KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, Değerli Bakan, değerli Komisyon üyeleri ve milletvekili arkadaşlarım; Sayın Bakan, sunumunuzda gerçekten, sağlık sistemini, ülkemizdeki sağlığın durumunu çok güzel anlattınız. Genelde öyle oluyor, bir, metinlerde, programlarda, strateji belgelerinde yer alan Türkiye oluyor, bir de gerçekte bizim yaşadığımız, karşılaştığımız Türkiye oluyor.

Şimdi, ben hem sahada karşılaştığımız hem bize iletilen sorunlarla ilgili bazı şeylerden bahsedeceğim.

Önce şunu söylemek istiyorum: 100 Günlük Eylem Planı'nda yürütme organı açıklama yaparken "Sağlık turizmi alanında Türkiye'yi bir marka yapacağız." demişti. Bugün yüz günü doldurmuş durumdayız, yüz gün geçmiş durumda, hâlâ sizin sunumunuzda aynı projeden bahsediliyor. Demek ki hedefe ulaşma konusunda, programlama konusunda bir sıkıntı var, onu anlıyoruz.

Yine, sağlık alanında uzun süredir bunu hep işliyorsunuz yani sağlıktaki reformu ama baktığımızda, gizli açık bir şekilde, maaşlardan -eczaneden, hastaneden- 14 ayrı kalemde ödeme yapıldığını görüyoruz. Yani bir hasta hastaneye gittiğinde katkı payı, ilaç payı, şu payı falan derken maaşından yapılan ödemeleri bir şekilde fark etmiyor ve -eczaneden yapılan ödemede- 14 ayrı kalemde ödeme yapıyor. Bununla ilgili bir çalışmanız var mı? Yoksa, gün geçtikçe -yapılan bu çalışmalardan anladığımız kadarıyla- bu katkı payları, ödemeler daha da artacak mı? Sağlık gün geçtikçe özelleşecek mi? Çünkü şehir hastaneleri de bu adımın en önemli ayağı, öyle görüyoruz sağlığın özelleştirilmesi konusunda.

İşitme engelliler geçen bir çalışmamızda bir sorunlarını dile getirdiler. Örneğin, beş yılda bir ödeme yapılıyor ve sadece 400 lira ödeniyor. Bu işitme cihazları 3 bin-8 bin lira civarında ya da o arada bir bedel karşılığında ancak alınabiliyor ve beş yılda bunun sadece 400 lirası ödeniyor. Bu konuyla ilgili bir çözüm bekliyor işitme engelliler. Bunu iletmişlerdi, onu özellikle belirtmek istiyorum.

Yine, kanser hastalarının çok sorunu var. Bir hastaya kanser teşhisi konulduğunda bütün ailevi durumu etkileniyor, çocuklarının psikolojisi etkileniyor. Psikolojik destek istiyorlar. Çalışamıyorlar. Rapor konusunda, her defasında, örneğin ulaşımdan faydalanmak için veya diğer hizmetlerden, sosyal yardımlardan faydalanmak için yeniden yeniden rapor almaları gerekiyor. Bu rapor almaları nedeniyle yeniden radyasyona maruz kaldıklarını söylüyorlar. Bununla ilgili zaten tedavi görüyorlar, zaten kayıtları var, sizin de anlattığınız o elektronik sistemde bütün hastaların her türlü verisi var; bunu daha kolaylaştıracak, o epikriz raporlarıyla çözecek bir yöntem bulunmasını talep ediyorlar.

Yine, genel sağlık sigortası kapsamında herkesin sağlık hizmetinden faydalandığı söyleniyor fakat gerçekten -yani seçim çalışmalarımda karşılaştığım birçok kişi oldu- hasta ve hastaneye gidemiyor. Çünkü genel sağlık sigortası kapsamında da maalesef ya primini ödemediği için ya eşi çalışmadığı için, kendi çalışmadığı için hâlâ hastaneye gidemeyen vatandaşlarımız var bizim. Ben karşılaştım Sayın Bakan, siz olumsuz bir şekilde kafanızı sallıyorsunuz ama gerçekten sahada karşılaşıyorum. Bir gün denk geldiğimde bizzat size yönlendiririm olmazsa çünkü ben bunu gördüm. Üstelik daha önce de Mecliste bu konuyu tekrar dile getirmiştik.

Şehir hastaneleriyle ilgili çok şey söylendi. Evet, baktığımızda merkezdeki hastaneler kapanacak mı? Ki bazı yerlerde kapandı. Bu hâlde tabii, yatak sayısı artmış olmuyor ve halkın hastanelere, sağlığa ulaşımı konusunda da engeller çıkıyor çünkü daha uzak noktalara açılıyor bu hastaneler. O konuda şikâyetler var, bunu belirtmek istiyorum.

Yine sunumunuzda, hekimlerle ilgili özlük haklarını... İşte biraz sonra Meclis Genel Kurulunda görüşülecek olan yasada da düzelttiğinizi söylediniz ama burada da yine bir ayrımcılık var. Emekli Sandığından emekli olan hekimlerimiz konusunda bir iyileştirme kısmen olsa da diğer, BAĞ-KUR, SGK gibi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Hemen tamamlıyorum.

Onların özlük haklarında da iyileşme olmadığı söyleniyor.