| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı c)Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı d)Mesleki Yeterlilik Kurumu e)Devlet Personel Başkanlığı f)Türkiye İş Kurumu g)Sosyal Güvenlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2018 |
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın değerli çalışanları, değerli basın; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, yeni sistemle birlikte bakanlıkların azaltılması çerçevesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının birleştirilmesiyle oluşturulan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2019 yılı bütçesi ile 2017 yılı kesin hesaplarını görüşüyoruz, hem yeni bakanlığın hem de görüşeceğimiz bütçenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Çalışma, iş, istihdam, güvenlik, iş kazası, emek, sermaye, her şeyi konuşacağımız, konu edeceğimiz, değerlendireceğimiz bu bütçe görüşmelerinde birleştirilen bakanlık faaliyet alanlarının birbiri içine girmiş, belki de zaman içerisinde bu birleşmenin bu ilişkilerin daha sağlıklı bir zemine oturtulmasını temine yönelik faydalı bir adım olduğu görülebilecektir.
Alınan tüm tedbirlere rağmen, yasaklara ve düzenlemelere rağmen, ülkemizde iş kazalarının fazlalığı dikkat çekmektedir. Bu vesileyle, iş kazalarında kaybettiğimiz tüm işçilerimize Allah'tan rahmet dileklerimi iletiyorum.
İş kazalarının yaşanmaması adına alınması gereken tüm tedbirlerin alınacağını, alınması gerektiğine dair genel bir beklenti ve kanaat olduğunu, Bakanlığın bu yöndeki çalışmalarını takdir ettiğimi ifade ederek başlamak istiyorum.
Sözlerimin hemen başında önemine binaen değindiğim iş kazalarının önlenmesine yönelik Bakanlıkça alınacak tedbirler ve öngörülecek uygulamaların başlı başına kazaları önlemek, sıfırlamak adına yeterli olmayacağı, bu idealin aynı zamanda bir eğitim motivasyonuna ihtiyacı olduğunu kabul etmeliyiz. Tedbirlerle beraber belki bir eğitim seferberliğinin önemi inkâr edilemez. Kuralların uygulanması noktasında toplumun bir bütün olarak ortaya koyacağı tutum ve davranış bir yaşam modeli hâline getirilebilirse kalıcı olabilir. Gerek kamuda gerekse özel sektörde iş hayatının güvenliği, garantisi, özlük haklarının güvence altına alınması adına yapılacak...
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen... Salonda bir uğultu var. Rica ediyorum... Lütfen, biraz daha sessiz.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - ... her çalışma, her iyileştirme toplum nezdinde olumlu bir karşılık görecektir.
Çalışma, insan ihtiyaçlarından kaynaklanan ve medeni bir varlık olmasından ve toplumsal ilişkilerine bağlı olarak kişinin toplumdan ve toplumun kişiden beklediğine dayalı olarak ortaya çıkan bir olgudur. Özellikle Sanayi Devrimi sonrası çalışma ve çalışma ortamı daha, düzenli olarak bir iş, işveren ve emeğin karşılığı olarak ücretlendirmeyle de anlam kazanmıştır. İnsanlık tarihi boyunca çalışma hayatı ve çalışanın emeğinin kutsallığıyla ilgili genel bir kabul ve anlayışı görmek mümkündür.
Çalışma hayatını düzenleyen her türlü hak ve hukukun korunmasına yönelik altyapı uygulama ve sistem tartışmalarına çok eski tarihlerde bile rastlama imkânına sahibiz.
Çalışma hayatını düzenlemek, denetlemek, çalışma barışını sağlamak, istihdamı artıracak ve sosyal güvenliği yaygınlaştıracak tedbirler almak toplum refahının artmasına katkı sağlayacağı gibi, aile içinde birlik ve beraberliği ve aile olma bilincini yerleştirmeye yönelik etkileşim sağlayacağı da açıktır. Güçlü bir aile oluşturmaya yönelik atılacak her adımın güçlü devlet olma yönünde atılmış bir adım olacağını biliyoruz. Hem çalışma hayatıyla ilgili hak ve menfaatlerin korunmasını temin etmek hem de ailenin arzu edilen bir konuma ulaşmasının teminine yönelik bir çalışma alanı zor ama bir o kadar da güzel ve kutsal olan, bunun başarılmasıyla da ana hedefi insanın mutluluğu olan insan memnuniyetini sağlayacağı aşikârdır. Tam istihdamın ve herkes için sosyal güvenliğin sağlandığı, çalışma şartlarının her geçen gün daha da iyileştirildiği ve çalışma barışının hâkim olduğu dünya ölçeğinde iyi bir yerde bir Türkiye arzulanıyorsa hedef çalışma hayatındaki koşulları iyileştirmek, çalışma barışına katkı sağlayacak mekanizmaları daha etkin hâle getirmek, iş sağlığı ve güvenliğini geliştirmek ve yaygınlaştırmak, istihdama yönelik politikaları etkinleştirmek, kayıt dışı istihdamla mücadele etmek, Avrupa Birliğinin insan kaynakları politikalarının ülkemizde daha etkin kullanılmasını sağlamak, kazanılan deneyim ve perspektifi ulusal ve uluslararası düzeyde geliştirmek ve paylaşmak, kurumsal kapasiteyi genişletmek gibi ana konularda başarılı olma mecburiyetindeyiz. Bu belki de bugün geçtiğimiz süreçlerden sağlıklı çıkabilmeyi başarmanın ön adımları olabilecektir. Çalışma hayatında insan onurunu korumayı, insana saygıyı, insanın sağlığını ve geleceğini, istisnasız bütün vatandaşlarımızı kucaklayacak temel alanlarda reformları hayata geçirmek dün olduğu gibi bugün de ana stratejimiz olmaya devam etmelidir.
Çalışma hayatına getirilen yenilikleri başlı başına saymak vakit darlığı itibarıyla mümkün olmayacaktır. Sadece 1 Mayısın Emek ve Dayanışma Günü olarak kabul edilmiş olmasını, emeğin kutsallığına inanmış, yola çıkarken "İşçinin emeğinin karşılığını alın teri kurumadan veriniz." düsturunun bir yansıması olarak görebilmeliyiz. Çalışma hayatını, aile ve sosyal hayatı düzenlemekle mükellef olan Bakanlığın vatandaşların refahının daha fazla artmasını sağlamak, bununla birlikte üretimin temini, emek, refah, üretim üçgeninde süreklilik ve kesintisiz bir memnuniyet sağlamanın yanında sosyal güvenlik sisteminin dengesini sağlamak, korumak da en önemli hususlardan biri olarak ortada durmaktadır. Bütün bunları yaparken bir denge içerisinde kamu menfaatini, hizmet üretme kalitesinin devamlılığını korumayı da başarmak, aynı dengeleri işçi, işveren ilişkilerinde de gözetmek, çalışanların alın terinin karşılığını iyi hesap ederek çalışma ortamını ona göre yönlendirebilmek son derece önemlidir. İşte bu dengeler sağlanabilirse hem çalışma hayatındaki ahenge hem de üretimdeki hedeflere, bu vesileyle de ülke olarak önümüze koyduğumuz hedeflere ulaşılabilecektir.
Son ILO raporlarında tüm dünyada sürüp gitmekte olan işsizlik oranlarının, yükselen ve gelişmekte olan pek çok ülkede görülen kronik ve kırılgan istihdamın çalışma yaşamını da etkilemeye devam edeceği uyarısı bulunmaktadır; politika yapanların istihdam politikalarını güçlendirmeye ve aşırı eşitsizliklerin giderilmesine ve oluşturulmamasına daha fazla odaklanmalarını gerekli kılmaktadır. İyi düzenlenmiş iş gücü piyasasının ve sosyal politikaların güçlendirilmiş kontrol mekanizmalarıyla birlikte ekonomik büyümeyi olumlu etkileyeceği gibi, iş krizini de önlemeye yönelik bir çalışma olacağı kabul edilmelidir. Dünyanın bugün içinden geçtiği ekonomik çalkantılı dönemde az önce değindiğimiz yaklaşımların önünün açılması ve yapısal reformlara devam ederek özellikle işsizlik, istihdamın artma, azalma kırılganlığının önüne geçilebilmesi önemlidir. İnsan onuruna yakışmayan, düşük verimliliğin önünü açan, düşük ücret ve sigortasızlık ile kayıt dışı istihdamın artmasına engel olabilecek yegâne husus, bahsettiğimiz anlayışın hâkim olmasından geçmektedir. Küresel iş sorununa çözüm bulunması için ivedilikle ve kararlı biçimde harekete geçilmesi Birleşmiş Milletlerin benimsediği 2030 yılı sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle gündemin başarıyla uygulanması için atılması gereken adımların bir an önce hayata geçirilmesi de önem arz etmektedir.
Bakanlığın ILO raporunda ortaya konan gelecek perspektifiyle ilgili olarak aslında ilk çekirdeği olan ve 1930'lu yıllarda İktisat Vekâleti içinde oluşan 27 Mayıs 1934 tarih ve 2450 sayılı İktisat Vekâleti Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun'la bakanlık bünyesinde İş ve İşçiler Bürosu kurularak ve daha sonra 8 Haziran 1936 tarih ve 3008 sayılı İş Kanunu'yla İş ve İşçiler Bürosu İş Dairesi hâline gelmiş, ilk günden bugüne kadar eksiğiyle fazlasıyla bu anlayışa uygun politikalar üretilmiş, üretilmeye çalışılmıştır. Zaman zaman farklı yaklaşımlar sergilenerek özellikle sosyal güvenlik dengesinin bozulduğu dönemler olmuş ama daha sonra yapılan çalışma ve uygulamalarla bu dengenin yeniden sağlanmasına gayret edilmiştir. Belki de iktidar değişiklikleriyle bu anlamda yapısal çalışmaları yapmayı kolaylaştırmış, kendilerinden önce yapılanlardan istifade ile daha çok kendi yaptıklarına ve yapacaklarına odaklanarak önlerine bakmayı başarabildikleri kadar toplum nezdinde takdir edilmişlerdir.
AK PARTİ dönemlerinde çalışma hayatının düzenlenmesi ve denetlenmesi, endüstriyel ilişkilerde çalışma barışının korunması, sosyal diyalog çerçevesinde toplu sözleşme süreçlerinin yönetilmesi, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin hayata geçirilebilmesi, sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin oluşturulmasının, sağlık hizmetleri finansmanının sağlanması, çalışma hayatındaki farkındalık ve mesleki eğitimlerin verilmesi, ulusal meslek standartlarının belirlenmesi, kamu personel rejiminin yürütülmesi, işsizlikle mücadele ve istihdamın artırılması, kamu personelinin niteliklerinin artırılması olarak hizmet içi eğitimlerinin verilmesi hususlarındaki çalışma performansı göz ardı edilmemelidir. Yoğunlaşılan bütün bu hususlar "Yarın daha iyi olacak." deme imkânını bize vermektedir.
Yine, İş Kanunu, sosyal güvenlik reformu, genel sağlık sigortası, istihdam paketleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası, memurlara toplu sözleşme hakkıyla ilgili düzenleme, intibak düzenlemesi, maden çalışanlarıyla ilgili düzenlemeler çalışma hayatına verilen önemi göstermektedir. Bu çalışmaları son derece önemli bulmakla birlikte bir kutsama yapıyor değilim. Bahsedilen düzenlemelerde eksik kalan, aksayan hususlar varsa ihtiyaca göre, talebe göre önümüzdeki süreç de gözden geçirilerek yeni ilaveler, yeni düzenleme ve düzeltmelerle gereken yapılabilecektir.
Bu bağlamda 1 Kasım 2015'ten sonra birçok alanda yeni düzenlemelere gidilmiş, asgari ücret, doğum izinlerinin yeniden düzenlenmesi, yarım gün çalışma olanağıyla ilgili yapılan düzenleme, emeklilikten sonra ticaret yapan mükelleflerden yapılan kesintinin kaldırılması, gençlere yönelik sağlanan teşvik ve iyileştirmeler birkaç örnek olarak zikredilebilir ve bütün bunlar çalışma hayatını güçlendirmeye yönelik atılan adımlar olarak kabul edilebilir. Ayrıca, özel sektör işletmelerinde eğitim birimleri kurularak mesleki eğitim vermeleri, Avrupa Birliği ve ILO standartlarında iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının etkili bir şekilde uygulanması, Sosyal Diyaloğun Geliştirilmesi Projesi, Dezavantajlı Kişilerin Sosyal Entegrasyonu ile İstihdam Edilebilirliklerinin Geliştirilmesi Projesi'ni önemsediğimi belirtmek isterim.
Bir dokümantasyon...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlar mısınız Sayın Çakır.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Bir dokümantasyon yapacak değilim. Sayın Bakanımızın detaylı sunumunda da bahsedildiği gibi yapılan çalışmaların dünü, bugünü ve yarın için yapılması planlanan çalışmaları ve bakanlık birleşmesinden doğacak sonuçların elbette hep birlikte takipçisi olacağız. Yapılan değerlendirmelerin hedeflere ulaşılması için sağlayacağı katkı inkâr edilemez diyor, başarı dileklerimle, bütçenin hayırlı olması temennisiyle hazırunu saygıyla selamlıyorum.