KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben demin Sayın Değerli Yavilioğlu'nun bıraktığı yerden başlayayım. Dedi ki: "Bu Hükûmetin, bu iktidarın en kuvvetli olduğu alan bütçedir, bütçe disiplinidir, mali disiplindir." Mali disiplini sadece bütçe açıklarının gayrisafi millî hasılaya oranı olarak alırsak ya da kamu borcunun oranı olarak alırsak doğru olabilir, onunla ilgili olarak da tartışabilirim tabii ama mali disiplini veya bütçe disiplinini şöyle düşünmek lazım, bir de şu yönü var: Sabahki konuşmamda anlattım. Bu bütçe içerisinde, bu, kesin hesabıyla uğraştığımız 2013 bütçesiyle ilgili olarak 36 milyar liraya yakın bir yedek ödenek söz konusu ve 9,5 milyar liralık da ödenek üstü harcama söz konusu. Bunları bir arada değerlendirdiğiniz zaman, aslında Maliye Bakanlığının 2013 için ilave bir tamamlayıcı ödenek istemesi, yani ek bütçe istemesi gerekiyordu. Bunları yapmamışız. Yani Maliye Bakanlığı bizim adımıza bütçe yapmış, harcama yapmış, ödenek koymuş, ödenekleri dinlememiş, kendi adına istediği şekilde, istediği yere tahsisat yapmış. Yani bütçenin sekizde 1'ini Maliye Bakanlığı yapmış zaten, sizin elinizden bunu almış. Burada disiplin yoktur, mali disiplin de yoktur, bütçe disiplini de yoktur bu tarafından bakarsanız. O zaman da bütün bu hesaplamaların ne kadar doğru olduğuyla ilgili kocaman bir soru işareti oluşuyor. Onun için bu konu çok önemli.

Bakın, evvelki sene hiç rapor yoktu, ondan önceki sene de rapor yoktu. Geçen sene dış denetim genel değerlendirme raporu yoktu, faaliyet genel değerlendirme raporu yoktu ve mali istatistikleri genel değerlendirme raporu yoktu. Bu sene bu raporlar var ama bu sefer de Sayıştay raporlarının içerikleri yetersiz ve şu genel uygunluk bildirimine bakıyorsunuz, bu çok önemlidir, genel uygunluk bildirimine bakın, Sayıştay çok nezaketli, diplomasiyi de aşan bir üslupla yanlışlıkları, eksiklikleri anlatmış ama "Takdir Meclisindir." demiş, Meclisin takdirine sunuyor. Ya, bu kadar ödenek aşımı var, yedek ödenek kullanımı var, keyfî bazı uygulamalar var, bütün bunları nasıl görüyorsun da bu kadar nazik bir ifadeyle anlatıyorsun, ondan sonra da "Uygundur." diyorsun. Uygun olmama hâli nasıl olabilir bir bütçenin? Uygun olmama hâlini ben o zaman anlamıyorum. Yani bir bütçede ek bütçe yapılma zorunluluğu olsun da o bütçeye Sayıştay tarafından uygunluk verilsin, bunu anlayamıyorum, onun için ben Sayıştayı eleştiriyorum.

Ayrıca, biz kamunun performansını hiçbir zaman, şu dört sene içerisinde, ölçemedik. Kamunun performansı -iktidar milletvekilleri veya muhalefet, fark etmez- nasıldır, nasıl çalışmıştır, ne kadar verimli olmuştur? Bu kurumlarla ilgili, biraz önce Adil Bey'in söylediği kurumlar önümüze geldiğinde "Ya, bu kurum hakikaten bak, Sayıştay raporuna göre çok verimli çalışmış, çok üretim yapmış, hedefleri doğrultusunda, kurumun amaçları doğrultusunda çok güzel çalışmalar olmuş." diyebileceğimiz tek bir rapor gelmedi önümüze veya "Yasaya, hukuka aykırı işler yapılmış ve buradaki yöneticilerde de cezalandırılmış." diye bir rapor da gelmedi. Bazı raporlar var, mahkemeye verilmiş ama sonucunu bilmiyoruz. Sadece "Uygundur." deyip geçiyor. Yani Sayıştay denetiminin hiçbir anlamı kalmadı artık. Böyle bir denetim olamaz, böyle bir bütçe hakkı olamaz, böyle bir...

Yurt dışına da gittik, bir çoğunu gördük. Biraz önce buradaydı, Recai Başkanla beraber biz INTOSAI'nin toplantısına katıldık geçen sene. O küçücük ülkeler, daha yeni devlet olmuş ülkeler bizden daha iyi yapıyor bütün bunları. Ben utandım. Gerçekten bu işleri bizden çok daha iyi yapıyorlar. Bizim bu yaptıklarımızın hiçbir anlamı yok. Yani burada bu kalabalık gece yarılarına kadar toplanıyoruz bir ay süresince, sonra da Genel Kurulda bütün bu işleri yapacağız ama hiçbir anlamı yok. "Bütçe hakkı" diye bir kavram yok, "denetim" diye bir şey yok. "Bize şimdiye kadar şu kurumların ne kadar verimli çalıştığını Sayıştay raporları anlatmıştır. İyi oldu, görüyoruz, öğrendik." diyebileceğimiz bir durum var mı? Yoktur. Ne sizin için ne bizim için böyle bir durum söz konusu değil. Üzerinde tartışabileceğimiz bir Sayıştay raporu var mı? Hiçbir zaman olmadı. Oturacağız, tartışacağız, o kurumun performansını ölçeceğiz. Böyle bir şey katiyen olmuyor.

Dolayısıyla da Sayıştay denetiminin de bir anlamı yok, bu sistemin de bir anlamı yok, bütçe hakkının da bir anlamı yok, artık kalmadı. Onun için biz bu kurumu eleştiriyoruz ki biz bir de ilave olarak -cevabını da bekliyorum- birkaç seneden beri E cetveli içerisine bütçe dışına alınan bazı şeyler var, yani daha önceki fon uygulamaları gibi, bütçe dışı fonlar gibi özel hesaplar oluşturuluyor, maalesef bazı, 7-8 tane bütçeyle ilgili olarak belli meblağlar -Sayın Müsteşar anlattı- bütçenin dışında bir şekilde harcanıyor. O zaman İçişleri Bakanlığına da parayı verelim buradan geçtikten sonra, "Al sana şu kadar bütçe, kendin harca kendi bildiğin usullerle." diyelim, Dışişleri Bakanlığına, Tarım Bakanlığına. Yani bunun çok istisna olarak 8-10 kurumda yapılmasıyla bütün hepsinde yapılması arasında bir fark yoktur. Bu, bütçe prensiplerine bütün dünyada aykırıdır. Bu fon bütçenin istisnai bir durumu, çok anormal bir durumu. Bunlar bütçe disiplinini göstermiyor, tam tersine bir disiplinsizlik olduğunu gösteriyor.

Bir de, Cengiz Bey size söyleyeyim: Şimdi, o dönemlerde, gerçekten, dediğiniz kadar rezalet bir durum vardır kamu için ama o dönemlerde kamu için, o sıkıntıların olduğu dönemlerde, cumhuriyet tarihinin en büyük krizinde bile vatandaşın durumu bu kadar kötü değildi, 2,5 milyon insan kredi kartı borçlusu değildi, sürünmüyordu. Şimdi vatandaşın, özel sektörün durumu kötü, hiç kimse yarınına iyi gözle bakamıyor ama kamunun durumu iyi. Biz de onla övünüyoruz. Bu durumdayız maalesef.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.