KOMİSYON KONUŞMASI

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar; her fırsatta yerli ve millî politikalardan bahsediyorsunuz ama neden biz bunu dış politikada yeterince hissedemiyoruz? Öncelikle birkaç yıl önce komşularla "sıfır sorun" politikası dediniz, sorunlu olmadığımız ülke neredeyse kalmadı. Şimdi, "kriz yönetimi" diyorsunuz ama hiçbir krizi doğru yönettiğinizi görmedim. Krizi taviz vererek çözüyorsunuz.

Sayın Bakan, siz ve Genel Başkanınız dış politika konusunda kamuoyuna güncel çıkışlar yapıyorsunuz ancak arkası gelmiyor. O çıkışların ardından mutlaka geri dönüşler oluyor. Biraz hatırlayalım. "Al papazı, ver papazı." dediniz ne oldu? Papazı verdik, FETÖ'yü alamadık.

Bir zamanlar neredeyse resmî görüşmeler yaptığınız terör örgütü liderlerini bugün lanetliyoruz, bunu görmeniz gerçekten güzel. Ama, sözde müttefikimiz olan Amerika'nın PYD/YPG'yi terör örgütü görmemesi konusunda net bir tavır sergileyemiyorsunuz, sadece kınamakla geçiştiriyorsunuz.

Her fırsatta "Gümrük birliğini güncelleyeceğiz." diyorsunuz, unutmayalım ki tam üye olmadan gümrük birliğine girdik ve ciddi tavizler verdik. Neyin güncellemesi yapılacak, bunu bize net bir şekilde söyleyebilir misiniz? Acaba gümrük birliği kapsamı dışında tutulan tarım ürünleri gümrük birliğine mi dâhil edilecek? Eğer böyle yaparsanız zaten bitmiş durumda olan Türkiye tarımını iyice bitirirsiniz. Onun için, bu güncelleme nedir? Gerçekten çok merak ediyorum, düzgün bir şekilde açıklayınız. Çünkü tam üye olursak Avrupa Birliği bütçesinden ciddi bir kaynak alacağımızı herkes biliyor. Bu konuda akademisyenken yapmış olduğum bir çalışma var; yılda yaklaşık 11,5 milyar euroluk bir kaynak Avrupa Birliği bütçesinden sadece tarım için Türkiye'ye gelecek ama tam üye olmadığımız için bu kaynağı almamız mümkün değil ama eğer gümrük birliği tarım ürünlerini kapsamına alırsa o zaman da ciddi bir pazar olacağız. Şu an ette yüzde 200'le koruduğumuz, buğdayda yüzde 80'le koruduğumuz gümrük vergileri sıfıra düşebilir. O yüzden burada bir uyarı görevini de yapmak zorundayım. Yani gümrük birliğine eğer güncelleyerek tarımı tam olarak sokarsak sıfır gümrükle ciddi anlamda bir pazar olacağız. Şu anda pazar konumundayız zaten ette, buğdayda, arpada, mısırda, soyada. O zaman tamamen bir pazar söz konusu olacak.

Suriye konusunda çelişkili bir dış politikamız var. "Üç saatte Suriye'ye gireriz." dediniz ama üç günde 3 milyondan fazla Suriyeli bize geldi, hâlen bizdeler. Yurttaşlarımıza tanınmayan haklar onlara tanınıyor.

18 adalar konusunu sürekli biz gündeme getiriyoruz. Lozan Barış Antlaşması başta olmak üzere çeşitli uluslararası egemenlik anlaşmalarıyla Türkiye Cumhuriyeti egemenliğinde olan bu adalara Yunanlıların yerleştiği ve Yunan bayrakları asıldığı yönünde bilgiler vardır. Hatta 16 Nisan referandumunda -ki bunu geçen dönemde de dile getirmiştim- Yunan Savunma Bakanı, Kara Kuvvetleri Komutanıyla birlikte Aydın'a bağlı Eşek Adası'na helikopterle gitmiş hatta bakan ve beraberindekilere kuzu çevrilmiştir, bu da basına yansıdığı için söylüyorum. Bu konuda net bir tavrımız var mıdır, bize buradan açıklama yapabilir misiniz?

4 Temmuz 2003'te askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde "Müzik notası mı?" diye dalga geçip Rıza Sarraf gibi bir şarlatan için "Bizim vatandaşımız." deyip Amerika'ya anında nota verdiniz. Acaba bu konuda yani 18 adamızın işgali konusunda AKP Hükûmeti olarak neler yaptığınızı merak ediyorum.

Onun dışında, Bakanlığınızın bütçesi hayırlı olsun, iyi yatırımlarda, iyi ilişkilerde kullanalım. Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet payidar kılalım diyorum.

Teşekkür ederim.