KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakanım, sayın milletvekilleri, değerli bürokratlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kapsamlı ve doyurucu sunumunuz için, Sayın Bakanım, teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.

Konuşmama başlarken emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarındaki kahraman güvenlik görevlilerimizden vatan, millet ve mukaddesat uğruna şehit olanlara Allah'tan rahmet, gazilerimize şifa ve sağlıklı ömür niyaz ediyorum.

Ayrıca vatanın her yerinde ve sınırlarımızın dışında PKK, FETÖ, IŞİD, YPG/PYD ve diğer terör örgütleriyle mücadelede görev yapan kahraman güvenlik güçlerimize başarılar diliyor, Milliyetçi Hareket Partisi olarak her daim yanlarında olduğumuzu ifade ederek selamlarımızı iletiyorum. Allah onlardan razı olsun.

Bakanlık olarak vatandaşlık ve nüfus işleri, mülki idare, göç, asayiş ve güvenlik, afet ve acil yardım gibi vatandaşlarımızın doğumdan ölüme tüm süreçleriyle ilgili geniş bir hizmet alanınız vardır. Türkiye'nin güvenlik çemberi içinde yer alması, milletimizin huzur ve güvenliğinin temin edilmesi bakımından İçişleri Bakanlığına büyük bir sorumluluk düştüğü tartışmasızdır. Nüfus kayıtlarının tutulması, vatandaşlığa kabul, illerin ve ilçelerin idaresi ve göç politikalarının tanzimi de Bakanlığınızın ana görevlerindendir.

Şüphesiz bunların içinde en önemlisi güvenliktir, vatandaşlarımıza huzurlu ve güvenli bir ortamın tesisidir. MHP olarak, terörü ve şiddeti bir yöntem olarak benimseyen ve amaçlarına ulaşmak için bunları meşru gören anlayışı Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına, milletimizin huzuruna, güvenliğine ve insanlığa ciddi bir tehdit olarak görüyor, millî birliğimizi, demokrasimizi ve ekonomik gelişmemizi tehdit eden büyük bir tehlike olarak kabul ediyor ve terörle mücadeleyi hiçbir şartta ihmal edilmemesi gereken millî bir politika olarak değerIendiriyoruz.

Bu kapsamda terör belasından ülkemizi kurtarmak için sonuç alıcı ve çok boyutlu politikaların tavizsiz sürdürülmesi şarttır. Günlük siyasi kaygılardan arındırılmış, uzun vadeli ve istikrarlı, millî ve etkin bir terörle mücadele politikası uygulanmalı, terörle topyekûn mücadele anlayışı egemen olmalıdır.

Mücadele şüphesiz hukuk kuralları içinde haksızla haklıyı, suçsuzla suçluyu ayırt edecek şekilde olacaktır. Diğer yandan güvenlik birimlerinin yürüttüğü mücadelenin yanı sıra terörü besleyen hususların ortadan kaldırılmasına dönük önleyici tedbirler de alınmalıdır. Teröre ve teröriste yataklık eden, hamilik yapan, destekleyen, arka çıkan, göz yuman, açık ya da gizli iş birliği içinde olan, her türlü kaynak sağlayan kişi, kurum ve kuruluş, topluluk ve benzeri unsurlarla yapılacak kararlı mücadele önleyici tedbir anlamında önemli sonuç verecektir.

Bazı belediye yönetimlerinin terörist örgütlere, PKK ve FETÖ'ye finansal ve lojistik destek verdiği üzücü bir gerçektir. Belediyelerin iş makineleriyle asfalt yol altına bomba düzenekleri yerleştirilip asker ve polisimize tuzak kurmak en büyük alçaklık ve en büyük ihanettir. Teröre ve teröriste finansal ve lojistik destek sağlayan belediye yönetimlerinin kayyum atanmak suretiyle değiştirilmesi, terörle mücadelede etkili sonuç alınabilmesi açısından son derece isabetli olmuştur.

Belediye kaynaklarını halka ve kente sunmak yerine terör örgütüne aktaran belediye yönetimlerinin görevden uzaklaştırılmasıyla vatandaşlarımızın gerçek manada belediye hizmeti almaya başlamış olduklarını da memnuniyetle müşahede ediyoruz.

Siyasî, lojistik, narkotik ve finans boyutu itibarıyla terörün uluslararası desteklerine karşı da etkili tedbirler alınmalı, teröre finansman desteği sağlayan uyuşturucu, akaryakıt ve insan kaçakçılığı ile etkili mücadele, konuşmanızda ifade ettiğiniz gibi, devam ettirilmelidir.

Terör kartını Türkiye'ye karşı bir tehdit aracı olarak kullanan ve millî birliğimizi hedef alan tahriklerde bulunan unsurlara karşı etkili bir caydırıcılık icra edilmesi için bütün imkânlar kullanılmalıdır.

Terörle uluslararası ölçekte mücadele, uluslararası hukukun sağladığı hak ve imkân çerçevesinde yürütülmeye devam edilmeli ve ülkemizi tehdit eden terör, hiçbir ülkenin inisiyatifine bırakılmadan yok edilmelidir.

Irak ve Suriye sınırı başta olmak üzere fiziki ve teknolojik sınır güvenlik sistemi tesis edilmeli, kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatmaya, psikolojik ve sosyokültürel önlemlere öncelik verilmelidir. Konuşmanızda bunlara vurgu yapmanızdan memnun olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Toplumsal hayatta hukuk düzeninin aksamadan yürütülmesi, kişilerin korkusuzca yaşayabilmesinin teminat altında olması "güvenlik" olarak tanımlanmaktadır, herhangi bir şarta ve kısıta bağlı olmaksızın davranma hâli de "özgürlük" olarak tanımlanmaktadır yani güvenlik sağlandığında özgürlük de sağlanmış olmaktadır. Bu nedenle "özgürlük- güvenlik dengesi" gibi söylemlerle güvenlik politikalarının antidemokratik gösterilmesinin doğru olmadığını belirtmek isterim. İki kavram birbirinin alternatifi değil, bütünleştiricisidir.

Her zaman olduğu gibi özellikle 15 Temmuzda yaşanan hain darbe girişiminin ardından devletin ve milletin ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda asayişin temini, millî güvenliğin tesisi ve huzurun daim kılınması için partimizin taşın altına elini koyduğu, Hükûmetin teröre karşı yürüttüğü mücadeleye millî sorumluluk anlayışı içinde destek olduğu herkesin malumudur. MHP olarak Hükûmetin yurt içinde ve dışında yürüttüğü terörle mücadeleye her türlü desteğimizi sürdüreceğimizi bir kez daha açık ve net bir şekilde belirtmek istiyorum. Diğer taraftan, ülkemizde terör haricindeki sebepler yüzünden asayişsizliğe zemin hazırlayan unsurlar da ortadan kaldırılmalı, suçun teşebbüse dönüşmeden engellenmesi için istihbarat hizmetleri etkinleştirilmelidir.

Suriye'de yaşanan iç savaş nedeniyle ortaya çıkan ve Birleşmiş Milletler tarafından günümüzdeki en büyük insani kriz olarak nitelendirilen sığınmacıların durumu, hukuki statüsü, ülkemize olan ekonomik ve sosyal etkisi, sürecin hasarsız nasıl yönetileceği Türkiye'nin gündemindeki önemli sorunlardan birisidir. Türkiye önemli sayıda sığınmacının ülkemizde bulunmasının oluşturduğu yüksek ekonomik maliyet yanında, kentlerde oluşan hırsızlık, soygun, dilencilik,

salgın hastalıklardaki yayılma, uyuşturucu kullanımı, fuhuş, çocuk yaşta evlilik, yasa dışı işçilik gibi önemli sosyal problemlerle de karşı karşıyadır. Bu sorunların çözümünün kapsamlı, uzun vadeli ve maliyetli politikalar gerektirdiği de açıktır. Göç nedeniyle oluşan sağlıksız yapı ve kentleşmeden kaynaklanan güvenlik sorunları ortadan kaldırılmalı, Göç İdaresi Başkanlığı tarafından kısa, orta ve uzun vadeli millî bir göç politikası oluşturulması gerekmektedir.

İçişleri Bakanlığımızın gündeminde yer alan önemli meselelerden birisinin de uyuşturucuyla mücadele olduğunu biliyoruz. Türkiye'de uyuşturucuya erişimin ve kullanımının yaygınlaştığı maalesef ki doğrudur. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye genelinde 2016 yılında toplam 81.222 uyuşturucu olayı görülmüşken 2017 yılında yüzde 45,87 artış göstererek 118.482 olay meydana gelmiştir. 2017 yılında maddeye bağlı ölüm yüzde 2,3'lük artışla 941 olmuş ancak bu son beş yılın en düşük artış oranı olmuştur. Siz de ifade ettiniz, düşüşe neden olan faktörlerden biri de kuşkusuz arzla mücadele çalışmalarının yoğunluğu ve etkinlidir.

Uyuşturucuyla mücadelede şüphesiz ki en önemli unsur ailelerin bu mücadeleye destek olması, çocuklarına sahip çıkmasıdır. Bununla beraber, mücadele birimlerinde görev yapan personelin mesleki bilgi ve kapasitesi artırılarak vatandaşların uyuşturucuyla mücadele konusunda bilinçlendirilmesi çalışmaları yürütülmeli, uyuşturucuyla mücadelede diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği faaliyetleri de daha artırılmalıdır.

Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen pasaport ve sürücü belgesi hizmetlerine ilişkin iş ve işlemler, ifade ettiğiniz gibi Nisan 2018 tarihi itibarıyla Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne devredilmiş,

artan iş yükünden dolayı hizmet sunumunda bazı sıkıntılar yaşanmaya başlamış olduğu da tarafımıza yöneltilen talep ve şikâyetlerden anlaşılmaktadır. Ayrıca, Suriye ve Irak Türkmenlerinin vatandaşlık başvurularıyla ilgili sorunların yaşandığı da bize sıklıkla iletilmektedir. Şartları birbiriyle aynı olmasına rağmen vatandaşlığa kabullerinde farklı uygulamalara tabi tutulduğu şikâyetleriyle bizlerden yardım istemektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Aksu.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Cumhurbaşkanlığı 2019 yılı yıllık programında Bakanlığınızla ilgili şu tespitler yapılmıştır: Güvenlik hizmetleri sunan kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyonun artırılması, güvenlik birimlerinin personel sorunlarının çözülmesi, toplum destekli kolluk yaklaşımının etkinleştirilmesi, ulusal bilgi güvenliğinin yeterli düzeye çıkarılması, önleyici ve koruyucu güvenlik hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve hizmet sunumunda risk yönetimine geçilmesi ihtiyacının devam ettiği belirtilmiş. Ayrıca yıllık programda, göç alanında güvenilir bir veri sisteminin oluşturulması, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal statülerinin güçlendirilmesi ve ülkemizle ilişkilerinin geliştirilmesi, göç ve uluslararası koruma alanında hukuki ve kurumsal yapılanma eksikliğinin tamamlanması, uluslararası korumadan faydalananlar için sağlık, barınma ve eğitim sorunlarının giderilmesi ihtiyacının da devam ettiği ifade edilmiştir. Esasen program bu alandaki eksikliklerin neler olduğuna, hangi işlere yoğunlaşılması gerektiğine işaret etmektedir.

Eylül 2018 itibarıyla tüm il merkezlerinde ve 517 ilçede kurulan, 404 ilçede kurulumu devam eden Kent Güvenlik Yönetim Sistemi'ni olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğimizi ifade etmek istiyorum. Yeri gelmişken, güvenliğin tesisi için modern teknolojinin en üst düzeyde kullanılması gerektiğini, teknoloji ile emniyet ve asayiş kurumlarının etkinliği arasında doğru yönlü bir ilişki olduğunu hatırlatmak isterim. Esasen konuşmanızda siz de örnekleriyle bunu teyit ettiniz.

Sayın Bakanım, terörle mücadelede göstermiş olduğunuz kararlı ve korkusuz mücadeleyi tavizsiz sürdürmeniz en samimi ve içten dileğimizdir. İnanıyoruz ki terör örgütleri ve şer güçleri ne yaparsa yapsın millî mukavemet kırılmayacak, millî birlik ve kardeşlik ruhu bozulamayacak, Türk milleti iman ve iradesiyle ihanetin belini kıracaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak terörle mücadelede ön şartsız sizin de milletin de yanında, devletin arkasındayız ve destekçisiyiz. Zulme alkış tutan, zalimlere kucak açan, bölücülüğe ve düşmanlığa çanak tutan kim varsa inşallah kaybetmeye, bedelini ödemeye mahkûm olacaktır. Türkiye'nin tarihsel ve egemenlik haklarından ödün vermesi, millî bekasını tesadüflerin akışına bırakması elbette düşünülemeyecek, akla bile getirilemeyecektir. Bu nedenle terörizmle mücadele tavsamadan, gevşemeden, gecikmeye mahal vermeden sürdürülmeli, muhakkak surette sonuca ulaştırılmalıdır.

Son günlerde PKK ile YPG'nin birbirinden ayrılacağı, YPG'nin Suriye örgütü hâline getirileceği, sonra da YPG'nin diğer gruplar içinde eritilerek tedavülden kaldırılacağı iddiaları dillendirilmektedir. Emperyalizm, terörizmi ve terör örgütlerini siyasi ve stratejik amaçları doğrultusunda acımasızca kullanmaya devam etmektedir. ABD'nin YPG'yi kollayıp PKK'yı hedef hâline getirmesini tamamen kandırmaca, yeni bir aldatma serüveni olarak görüyoruz. Dünya âlem bilmektedir ki PKK eşittir YPG'dir. YPG'yi kuran ve kumanda eden Kandil ve mücavir alanlarda mukim PKK terör örgütüdür. ABD, YPG'yi silahlandırmakta, eğitim desteği vermektedir. "Suriye Demokratik Güçleri" isimli paravan örgüt içinde yuvalanan YPG'ye her türlü imkânı sunmakta, her kolaylığı da sağlamaktadır.

BAŞKAN - Sayın Aksu, tamamlar mısınız lütfen.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sahneye sürülen yeni ve vandal oyuna inanıyoruz ki Türkiye asla düşmeyecektir. Bize göre, ismi ne olursa olsun, Türkiye'ye silah doğrultmuş, Türk milletinin bekasına saldırmış ve kast etmek için kuyruğa girmiş hangi örgüt varsa düşmandır ve yok edilmesi sonuna kadar meşrudur.

Evet, ben sabırları zorlamamak için -birkaç şey daha söyleyecektim- çok teşekkür ediyorum.

Bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.