar tekrarlanır ve terörle mücadelede aksi bir sistem hayata geçirilirse sempatizanların da militanlaşacağını unutmamalıyız.
Güvenlik güçlerinin içindeki FETÖ-PDY artıkları dikkatle takip edilerek ayıklanmalıdır. Bunların arasında eğitimli ve stratejik bilgilere sahip olan kişiler bulunmaktadır. Güvenlik güçlerimizin arasından FETÖ'yle irtibatlı ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle ihraç edilenlerin haricinde aylardır açıkta bekleyenler de bulunmaktadır. Bu durumun bir an önce sonuçlandırılması, suçsuz olanların iade edilmeleri, hainlerin de defterlerinin dürülmesi yerinde olacaktır çünkü bu süreçte yaşanan ve yaşanacak olan bazı mağduriyetler FETÖ'nün ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramamaktadır.
Terörün finansının engellenmesi maksadıyla yapılan başarılı çalışmalar olduğu bilinmekte. Kaçakçılıkla mücadele edildiği muhakkaktır ancak hâlâ nereye giderseniz gidin ucuz mazot tabelalarıyla karşılaşıyoruz, insan kaçaklığı da öyle.
Terörle mücadelede üstünde durulması gereken hususlardan biri de algı yönetimidir. Terörle mücadelede algı operasyonlarının çok önemli olduğu bilinen bir gerçektir ama ülkemizin bütün istihbarat kuruluşları bir araya gelerek bu manada ciddi bir algıyı oluşturup bu algıyı devletimizin yönetmesini bugüne kadar maalesef tam anlamıyla sağlayamamıştır.
15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra güvenlik kuvvetlerimizin ve istihbarat birimlerimizin yükü ciddi manada arttı. Burada, güvenlik görevlilerimiz iki önemli işe yoğunlaştı: Birisi, kendi içlerindeki hainleri temizlemek; diğeri de devletin bütün kademelerindeki kamu görevlilerini gözden geçirmek ve ihanet şebekesine dâhil olanları tespit etmek. Bu şekilde, 15 binden fazlası Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde olmak üzere 100 binden fazla kamu görevlisi KHK'lerle ihraç edilmiştir. Hâl böyle olunca, bütün kamu kurumları kamu görevlerinin aksamaması için boşalan kadrolara daha fazla atama yapma ihtiyacıyla karşı karşıya kalmıştır. Yeni atanan bütün kamu görevlilerinin hakkında da güvenlik soruşturması yapılması önemli bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Bu ihtiyaç, Milliyetçi Hareket Partisi olarak tarafımızca da gerekli görülmektedir ancak bu sürenin uzaması önemli bir sorundur. Bu konuda makul ve mantıklı bir takvim belirlenmeli, belirlenen süre içerisinde de bu güvenlik soruşturmalarının tamamlanması sağlanmalıdır.
Şu anda İçişleri Bakanlığı bütçesini görüşüyoruz. Konuşmamın bu bölümünde İçişleri Bakanlığına bağlı kuruluşlarla ilgili değerlendirmelerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.
15 Temmuzdan sonraki düzenlemelerle jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları da doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. Dolayısıyla, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı arasında iş birliği ve koordinasyonu sağlamak daha da kolaylaşmıştır. Esasen, bu güzel bir gelişmedir ancak yaşanan 15 Temmuz hain darbe girişimi sonucu İçişleri Bakanlığına bağlı bütün güvenlik ve istihbarat birimlerimiz ciddi yara almıştır. Eksilen kadrolar liyakati, ehliyeti ve devlete sadakati esas alarak doldurulmalıdır, istihbarat birimleri güçlendirilmelidir. Bu birimlerin içerisindeki FETÖ artıkları başta olmak üzere, devlete sadakat noktasında sıkıntısı olanların temizlenmesinin daha bitmediğini düşünüyor ve bu temizliğin devam etmesi gerektiğine inanıyoruz. Toplumun huzurunu sağlamakla görevli olan bu güzide birimlerimizin içerisinde yeni paralel devlet yapılanmalarının oluşumlarına izin verilmemeli.
Bütün güvenlik birimlerinde çalışan personel maaş ve sosyal hakları eşitlenmelidir. Mesela, jandarma özel harekât ile polis özel harekât arasında özlük hakları bakımından fark kalmaması lazım. İl emniyet müdürlerimiz ile il jandarma komutanlarımız arasında fark olmamalıdır. Polislerimizin 3600 ek gösterge sorunu, bizim de seçim beyannamemizde olduğu üzere mutlaka çözülmelidir.
Uzman jandarmalarımızın önemli sorunları vardır. Uzman jandarmaların askerî eğitimleri mutlaka hizmetten sayılmalıdır. Aynı işi yapan silah arkadaşları gibi bu kahramanlarımızın da mali ve sosyal hakları diğer meslektaşlarıyla aynı duruma getirilmelidir. Son dönemde şehadete ulaşan uzmanlarımızdan bir kısmı kendilerini savunacak silahları olmadığı için şehit olmuştur. Bu sebeple, bu kardeşlerimizin beylik silahı hususu mutlaka çözülmelidir. Artık bu, bir sorun değil, ölüm kalım meselesidir. Bu kardeşlerimizin bir başka sorunu da sözleşmelerinin sona ermesi durumunda işsiz, aşsız ortada kalmalarıdır. Her ne kadar kanunen uzman çavuşlarımızın başka kurumlara atanması mümkün ise de bu atanma şartlarını haiz binlerce uzman çavuşumuzun işsiz olarak dolaştığı bir realitedir. Diğer emniyet personelinin yararlandığı yıpranma, ek ödemeler ve taltiflerden yararlanmalarının önü açılmamıştır. Sivil memurlara da Emniyet teşkilatının öz evlatları olduğu hissettirilmelidir.
Diğer yandan, terörle mücadele konusunda gözünü kırpmadan görevini yapan, çatışmaya girmiş, yaralanmış ancak yüzde 40'tan az kalıcı engeli olduğu için gazi sayılmayan gazilerimizin durumunun da çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Sayın Bakanım, ayrıca, PKK'yla bağlantıları çok net ve açık olan 94 belediyeye devletimiz tarafından görevliler atanmasını ve o bölgelerde devletimiz tarafından yapılan çalışmaları da gayet doğru bulduğumuzu belirtmek istiyoruz. Bu, FETÖ terör örgütüyle bağlantılı 7 belediyemiz için de geçerlidir.
Bunun yanında, terörle ve uyuşturucuyla mücadelemizin de aralıksız ve artırılarak devam etmesi konusunda da desteğimizin tam olduğunun bilinmesini isteriz.
Sayın Bakanım, Türk devletinin ve Türk milletinin bekası konusunda yapmış olduğunuz mücadelenin, her daim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak yanında olduğumuzun da bilinmesini istiyorum.
Sunumunuzun başındaki "Malazgirt'ten Çanakkale'ye, Dumlupınar'dan 15 Temmuza, Kato'dan Gabar'a, Pülümür'den Silopi'ye, Karadeniz'den Akdeniz'e, Marmara'dan Ege'ye, Kore'den, Bosna'dan Kıbrıs'a, Afrin'den El Bab'a, işgal ordularından tüm terör örgütlerine, hırsızından uyuşturucu kaçakçısına kadar; aziz milletimizin bekasına, huzuruna, canına, malına ve namusuna yönelmiş tüm tehditlere karşı mücadele ederken şehit düşmüş bütün vatan evlatlarına Cenab-ı Hak'tan rahmet diliyor, gazilerimizi de minnet ve şükranla anıyorum. Onlar bu fedakârlığı yaparken acılarını kalbine gömmüş, her biri birer metanet abidesi olarak ayakta duran, başımızın tacı şehit ve gazi ailelerimizi de sevgi ve saygılarımla selamlıyorum." şeklindeki selamlamanızda kullanmış olduğunuz üslubun hassasiyetlerimizi net bir şekilde ortaya koymasını da Milliyetçi Hareket Partisi olarak önemli ve memnuniyet verici buluyor, bütçemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sağ olun Başkanım.