| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünün (TRT) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 07 .11.2018 |
NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Teşekkür ederim Başkanım.
Önce başta zatıaliniz olmak üzere tüm milletvekillerimizi ve TRT'nin Sayın Genel Müdürünü ve yöneticilerini ve bu salonda bulunan bütün arkadaşlarımızı sevgiyle selamlıyorum.
Bu 15 Temmuz hain darbe gecesi, TRT'nin işgalinin neticelenmesinde bizzat orada bulunan 3 milletvekilinden biriyim. Hüseyin Kocabıyık, Süleyman Soylu ve ben. TRT'de o geceki olayın önlenmesi konusunda orada olduğumdan dolayı kendimi bir bakıma da şanslı hissediyorum, onu söylemek istiyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Vekilim, kayıtlara geçsin, hiç bahsedilmiyor sizden, ben de yeni öğrendim.
NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Bir defa, TRT'nin son yıllarda özellikle özel sektörün önüne geçen, özel sektör yayıncılığının önüne geçen bir anlayışla yönetilmesinden son derece bahtiyar olduğumu belirtmek istiyorum. Çok başarılı çalışmalar yapılıyor, rating rekorları kıran dizilerle gerçekten geçmişte hiçbir zaman yaşamadığımız çalışmalarıyla da göz doldurduklarını özellikle söylemek istiyorum, bu konuda da kutluyorum arkadaşlarımızı.
TRT Çocuk'ta Su Elçileri, otistik çocuklarla ilgili çizgi filmlerin ve buna benzer çalışmaların çok güzel olduğunu ve bunun devam etmesi gerektiğine inanıyorum ben.
Bazı konuları da belirtmek istiyorum. Tematik belgesel kanallarına dönüşüyor dünya artık. Bizim belgesel kanallarımızın biraz da tematik hâle gelmesi gerekir. Mesela, doğa ve çevremizin dışında kültür değerlerimizin çok güzel belgesel hâle getirilmesinin yeterli olmadığını görüyorum ama tarih konusunda... Çok eşsiz bir tarihimiz var, biraz da TRT'nin bu tarih ve kültür konularına ağırlık vermesi gerektiğini düşünüyorum. Yapıldığını görüyorum ama yetersiz olduğunu söyleyebilirim. Özellikle, ülkemiz coğrafi bakımdan son derece zengin bir yaban hayatına sahip. Dolayısıyla, bu yaban hayatıyla ilgili olarak da özellikle yaban hayvanları, bitkilerimiz, flora ve fauna konusunda da çok daha geniş belgesellerin hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Mesela, sizin oradaki yönetmen arkadaşlarımızdan Ece Soydam Hanım'ın yaptığı "Kara Akbaba" "Ayı ve İnsan" gibi belgeseller yayınlandı geçmiş dönemlerde. Buna benzer belgesellerin yayınlanmasının çok faydalı olacağını düşünüyorum. Buna benzer arkadaşlarımızın desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum ayrıca. Mesela, National Geographic'in -tematik derken onu söylemeye çalışıyorum- dört beş konuda yayınları var, sadece tek kanalla değil. Yavaş yavaş ona dönüşmesi gerektiğini şahsen tavsiye ediyorum. Bizim belgesellerimizin, bu eşsiz coğrafyanın güzellerinin yurt dışına satılacak hâle gelmesi lazım. Biz artık dünyadaki belgesellerle dünyayı tanıdık, güzel bir şey bu ama Türkiye'nin o kadar güzel coğrafi çeşitlikleri ve güzellikleri var ki bizim artık onları belgesel hâline getirmek suretiyle yurt dışına da satmamız gerektiğini düşünüyorum. Nasıl dizilerimiz artık yurt dışında çok beğeniyle izleniyorsa bizim bu coğrafi zenginliklerimizin de artık yurt dışında izlenir hâle getirilmesi gerektiğini tavsiye ediyorum.
Belgesel kanallarının dışında -herkes belgesel kanallarını izlemeyebilir- doğa ve çevre konusunda da diğer kanallarda, çok izlenen kanallarda da bu tür haberlere, buna benzer konulara daha fazla yer verilmesi gerektiğini ben şahsen tavsiye ediyorum. Çünkü belgesel kanallarını seyreden belli izleyici var ama Türkiye'nin bu güzelliklerini çok rating alan diğer kanallarda da haber olarak başka bir şekilde verilmesinin de faydalı olduğunu düşünüyorum. Mesela, NTV'de "Yeşil Ekran" diye bir program var, orada çok güzel bir şekilde, bunlara ayrı bir yayın zamanı ayırarak insanların ilgisini çektiğini de burada belirtmek istiyorum.
Yine, TRT'nin hazırladığı dizilerde, özellikle aileye dönük dizilerde, içinde doğa, çevre, kültür, sanat, sıfır atık, toplumun gelenek ve görenekleri, ahlaki değerleri, uyuşturucu gibi konularda daha fazla mesajların verilmesi gerekir. Aralarda verilirse bu mesajlar çok daha etkili olur. Herhangi bir dizide, sevilen bir dizide buna benzer konularla ilgili bir iki dakikalık mesajlar verilmesi suretiyle daha da etkili olabilir diye düşünüyorum. Hatta, bu yayınlar yapılırken sözleşmede bu tür konulara yer verilmesini tavsiye ediyorum.
Diğer taraftan, Almanya'da bizim şu anda 3,5 milyon Türk'ümüz var yani dünyada çok Türk yaşıyor. Üçüncü kuşak artık Türkçeyi unutmaya başladı maalesef. O üçüncü kuşağa dönük, Türkçeyi hatırlatan, Türkçeden kopmadan, onların dil öğrenmesini sağlayacak programlara da ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Ben tekrar tüm kuruma teşekkür ediyorum, herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.