AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli misafirler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, öncelikle size ve değerli ekibinize başarılar dilerim. Sizinle bakan olmadan önce de meslektaş olarak tanışıklığımız var. Çok değerli bir akademisyen ve eğitim konularında hem nazariyat hem de tatbikat manasında tecrübeli bir üstatsınız.

Siyasette yerleşmiş bir klişe vardır "Bir siyasetçiyi başarısız yapmak istiyorsanız onu Millî Eğitim Bakanı yapacaksınız." şeklinde. Bu klişeyi yıkmanızı ve Vizyon Belgesi'ndeki hedeflerinize ulaşmak için ve memleket için faydalı hizmetler yapmanızı canıgönülden diliyorum.

Bütçe konusuna gelirsek... Bütçe, esas olarak maaş ve SGK primlerine gidiyor. Öyle görünüyor ki yüksek enflasyon ortamında öğretmen maaşları yine mutlu etmeyecek. Atanamayan öğretmen problemi gene gelecek sene de devam edecek.

Bir başka konu da bütçe sunuşunuz daha çok girdilerle ilgili, çıktı temelli karşılaştırmalar da olmasını arzu ederdim. Örneğin okullarımızın ve öğrencilerimizin başarıları nelerdir, uluslararası düzeyde ne durumdayız? Orada bir hedefimiz var mı? Örneğin üç yıl sonra PISA testlerinde nereyi hedefliyoruz? Meslek lisesi mezunlarımızın iş bulma oranı nedir? Öğrencilerimizden ve öğretmenlerimizden geri bildirim alıyor muyuz? Öğrencilerimizin yabancı dil seviyesi nedir? Üniversitedeki tecrübeme göre yabancı dil eğitimi ortaöğretimde çok başarısız. Bu konu üniversite eğitimine bırakılıyor ama 18 yaş dil eğitimi için çok geç.

YÖK Başkanımız burada yok ama YÖK'ten de biraz bahsetmek istiyorum. YÖK'ün 127 devlet üniversitesi için öngördüğü bütçe 33 milyar TL görünüyor. 5-6 milyon öğrencinin eğitim aldığı bu sistemin bütçesi yaklaşık 5 milyar dolar ediyor. Az önce internetten baktım, Harvard Üniversitesinin bütçesi yıllık 5 milyar dolar civarında. Orada 25 bin öğrenci var, bizde 6 milyon. Bu bütçeyle iyi araştırma üniversitesi olunabilir mi?

11 üniversiteyi araştırma üniversitesi olarak seçtik ama sonuç ne oldu? Hemen hemen sıfır.

BAŞKAN- Arkadaşlar, çok uğultu var, lütfen, rica ediyorum ya. Bakın, milletvekilimize karşı saygısızlık oluyor, lütfen.

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

"Toplam 270 araştırma kadrosu verilecek." deniliyor. Her üniversiteye 25 kişi düşüyor yaklaşık olarak. Bölüm başına yarım kişi bile etmiyor. Yeni doçentlik sistemi de ayrı bir kalite sorunu oluşturuyor. Bir yandan Kalite Kurulu kuruyoruz ama doçentlikte kaliteyi ortadan kaldırıyoruz. Doçentlik mülakatlarında bazı adayların kendi yaptıkları yayınlardan habersiz olduğunu bizzat gözlemlemiş bulunuyorum.

YÖK, üniversitelere özerklik verme bir yana, ellerini kollarını bağlayıp tüm üniversiteleri sıkı bir zapturapta almakla meşgul. Öğretim görevlisi alımını yasakladı, yabancı öğretim üyelerinin alımında da çok uzun süren incelemeler istiyor, yapıyor. Başarılı bir akademisyen bu tür bir muameleyi kabul etmez. O nedenle nitelikli yabancı akademisyen getiremiyoruz. Son iki yılda nitelikli yeni akademisyen gelmediği gibi elimizdeki birçok kıymetli akademisyenleri de kaybettik. Mezunlarımızın en başarılıları yurt dışında iş bulup çalışmak istiyorlar. Türkiye'de kalanların yüzde kaçı iş bulabiliyor? Keşke üniversite kılavuzlarında her bölüm için

iş bulabilirlik endeksi gibi bir endeks olsa, konulabilse, YÖK'ün öğrenci ve velilere karşı bilgilendirme sorumluluğu olması lazım.

Bir başka konu da, benim Amerika'dan aldığım doktora diplomamda, miladi yıl olarak 1986, üniversite yılı olarak 117 yazıyor. Yani üniversitelerin köklü olması önemseniyor. Bizde ise, üniversiteleri hemen bölüyoruz. Üniversiteleri bölerek kökleştiremeyiz.

Sonuç olarak, somut hedeflerin olması, hedeflerin maliyetinin çıkarılıp bütçenin ona göre tespit edilmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.