| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Türkiye Büyük Millet Meclisi b)Kamu Denetçiliği Kurumu c)Sayıştay Başkanlığı ç)Cumhurbaşkanlığı d)Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı e)Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı f)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği g)Diyanet İşleri Başkanlığı ğ)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu h)İletişim Başkanlığı ı)Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü i)Savunma Sanayii Başkanlığı j)Savunma Sanayii Müsteşarlığı k)Strateji ve Bütçe Başkanlığı l)Kalkınma Bakanlığı m)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı n)Devlet Arşivleri Başkanlığı o)Başbakanlık ö)Başbakanlık Tanıtma Fonu Genel Sekreterliği p)Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 31 .10.2018 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, saygıdeğer Komisyon üyeleri, Cumhurbaşkanlığının değerli bürokratları, değerli basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
16 Nisan 2017'de yapılan halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa değişikliğiyle yönetim sistemimiz kapsamlı bir reforma tabi tutulmuştur. Aziz Türk milleti bu konudaki hükmünü vermiştir. Bu değişiklikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmiş, 24 Haziran 2018 seçimleriyle de sistem bütünüyle uygulamaya girmiştir. Güçlü devlet, güçlü yönetim, demokratik istikrar gayeleri yeni sistemin ana omurgasıdır. Türk milletinin tarihî misyonuna uygun bir düzenlemedir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi siyasi ve toplumsal uzlaşmanın ön plana çıktığı, millî iradenin doğrudan tecelli ve temerküz ettiği bir yönetim yapısıdır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kendi içinde daha güçlü ve daha bağımsız şekilde çalıştığı bir yapıya kavuşması Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ana hedeflerindendir. Yasama, yürütme ve yargı arasında sağlam bir denge ve denetim mekanizmasının tesis edilmesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi de daha etkin ve güçlü bir yapıya kavuşacaktır. Sınırsız yetki ve sorumsuz cumhurbaşkanı yerine hem yargı ve yasama tarafından denetlenecek hem de millete karşı hesap verecek bir Cumhurbaşkanlığı oluşturulmuştur. Yürütmedeki iki başlılık giderilmiş, Anayasa'da belirtilen "yönetimde istikrar" ilkesinin sağlanması temin edilmiş, temsilde adalet artırılmıştır.
İnanıyoruz ki Türkiye'nin bu sistemle, emperyalizmle mücadeleye ve adalet anlayışına dayalı, medeniyet yapıcı tarihî misyonuna uygun bir şekilde, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine de ulaşması mümkün olacaktır.
Biz önümüzdeki dönemin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün unsurlarıyla sağlıklı bir zemine oturmasını, kurum ve kurallarının hızla inşasını önemli görüyoruz. Bu kapsamda, büyük ölçüde sorunsuz oluşturulan idari yapılanmayı önemli ve değerli buluyoruz. Buna göre -Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı da ifade ettiler konuşmalarında- 9 politika kurulu, 4 Cumhurbaşkanlığı ofisi, 1 idari işler başkanlığı, 11 bağlı kuruluş ve 16 bakanlıktan oluşan bir Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı öngörülmüştür. Bu yöndeki sistem değişikliği az önce de ifade ettiğim gibi, önemli bir sorun olmaksızın gerçekleşmiştir. Yönetimin temel fonksiyonları planlama, teşkilatlanma, denetim, eş güdüm ve yöneltmedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı yapısı içerisindeki teşkilatlanmanın da bu anlayışa uygun olarak yapıldığını görüyoruz. Ancak bazı eksikliklerin var olduğu da muhakkak. Bunların da ikincil düzenlemelerle aşılmasının mümkün olacağını ifade etmek istiyorum.
Değerli Komisyon üyeleri, ben de Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilgili birkaç söz söylemek istiyorum. Diyanet önemli bir kurum. Eğer Diyanet İşleri Başkanlığı işini gerçek anlamda yapabilmiş olsaydı belki de 15 Temmuza giden yol bu kadar kolay olmayacaktı. Türkiye'de ciddi bir ahlaki kirlilik ve yozlaşma var ve toplumun her alanında maalesef yaygınlık kazanmış. Yaşadığımız birçok sorunun temelinde de esasen bu olgu var. Din kisvesi altında pazarlanmaya çalışılan sapkın akımlara karşı çocuklarımızı korumak için Anadolu irfanını öne çıkaran bir din öğretimi ve anlatımı benimsenmelidir. Bilgi ve aklın ışığında, İslam geleneği genç kuşaklara öğretilmeli, radikal grupların gençlerimizi terör örgütlerine yönlendirmesinin önüne geçilmelidir. Bu kapsamda, Türklüğün ve İslam'ın millî ve manevi değerlerini yaşayan ve yaşatan Hoca Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Mevlâna, Yunus Emre ve Hacı Bayram Veli gibi önder şahsiyetlerin felsefesi bu manada anlatılmalıdır. Din anlatımında ve öğretiminde feragat ve fedakârlık duygularının, ahlak ve adalet anlayışının, devlet malına sahip çıkmanın, kamu menfaatlerini şahsi menfaatlerinin önünde tutma anlayışının bir kültür ve bilinç olarak yerleştirilmesine Diyanetin katkı vermesi son derece önemlidir ve geleceğimizin teminatı açısından da bunu önemli görüyoruz.
Konuşmamın bu aşamasında Sayıştay raporlarıyla ilgili birkaç hususa ben de değinmek istiyorum. Savunma Sanayii Müsteşarlığıyla ilgili bir taşıt meselesi. Geçen yılki -yanlış hatırlamıyorsam- bütçe müzakerelerinde de bunu konuştuk. Burada, bakanlığa ait olmayan yani 237 sayılı Taşıt Kanunu'na aykırı taşıt kullanımından söz ediliyor. Bu nedir? Geçen dönem, geçen yıl burada bir uzlaşmazlık olduğunu ama bunun çözüleceği ifade edilmişti, anlaşılan yine çözülememiş. Buradaki ifadeler tabii rencide edici. Devletimizin kendi memurlarını, Taşıt Kanunu'na uygun olarak bundan yararlanacak olan herkesi taşıyabilecek aracı illaki vardır. Dolayısıyla hâl böyleyken dışarıdan, özel sektörden, Savunma Sanayisine iş yapan firmalardan araç alınması ve daire başkanının, şube müdürünün veya X kişinin bu araçlara bindirilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Burada bir yanlışlık varsa bunun da düzeltilmesi gerekir. Kuşkusuz, Savunma Sanayii Başkanlığının yaptığı işleri önemli görüyoruz. Yine Sayın Cumhurbaşkanının bugün açıkladığı bu "SİPER" açıklamasını da önemli buluyoruz, teşekkür ediyoruz ancak Sayıştayın denetimine takılan bu tür hususların da maşeri vicdanın kabul edeceği şekilde tanzim edilmesinin gerektiğini düşünüyoruz.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'yla ilgili ciddi eleştiriler var. Sayın Kalaycı ifade ettiği için buna tekrar girmek istemiyorum.
Kalkınma Bakanlığıyla ilgili bazı hususlar var ama ben burada başka bir konuya değinmek istiyorum. Hatırlanacağı üzere, bir buçuk yıl evvel Sayın Başbakanın açıklamasıyla bir Cazibe Merkezleri Programı ilan edilmişti. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak yıllardır söylediğimiz kırsal kalkınma programı anlamında bizim de "tarım kentleri" olarak ifade ettiğimiz bir projenin devamı olarak bunu gördüğümüz için desteklemiştik ve buna ciddi umut bağlanmıştı fakat bir yıldır bununla ilgili herhangi bir ses seda yok. Bu proje ne oldu, ne durumdadır, şu anda kim yürütüyordur, doğrusu bunu da öğrenmek isteriz.
Bir başka konu, Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı. Burada bu kurumla ilgili Sayıştay raporu baştan aşağı âdeta evlere şenlik çünkü hemen hemen her yapılan işle ilgili bir eleştiri konusu var ve bunlar eğer bir anlaşmazlık yoksa -çünkü kurumlar bir muhasebeleştirme sisteminden kaynaklanan farklı bakışın olduğunu geçen dönem ifade etmişlerdi- yine eğer böyle bir şey yoksa hakikaten bunlar yenilir yutulur şeyler değil. Burada mesela, okumak istiyorum size, bir ifade var: 5523 sayılı Kanun'un 10'uncu maddesinin (9)'uncu fıkrasında "Başkan ve diğer personelin, görevlerinin ifası sırasında yaptıkları masrafların hangilerinin Ofis bütçesinden karşılanabileceğine dair usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir." diyor. Yani burada sadece Başkan ve personelden bahsediyor ama Sayıştay diyor ki: "Kanunda yer almamasına karşın giderleri ödenecekler arasında Danışma Kurulu üyeleri ile Ajans personelinin evlilik bağı ile bağlı olduğu eşi ile yasal olarak bakmakla yükümlü olduğu çocukları ile anne ve babasını kapsayan aile bireyleri de dâhil edilmiş bulunmaktadır."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
"Dolayısıyla Kanunda belirtilen sınırların dışına çıkılarak Kanunda olmayan hususlar yönetmelik hükümleri arasına dahil edilmiştir." Yani bu ne demek? Bu, personel dışında aile bireylerinin de işte yurt dışı seyahatlere dâhil edilmesi, masraflarının karşılanması ve belki de harcırah verilmesi; bütün bunların mümkün kılındığını ifade eden bir durum. Eğer burada -dediğim gibi- muhasebeleştirmeden kaynaklanan veya farklı sebeplere dayalı bir şey varsa bunların da vuzuha kavuşması lazım.
BAŞKAN - Bunun böyle olduğuna ilişkin bir bulgu yok da bu girmiş. Aslında bu Danıştayın işi yani Sayıştayın görev alanı da değil bu. Yani yönetmeliğin iptaline yönelik ya da bu maddenin iptaline yönelik açılan, işleyen herhangi bir süreç de söz konusu değil 2012'den bu yana.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Evet. İşte burada görevi ihmal, görevi kötüye kullanma, bütün bunlar devreye girer o zaman.
Bunun dışında, yine bütçe yapılmasıyla ilgili aynı kurumda bir sorun var. Bütçe yapılıp Başbakanlığa bildirilmesi gerektiği hâlde bütçe yapılmadığından söz ediyor. Hizmet alım sözleşmelerinde çelişkili hükümlerin yer aldığını, yetkisi olmadığı hâlde taşra teşkilatı ve yurt dışı teşkilatı kurulduğu ifade ediliyor. Bütün bunlar tartışılabilir. Yani böylesi bir ajansın fonksiyonları dikkate alındığında kuşkusuz bazı esnekliklerin olması lazım. 3046 sayılı Kanun'a tabi olmadığı açık. Dolayısıyla buna uygun taşra teşkilatı kurulmaması anlaşılabilir bir şey olabilir ancak buna ilişkin bir mevzuatın yapılması da zor olmasa gerek. Yine, bu şahsi harcamaların kredi kartları kullanılmak suretiyle yapılması vesaire gibi birtakım eleştiriler de var. Bütün bunların açıklığa kavuşturulmasının yararlı olacağını düşünüyorum.
Cumhurbaşkanlığı bütçesinin memleketimize, milletimize hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum.
Teşekkür ederim.