KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Değerli arkadaşlar, Sayın Gergerlioğlu'nun ifadesinden yola çıkarak şunu söylüyorum: Bakın, siz benim gibi düşünmek zorunda değilsiniz, ben de sizin gibi düşünmek zorunda değilim. 5'inci maddeye bu yönetimin ihtiyacı olduğu kanaatindeyiz. Bu sürecin, bu düzenlemelerin ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Ama siz öyle düşünüyorsunuz, buna saygı duyuyorum, biz böyle düşünüyoruz. Ama dün "5'inci maddeden dolayı kavga oldu." derseniz, bunu doğru bulmam, şundan dolayı doğru bulmam: Dün on bir saat dinledik biz ve ben bu dünkü kifayetimüzakere önergesi verilmesin diye büyük bir mesai harcadım, muhalefet vekillerine "Yapmayın, süreyi makulleştirin, böyle olursa bunu vermek zorundayız." dedim. Silahımızı gösterdim tabiri caizse. Eğer bu devam ederse biz bunu yapacağız diye . Mahmut Tanal nerede? Biliyor. Sayın Tanrıkulu nerede? Biliyor. Hepsine söyledim, bak, böyle devam ederse biz bunu yapmak zorunda kalacağız çünkü karşılıklı bir şey bu. O yüzden 5'inci maddenin içeriğinden değil de -bu tartışılabilir- 5'inci maddenin on bir on iki saat konuşulması, bir kişinin iki saat, üç saat konuşmasından dolayı mecburen bunu yaptık. Bakın, bugün gene konuşuyoruz 5'inci maddeyi, devam ediyoruz. Ben içerikle ilgili konuşmaktan asla çekinmem, konuşalım sabaha kadar bunu ama sizin yanınızdaki arkadaş diyorsa ki "Ya, yeter, anladık, beş defa tekrar ediyorsun." Bunu bırakmak zorundasınız. Yani sizin zulmetme hakkınız yok, "siz" derken genel olarak söylüyorum bunu. 5'inci maddenin içeriği başka bir şey, dünkü kifayetimüzakere önergesinin verilmesi usule ilişkin başka bir şey. Dolayısıyla, dün eğer arkadaşlarımız sakin veya makul konuşsalardı nasıl bir gün önce sabah altıya kadar sürmüş burası, sabah beş olur altı olur ama yine makul devam ederdi. Ama dün on iki kişinin sözü vardı -şimdi arkadaşlar iki kişi kaldı, doğru değil- burada, talebi vardı, bir de vekil olmayanların talebi vardı. Yani sabah altı olsa da bitmezdi. Bunun bir yerde bitmesi lazım. O yüzden bizim AK PARTİ Grubu dedi ki: "Bu kadar madem istismar ediliyor, uzatılıyor bu iş, bu konuşmanın da ötesinde bir şey. O zaman kifayeti önergesi verelim." Altından bir defa çizerek geçiyorum, söylüyorum bunu, bu da bir haktır yani konuşmanız bir haktır, protestodur ama bizim de bunu kesmemiz bir haktır. Onu yapmaya çalıştık. Bugün daha başarılı olur diye düşünüyorum.