| Komisyon Adı | : | (10 / 124, 226, 320, 321, 336, 601, 637, 958, 1055, 1126, 1127, 1128, 1129, 1130, 1131, 1132, 1133, 1134, 1135, 1136, 1137, 1138, 1139, 1140, 1141, 1142, 1143, 1144, 1145, 1146, 1147, 1148) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .01.2015 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Şimdi, sığınmaevleri konusunun üzerine çok şey girdi ama ben de yaklaşık bir buçuk iki yıldır sığınmaevlerini ziyaret ediyorum. Yani hem siyasi çalışmalarla gittiğim yerlerde hem de sırf sığınmaevlerini ziyaret etmek için gidiyorum. Sayın Ruhsar Hanım'ın da dediği gibi, gerçekten bir kere çok farklı profiller var. Yani orada stabil o ilin nüfusuna yönelik bir kadın profili yok. Değişken, ara sıra... Ama şu da çok önemli: Oraya gelen hiçbir kadın "Kocam bana, işte eşim, babam, sevgilim, kardeşim bir fiske vurdu, o yüzden buradayım." diye gelmiyor. Tam tersi, kronikleşmiş artık, tabii, kronikleşmiş, uzun yıllardır devam eden, artık yeter diyerek... Ve büyük bir korku var hepsinde, çok ciddi anlamda korku, yaşam korkusu. Yani varlık yokluk korkusu.
İkincisi: Ciddi anlamda, gerçekten güvensizlik de var. Maalesef, oraya gelen profil zaten öyle. Hani başka bir yere gidemediği için orada çaresizlik. Dolayısıyla, hani şimdi Türkiye örnekleriyle yurt dışı örneklerini kıyaslamak, oranın geldiği gelenek görenek dedik, kültürel dedik, ekonomik şartlar dedik. Oradaki kadınların çaresizliğini bir görseniz yani o korkuyu görseniz... Evet, yani herkes biliyor ama sığınmaevlerinin mekânları ara sıra değiştiriliyor. Kadınların orada güvende olduğunu bilmesi bence çok rahatlatıcı bir şey. Tek çözümü olmuyor zaten. Hani bir şekliyle deşifre oluyor ama bu anlamda farklı örneklerden, yurt dışındaki örnekleri gelip buraya hani yapıştırmak maalesef olmuyor. İlk önce kendi gerçekleriniz üzerinden bence çözüm yolu öğreneceksiniz. Ha, amacımız, hedefimiz o olsun, nihai hedefimiz o olsun ama hani Türkiye gerçekleri üzerinden gitmek bence en doğrusu. İşte yaptığımız yasalarda filanda da ortaya çıkıyor. Ya da altına atıyoruz sözleşmeyi, yok yani hiçbir değişiklik yok. Yani burada da amacımız şu olmamalı...
Biraz hassasiyet göstereceğim bu konuda çünkü yaşadık, tecrübe ettik bunu. Hani yurt dışında işte görüşmeler oluyor dedik, mart ayında galiba değil mi, Birleşmiş Milletlerde. Hani oraya yetiştirelim. Yani biz bu 8 Marta da yetiştirdik biliyorsunuz 6284'ü. Bir şey değişmedi, iki yıldır hani yasa yürürlükte. Yönetmeliğini bir yıl sonra yaptık. 25 Kasım için alelacele yetiştirelim, hediye olsun kadınlara dedik ama hediyeler hani hep şiddet ve cinayet olarak döndü.
Dolayısıyla, amacımız burada gerçekten hani samimiyetle -hepimiz için öyle olduğunu düşünüyorum- kadına şiddeti... Yani çok büyük bir ayıp çünkü bu. Aile diyoruz, baştan beri aile birliği. Ha, bu birlik beraberlik yürümez şiddetle, cinayetle. Yani böyle aile de olmaz. Bir kere bunu yapalım. Aile birlik beraberliktir diyorsak eğer, değil mi, o birlik beraberliği sağlamanın gerekleri var; sevgi var, saygı var, nezaket var, insanca muamele, hani insani değerleri konuşuyoruz. İlk önce onu sağlayacağız ki zaten yürür yani o aile zaten güçlü olur, zaten devam eder, hiçbir sıkıntı olmaz diye düşünüyorum.