KOMİSYON KONUŞMASI

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - İzahatta bulunmak için değil, milletvekili olarak söz istediği için söz veriyorum.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - İzahatta bulunma gibi mükellefiyetimiz söz konusu değil ama değerli büyüklerimizin buradaki bir kısım söylemlerine açıklık getirmek, bizim de kendi zaviyemizden bakış açımızı yansıtmamız gerekiyor ve onu kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle Sayın Erdoğan, bir sataşma niteliğinde değil, asla ve asla değerlendirilmesin. Hep Anayasa'ya aykırılık... İki maddenin özellikle Anayasa'ya aykırı olduğunu çok net bir şekilde aykırılık olduğunu ifade etti ve ifade ederken de kolluğa verilen bir kısım yetkilerle alakalı... Bakın, işin özü itibarıyla şunu söylemek lazım: Maalesef, Hükûmetten gelen tasarıda şunu görüyoruz biz: Demin Sayın Serindağ'ın da ifade ettiği gibi, 2008'den önce var olan bir yetkinin 2008'de kaldırılmış olması ve 2014 yılı itibarıyla tekrar getiriliyor olmuş olmasındaki gerekçeler nedir diye bunu sormak lazım, Anayasa'ya aykırı olarak değil.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Hükûmet mi değişti?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Hayır, bakınız, şimdi Anayasa'ya aykırılık dediğimiz zaman, o zaman Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 156'ncı maddesi var. Burada "Zabıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin aydınlatılması için lazım gelen acele tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu makam ve memurlar tanzim ettikleri evrakları doğrudan savcılığa göndermekle yükümlüdür." ibaresi var, 156'ıncı maddede. Şimdi, bu madde 5442 sayılı Kanun'un 10'uncu maddenin (E) bendi, şu anda mülga edilmiş olan bir bentte şu şekilde ifade ediliyor: "Vali lüzumu halinde Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 156'ncı maddesinde yazılı yetkileri kullanmaları konusunda adli kolluk üst ve astlarına emirler verebilir." diyor. Yani, valinin bu yetkisi evveliyatında var, nerede var? 5442 sayılı kanunun 10'uncu maddesinin (E) fıkrasında var. Bu ne zaman mülga olmuş? 2008 yılında 5728 sayılı Yasa'nın 578'inci maddesiyle mülga olmuş.

Şimdi, bir taraftan Avrupa Birliği uyum çerçevesi içerisinde yargı erki bir kısım düzenlemeler yapılmasını istiyor ve idarenin elinde olan bir yetkiyi, valinin elinde olan bir yetkiyi 2008 yılında kaldırttırıyoruz ama sonraki uygulamalarda bakıyoruz ki bu kaldırılan yetkilerin maalesef yargı erki tarafından da düzgün kullanılmadığı ortaya çıktığı için bu takdirde tekrar bu düzenleme getiriliyor. Dolayısıyla, bunun Anayasa'ya aykırılığı iddia edilemez ama şunu diyebilirsiniz: Ya 2008'de kaldırdığınızı 2014'te niye getiriyorsunuz? Bu son derece makul bir söylem gerçekleşebilir.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - O zaman benim tezimi doğruluyorsun. Avrupa Birliği için değiştirdiniz.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Evet ama Avrupa Birliğinin talepleri doğrultusunda uyum süreci içerisinde...

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Türk halkının ihtiyacıysa niye değiştirdiniz?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Müsaade ederseniz Celal Bey, onu ben izah edeyim.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Onu diyorum, Avrupa Birliği için diyorum.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Şimdi, Avrupa Birliği uyum süreci içerisinde maalesef bir kısım değişiklikler yapıldı ama istediğiniz kadar siz bu değişiklikleri Avrupa Birliği uyum sürecinde yapın, bu ülkenin yapısına uymuyorsa, şartlarına uymuyorsa, alanda uygulama kabiliyeti yoksa, eninde sonunda tekrar bunu değiştirmek gibi bir yükümlülüğünüz doğuyor ve buradaki bu maddede de yapılan düzenleme bu. Ama şunu söyleyebilirsiniz, diyebilirsiniz ki: Ya burada ben gördüm, keyfî bir, gece toplantı ve gösteri yürüyüşü olacak, bununla alakalı olağanüstü hâl ilan eder gibi bir cümle. Böyle bir şeyin olması mümkün değil çünkü 7'nci maddenin (2)'nci fıkrasında "Şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması durumu ilde vali, birden çok ili kapsıyorsa İçişleri Bakanı tarafından tespit edilir." diyor. Ha, bu konuda, ya vali burada tespit ediyor da birden çok ili kapsayacak şekilde bu düzenlemeyi yapmasına zaten gerek yok ki İçişleri Bakanlığının diyebilirsiniz çünkü İçişleri Bakanının zaten bütün bölgedeki valileri koordine etmek gibi bir yükümlülüğü var, kanunda da böyle bir inisiyatif var, bu fazla olmuştur denilebilir, bu tartışılabilir. Bunu da anlayışla karşılıyoruz ama şunu özellikle ifade edeyim ki, bu düzenlemenin Anayasa'ya aykırılık iddiası şu an itibarıyla uyuşmamaktadır gerçekle çünkü 2008 öncesinde var olan düzenleme yirmi yıl gibi bir uygulamada yerini almış ve vali bu yetkileri de kullanmıştır. Dolayısıyla, bu yetkilere tekrar dönülmektedir. Burada Anayasa'ya aykırılıktan bahsetmek mümkün değil.

Bir de şu hususu özellikle beyan edeyim: Burada (G) fıkrasında "Vali, lüzumu halinde, kolluk amir ve memurlarına suçun aydınlatılması ve suç faillerinin bulunması için gereken acele tedbirlerin alınması hususunda doğrudan emirler verebilir." Eski mevzuata göre. Ve hemen devamında şunu ifade ediyor: "Kolluk bu emirleri mevzuatta belirlenen usule uygun olarak yerine getirir." Yani, kolluk bir faaliyet gösterecekse burada Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu'na göre hareket etmekle yükümlü. Yani "mevzuat" derken tek tek hangi kanunun uygulanacağına dair hüküm yazılmamış ama genel bir tanımlamayla mevzuat da burada ifade edilmiş. Bu hususu da açıklama gereği duydum. İnşallah bu maddeyle birlikte...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bu, fazladan bir madde.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Yani, buradaki fazlalık belki şu son cümle olabilir, İçişleri Bakanıyla alakalı hadise ama diğerlerinin şu an itibarıyla ihtiyaçtan doğduğunu çok netliğiyle yürütme erki bunu ifade ediyor. Demin de söylediğim gibi, bu düzenlemeleri yaparken bazen kümülatif olarak hareket ediyoruz ama alanda eksiklikleri hissedildiğinde tekrar dönme gereği duyuluyor. Buradaki düzenleme de bana göre böyle bir düzenleme.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, böyle bir açıklama imkânı verdiğiniz için, görüşlerimizi paylaşma fırsatı verdiğiniz için.