| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı b)Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı c)Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı d)Mesleki Yeterlilik Kurumu e)Devlet Personel Başkanlığı f)Türkiye İş Kurumu g)Sosyal Güvenlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 08 .11.2018 |
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri, Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları; öncelikle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Bütçemizin de hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Tabii, sabahki sunuşunuzda, Sayın Bakanım, Bakanlık gerçekten çok kapsamlı hâle geldi, bu anlamda da size kolaylıklar diliyorum ama sizin gibi genç ve başarılı bir bakanımızın bunun üstesinden geleceğine de inanıyorum.
Evet, hepimizin bildiği üzere, aile toplumun en temel niteliği. Şimdi üç gündür üst üste çok önemli üç bakanlığı konuşuyoruz. İlk Gençlik ve Spor Bakanlığını konuştuk, dün Millî Eğitim vardı, bugün de Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı. Gerçekten bu üç bakanlığın da bizim bundan sonraki, geleceğimiz için alacağı bütün kararların ve koyacağı tüm hedeflerin gelecekteki Türkiye'yi şekillendireceğine inanıyorum. Tabii, sabahki sunuşa şöyle bir baktığımızda, aileyi de merkeze koyduğumuzda -Bakanlığımız aileyi merkeze alarak- gerek parti olarak gerek Bakanlık politikalarımızla baktığımızda uyguladığımız hizmet programlarıyla ailelerimize ve vatandaşlarımıza yalnız ve sahipsiz olmadıklarını göstermiş bulunuyorsunuz.
Gerçekten, sosyal istikrar, güvenin korunması ile güven yapısının sağlamlığına dayalıdır. Merhamet, hoşgörü ve paylaşma gibi ortak değerlerimizin gençlere aktarılmasında ailelerimiz en önemli görevi icra etmektedir. Bu nedenle ailenin korunması ve aile değerlerinin desteklenmesinin temel önceliğimiz olduğuna inanıyorum. Sağlıktan eğitime, yoksullukla mücadeleden istihdama, engelli ve yaşlı aile üyelerinin bakımından kurumsal hizmet sunumuna kadar çok sayıda programı Bakanlığımızın hayata geçirdiğini görüyoruz. Ben bu anlamda Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.
Açıkçası, Türk aile yapısı ve değerlerini tehdit eden sorunlar ile bu sorunlara yol açan faktörlerin tespiti ve ailenin bütünlüğünün korunması yönünde de Bakanlığımızın sosyal politikalar oluşturabilmek amacıyla önemli sosyal araştırmalar yaptığını, yayınlar çıkardığını, çalıştaylar düzenlediğini, bilgilendirme seminerleri düzenlediğini biliyorum. Bunların da birkaç tanesine katılmış biri olarak, gerçekten, Türk aile yapısı araştırması, yaşlı bakım araştırması, iş yerinde psikolojik taciz yani mobbing araştırması gibi bizlerin de önemli bilgiler edineceği çok kıymetli yayınları var. Bu anlamda da ben Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.
Evet, aslında, Bakanlığımızın sunuşunda da bugün gördüğümüz üzere birçok alanda, birçok güzel, önemli işler yapılıyor. Aile kurmak için bir araya gelen gençlerimize de evlilik öncesi eğitimler veriliyor. Ben bunu çok önemsiyorum. Biz Denizli Büyükşehir Belediyesi ve Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğüyle birlikte yaklaşık 2013 yılından beri böyle kursları başlattık. Çok ciddi anlamda da geri dönüşler var. Gençlerimizin, çocuklarımızın yetişeceği o aile temelinin atılmadan önce bu eğitimlerin gerçekten çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda da teşekkür ediyorum.
Çocuklarımıza gelince, Hükûmetimizin öncelikli hedeflerinden biri mutlu bireylerden oluşan huzurlu bir toplum düzenini kurmaktır. Huzurlu bir toplumun temel unsurlarından biri olan da çocuklardır. Bu hususta özellikle muhtaç çocuklarımız ve onlarla ilgili birkaç noktaya değinmek istiyorum. Çocuklarımızın sevgiyle büyümelerini istiyoruz değerli arkadaşlar. Önceki yıllarda ekonomik nedenlerle çocuklarına bakamayan ailelerin çocukları hemen devlet korunmasına alınıyor, ailelerden uzak büyütülüyordu ama şimdi geldiğimiz noktada bu ailelere aylık 800 TL'ye yakın ödeme yapılıyor, her ay düzenli denetim gerçekleştiriliyor, eğitimler veriliyor. Bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyorum çünkü çocuklar sırf ekonomik darboğaz yüzünden ailelerinden ayrılmıyor artık, ailesinin yanında devlet güvencesiyle büyümesi sağlanmaktadır. Bunun da çok önemli bir proje olduğunu düşünüyorum.
Bunun haricinde, biliyorsunuz, geçtiğimiz senelerde "koğuş tipi" dediğimiz toplu odalardan aile ortamında yetişebileceği çocukevleri oluşturulmaya başlandı. Denizli'de de bunun çok güzel örnekleri var.
Oraya birkaç defa gidip çocuklarımızla bir araya geldiğimizde başlarında uzmanlar, aile ortamı içerisinde -sohbet ettiğimiz çocukların da hayatlarında ilk defa kendilerine ait çalışma odası olmuş- bir ev ortamı içerisinde yetiştiklerini görüyoruz. Bu anlamda, son on iki yılda kuruluş bakımından ailesinin yanına döndürülen çocuk sayısıyla ilgili de bir bilgi vermek istiyorum: 11.181 bine ulaşmış, bunun da olumlu olduğunu düşünüyorum.
Engellilerimizle ilgili biliyorsunuz daha önceki arkadaşlarımız da konuştu ama önemli olduğu için ben de değinmek istiyorum. Engellilerimiz, gerçekten, bizim dönemimizde, AK PARTİ hükûmetleri döneminde hatırlandı ve bu anlamda önemli adımlar atıldı, ülkemizin ilk engelliler kanunu çıkarıldı, yönetmelikle ilgili, diğer mevzuatla ilgili yaklaşık 1.500 maddelik engelliler hukuku oluşturulmuş durumda. Bunun da çok önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum. İlk defa bakıma muhtaç tüm engelliler bakım hizmeti kapsamına alınmış. Engellilere evde ve özel bakım merkezlerinde sunulan bakım hizmetlerinin ücretlerini ödüyor Bakanlığımız. Bu çalışmalarından dolayı da kendilerine çok teşekkür ediyorum.
Tabii, istatistiki olarak da bir veri vermek istiyorum ama bu sefer 2002 yılı değil, 2007 yılını baz alarak. Zaten şöyle: Evde bakım hizmetlerinden yararlanan engelli sayısı 2007 yılından bugüne kadar 15 kat artmış durumda. Engelli bakımı için ayrılan bütçe de 95 kat artmış durumda.
Kadına yönelik çalışmalara gelince, geçtiğimiz on altı yılda hem aile hayatında hem iş dünyasında hem eğitimde, sağlıkta, diğer tüm alanlarda kadının statüsünü hak ve adalet eksenli bir anlayışla yükseltmek için Bakanlığın çok büyük çalışmalar yaptığını, çalışmalar yaptığımızı ifade etmek istiyorum.
Doğum izninden çocuk bakım hizmetlerine kadar her alanda, kadınlarımızın aile hayatından taviz vermeden çalışma hayatına devam edebilmeleri şeklinde düzenlemeler yapılmıştır. Kadınların karar alma mekanizmaları ve siyasete katılımda da tarihî ilerlemeler kaydettiğimizi düşünüyorum. Şöyle bir baktığımızda, aslında kadın milletvekili sayımızın cumhuriyetten beri... Yani şu anki sayımızın tabii ki kadın nüfusunun fazla olduğu bir ülkede maalesef biz bugüne kadar hep seçtiğimiz için, seçilen kadın oranının çok yeterli olduğunu düşünmüyorum ama şöyle bir baktığımızda, bu düzenin artık yavaş yavaş geliştiğini düşünüyorum. Bir de bazen bazı şeyler birden olmuyor, hani birden yüzde 50'ye "Hadi biz bakalım." demek olmuyor. Kadınların da bu konuda yüreklendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda "pozitif ayrımcılık" kelimesinin ben ilk defa Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte bu ülkenin hafızasına oturduğunu düşünüyorum kadınlara yönelik pozitif ayrımcılığıyla, bunu partimizde de görebiliyoruz.
Kadınlarımızın istihdama katkısı ve girişimcilikle ilgili de KOSGEB tarafından kendi imkânlarıyla gelir elde edebilmelerini teminen de çok ciddi, önemli adımlar atılıyor. 2018 yılında 13.315 kadın girişimciye 231 milyon TL destek verilmiş durumda. Kadınlarımızın bilinçlendirilmesi ve iş gücüne kazandırılması, kadınlar arasında girişimcilik kültürünün geliştirilmesi amacıyla verilen desteklerin 2019 yılında da daha fazla devam etmesini talep ediyorum sizden Sayın Bakanım.
Ayrıca, bundan yaklaşık iki hafta önce sizin ev sahipliğinizde Tarım ve Ticaret Bakanlığının destekleriyle Kadın Kooperatiflerinin Güçlendirilmesi İş Birliği Protokol Anlaşması'na da değinmek istiyorum. Bu konunun da, özellikle kadın çiftçilerimizin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kadınlar üretiyorlar ama hani, tek başına ürettiklerini nasıl bir araya getirip nasıl birlik olacaklarını bilmiyorlar. Kadın kooperatiflerini önemsiyorum. Bakanlığımızın da bu yıl buna çok önem verdiğini biliyorum. O anlamda da çok teşekkür ediyorum.
Kadına şiddet... Maalesef en yaygın şiddet biçimlerinden biri kadına yönelik şiddet. Ulusal ve uluslararası alanda tüm gelişmelere rağmen, kadına karşı şiddet coğrafi sınır, ekonomik gelişmişlik ve öğretim düzeyine bakılmaksızın tüm dünyada ve kültürlerde yaygın olarak görülüyor; evrensel bir sorun olduğunu düşünüyorum. Kabul edilemez olan kadına yönelik şiddetle mücadelede çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımla toplumun her kesiminin ortak ve kararlı çalışması gerektiğini düşünüyorum. Yine, bu anlamda yaptırımlardan önce önleme politikasının hayata geçirilmesi önem arz ediyor. Bu anlamda da kadına yönelik çalışmalara yakın biri olarak Bakanlığımızın yerel medya çalışanlarına, aile hekimlerine bu alanda farkındalık kazandırmaya yönelik birçok eğitim verdiğini, bununla ilgili ciddi mücadeleler yaptığını da biliyor ve takdirle karşılıyorum. Hepimizin bildiği gibi şiddete uğrayan kadınların korunması önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ök, lütfen toparlayınız.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kadına karşı şiddetle ilgili de bir şey paylaşmak istiyorum, hani, dedim ya evrensel bir sorun diye, gerçekten öyle. Şiddetin farklı bir boyutu, beni de çok şaşırttı da bilelim diye söylüyorum: 2018'de Cenevre'de Parlamentolar Arası Birlik Genel Kurulunda... Parlamentolar Arası Birlikte milletvekili kadınların yaşadığı ayrımcılık, taciz ve şiddete dair bir araştırma yapılmış Sayın Başkanım, Sayın Bakanım; bunu siz de biliyorsunuz ama buradan... 123 kadın parlamenter arasından yapılmış, 45 Avrupa ülkesi arasında ve bunların içinde diyor ki... Çok enteresan, aslında durumun ne kadar şey olduğunu gösteriyor. Yüzde 85'i diyor ki: "Evet, psikolojik olarak ben şiddete maruz kaldım." Yüzde 46,9'u diyor ki: "Ölüm ve tecavüzle tehdit edildim." Yüzde 58,2'si "On-line ortamda cinsel saldırıya uğradım." diyor. Yüzde 67,9'u "Fiziksel görünüşüm ve hareketlerimden dolayı tacize uğradım." diyor. Yüzde 24,7'si -ben çok önemli olduğunu düşünüyorum- cinsel şiddete uğradığını söylüyor, yüzde 14,8'i de fiziksel şiddete uğradığını söylüyor. Yani bu rakamlar aslında -bunlar kadın milletvekilleri- durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor.
İşte o anlamda, Sayın Bakanım, bizim aile birliğimize sahip çıkmamız çok önemli. Biliyorsunuz, yurt dışında bununla ilgili "Me Too" diye bir proje, bir propaganda başladı. Şimdi, bazen şöyle oluyor ya: "Kadına şiddeti yapanlar kimler?" derken çok önemli bir.... Aile birliğimize, aile içi o ilişkilere, belki, o eski komşuluk ilişkilerine çok önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Daha söyleyeceklerim var ama çok fazla uzatmak istemiyorum. Bütçemizin Bakanlığımıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.