KOMİSYON KONUŞMASI

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Doğrusu, usule dair birçok arkadaş ifade etti eleştirilerini, ben de aynen katılıyorum ve kesinlikle burada bir yasama faaliyeti yapıyoruz. Yasama faaliyeti sadece Genel Kurulda değil, esas itibarıyla komisyonlarda başlar ve yasama organı demek zaten bunların bütünlüğü içinde çalışması anlamına gelir. İç Tüzük'te ve anayasal olarak da bizim parlamenterler olarak burada bütün komisyonlara girmek ve bütün komisyonlarda halk adına, vekâletini aldığımız millet adına burada sözlerimizi söyleme sorumluluğumuz var, hakkımız var ve bu bir yükümlülük aynı zamanda. Bu nedenle, söz hakkının beş dakikayla sınırlandırılmasının kesinlikle bir arka planının ve bir mevzuat dayanağının olmadığını önemli bir kez daha ifade etmek istiyorum. Sonuçta, ben iki dönemdir Parlamentodayım, Anayasa Komisyonu üyeliği yaptım, birçok komisyonda birçok arkadaşla beraber görev yaptık ve o zaman da sabahlara kadar günlerce, haftalarca biz yasama faaliyetini bu şekilde yürüttük. Önümüzde bulunan kanun teklifiyle biz açıkçası şu anda -ilk konuşmamda da ifade ettim- emin olun Türkiye'nin büyük bir bölümünün nefesini tutarak izlediği bir taslağı tartışıyoruz, bir teklifi tartışıyoruz. Sağlık hakkı kapsamında -bu sadece doktorlarla ilgili değil- yani bir ülkede, sadece Türkiye'de değil işi sağlıkla olmayan tek bir insan yoktur. Hepimizin doğumdan ölüme kadar sağlık çalışanlarına, sağlık kuruluşlarına, ilaçlara vesaire vesaire birçok yönden ihtiyacımız vardır. Medeni hukukta bizim profesörlerimiz şöyle derdi: Medeni hukuk -burada Kaboğlu da var, aynı zamanda benim hocamdı üniversitede- doğumdan ölüme kadar, ceninden ölüme kadar medeni hukuk nasıl bizim yaşamımızı düzenliyorsa sağlık hakkı da bunun en önemli parçalarından biri. 5'inci maddeye gelmedik, farkındayız ama ilk konuşmamda da ifade ettiğim gibi biz verdiğimiz önergede 1'inci maddenin de çekilmesi gerektiğini ifade ettik. Daha da ileriki maddelerde söyleyeceğiz, biz bu teklifin tümüyle çekilmesinden yanayız. Neden? Çünkü burada kamuoyuna, halka gerçekten içine zehir konulan bir paketle bir sunu yapılıyor ve biz bunu reddediyoruz. Yani burada iktidar partisi milletvekillerinin gerçekten bu maddeyi nasıl savunacaklarını büyük bir merakla bekliyorum. Nasıl savunulacak? Anayasal olarak hukuk devleti miyiz? Suç ve suçsuzluk karinesi var mı hâlâ? Masumiyet karinesi var mı? Eğitim hakkı yürürlülükte mi? İnsanların çalışma hakkı hâlâ yürürlülükte mi? Sağlık hakkı diye bir hak var mı? Kimse cezalandırılmadan, hani, hakkında bir hüküm olmadan, soruşturma olmadan, yargı kararı olmadan mahkûm edilebilir mi? Bunun gibi -bir hukukçu olarak- size yüzlerce madde sayabilirim. Ve bizim karşımızda ucube kavramının bile karşılayamayacağı korkunç bir öneri var. Burada neye göre tespit ediliyor? Biz daha KHK'lerin, OHAL sisteminin tartışmalarını yaparken her geçen gün toplumu daha da büyük bir sağlıksızlığa, daha büyük bir endişeye sevk eden gelişmeler oluyor. Ve bizim görevimiz burada iktidar partisi milletvekilleriyle beraber gerçekten yasama faaliyeti yapmak. Cumhurbaşkanı da söylüyor her fırsatta "Parlamentonun önemi çok büyüktür, Parlamentoda yasalar tartışılır, Cumhurbaşkanlığı sistemi Parlamentonun işlevsizliği değildir." diye. Ben bunu karine olarak doğru kabul ediyorum, etmiyorum yorumu yapmayacağım yani sadece şunu söylemeye çalışıyorum: Görüntüde bile olsa bunu savunmak zorunda kalıyorlar. Peki, bu görüntüde bizim görevimiz, önümüze gelecek kanun teklifi, efendim, sen beş dakika konuş, sen beş dakika konuş, sonra iktidar partisi hiç konuşmayacak, kanunu savunmayacak, bir yerlerde ısıtılıp ısıtılıp, daha doğrusu hazırlanacak, önümüze konacak ve denecek ki "Bu zehri yiyeceksiniz." Hayır, biz bunu yemeyi reddediyoruz, biz burada sadece kendimizi temsil etmek için olsaydık bunu farklı şekillerde tartışabilirdik.

Son olarak da şunu söyleyeyim: Usul itirazları zaman zaman sataşmayla meydana geliyor, özellikle iktidardan milletvekilleri sataşıyorlar. İşte "Böyle değil mi?" ya da "Bu maddenin anlamı şu mu?" diye. Ben şunu söylüyorum: Gelsinler süre sınırı olmadan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Toparlıyorum.

BAŞKAN - Lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - ...tek tek milletvekilleri olarak bu kanunun dayanaklarını, ne getireceğini, ne götüreceğini, bunun gerçek anlamda bir hukuksuzluk, bir faşizm resmi olup olmadığını tartışalım; biz buna varız ama deminden beri sadece muhalefet konuşuyor, muhalefet partileri konuşuyor. Bizim karşımızda bir savunu da yok, önümüze konmuş bir yasa teklifi ve bunu savunan yok, bize diyorlar ki: "İsteseniz de istemeseniz de -mealen söylüyorum- bizim parmak sayımız fazla, biz kabul ederiz." Biz çoğunlukçu değil, çoğulcu bir rejim olursak demokrasiyi savunabiliriz diyorum, teşekkür ediyorum.