KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bugünkü müzakerelerin hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın Bakanım, bu ayın içinde yaklaşan iki önemli gün var. Tabii ondan önce şunu ifade etmem lazım: Özellikle hem sizin sunumunuzda hem diğer milletvekillerinin de ifadesinde belirttiği terörle mücadele konusunda Jandarma ve polis teşkilatımıza buradan şükranlarımı sunuyorum kendi adıma. Bugüne kadar şehit olan tüm güvenlik güçlerimize de rahmet diliyorum.

Ben biraz terörle mücadelenin önümüzde yaklaşan iki gün vesilesiyle olan bazı hususlarına dikkat çekmek istiyorum konuşmamda. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü Sayın Bakanım, 25 Kasım da kadına karşı şiddetle mücadelede uluslararası gün. Ve elimde bazı rakamlar ve bazı veriler var; bunu hem size hem heyetinize sunmak istiyorum çünkü güvenlik konusunu her konuştuğumuzda ihmal edilen iki önemli konu var, biri kadına yönelik şiddet, biri de çocuk hakları ve çocukların güvenliği konusu.

Şimdi, UNICEF'in 1997'de kabul edilen Cape Town İlkeleri ile bunun akabinde hazırlanan 2007 Paris Prensipleri'nde "silahlı bir güç ya da grupla ilişkili çocuk" ifadesi ve "çocuk asker" ifadesi artık uluslararası dokümanlarda yer almıştır. Burada sadece çocukların eline silah verilerek düzenli ya da düzensiz çatışmaya sokulması değil, yemek pişirme, bilgi taşıma, teçhizat transferi, hafiyelik gibi unsurlarda kullanılması da bu uluslararası dokümanla tanımlanmıştır. Bir çocuğun örgüt üyesi olma talebi hukuken rıza olarak nitelenemez. Beyanının geçerli olması, rıza konusu, kanunen, ahlaken ya da adaben aykırı olmaması gerekir diyor bu tür dokümanlar.

Şimdi bazı rakamlardan bahsedeceğim, birkaç da örnek vereceğim bu konuyla ilgili size. Mesela 20 Ağustos 2016 yılında Gaziantep'de bir düğünde DEAŞ tarafından gerçekleştirilen saldırıda canlı bomba olarak 12-14 yaşlarında bir çocuğun istismar edildiği -aslında bu bir çocuk istismarıdır, literatürlere de bu şekilde geçmesi gerektiğini ayrıca ifade etmek istiyorum- açıklanmıştır güvenlik güçlerimiz tarafından.

Yine, Birleşmiş Milletlerin 2017'de hazırlanan İnsan Hakları İzleme Örgütü Raporu'na göre -sadece 2017 rakamlarından bahsediyorum- 224 çocuk ailelerinden koparılarak sözde kamplara gitmiştir, bunların üçte 1'i yani 72'si kız çocuğudur. Bakın, önümüzde, bu ayın içinde 2 önemli gün var, Çocuk Hakları ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü. Bu önemli bir güvenlik sorunudur, önemli bir hak ihlalidir.

Şimdi, birkaç hususu da buradan okumak istiyorum size: "K.S. (32 yaşında): 17 yaşında uzun boylu, sarışın Dilan ve 18 yaşındaki sarışın, yeşil gözlü Ağıt gibi 28 kadınla birlikte 2002-2003 arasında 'Cemal' kod adlı Murat Karayılan'ın korumalığını yaptım. İstanbullu Dilan, 2002'de Karayılan'ın kendisine tecavüz etmesi nedeniyle el bombasıyla intihar etti. Karayılan'ın korkusundan kimse sesini çıkaramadı.

'B.' kod adlı S.K: 'Dilber' adlı arkadaşa, 'Cuma' kod adlı Cemil Bayık'ın tecavüz ettiği ortaya çıkmıştı. Bayık'ın emriyle infaz edildi. Örgüt yöneticilerinden Ali Haydar Kaytan'ın eşi Cemile Kaytan başka bir kampta hamile kalmıştı. 8 aylık çocuğu aldırılıp sobaya atılarak yakıldı. Örgütün ilk kadın mensuplarından olan Saime Aşkın, örgütteki teröristbaşlarının kadınlarla olan ilişkisini eleştirmesi üzerine Kandil'de kendi eliyle kazdığı mezarda kurşuna dizildi. 'Doktor Jiyan' kod adlı Lamia Baski, uğradığı cinsel tacizler yüzünden Avrupa'daki ailesinin yanına dönmek isteyince Cemil Bayık tarafından ajan ilan edilerek işkence gördü. Sonra kafasına sıkılan tek kurşunla öldürüldü.

'Z.' kod adlı B.Y. (24 yaşında): Mağaranın sorumlusu beni herkesin gözü önünde taciz etti. Tepki gösterince hakkımda 'Ajan olabilir.' dedikodusu yaymaya başladı. İlk fırsatta kaçıp teslim oldum."

Onlarca böyle beyan var okuyabileceğim ama heyetin vaktini almak istemiyorum. Bir kısmını da içim çok acıdığı için okuyamıyorum. Bunu özellikle burada tutanaklara da geçirmek istiyorum.

Onun için, terörle mücadele ve güvenlik güçlerinin hem çocuk hakları hem kadına yönelik şiddet ve kadın hakları üzerindeki etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğini, bunun özellikle sizin beyanlarınıza, raporlara ayrıca bir kalem olarak geçmesi gerektiği hususunu hassaten ifade etmek istiyorum.

Biz bugün bütçeyi konuşuyoruz yani yaklaşık üç haftadır bütçeyi konuşuyoruz, bugün İçişleri Bakanlığının 2019 bütçesini konuşuyoruz. Ben şehrimde 1 milyonların, 2 milyonların köye, vatandaşa hizmet götürmek için ne kadar önemli bir kalem olduğunu bizzat yaşayan ve dört yıldır bunun mücadelesini veren bir milletvekiliyim. Özellikle benim şehrimin ölçeğinde devlet yatırımlarının, o hani Ankara'dan baktığınızda küçük görülen o 1 milyonların, 500 bin liraların ne kadar önemli yatırımlar olduğunu bizzat yaşayan bir kardeşinizim.

2015 yılında IMF'nin araştırması var. IMF'nin araştırmasında, teröre en çok maruz kalan 122 ülke arasında Türkiye 7'nci oluyor ve her yıl alabileceği yabancı yatırımın frenleme etkisiyle yıllık kaybı Türkiye'nin 378 milyar dolar. Şimdi, bunları çok konuşmuyoruz, bütçeyi konuşuyorsak eğer bunları konuşmamız lazım. Tabii, terörün, yaklaşık otuz yıllık, hem şehirlerde gerçekleştirdiği faaliyetler hem can kayıpları hem de terörle mücadele için verilen bir mali karşılığı var çünkü bunun, bu yaptığınız, burada saydığınız bütün rakamların, bütün projelerin, bütün bu mücadelenin bir mali karşılığı var.

2018'de gayriresmî bir rakam açıklandı. Bunu AK PARTİ Genel Başkan Vekilimiz Numan Kurtulmuş açıkladı 2018 yılında, yaklaşık 1,5 trilyon dolardan bahsetti bize otuz yıllık maliyeti olarak. Bunu TL'ye çevirdiğimizde aşağı yukarı 8 trilyonu geçen bir rakamdan bahsediyoruz. Bizim bu yılki bütçemiz 1 trilyon dahi değil Sayın Bakanım. 8 trilyon 250 milyonluk -kabaca bu da yani milimetrik hesaplanmadığı için söylüyorum- terörün bu ülkenin çocuklarının geleceğine koyduğu bir maliyet var. Yine kabaca bir hesaplama yaptım, aşağı yukarı 10 derslikli bir okul ya da 200 yataklı bir hastaneden... Bakın bu rakamlar küçük rakamlar değil. Şimdi, biz geçtiğimiz gün Sağlık Bakanlığı bütçesini konuştuk, Millî Eğitim Bakanlığının bütçesini konuştuk, şu kadar derslik yaptık dedik. Ben, şehrimde son on yılda yapılan 345 derslikle övünüyorum. Bakın, 10 derslikli 1 milyon 500 bin okul yapabilirdik biz bu bütçeyle. Aynı zamanda 200 yataklı 150 bin hastane açabilirdik. Eğer bütçeyi konuşuyorsak, terörü finanse edenlerin, terörün alternatif maliyetinin, hepsinin ayrıca hesaplanması gerektiğini düşünüyorum.

Aslında söyleyecek çok sözüm var ama bugün daha çok konuşacak milletvekilimiz var. Ben bunların özellikle kayda geçmesini istediğim için ifade ettim.

Tekrar tüm heyetinize şükranlarımı sunuyorum. Görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum