UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, çok Kıymetli Bakanım, bakan yardımcılarım, değerli bürokratlarımız; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Baktığımızda, Aile Bakanlığımızı ve Çalışma Bakanlığımızı birleştirdik. Ben sadece iki bakanlığın bütçesi olarak bu bütçeyi görmüyorum, ben 82 milyonun bütçesi olarak bu Bakanlığı görüyorum. Çünkü aile ve çalışma dediğimiz zaman 82 milyonu birden ilgilendiren bir Bakanlık olarak düşünüyorum. Burada yapacağımız herhangi bir düzenlemenin, bir değişikliğin bütün toplumu ilgilendirdiği kanaatindeyim.

Evet, değerli arkadaşlarım, bizim toplumumuzda aile çok önemlidir. Ailenin en önemli kişisi de kadındır, annedir. Aile ne kadar sağlam olursa toplum da o derece sağlam olur. Ailede kadın ne kadar güçlü olursa o aile de o kadar sağlam olur. Ufak tefek rüzgârlarda aile sarsılmaz, fırtınalarda aile savrulmaz. Dolayısıyla aile sağlam durdukça toplum da fırtınalardan etkilenmez, ufak tefek rüzgârlardan etkilenmez. Bunun en güzel örneğini de 15 Temmuzda hep birlikte yaşadık, toplum olarak meydanlara döküldük. Vatanımıza ve milletimize elhamdülillah sahip çıktık.

Değerli arkadaşlar, iktidara geldiğimiz günden itibaren binlerce yıllık örf, âdet, gelenek ve göreneklerimizle harman olmuş aile kurumumuzu daha da güçlendirmek ve ortak değerlerimizi geleceğe taşımak için gece gündüz çalışıyoruz. Sorunlarla karşılaştığımızda bireylerin destek aldığı birinci yer aileleridir ve sığınacakları liman da aileleridir. Ailenin yetersiz kaldığı durumlarda -ki mutlaka yetersiz kalınabilir- Bakanlığımız devreye girecek, bu ailelerimize yardımcı olacaktır inşallah.

Ak iktidarlar olarak sorunları çözüyoruz ama bunu yeterli görmüyoruz, sorunları çözmenin yanında, bizi sorunlara götüren sebepleri de ortadan kaldırmanın yollarını arıyoruz.

Evet, huzurevlerimizin sayısı oldukça fazla. Baktığımızda talepler de gittikçe artıyor yani huzurevi sayısını artırmak istiyoruz. Bakıyoruz, bazı illerimizde, bazı bölgelerimizde huzurevi yok ama bazı illerimizde 1 tane huzurevi var ama 2'nci ve 3'üncü talepler de Bakanlığımıza gelmekte. Bölgelerimizde 2'nci, 3'üncü, 4'üncü huzurevleri de istenmektedir. Aslında, bu durumu masaya yatırmak lazım. Huzurevi sayısını artırdıkça sorunlarımızı çözüyor muyuz yoksa sorunlarımızı daha da derinleştiriyor muyuz? Bence işte, buradan, tekrar eğitimden başlayarak aile yapımızı ve eğitimimizi gözden geçirmemiz lazım. Bizler çocuklarımızı yetiştirirken anne babaya saygıyı, anne babaya sahip çıkmayı öğretmemiz lazım. Ne olursa olsun ufak tefek sebeplerden veya sıkıntının büyüklüğüne de bakmadan anne babamızı koşturarak huzurevine götürmenin bir çare olmadığını bilmemiz lazım. Anne babasına sonuna kadar, hayatı boyunca sahip çıkması gerektiğini ve inşallah, anne babasını baş tacı yapacak nesiller yetiştirmeyi hepimiz, beraber bunu sağlamamız lazım diye düşünüyorum. Çünkü işte, biz bunu başarırsak eğer biz büyüklerimize sahip çıkarsak, biz anne babamıza sahip çıkarsak yarın çocuklarımız da bize sahip çıkacak. Bizler eğer çocuklarımızın beyinlerine, az önce çok kıymetli arkadaşımın da ifade ettiği gibi, "Cennet, anaların ayakları altındadır." ifadesini nakşettirirsek öyle inanıyorum ki çocuklarımız, hiçbirimizin çocuğu, annesini babasını huzurevine götürmez. Eğer darda kalırsa, imkânsızlıklar içesinde olursa işte, o zaman Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız devreye girecek, o gençlerimizin yardımına koşacak, anneleriyle birlikte yaşamanın güzelliklerini hep birlikte ortaya koyacaklar.

Evet, değerli arkadaşlar, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız hakikaten devrim niteliğinde değişiklikler yaptı. Yani hangi alana bakarsanız bakın, evde bakım hizmetlerinden başlayın... Yani değerli arkadaşlar, hepimiz hemen hemen aynı yaşlardayız, geriye dönüp baktığımızda, geçmişe dönüp baktığımızda bir evde ağır engelli çocuğu olan bir ailenin durumunu hep birlikte bir hatırlayalım. Acaba sadece çocuğu mu engelliydi? Evet, düşündüğümüzde, çocuğu ağır engelliydi ama aynı engelli hayatını onun ailesi de birlikte yaşıyordu, aile de âdeta engelliydi, aile de sokağa çıkamazdı, sosyal faaliyetlerde bulunamazdı, çarşı pazar nedir, bilmezdi. Bir yandan çocuğuna bakmanın derdini yaşarken, çilesini çekerken bir yandan da rızık peşinde koştururdu. Bugün baktığımızda, ağır engelli bir çocuğu olan bir aileye, biz, değerli kardeşlerim, iktidarımız olarak 1.500 liranın üzerinde ne yapıyoruz? Bir aylık ödüyoruz. Yani o annenin artık, rızık peşinde ve aylık peşinde koşmasına gerek kalmıyor.

Değerli arkadaşlar, sadece bununla mı, engellilere mi bakıyoruz? Hayır. Rehabilitasyon merkezlerimizle, huzurevlerini zaten söylemiştik ve bunun yanında, sosyal devlet olmanın içini biz ak iktidarlar olarak doldurduk. Ne yaptık? Şehitlerimizin emanetlerine bizler sahip çıkıyoruz. Gazilerimize bizler elhamdülillah, sahip çıkıyoruz, hepimizin şehitlerine sahip çıkıyoruz, hepimizin gazilerine sahip çıkıyoruz. Bunu, özellikle üstüne basarak söylemek istiyorum.

Sosyal devlet olmanın içini biz doldurduk diyorum. Dul ve yetim aylıklarına baktığımız zaman, kadın dullarımıza her zaman sahip çıkıyoruz.

Sayın Bakanım, söz buraya gelmişken araziye çıktığımızda, dul kalan erkekler de var. Onlar diyorlar ki: "Bize niye maaş bağlamıyorsunuz?" ve ikinci bir konu, kadın dullarımız evlendikleri zaman maaşları kesiliyor ve bu sebepten, belki de bundan dolayı evlenmekten vazgeçen kadınlar da oluyor. Bize gelen talep şu: Evlendiklerinde de bu kadın dul kardeşlerimizin maaşlarının kesilmemesi yönünde çünkü araziye çıktığımızda, bu durum artık, büyük bir sorun olarak karşımızda. Onlar da maaşlarını almaya devam etsinler diye düşünüyorum. Bakanlığımız sorunu yazsın, bakanlık bürokratlarımız, kendileri düzenlemeyi yapsınlar inşallah. Çünkü maaşı kesileceği zaman... Bize gelen talebi -araziden bunu söylüyorlar bize- toplumun talebini iletiyorum Sayın Bakanımıza.

Değerli kardeşlerim, emekli maaşlarımıza baktığımızda emekli maaşlarımızı iyi bir duruma getirdik.

KANİ BEKO (İzmir) - 850 lira maaş alıyorlar, Allah aşkına ya!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Artık emeklilerimiz, çocuklarının eline bakan değil, torunlarının cebine harçlık koyan duruma geldi. Emeklilerimizin ceplerine bayramlarda biner lira maaş koyuyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Kimin sayesinde? CHP sayesinde.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizinle alakalı tartışmalara girmeyeceğim, hepiniz Bütçe Komisyonu, her biriniz...

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Yaşlılarımızla dalga geçmeyin ya!

BAŞKAN - Arkadaşlar, nasıl uyandınız hepiniz hemen?

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Başkanım, dalga geçiliyor yaşlılarımızla ya!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Misafir milletvekillerime bir şey söylemiyorum ama Bütçe Komisyonu üyelerimiz çok iyi bilirler. Matematik yalan söylemez, alınan emekli maaşları dün neydi, bugün neydi, ne kadar zam yapmışız.

BAŞKAN - Sayın Aydemir, diğer milletvekillerimiz matematik bilmiyorlar mı? Bu nasıl bir şey yani?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İki dakika Google'a girdiğiniz zaman benim söylememe gerek yok, Google'a girdiğiniz zaman bu net bir şekilde ortaya çıkar. Enflasyonda da reel artışları çok net bir şekilde görürsünüz. Biz hayalî bir şey söylemiyoruz, biz yalan bir şey konuşmuyoruz; biz yaptıklarımızı tek tek ortaya koymanın gururunu yaşıyoruz. Bunu da ak iktidarlar sayesinde yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımıza da bir kez daha, binlerce kez daha teşekkür ediyoruz.

Çalışma Bakanlığına da değineyim biraz: Genç işsiz kardeşlerimizi de istihdama kazandırmak için teşvikler veriyoruz. Bu da çok güzel oldu Sayın Bakanım, devam etmesinden yanayız. Kadın girişimciler için teşvikler veriyoruz.

Az önce çok kıymetli vekilimizin birisi "Kreş açanlara teşvik veriliyor." dedi. Evet, kreş açanlara teşvik veriliyordur ancak her iş kolunda kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık yapılıyor, onlara ek puan veriliyor. Kuaför açar, başka bir iş yeri açar, kadın girişimcilere, sadece çocuk baktıkları için değil, hangi alanda olursa olsun artık pozitif ayrımcılık yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydemir, son cümlenizi alayım.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Son cümlem Değerli Başkanım.

Değerli arkadaşlar, burada, eskiden beri, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarımız, başta Başkanım olmak üzere... Mustafa Kalaycı Bey vardı, o, gitmiş, yok. Bizim burada Mevlüt Aslanoğlu -Allah rahmet eylesin, gani gani rahmet eylesin- CHP Milletvekilimiz vardı, Erkan Bey vardı, şu anda MHP Grup Başkan Vekili. Her bütçe konuşmasında, Çalışma Bakanlığının bütçesinde emekli işverenlere yüzde 10 civarında BAĞ-KUR kesintisi yapılıyordu. Her defasında bunu Çalışma Bakanımıza da dile getirip "Sayın Bakanım, lütfen bu kesintiyi kaldıralım, çalışanlara iş yaptıklarından dolayı bu ceza gibi." denilirdi, her bütçede ama. Benim dördüncü dönem milletvekilliğim, bugün bu kesintiyi kaldırmanın da gururunu yaşıyoruz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Cumhuriyet Halk Partisinin seçim vaadinde vardı. 7 Haziran, 1 Kasım seçim vaatlerinde vardı bunlar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani işverenlerin önündeki engelleri kaldırmışız, genç kardeşlerimizi istihdama kazandırmışız, emeklilerimizin yüzünü güldürmüşüz. 65 yaş aylığıyla, evet, 500 küsur lira aylık veriyoruz 65 yaş aylığı.

Hadi, bir ses çıksın bakayım, ses çıkmıyor.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - O kesintiyi bizim kaldıracağımız seçim vaatlerimizde vardı. Biz söylemesek aklınıza gelmeyecekmiş.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 65 yaş aylığıyla yaşlılarımızın yanında olduğumuzu, sosyal devlet olmanın en güzel örneklerini vermenin gururunu, onurunu yaşıyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 100 dolar bile yapmıyor, 100 dolar.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Bakanım, bütçeniz hayırlı olsun, bütçeniz bereketli olsun. 82 milyonu sevindiriyorsunuz, bundan dolayı size teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımıza binlerce kez daha teşekkür ediyorum.

Hayırlı olsun bütçemiz.