KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, sayın milletvekillerimiz, Bakanlığımızın değerli mensupları, değerli katılımcılar; 10'uncu madde hiç alışkın olmadığımız kadar uzun madde. Hani, bazen "aile boyu" diyorlar, bu sülale boyu bir madde gibi bir şey yani neredeyse ekvatora tur attıracak bir madde. Bu kadar madde düzenlemesi hiç kanun tekniğinde yok Sayın Başkan. Efendim, bunun beş-altı maddeye bölünmesi kaçınılmaz görünüyor çünkü madde başlıkları itibarıyla da atamalar var, emekliliğe sevkler var, cezalandırmalar var, terfiler var; bunların her birinin ayrı ayrı düzenlenmesi lazım. Sadece madde tek başına çok uzun olmakla kalmıyor, madde içindeki bazı cümlelerde anlaşılamayacak kadar, başıyla sonu arasında uyum sağlanamayacak kadar uzun.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; şimdi bu maddeyle bazı hususlar hizmet gereklerine uygun olarak düzenlenmiş. Gerçekten de zaman içinde edinilen deneyimlerden yararlanılarak şu şöyle olsa daha iyi olur diye düşünülen maddeler var. Bir kısım maddeler de -kimse kusura bakmasın- pek de rahmani niyetlerle düzenlenmemiş. Bazı maddeleri de "Biz koyalım, işimize nasıl gelirse öyle uygularız." anlayışıyla düzenlenmiş. İsmet Paşa, rahmetli Cevdet Sunay'ın görev süresi uzatılmak istendiğinde kalktı bir cümle etti, "Görev süresini uzatacaksınız da ne yapacak? Bugüne kadar ne yapmışsa onu yapacak." dedi. Biz de bunu on iki yıllık deneyimin verdiği düşüncelerle dile getiriyoruz, on iki yılda ne yapıldıysa o yapılacak. On iki yılda yandaş görülenler terfi ettirildi, demokrat görülenlere ya da yandaş görülmeyenlere şurayı mı beğenirsin, burayı mı beğenirsin; meslekte mi kalmak istersin, yoksa bir an önce ayrılmanın daha hayırlı olacağını mı düşünürsün tarzında davranışlar oldu.

Şimdi, terfiler sırasında üç kriter konmuş. Bir defa, iki yılda bir benzeri değerlendirmeler bir yana "a) Bulunulan rütbelerdeki en az bekleme sürelerinin tamamlanması." Doğru, asgari bekleme süresinin tamamlanması kıdem ilkesinin gereği. Bekleme süresi içindeki yıl sayısı kadar "iyi" veya "çok iyi" performans değerlendirme puanının alınması, bu da amirinin yaklaşımına göre uygun bir madde. (C) maddesi "yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı olunması" Allah Allah! Yani meslek içinde bir de sınav mı koyacağız Sayın Bakan? Yani millet asgari bekleme süresini doldurmuşsa, sicilinde başarılı olarak amirlerince takdir edilmişse bu sınav neyin nesi? Çünkü, sonra bir madde daha var, orada ne diyor? "Polis Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek yöneticilikle ilgili hizmet içi eğitimde başarılı olunması şarttır." Tamam, 4 tane şart koymuşsunuz, 3'ünün bir kısmı objektif, bir kısmı nispeten objektif ama aradaki sınav tamamen subjektif. Yazılıdan öte bir de mülakat olması temelli subjektif. Ben meslekte çok enteresan sınav şekilleri gördüm. Bir tanesini söylesem kimse inanamaz, paylaşalım. Bir maiyet memurluğu sınavında -ben dünyaya daha önce geldiğim için bazı şeyler hafızamda- o dönemde kapalı alanda sigara içme yasağı yoktu, "İsteyen sigara içebilir." deniyor, sigara içenlerin hiçbiri sınavı kazanamadılar çünkü ramazandı. Testi görüyor musunuz? Yani benzeri durumlara yol açılmamalı. Yurttaşlar arasında genellik ve eşitlik kuralı varsa liyakate sahip, asgari bekleme süresini dolduran herkese bu imkân tanınmalı. Yoksa hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti'nin herkesin devleti olduğundan söz edemez, etmesin.

Emekliliğe sevk düzenlemeleri de fevkalade sıkıntılı. Bazıları emekliliğe sevk edilecek, bazıları da o ara emekliliğe sevk hükmünün dışında kalan görevlere atanacak. Bu bakımdan da emekliliğe sevk süresi dolacaklar için hileişeriyye yollarına gidilir mi, bilmiyorum.

Yetkililer ve cezalar konusunda da objektiflik ilkesinden uzaklaşılmazsa dengeli bir cezalandırma yöntemi getirilmiş, daha önceki tüzük hükümlerine uygun düzenlemeler yapılmış.

Gördüğünüz gibi, sadece eleştirmek için değil, doğruları da belirtmek, yanlışlara dikkat çekmek, muhtemel olumsuzluklardan arındırılmak bakımından düşüncelerimizi dile getiriyoruz. Temennimiz, bu terfilerde, kabullerde, atamalarda, değerlendirmelerde sadakat ve liyakat ilkesi dengeli gözetilsin. Sadakat, devlete sadakat; liyakat, hizmette başarı. Devletin bir bölümüne sadakat, bir bölümüne karşıtlık tavrı içinde olanlar veya zülfüyâra dokunduğu düşünülenler farklı muamele görmesin. Objektif hukuk kuralları uygulanıyor ise onun takdir hakkını kullanması hoş görülebilsin, "Bizim işimize gelen şekilde hareket etti. Bize zarar verecek şekilde hareket edildi." diye düşünülmesin.

Ayrıca, terfi dönemlerinde sadece polislerde değil, asker rütbesi taşıyan dostlarımızda, arkadaşlarımızda da gördük. Generalliğe terfi ya da generallikten bir üst rütbeye terfi dönemlerinde daha dikkatli olunur, mıntıkada olay çıkmaması istenir veya çıkan olayların özellikle siyaseten etkili, yetkili makamlardan gizlenmesine çalışılırdı. Bu konuda yaşadığım bir örneği devletime olan saygımdan paylaşmayacağım ama o olayı yaratan üst düzey yetkiliye çok ağır muamele yaptığımı da vurgulamaktan geri durmayacağım.

Umarız, müteakip düzenlemelerde bu ham teklif olarak gelen tasarının -yani tasarı olgunlaşmış olarak gelmesi lazım, çok ham gelmiş- redaksiyon aşamasında gerek ifade bakımından gerekse madde sayısı bakımından ve gerekse gereksiz olan hükümlerden, düzenlemelerden ayıklanması bakımından sağduyu egemen olur, Genel Kurula daha olgunlaşmış, ülkenin ve teşkilatın ihtiyaçlarına daha uygun düzenlemeler yapılmış olarak intikal eder.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.