| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .01.2015 |
LEVENT GÖK (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bugün KİT Komisyonunda görüşülen Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili değerlendirmeler aslında cumhuriyetimizin başından bugüne kadar geldiği noktada bir ülkenin kendi kültürüne, kendi millî değerlerine ve kendi tarihine ne kadar hoyratça saldırıldığının ve şartlı olarak bağışlama yapılan bir konuda nasıl ağır biçimde ihlallerin, hukuk ihlallerinin, kişi temel hak ve sınırlamaların ötesinde Anayasa ihlallerinin, miras hukuku ihlallerinin, medeni hukuk ihlallerinin her birinin birer ardı ardına son derece ağır biçimde gerçekleştiği bir konudur Atatürk Orman Çiftliği.
Bütün dünya ülkelerine baktığınız zaman, herkes, geçmişten gelen tarihî birikimlerini, tarihî miraslarını çok daha da geliştirerek, daha da zenginleştirerek korur ve bunu kendilerinden sonra gelen nesillere emanet ederken Türkiye'de ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bizzat kendi malı olan Atatürk Orman Çiftliğini şartlı olarak bağışladığı ve vasiyet ettiği bir konuda "Mirası ve vasiyeti bu kadar hoyratça nasıl çiğnenebilir?" sorusunun cevabını arıyoruz esasında bugün burada.
Şimdi, az önce Sayın Genel Müdürü izledim, 55 bin dönümden 33 bin dönüme düşen bir toprak arazisini tartışıyoruz bugün. Neredeyse yarısını kaybettiğimiz ve Atatürk'ün iradesine aykırı olarak bunların hukuksuz biçimde -elbette bunların kılıfları bulunmuş, kanun çıkartılmış- sit alanlarıyla ilgili, birinci derece sit alanlarıyla ilgili koruma kurullarının kendi tarihî görevlerini tahrif ederek ve çiğneyerek sit kurullarında birinci dereceden üçüncü dereceye düşürdükleri toprak arazisini başka yerlere kiralamak, bu konuda daha sonra elden çıkartmak suretiyle 55 bin dönümden 33 bin dönüme düşen bir arazi parçasını konuşuyoruz bugün. Bugün konuştuğumuz aslında Türkiye'nin bir utancıdır değerli arkadaşlarım. Bugün, keşke, biz, 55 bin dönüm olarak vasiyet edilmiş ve bağışlanmış olan bir arazinin bugün yine 55 bin dönüm üzerinde neler yapılabildiğini konuşabilseydik.
Burada getirilen topraklar... Satış kararıyla, kiralama kararıyla ya da protokollerle devredilen ve devredildiği kuruluşun hangi amaçla kullandığının denetlenemediği bir toprak arazisidir Atatürk Orman Çiftliği. Bu, en başta altını çizmemiz gereken bir husustur ki bu konu, bugün konuştuğumuz konu bugün tarihimize bir ihanettir, Atatürk'ün mirasına, bağışlamasına bir ihanettir, saygısızlıktır. Bir ülkenin kendi millî değerlerine, tarihine, kültürüne, topraklarına ve kurucu iradesinin Türkiye'nin tümüne bağışladığı ve vasiyet ettiği bir arazide kurucu iradesine yaptığı büyük bir saygısızlıktır, hoyratça bir saldırıdır. Bunun adını çok iyi koymamız gerekiyor ve bu hoyratça saldırıların giderek de arttığı bir süreçten geçiyoruz. Türkiye'de tarımın gelişmesi, makineli üretimin artırılması yönünde Atatürk'ün o büyük iradesini görmezden gelen bu anlayış bilinmelidir ki Türkiye'deki rantın adıdır, rantın adıdır. Rant adına peşkeş çekilen bir arazi parçasını konuşuyoruz bugün ne yazık ki. Bu arazi parçasını, bu arazinin tümünü keşke bugün çok daha iyi değerlendirebilseydik ve konuşabilseydik.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Atatürk Orman Çiftliği arazisinin geçmişten bugüne gelen uygulamalarına baktığınızda, birer birer elden çıkartılan parçaların önce bir kanuna bağlandığını görüyorsunuz, bir kanun arkasına sığınılıyor. Bu kanunların tümü Atatürk'ün vasiyetine aykırıdır değerli arkadaşlarım, çıkartılmış olan kanunların tümü. Aslında oradan kopartılanlar arazi parçaları değil, Atatürk'ün kimliği yok edilmek isteniyor.
OSMAN ÖREN (Siirt) - Çok abartıyorsunuz ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Tabii, tıpkı bugün yapıldığı gibi.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Neyi abartıyoruz ya? Allah Allah!
LEVENT GÖK (Ankara) - Tıpkı bugün yapıldığı gibi.
OSMAN ÖREN (Siirt) - Güneydoğu Anadolu'da binlerce dönüm arazi yakıldı...
LEVENT GÖK (Ankara) - Şimdi, Sayın Müdür diyor ki...
OSMAN ÖREN (Siirt) - Otuz yıldır orada kan akıyor...
BAŞKAN - Osman Bey, lütfen...
LEVENT GÖK (Ankara) - Verilen...
BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...
LEVENT GÖK (Ankara) - Söylediğinizin ne alakası var?
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
LEVENT GÖK (Ankara) - Söylediğinizin ne alakası var konuyla, söylediğinizin ne alakası var? Niye hiddetleniyorsunuz?
BAŞKAN - Arkadaşlar...
LEVENT GÖK (Ankara) - Ne hiddetleniyorsunuz? Saygısızca davranmayın.
BAŞKAN - Arkadaşlar lütfen... Cevap verirsiniz...
LEVENT GÖK (Ankara) - Saygısızca davranmayın. Oturur cevabını verirsiniz...
BAŞKAN - Osman Bey, siz de birazdan...
LEVENT GÖK (Ankara) - Oturur cevabını verirsiniz.
Yalan mı bu söylediklerim?
OSMAN ÖREN (Siirt) - Yalan söylüyorsunuz tabii.
LEVENT GÖK (Ankara) - Nerede yalan söylüyorum?
BAŞKAN - Birazdan cevap verirsiniz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Arkadaşlar....
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, lütfen arkadaşa müdahale edin.
BAŞKAN - Sayın Gök, bir dakika...
Arkadaşlar... (Gürültüler)
Osman Bey...
LEVENT GÖK (Ankara) - Sen niye alınıyorsun üzerine?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Bunu dışarı atın!
BAŞKAN - Osman Bey, bir dakika...
Sayın Öğüt...
LEVENT GÖK (Ankara) - Böyle şey mi olur ya?
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Sen kimsin de...
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş...
Sayın Öğüt...
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Özür dilesin!
BAŞKAN - Arkadaşlar... (Gürültüler)
Adnan Bey...
OSMAN ÖREN (Siirt) - Otur yerine!
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - "Otur" deme ya, "otur" deme...
BAŞKAN - Mustafa Bey...
Arkadaşlar, lütfen...
Müsaade eder misiniz... (Gürültüler)
LEVENT GÖK (Ankara) - Niye alınıyorsunuz siz?
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...
LEVENT GÖK (Ankara) - Niye alınıyorsunuz?
BAŞKAN - Arkadaşlar...
OSMAN ÖREN (Siirt) - Ne konuşuyor...
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Komisyonda konuşmayacak da nerede konuşacak?
BAŞKAN - Sayın Akar...
Sayın Sarıbaş...
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Şov yeri burası değil!
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş...
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, lütfen sükûneti sağlayınız.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Özür dilesin...
BAŞKAN - Bakın, arkadaşlar...
Sayın Öğüt...
LEVENT GÖK (Ankara) - Bu arkadaşımız niye rahatsız oldu ben anlayamadım.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika lütfen...
Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Gök...
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Bunun sayesinde oldu...
BAŞKAN - Arkadaşlar, birbirimizi dinleyeceğiz, önce birbirimizi dinleyelim. Daha sonra, bakın...
OSMAN ÖREN (Siirt) - Şov yapıyorlar ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Kimsenin burada şov yaptığı yok, terbiyesizlik etme!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
Sayın Gök, lütfen cevap vermeyin.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Temiz dil kullan sen de, ayıp ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben burada sana hakaret mi ettim, hakaret mi ettim ben sana?
BAŞKAN - Osman Bey... Osman Bey...
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben sana hakaret mi ettim?
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Şuna baksana ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Terbiyesize bak...
Sayın Başkan, nedir...
BAŞKAN - Arkadaşlar, bakın...
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Temiz bir dil kullanman lazım bak.
LEVENT GÖK (Ankara) - Olur mu öyle bir şey?
BAŞKAN - Sayın Gök...
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Bir milletvekiline "terbiyesiz" diyemezsiniz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Saygı içerisinde...
BAŞKAN - Sayın Gök, lütfen...
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Temiz dil kullanın ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - Yaptığı terbiyesizlik. Buna engel olun lütfen.
BAŞKAN - Bir dakika...
Arkadaşlar, şimdi, lütfen...
LEVENT GÖK (Ankara) - Böyle bir şey yapabilir mi?
OSMAN ÖREN (Siirt) - Grup Başkan Vekili bu mudur...
BAŞKAN - Osman Bey...
LEVENT GÖK (Ankara) - Konuşmamı kesme hakkın yok senin.
BAŞKAN - Bakın, arkadaşlar, şimdi, birbirimizi dinleyeceğiz.
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - "Otur" diye talimat veriyorsun, sen kimsin ya?
MEHMET ALİ OKUR (Kocaeli) - Sen kimsen, o da o!
BAŞKAN - Öncelikle birbirimizi dinleyelim, daha sonra söz alıp cevap verelim arkadaşlar. Böyle olmaz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Özür dilesin...
LEVENT GÖK (Ankara) - Ne söyledik de rahatsız oldun, ne söyledik de rahatsız oldun?
BAŞKAN - Osman Bey...
LEVENT GÖK (Ankara) - Ama bir toparlayın ortalığı.
BAŞKAN - Sayın Öğüt...
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Susturamazsın, bu Mecliste herkes konuşacak.
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Sarıbaş...
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - "Otur" diyemezsiniz arkadaşlar...
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, bakın, lütfen...
ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Kimse kimseye talimat veremez Sayın Başkan.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Siz de veremezsiniz Sayın Başkan. Ayıp ya!
BAŞKAN - Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, Komisyonumuza biliyorsunuz yoğun bir basın ilgisi var. Şu anda bakın bu konuşmalarımızı, bu değerlendirmelerimizi... Hepimiz birbirimizi dinleyeceğiz, konuşacağız. Daha sonra söz alıp cevap verebilirsiniz arkadaşlar. Birbirimize laf atarak, bağırarak çağırarak burada Komisyon toplantısı yapamayız. Sayın Gök'ün kastını aşan ifadeleri olursa ben uyarırım zaten.
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben de haddimi bilirim zaten, merak etmeyin.
BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben burada kimseyi itham ederek konuşmadım.
BAŞKAN - Bu noktada değerlendirmeleri özgürce ne ifade etmek istiyorlarsa etsinler. Burada sizler, iktidar mensubu milletvekili arkadaşlarımız da söz alıp gayet güzel bir şekilde cevap verebilirsiniz. Sabırlı olalım, birbirimizi dinleyelim, netice itibarıyla tahrik de etmeyelim. Konuşmalarımızda lütfen bu çerçevede hareket edersek... Varsa sorularımız, yöneltmek istediğiniz sorular varsa onları da yöneltin.
Değerlendirmelerinizi de lütfen toparlayın Sayın Gök.
Buyurun, devan edin.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, ben, bir kere çok üzüldüm böyle bir tavırla karşılaştığımdan dolayı. Ben, KİT Komisyonu gibi Türkiye'nin en önemli bir komisyonunda yani Atatürk Orman Çiftliği gibi önemli bir meselenin bir sağlıklı ortamda tartışılacağını varsayarak buraya geldim.
BAŞKAN - Öyle de devam edeceğiz.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) - Elbette.
Ben, hiç kimseyi itham etmedim. Arkadaşımız neden üzerine alındı, kendisi onu daha sonra açıklar ama bir Grup Başkan Vekiline "Şov yapamazsın." diyen bir arkadaşınızın söylediği de saygısızlıktır. Böyle bir konuda lütfen müdahale edin.
BAŞKAN - Karşılıklı olarak uzatmayalım Sayın Gök.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - "Terbiyesiz" demek de saygısızlık ama Sayın Gök, Sayın Başkan Vekili.
LEVENT GÖK (Ankara) - O tavrın kelime karşılığı odur.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Ama bakın, yani bir grup başkan vekiline yakışmayan tarzda konuşuyorsunuz.
BAŞKAN - Konumuza dönelim.
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben burada kimseyi itham etmedim.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Bir milletvekilini terbiyesizlikle itham ediyorsunuz.
LEVENT GÖK (Ankara) - Siz arkadaşınızı susturun lütfen.
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Yakışıyor mu, yakıştırıyor musunuz kendinize?
LEVENT GÖK (Ankara) - Bir konuşmaya müdahale etmenin karşılığı budur.
BAŞKAN - Sayın Gök...
ZİVER ÖZDEMİR (Batman) - Ama Başkan müdahale etti. Sizin hakaret etme hakkınız da yok.
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben kimseye hakaret etmiyorum, hiç hakaret etmiyorum. Niye alınıyorsunuz? Şurada konuşuyoruz...
BAŞKAN - Arkadaşlar, birbirimizi dinleyelim, varsa itirazlarımız bunları elbette ki söz alarak ifade edebiliriz ve bunu yaparken de uhuvvetle, suhuletle davranalım, kırmayalım birbirimizi. Bu yasama döneminin son yasama yılındayız, son aylarındayız. KİT Komisyonunun önemli bir gündemi var, Atatürk Orman Çiftliği gibi. Basınımızın da yoğun ilgi gösterdiği bir gündem. Bu nedenle, şöyle KİT Komisyonuna yakışır bir şekilde devam edelim konuşmalarımıza.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) - Şimdi, tabii, ortadan kaybolan arazilerin büyüklüğü elbette rahatsız edici bir boyuta ulaştı yani sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Şimdi, Sayın Genel Müdür de elden çıkartılan arazilerin geri alınmasıyla ilgili söylemlerde bulundu ama konunun üzerine ne kadar gidebileceksiniz, o konudaki iradeniz ne kadar geçerli olabilecek, onu bilemiyorum.
Bakın, esas söyleyeceğim konuya gelmeden önce şunu ifade edeyim: Az önce de ifade ettiğiniz Atatürk Orman Çiftliğinin kârı 2013 yılındaki bütçede ve 2012 yılındaki bütçede E cetveliyle hazineye aktarılıyor. Aslında, doğrusu, Atatürk Orman Çiftliğinin bünyesinde kalması gerekir bu kârın ki siz gerekli yatırımları yapabilesiniz. Burada esas temel konulardan bir tanesi budur. Yani Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün kendi işletme kârının hazineye aktarılması ve merkezî hükûmet tarafından ancak ne yapılabilecekse yönlendirilmeleri Atatürk Orman Çiftliğinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir.
Bilmiyorum, Sayın Müdürüm, katılıyor musunuz bu görüşüme? Yani kârınızın direkt hazineye değil, sizin uhdenizde kalması gerekir ki siz müdürlük olarak orada Atatürk'ün vasiyetine uygun yapabileceğiniz çalışmaları kendiniz planlayın ve yapabilin.
Şimdi, bakın, geldiğimiz makul bir noktayı söylüyoruz. Bu noktada itirazı olan var mı arkadaşlarım? Yok. Ama bu konu önemlidir bence ve Atatürk Orman Çiftliğinin korunması açısından da önemlidir. Çünkü burada nasıl oluyor bundan sonra? Bu kârın Bakan tarafından belirlenecek kısmı Atatürk Orman Çiftliğine veriliyor. Kârı Atatürk Orman Çiftliği yapıyor, para hazineye gidiyor. Bu paradan ne kadar kullanılacağını Bakan belirliyor. Siyasi iradenin tasarrufuna açık bir uygulama Atatürk Orman Çiftliğini korumaya yeterli değildir. Tam da tersine siyasi iradeyi işin içine çeker, şimdi tıpkı olduğu gibi.
Bakın, yine, Sayın Müdür buradayken ben hemen kendisine söyleyeyim, mahkeme kararıyla söyleyeyim, tartıştığımız, aylardan beri tartıştığımız ve tartışmaya da devam edeceğimiz, bizim "kaçak saray" diye adlandırdığımız Cumhurbaşkanının oturduğu bina ve açılan yollar... Bu konuda ne yaptınız? Yani bu da alınacak arazilerin içinde midir, bu yolları da kaçak saray binasına, Atatürk Orman Çiftliğinin mülkiyeti içerisine alabilecek misiniz, ne yapacaksınız?
Şimdi, burada, Sayın Başkan, mahkeme kararının hilafına yapılmış bir bina söz konusu. Elimde Ankara 5. İdare Mahkemesinin kapı gibi 26 sayfalık kararı var.
Sayın Müdür, ben, bu kararı size göndereceğim. Bu kararda bu binanın yapılmasıyla ilgili nazım imar planlarının ve açılan yolların iptaline ilişkin davada verilen yürütmeyi durdurma kararı ortadadır değerli arkadaşlarım. Eğer biz Atatürk Orman Çiftliğini korumaya başlayacaksak önce bu mahkeme kararlarının uygulanmasından başlamamız gerekiyor. Ortada Anayasa'mız var, Cumhurbaşkanının Meclis huzurunda ettiği bir yemin var, "Anayasa'ya, hukuka, demokrasiye saygılı ve bağlı kalacağıma, sadakatli olacağıma" diye. Anayasa'mızın mahkeme kararlarının herkesi bağladığını, idareyi bağladığını bizzat işaret eden hükümleri var. Hepimiz milletvekili olarak yemin ettik.
Peki, bu tabloda mahkeme kararıyla durdurulmuş olan ve imar planları iptal edilmiş olan ve yolların da iptal edildiği bir mahkeme kararı ortadayken Atatürk Orman Çiftliği arazisine yapılmış olan bu binayı ne yapacaksınız?
BAŞKAN - Yalnız orada bir düzeltmeye ihtiyaç var Sayın Gök, Atatürk Orman Çiftliği arazisi değil orası... Atatürk Orman...
LEVENT GÖK (Ankara) - Efendim şimdi öneri ama elden çıkartılan...
BAŞKAN - İyi de bu orayla alakalı değil. Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde yapılmış bir bina değil. Atatürk Orman Çiftliğinin müdahil olduğu herhangi bir dava da söz konusu değil. Ben bilgi olarak size bunu aktarmış olayım.
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben şu soruyu sorayım: Yani bu bina Atatürk Orman Çiftliği arazisinden kopan arsalar üzerine mi yapılmıştır?
BAŞKAN - Değil. Bu, kopan derken hangi tarihte koptuğunu ifade edelim.
LEVENT GÖK (Ankara) - Yani bu bina nerede yapılmıştır?
BAŞKAN - Bakın 1938'den 1950'ye kadar yani Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı döneminde 7.372 dönüm arazi çeşitli kuruluşlara dağıtılmış.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan soru o değil.
BAŞKAN - Bakın bir dakika, ben devam edeyim.
1938'den...
LEVENT GÖK (Ankara) - Benim şu soruma cevap verin.
BAŞKAN - Bakın "33 bin dönüm araziye düştü." ifadenizden yola çıkarak söylüyorum. Burada tabii 1938-1950'li yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı döneminde idare meclisi kararıyla 7.372 dönüm arazi çeşitli kuruluşlara dağıtılmış. 1953'te 195 dönüm, 1954'te 8 bin dönüm, 1957'de, keza 1983 yılına kadar 18 bin dönüm arazi dağıtılmış. Ondan sonra herhangi bir kanunla dağıtılan bir arazi yok, arazi kaybı yok.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Orman Bakanlığına verilmiş olan, Orman Bakanlığına aktarılmış olan arazi üzerinde, yani yürütmenin bir organına verilmiş bu arazi, onun üzerinde de şu anda Başbakanlık tarafından yapılmış olan bina var, Cumhurbaşkanlığı Sarayı olarak da kullanılıyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Orman Bakanlığına hangi şartlarda, hangi amaçla verilmiş?
BAŞKAN - Yani konu aslında şuradan açıldı: Atatürk Orman Çiftliğinin müdahil olduğu herhangi bir dava söz konusu değil. Otuz altı tane dava açılmış, bu davalar devam ediyor, kimisi temyiz sürecinde, bölge idare mahkemesi... Ama Atatürk Orman Çiftliğinin müdahil olduğu, ona açılan bir dava da söz konusu değil. Kimisi Kültür ve Turizm Bakanlığına kimisi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına açılmış davalar. Aslında Atatürk Orman Çiftliğinin yani bugün gündemimizde olan Atatürk Orman Çiftliğiyle söz konusu Cumhurbaşkanlığı Sarayının bir ilgisi yok değerli arkadaşlar.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, Atatürk'ün vasiyet ettiği arazinin bütünlüğünü göz önüne aldığınız zaman...
BAŞKAN - O zaman, çimento fabrikasını da tartışalım.
LEVENT GÖK (Ankara) - Evet.
BAŞKAN - Yani diyelim ki neden çimento fabrikası orada kuruldu? Traktör fabrikası, bira fabrikası, akaryakıt istasyonları...
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) - Sayın Başkan, ben de bir şey sorayım...
BAŞKAN - Bir saniye, bir saniye.
Ben sadece şu uyarıyı yapma ihtiyacı duydum konu Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili bugün değerlendirdiğimiz konular içerisinde Sayıştay tarafından yani önerilen öneriler arasında Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde şu gün itibarıyla takip edilen arazilerin Cumhurbaşkanlığı Sarayıyla ilgili olmadığını ifade ediyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Yani 1 no.lu öneride okuduğumuz arazilerle oranın bir alakası yok. O tabii çok eski.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, burada kastettiğim sadece beş, on yıllık bir projeksiyon değil yani tümünü ben kastederek söylüyorum. Benim burada ifade ettiğim, 55 bin dönümden 33 bin dönüme dönüş hikâyesini konuşuyorum ben burada.
BAŞKAN - Yani burada Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatından sonra da 1938'den itibaren 1950'ye kadar böyle bir suç işlenmişse, böyle bir hata yapılmışsa Cumhuriyet Halk Partisinin de iktidar olduğu dönemde de bunlar yapılmış.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan...
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Sayın Başkan, ne amaçla o zaman verilmiş? Tarım Bakanlığına verilmiş, Zirai Donatım Kurumuna verilmiş, bunları siz özelleştirdikten sonra zaten amacından çıktı bu tahsisler. Yani saptırmayın konuyu.
LEVENT GÖK (Ankara) - Ben size hiç saptırmadan...
BAŞKAN - Çimento fabrikasının ne alakası var?
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Niye dönüştürdünüz sonra?
BAŞKAN - Hayır tarımsal amaçlı...
LEVENT GÖK (Ankara) - Şimdi vasiyet şartlıdır Sayın Başkan yani tarımsal amaçlı kullanılması vasiyetidir. Yani burada zirai aletlerin geliştirilmesi de vasiyetin kapsamı içerisindedir ve tarımsal amaçla gerçekleştirilmesi de vasiyetin içerisindedir. Bizim bakacağımız irade bu. Yani buradaki tahsis edilen arazilerin tahsis amacı nedir, ben onu tartışmak istiyorum. Yani Atatürk'ün vasiyetine uygun tahsisler yapılmış mıdır yapılmamış mıdır?
BAŞKAN - Yapılmamıştır, geçmişte de yapılmamıştır.
LEVENT GÖK (Ankara) - Benim tartışmak istediğim konu bu. Ayrıca konunun bir başka boyutu da, biliyorsunuz burası daha önce birinci derece sit alanı ilan edilen bir arazi parçası. Bu arazi parçasındaki birinci derece sit alanlarının nasıl birinci derece sit alanlarından çıkartıldığı konusu. Bunların hepsinin ayrı ayrı incelenmesi gerekir. Eğer biz gerçekten burada ciddi bir çalışma yapacaksak -buradaki bütün arkadaşlarımı da tenzih ederek söylüyorum, sizi de, hepinizi de tenzih ederek söylüyorum- çalışmanın bu şekilde yapılması gerekir ve arazinin bağışlama ve vasiyet senedine uygun kullanılıp kullanılmadığı ve birinci derecede sit alanından nasıl çıkartıldığı meselesidir konumuz Sayın Başkan. Koruyabileceksek bu şekilde biz Atatürk Orman Çiftliğini koruyacağız. Bu konulardaki irademiz bu şekilde oluşacaksa KİT Komisyonunda bundan sonraki görevlerinde bu arazinin üzerindeki sorumluluğu yerine getirmiş oluruz diye düşünüyorum. Yani iki amaçlı tartışmakta yarar var. Bir, arazinin tahsis edildiği alanlar tarımsal amaçlı mıdır? Zirai ekipmanları geliştirmek amaçlı mı kullanılmıştır? Üçüncüsü, birinci derece sit alanından nasıl olmuştur üçüncü derece sit alanlarına dönüştürülmüş ve yolların açılmasına, başka alanların yapılmasına fırsat verilmiştir? Konunun bu boyutuna baktığımız zaman bunda elbette önem arz eden bir husus ortaya çıkıyor. Biz bundan sonraki çalışmalarımızda da bu tip uygulamaların önüne geçebileceğimizi irademizi ortaya koyabilirsek, bundan sonra Atatürk Orman Çiftliğinin hiç olmazsa geri kalan arazisinin korunması söz konusu olacaktır. Yani amaca kullanım ve sit alanlarının korunması amacı.
Bu nedenle, ben fazla da isterseniz sözlerimi de uzatmayayım. Ama diğer arkadaşlarımız da gündeme getireceği konularda...
BAŞKAN - Onlar da tamamlarlar eksik olan kısımları.
LEVENT GÖK (Ankara) - Öncelikle, bir kere Atatürk Orman Çiftliğinin bütçesinin hazine tarafından değil, bakan tarafından değil bizzat kendi tarafından kullanılmasını ben öneriyorum. Bunun çok daha uygun olacağını ve bir dahaki çalışmalarda da, önümüzdeki çalışmalarda da bütün o, 55 bin dönümlük araziye nasıl ulaşılabilir çalışmasının yürütülmesini, ayrıca arazinin de amacına tahsisli kullanımının önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Bunun ötesinde yapılacak değerlendirmeler bizi başka noktalara götürür değerli arkadaşlar. Ortada bir vasiyet vardır, bir şartlı bağışlama vardır. Biz bu amacına uygun dönebiliyor muyuz, dönmüyor muyuz, konumuz budur.
Sayın Başkan, teşekkür ederim.