| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü ç)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı d)Yükseköğretim Kalite Kurulu e)Üniversiteler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 07 .11.2018 |
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, kıymetli heyeti, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Aslında eğitimle ilgili herkesin çok söyleyecek sözü var ama ben birkaç dakika içinde söyleyeceklerimi toparlamak istiyorum. Geçen gün yaptığım bir konuşmada da ifade etmiştim, eğitim en önemli fırsat eşitliği aracıdır hem sosyoekonomik yapılar açısından hem de cinsiyetler açısından.
Özellikle kız çocuklarının okullaşması noktasında bazı rakamları burada tutanaklara geçirmek istiyorum. 1967'de Düzce'de doğduğu kasabada lise olmayan bir kız çocuğu olarak söylüyorum bunu, Allah'tan eğitime inanmış ve kendini eğitime adamış bir babanın evladıyım, onun için Allah'a ne kadar şükretsem az.
Şimdi, özellikle atlanan bir konu, AK PARTİ döneminde son on altı, on yedi yılda özellikle kız çocuklarının okullaşması, kadınların fırsat eşitliği aracı olarak eğitimin değerlendirilmesi noktasında devrim niteliğinde düzenlemeler yapıldı. Niye eğitim diyorum? Kadının ve kız çocuklarının güçlendirilmesiyle ilgili hangi sorunu konuşursak konuşalım sonunda mutlaka eğitimi konuşmak zorunda kalıyoruz. Yani kadın istihdamı verilerini konuşuyorsak bugün, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi konuşuyorsak bugün hatta kadının siyasal katılımı ve karar alma mekanizmalarındaki yerini konuşuyorsak bugün hepsinin öncesinde mutlaka eğitimi konuşmak zorunda olduğumuz için bugün "eğitim" başlığında söz almak istedim.
Özellikle şartlı nakil transferleri hem eğitim hem de sağlık için yapılan şartlı nakil kız transferlerinin kız çocuklarına daha fazla yapılması, taşımalı sistem, Bakanlığımızın yaptığı taşımalı sistem kız çocuklarının eğitime erişmesindeki aslında çok da görmediğimiz, kamuoyunun çok da bilmediği araçlar oldu. Bakın, az önce de söyledim, doğduğu kasabada lise olmayan bir çocuk olarak söylüyorum bunu, bütün kız çocuklarının büyükşehirlere transfer edilmesi, aileleriyle bu anlamda yaşayacağı sorunları bertaraf etmek adına 81 ilde AK PARTİ döneminde açılan üniversitelerin de kız çocuklarının eğitime katılımı ve güçlenmesi noktasında önemli araçlar olduğunu düşünüyorum.
Birkaç veriyi sadece paylaşacağım sizlerle. Kız çocuklarının liselerde net okullaşma oranı 2002'de yüzde 45 yani kız çocuklarımızın yarısından azı ancak liseye erişebilirken bu oran 2017 öğretim yılında yüzde 83'e ulaşmış; gönlümüz bunu yüzde 100 yapmaktan yana. Eminim Bakanımız ve Bakanlık ekibi de bunun yüzde 100 olması konusunda önümüzdeki dönem faaliyetlerini güçlendirecekler.
Diğer yandan kız çocuklarının üniversiteleşme oranı. Bakın hem üniversite sayısının azlığı hem de kız çocuklarının inançları ya da başka sebeplerden dolayı okullara alınmaması nedeniyle 2002'de bu oran yüzde 13,5'du yani 100 kız çocuğunun sadece 13,5'u üniversiteye erişebilirken bugün bu sayı yüzde 45'ler seviyesindedir. Tabii ki burada da arzumuz isteyen tüm kız çocuklarının üniversite eğitimini almasıdır. Bu niye önemli? Kadın yoksulluğu verilerine baktığımızda görüyoruz ki üniversite mezunu kadınların, bir meslek sahibi olan kadınların sadece yüzde 7'si istihdama katılmıyor, yüzde 93'ü istihdama erişiyor erişmek isterse, bu yüzde 7'sinin de muhtemel ki erişme isteği olmaması ya da başka sebepler gösteriliyor, yüzde 93'ü istihdama erişiyor ve iş gücü piyasasına katılabiliyor. Onun için kadınların meslek sahibi olması ve üniversite eğitimine erişmesi önemli.
Bir diğer önemli veri, önümüzdeki dönemler için önemli bulduğum için söylüyorum, okul öncesi eğitim. 4-5 yaşındaki çocukların okul öncesi eğitimle bir yıl tanışıyor olması ileride eğitim sistemi içinde kalma ve hem velilerin hem de kendilerinin motivasyonlarının yükselme oranlarını artıran bir argüman. O anlamda da 4-5 yaş grubu kız çocukları 2002'de sadece yüzde 11,7'si yani 12'si bile değil, okul öncesi eğitime erişebilirken bu oran yüzde 50'yi aşmış durumda ama burada da arzumuz tüm kız çocuklarının okul öncesi eğitime erişmesi.
Bir başka konu, benim uzun yıllar da çalıştığım, mesleğe ilk başladığım alan, engelliler. Özel eğitim konusunda birkaç konuya da değinmek istiyorum. 1989'da ben mesleğe başladığımda Birleşmiş Milletlerden temsilciler gelirdi Türkiye'ye ve bize şunu söylerlerdi: "Ne güzel Türkiye'de engelli yok?" Niye bunu diyorsunuz dediğimde "Sokakta görmüyoruz çünkü." derlerdi. 1989-1990 Türkiyesinde engellilerimiz sokağa çıkamazdı ve sokakta görülmezlerdi. Niye? Bir: Ne yapacaklarını bilemezlerdi. İki: Aileler saklarlardı engelli çocuklarını. Böyle bir Türkiye gerçeğinden geliyoruz bugüne ve 2005'te çıkan yasayla artık bugün kapsamlı bir külliyat söz konusu. Mevzuatımızda bu konuda hem yönetmelikler hem de kanun düzeyinde engellilerle ilgili kapsamlı bir çalışma söz konusu. Özel eğitim noktasında da ücretsiz servislerle eğitimin ücretsiz olması. Ö eğitim ve rehabilitasyonun, rakamlara baktım, yılda aşağı yukarı her yıl 50 bini aşan öğrenci bu merkezlerden hizmet alıyor 2005'ten bu yana.
Tabii, burada birkaç hususu yalnız önümüzdeki dönem için Sayın Bakan ve ekibiyle paylaşmak istiyorum. Bir: Biz engelliler konusunda 2005'ten bu yana gerçekten bunu kalbimle inanarak söylüyorum, devrim niteliğinde düzenleme yaptık. Bakın, evde bakım ücreti Bakanlığın konusu değil, yurt dışında konuştuğunuzda "Siz bunun fonunu nereden buldunuz?" diyorlar. Bu, başka ülkelerde, Avrupa ülkelerinde dahi görmediğiniz bir kalem ama burada bundan sonraki aşamada bizim ihtiyacımız ihtisaslaşan düzenlemeler. Yani özel için söylüyorum bunu tematik eğitim programlarına ihtiyacımız var.
Otizm Eylem Planı yaklaşık beş yıl önce imzalandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın da takip ettiği bir eylem planı. Bunlar eğitim ayağını çok önemli bulduğumu ifade etmek istiyorum çünkü otizmli bireyler tıbbı tedaviyle değil, eğitimle rehabilite edilerek topluma kazandırılıyor. Bunun özellikle 2 yaş civarında tanının konması, okul öncesi 6 yaşa kadar verilecek bir rehabilitasyon ve eğitimle yüzde 80'i toplumda eğitim alabilir bireyler hâline gelebiliyorlar. Onun için okul öncesi 2 yaş ve okul öncesi dönemde otizmli bireylerin eğitime erişimi çok önemli. Bizim Millî Eğitimden bu anlamda önümüzdeki dönemki programlarında -kendilerinin de özel eğitime olan hassasiyetlerini Sayın bakan açılış konuşmasında ifade etti- Otizm Eylem Planı'nda Millî Eğitim Bakanlığına düşen rol ve fonksiyonların önümüzdeki dönemde görünür kılınması kendi adıma beklediğim bir konu çünkü bu eylem planını hazırlarken sivil toplum kuruluşları olarak da Bakanlık kuruluşları olarak da ciddi emek sarf etmiştik. Çünkü otizmli bireyleri başka şekilde topluma kazandırma yöntemi yok eğitimin dışında.
Anlatacak çok konum var ama zamanı çok fazla kullanmamak adına burada sözlerimi nihayetlendiriyorum.
Tekrar Sayın Bakana ve ekibine kolaylıklar diliyorum.
Bütçemiz şimdiden hayırlı olsun.