| Komisyon Adı | : | SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU |
| Konu | : | Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi(2/1186) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .11.2018 |
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Bizim konuyla ilgili bağı önerge konusunda son cümlemizle bağlarız zaten. Şu anda kanun bütünlüklü olarak değerlendirmelerimize açık. Ben de hukukla devam etmek istiyorum.
Öncelikle bu yasa teklifinin tümü 1'inci madde de dâhil Anayasa'ya aykırı. Anayasa'ya aykırı olan yönlerini, emin olun, tek tek maddeleri çıkarmaya çalıştım ama o kadar fazla ki neresinden tutacağız bunu ilerleyen maddelerde ayrıntılarıyla açıklayacağız.
Öncelikle iktidar partisi milletvekilinin Tabipler Birliğine yönelik beyanı aslında hakikat, bunu görelim. Bu yasa teklifinin arkasında, arka planında, düşüncesinde Tabipler Birliğinin bir meslek odası olarak aslında hedeflendiği, doktorların da iltisak saçmalığı adı altında görevlerine son verildiği ve bu yasa tasarısıyla onların tümüyle bir şekilde bu alandan gönderilmek istendiğini de zaten açıkladılar. Bir kere savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu konusunda hem kendi temsilcileri hem Batman Vekilimiz açıklamalar yaptılar. Ben hukukçu olarak hukuk boyutuna değinmek istiyorum.
Şuna karar verelim: Hangi komisyon olursa olsun Mecliste öncelikle şu Anayasa'ya bağı kurmak zorundadır. Anayasa'nın 2'nci maddesi ne der? Türkiye Cumhuriyeti'nin -sayıyor- demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu. Hukuk devleti olmak demek ne demek? Bütün yasaların, bütün komisyonların çalışmalarının hukuka uygun olması demek. Şimdi, yasa teklifinin hukuka aykırılığı söz konusu olabilir mi? Bir yasa teklifi konuşuyoruz, hukuk devleti ilkesine yüz seksen derece zıt bir ilke. Peki, ne diyor bu yasa teklifi? Anayasa 10. Anayasa 10'a göre herkesin kanun önünde eşit olduğunu söyler. Peki, bazı doktorlar eşit bazı doktorlar eşit olmayabilir mi? Hukuk devletinin başka bir ilkesi. İktidar partisi -oy oranını çıkarın- son seçimde yüzde 42,6 almış. Şimdi, AKP iktidarı sadece yüzde 42'nin haklarını mı savunacak? Hayır, seçildikten sonra 81 milyon yurttaşın hak ve özgürlüklerini korumak zorunda. Seçildikten sonra seçim biter ve demokrasi demek zaten azınlıkların haklarının güvence altına alınmasıdır. Çoğulculuk yaklaşımı bunu gerektirir.
Şimdi, Anayasa'nın diğer maddelerine bakalım, 10'u geçelim, 38'e bakalım. Anayasa 38 ne diyor? Suç ve cezalara ilişkin esaslar. Ben şunu söyleyeyim sadece yani çok uzun bir madde ama önemli olan şu: Kimse suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar suçlu addedilemez. Bu KHK'lerde de ihlal edildi, hukuksuz bir şekilde yüz binlerce insan ihraç edildi. Şimdi ihraç yetmemiş gibi bu sefer bu suçsuzluk karinesini Anayasa 38'e açıkça aykırı bir şekilde doktorlara "Ben karar verdim, sen bu görevi yapamazsın. Sen otuz yıl okudun doktorsun ama AKP'li olmadığın için ya da seni beğenmediğim için..." Niye beğenmedi onu da bilmiyoruz ama itiraf ettiler aslında, işte savaşı bir halk sağlığı sorunu olarak görüyorlarmış, bu nedenle ve doktorların tek tek nelerden ihraç edildiğini de anlatabilecek durumdayız.
Şimdi, ne dersek deyin, Anayasa 48 -Sayın Başkan, lütfen bunları tek tek tartışalım- çalışma ve sözleşme hürriyeti. Bu madde çok önemli bir madde. Diyor ki: "Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir." ve daha da önemlisi ikinci fıkrada şunu devlete ve Hükûmete sorumluluk olarak, ödev olarak yüklüyor, diyor ki: "Devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlarına uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirler alır." Ve devamında devletin çalışma hakkını güvence altına almak için ciddi bir sorumluluğu ve yükümlülüğü olduğunun da altı çizilir.
Şimdi, 11'inci madde var. Yani çok madde söyleyeceğim ileride...
BAŞKAN - Sayın Beştaş, 1'inci maddeyi konuşuyoruz efendim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Toparlıyorum, hiç müdahale etmeden toparlayacağım, emin olun ben toparlayacağım.
BAŞKAN - İlgili maddelerle ilgili yine söz alırsınız ama 1'inci maddeyi geçirmeye çalışıyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Son okuyacağım madde, Anayasa'nın bağlayıcılığı: "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır." Ne Recep Tayyip Erdoğan ne Binali Yıldırım ne Selahattin Demirtaş ne Kemal Kılıçdaroğlu bu Anayasa'nın üstünde değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bu Anayasa herkesi eşit oranda bağlar ve bu nedenle şu anda konuştuğumuz yasanın da önergenin de temel amacının ne olduğunu biliyoruz.
Önergeye dair bir itirazımız da yok bu arada, önergeyle ilgili şeyi de söyleyeyim.
BAŞKAN - Önergeye dair söz almanız gerekiyordu, itirazınız yoksa...
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Yani "kurum ve kuruluş" yerine "kamu kurum ve kuruluşu" da diyebiliriz, arkadaşlarımızla da konuştuk.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, gerçekten çok iyi yönetiyorsunuz ama bu müdahaleleri de yapmasınız çok daha iyi olacak.
BAŞKAN - Ama önergeyle ilgili konuşuyoruz, dolayısıyla diğer maddelerde yine söz alırsınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bitiriyorum, bitiriyorum, son cümlem.
Şu anda biz çok çok hayati bir yasa tartışıyoruz. Bu bizim yemeğimize, uykumuza, burada mesaimize hiç söz söylemeyecek kadar değerli bir mesele yani hukuku ayaklarımızın altına alacak mıyız yoksa birilerimiz hukuk devleti ilkesini ya da hukuka bağlılığı savunacak mı; temel mesele budur aslında.