KOMİSYON KONUŞMASI

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Başkan, kıymetli üyeler, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlar; sağ olun. Sesim biraz kısık, kusura bakmayın, aslında güzeldir de bugün böyle idare edin, sağ olun.

Şimdi, Aydın'da jeotermal bugün ortaya çıkmadı, kırk yıldır orada jeotermal üretim var, elektrik üretimi var. Kırk yıldır ve daha önceki yıllarda da incir de var, incirin başkenti, diğer meyveler de ona keza.

Burada olan olay, en son sahanın valiliğin seracılık ve tarımda kullanmak şartıyla çiftlik sahasını ihale etmesi bu ihale edildikten sonra kazılacak kuyuyla kamulaştırılacak alandaki vatandaş da istediği parayı alamayınca kamulaştırma başka yerden yapılıyor, olay buradan çıkıyor. Aslında tarıma hiç birimiz karşı değiliz. Bu sene incirdeki kalite kaybı var göz ardı etmemek lazım ama bunun jeotermalle uzaktan yakından alakası yok, bu sene çiftçiler -ben çiftçi kökenli olduğum için biliyorum- yıl erken geldi derler. Bu sene gerçekten yıl erken geldi, kış fazla olmadı buna keza ilkbahar da çok az geçti birden nisan, mayıs... Havalar ısındı, çiçekler bitkiler uyandı, incir de erken olgunlaştı, gerekli güneş gıdasını alamadığı için kalite kaybı var.

BAŞKAN - Komisyon inciri bu yüzden mi göremedi?

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Biraz öyle, gerçek, biraz öyle. Neyse, borcumuz olsun.

Neyse, şimdi, Sultanhisar Belediyesinin de jeotermal sahası var. Sultanhisar Belediyesi büyükşehir belediyesine bir kısmını devretti, birlikte Korelilere onlar da ihale ettiler. Onlarda mı yandaşlarına verdiler diyelim. Onlar da ihale ettiler, onlar da bunu yapacaklar. Şunu diyebilirler: Bazı santrallerin teknolojisi eski, bunlar yenilensin diyebilirler ama ruhsat verilmesin o zaman siz de ruhsat vermeyin, sizin tesislerinize de ruhsat verilmesin. Böyle bir şey olmaz. Yani, sonra Rıza Vekilimden söz edildi, Rıza Vekilim hiç jeotermale de karşı değil, tarıma da karşı değil, onu çok iyi biliyorum.

Ayrıca, kömüre kaşısınız, jeotermale karşı, nükleere karşısınız, HES'lere karşısınız, doğal gaza karşısınız, ne kaldı geriye? Yani mutlaka bunları yerinde kullanmak lazım, olması gerektiği gibi yapmak lazım.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Biz yandaşlara talan edilmesine karşıyız.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Yapmayın ne olur, düzenli yapılmasını sağlıyoruz.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Bizim derdimiz yani, üzüm yemek yani ağaçların kuruduğu söyleniyor, ağaçların kuruduğu falan yok.

CAVİT ARI (Antalya) - Hiç görmediniz mi?

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Hayır.

CAVİT ARI (Antalya) - Alakır'a gidin o zaman.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Ben Aydınlıyım.

Kuruduğu falan yok.

CAVİT ARI (Antalya) - Karadeniz'i mahvettiniz.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Kanser deniyor. Aydın uzun yaşam semti. Kanserde daha azalma var.

BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Erim'e teşekkür edin, çok sakin geçmişti bu saate kadar.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Peki, teşekkür ederim, sağ olun.

CAVİT ARI (Antalya) - Kumluca Alakır Barajını görün neye çevirdiniz orayı.

AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Kumluca'ya ne olduğunu söyleyebilecek misiniz Sayın Erim?

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Söylüyorum işte, milletin Meclisinde söylüyorum.

AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Aydın'da bunu söyleyebilecek misin?

BAŞKAN - Sayın Sezgin, siz bir de Dışişlerinden geliyorsunuz yani Dışişleri de format değiştirdi galiba.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Teşekkür ediyorum. Sesim düzelince devam edeceğim.