KOMİSYON KONUŞMASI

ATAY USLU (Antalya) - Evet, ederiz mutlaka. Tabii ki biz bu kanun teklifini hazırlarken çalıştık.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani Anayasa'yla değiştirdiniz.

BAŞKAN - Mahmut Bey, lütfen... Sorunuz anlaşıldı.

ATAY USLU (Antalya) - Söylediğiniz kanunun ismi arkadaşlar, o kanunun ismi. Biraz önceki okuduğunuz bir kanun ismidir. Ha biz burada otururuz deriz ki: "Bu kanun ismini de değiştirelim." Biz o kanunun içinde bir değişiklik yapıyoruz, Sıkıyönetim Kanunu değil. Bir daha okuyun kanunu.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Okuyorum, değil, değil.

ATAY USLU (Antalya) - Görürsünüz, o bir Sıkıyönetim Kanunu değil, o bir başlık, kanunun metni.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değil, değil, kanun o, kanun. Bakın, 1402 sayılı bakın...

ATAY USLU (Antalya) - Tamamını okuyun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben otuz yıllık avukatım arkadaşlar.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hayır, 4045 sayılı Kanun'dan bahsediyoruz.

ATAY USLU (Antalya) - 4045 sayılı bir Kanun'dan bahsediyorsunuz.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - 4045 sayılı Kanun'un ismi nedir Sayın Tanal? 4045 sayılı Kanun'un ismi nedir?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, siz başını okuyorsunuz, sonunu okumuyorsunuz; burada bir yanlışlık var, yapmayın.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Bakın, 4045 sayılı Kanun'un ismi nedir, onu söyleyin.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, 1402 sayılı Kanun'un ismi nedir, onu size soruyorum.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hayır, 4045 sayılı Kanun'un ismi nedir?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben size soruyorum: 1402 sayılı Kanun'un ismi nedir?

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hayır, 4045 sayılı Kanun'un isminden bahsediyoruz biz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sıkıyönetimi Anayasa'yla kaldırdınız ya, uyuyorsunuz, daha farkında değilsiniz yani yaptığınızın.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hayır, 4045 sayılı Kanun'un ismini siz söyleyin bana.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Arkadaşım, otuz yıllık avukatım ben.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Ya kaç yıllık olursan ol bana ne.

BAŞKAN - Efendim, Sayın Yel, izin... Sayın Yel...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bilmiyorsun işte, bilmediğin için...

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Daha kanunun adını okumayı bilmiyorsun ki, kanunun adını okumayı bilmiyorsun.

BAŞKAN - Sayın Yel... Sayın Yel...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz bilmiyorsunuz, bilsen bunu yapmazsın.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sen yazıp göndermişsin "Sıkıyönetim Kanunu" diye.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Olur mu? Ne demek istiyorsun? Ne demek istiyorsun? Sen mi biliyorsun sadece?

BAŞKAN - Sayın Yel... Sayın Tanal... Sayın Tanal... Efendim, bir saniye...

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sen yazıp göndermişsin, ne konuşuyorsun ya!

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kabadayılık yapmayın.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hayır, ben kabadayı değilim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Burası kabadayılık, afra tafra yeri değil.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Sen ithamda bulunuyorsun, ben de cevabını veriyorum, tamam mı, ben de cevabını veriyorum.

BAŞKAN - Mustafa Bey... Mustafa Bey... Mustafa Bey...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Burası kabadayılık yeri değil.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Kabadayılık yapmıyorum, ben sana cevabını veriyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu kanun...

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - 4045 sayılı Kanun'un ismini okuyoruz biz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - 1402 sayılı Kanun'a eş değer tutuyorsunuz, okur musunuz, Türkçe okumasını bilmiyorsunuz o zaman.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - 1402 sayılı Kanun'un da adının geçtiği kanunun ismini okuyoruz, tamam mı?

BAŞKAN - Mustafa Bey...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bilmiyorsunuz, bilmiyorsunuz, Anayasa'yla sıkıyönetimi kaldırıyorsunuz, ondan sonra gelip 1402 sayılı Kanun'la eş değer tutuyorsunuz.

ATAY USLU (Antalya) - Evet, ben bu konuda bir şey söylemek istiyorum.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Hem itham edeceksin, cevap verince de "kabadayı" diyeceksin, olur mu öyle şey?

BAŞKAN - Arkadaşlar... Mustafa Bey...

ATAY USLU (Antalya) - Bir şey söylemek istiyorum.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Mustafa Bey, bağırmayın, niye bu kadar bağırıyorsunuz ya? Niye bu kadar bağırıyorsunuz?

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - İtham ediyor, olmaz.

BAŞKAN - Mustafa Bey, bir saniye...

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Niye bu kadar bağırıyorsunuz? Siz kendiniz yazmışsınız "Sıkıyönetim Kanunu" diye. Bağırmaya gerek yok ki.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kim yazdı bunu?

BAŞKAN - Ya, bir saniye efendim. Ali Bey bir saniye, Ali Bey...

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Eğer böyle olacaksa bağıra bağıra sürdürelim burayı ya.

BAŞKAN - Ali Bey... Ali Bey, rica ediyorum ya, bir saniye...

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, bağırmasınlar.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Ben 4045 sayılı Kanun'un ismini okuyorum.

ATAY USLU (Antalya) - Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Uslu, yapma Ağabeyciğim.

ATAY USLU (Antalya) - Ben açıklama yapmak istiyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Eksiklikler, hatalar böyle bağırarak bastırılamaz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlar... Sayın Tanal...

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Sen itham ediyorsun, ben de cevap veriyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Beyefendi yanlışınızı böyle bağırarak bastıramazsınız.

BAŞKAN - Sayın Tanal... Sayın Yel...

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Yanlış falan değil, kanunun ismini soruyorum okuyamıyorsun.

BAŞKAN - Sayın Tanal... Sayın Yel... Yakışmıyor bakın, bir saniye bir şey söyleyeceğim ya, bir saniye efendim... Şimdi, arkadaşlar, işin başında...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu iktidarın, gücün verdiği şımarıklık Başkan, özür dilerim bu lafı sarf etmek istemezdim ama.

BAŞKAN - Yok, değil.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Bak, itham edip duruyorsun, sabahtan beri itham ediyorsun, öyle şey yok. İtham edersen cevabını alırsın.

BAŞKAN - Ama bakın burada bir yasa görüşmeye çalışıyoruz. Takdir edersiniz ki bu yasa da yeni dönemde Meclisin gerçek anlamda yasa üretmeye başladığı ve Meclisin kendisinin hazırladığı, üzerinde çok çalıştığı bir "ilk deneme" diyebileceğimiz bir teklif arkadaşlar.

Şunu bilmeni isterim Sayın Tanal: Sen hukukçusun, arkadaşlarımız da hukukçu. Bu konuyu bana da getirdiklerinde ilk itirazım bu oldu. "Biz sıkıyönetimi tarihe gömdük, Anayasa'dan kaldırdık, hâlâ burada böyle bir şey var." dedim. Yani atlanmış bir şey yok, onun bilinmesini arzu ederim.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Size de bağırdılar mı Sayın Başkanım, böyle bağırdılar mı size de?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, bu bağırmayı gerektirir mi?

BAŞKAN - Yok, o konuda Tanal da biraz sesini çok çıkarıyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özür dilerim, böyle bağırmayı gerektirir mi?

BAŞKAN - Estağfurullah, gerek yok, hiç yok ya, bir teknik konu konuşuyoruz, rica ediyorum iki tarafa, herkese.

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Ama itham ediyorsun bak.

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Usul hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN - Aydınlansın şu konu ki Sayın Tanal sonuçta "Gerekiyorsa bu bölümünü, maddenin başlığını değiştirelim çünkü aynı mantık." dedim. Tamam mı ama buradaki şey "4045 sayılı Güvenlik Soruşturması" diye bir Kanun var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - "Ve" ibaresini okuyun. Bakın "ve" diyor.

BAŞKAN - Bir bitireyim bakın "Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli İle Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - "Ve"...

BAŞKAN - ...Ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu..."

MAHMUT TANAL (İstanbul) - İkisi birlikte, iki kanun birlikte...

BAŞKAN - Şimdi, Güvenlik Soruşturması Yasası'na 1402'yle ilgili değişiklikleri eklemişler. "Bunu çıkaralım, ilga edelim." dedim ben arkadaşlar getirince, aynı mantık çünkü yok, Anayasa'da yok sıkıyönetim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tabii, kanunla değiştirilmiş temmuz ayında.

BAŞKAN - Meclis Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanı Korkut Bey'i çağırdım yani çalıştığımızı ifade etmek istiyorum. Hem İçişleri personeli hem onlar "1402'den yararlanan, ölen, onun mirasçıları, hakları iade edilenlerle ilgili hükümler var bu Güvenlik Soruşturması Yasası'na eklenen. Bunu yok ettiğiniz zaman ola ki yarın onlarla ilgili bir sorun çıktığında müracaat edeceğiniz meri mevzuatta hüküm kalmaz." dediler. Ama bu dediğini aynı şekilde öngördük, gerekirse bir daha da tartışabiliriz haberiniz olsun. Bunun için de ses yükseltmeye asla gerek yok. Ortalığı kim yumuşatabilir diye şeye söz vermek istiyorum.

ATAY USLU (Antalya) - Başkanım, bir açıklama yapmak istiyorum.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan...

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, bir şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Bu minval üzere...

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Bağırmak gerekmiyor.

BAŞKAN - Gerek yok ya, sakin olalım.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, bir şey söyleyeceğim. Şimdi, Tanal'ın söylediği, bir tespit yaptı, itham etmedi ama itham olarak aldı tespiti. Aynı tespiti siz de yaptınız, özür dilemesi gerekir.

BAŞKAN - Bak, onlar da biliyor, beraber çalıştık ama onu.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Ama işte "İtham ediyor." diyor.

BAŞKAN - Yok, yok, beraber çalıştık, özür dileyecek...

Evet, Atay Bey...

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - "Okuduğunuzu bilmiyorsunuz, ne dediğinizi bilmiyorsunuz." diyor.

BAŞKAN - Mustafa Bey... Mustafa Bey...

MUSTAFA YEL (Tekirdağ) - Bakın, "Okuduğunuzu bilmiyorsunuz, dediğinizi bilmiyorsunuz." diyor.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Ama bak tespit yaptı, tespiti de Başkan onayladı, özür dilemeniz gerekir.

BAŞKAN - Şimdi, bir dakika, arkadaşlar...

ATAY USLU (Antalya) - Açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Şimdi, sırayla, Atay Bey teklif sahibi olarak lütfen Komisyonun nezahetine yakışacak bir üslup tonuyla istirham ediyorum. Burada çalışalım, yol alalım istiyorum.

ATAY USLU (Antalya) - Tamam.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ATAY USLU (Antalya) - Değerli arkadaşlar, 1994'te çıkarılmış bir kanun. 4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli İle Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun. Kanunun ismi bu. Biz bu kanunda değişiklik yaparken aslında hedefimiz şuydu: Güvenlik soruşturmasıyla ilgili bir düzenleme yapacaktık. Güvenlik soruşturmasıyla ilgili yaptığımız düzenlemeyi ancak bu kanunun içeriğinde değişiklik yaparak gerçekleştirebiliyorduk. Bu ortaya konduktan sonra Başkanımızla beraber, diğer hukukçularla beraber tartıştık. Önümüze iki şık çıktı. Bir: Bu kanunun adını öncelikle değiştirelim. Bu kanun verilmiş, öncelikle değiştirelim, "sıkıyönetim" kelimesini çıkaralım, bu kanuna diyelim ki "Güvenlik Soruşturması Kanunu." Böyle bir teklif verme hakkımız olabileceğini düşündük ancak bu İçişleri Komisyonunda olmaz, daha çok Adalet Komisyonunda olması gerektiğini düşündüğümüz için bundan vazgeçtik. Bunu söyleseydik, öncelikle deseydik ki: "Bu kanunun ismini değiştiriyoruz." Bu kanunun içinde 1402'ye atıf yok, başlığında var ama zamanında 1402 daha sonra değiştirildiği için başlığında bu kalmış. Bu kanunun isminin artık değiştirilmesi gerektiği, isminin değiştirilmesi gerektiği, içeriğinin değil, isminin değiştirilmesi gerektiği ortada. Ama bunu İçişleri Komisyonu olarak yapar mıyız, yapmaz mıyız; asli işimiz midir, tali işimiz mi bunu değerlendirmemiz gerektiğini düşüyorum. Bizim burada yaptığımız yalnızca güvenlikle ilgili, güvenlik soruşturmasıyla ilgili hükmü değiştiriyoruz. Mutlaka bundan sonra yapacağımız çalışmalarda, yeni sistemde bu tür kanun başlıklarında ayıklamalar yapılabilir, farklı komisyonlar kanun başlıklarında kanunun isimlerinde yenilemeler yapabilir. Biz bu kanunda değişikliği yaparken 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu maddesini okuduk, okumadık değil, bizim okumadığımızı ve bilmeden yaptığımızı söylerseniz hakikaten bir haksız isnat olur, üzerinde de tartıştık en son ortaya konan, hukuki mevzuatta ortaya konan durum, bizim hedefimiz güvenlik soruşturmasında değişiklik yapmaktı. Biz hedefimizi gerçekleştirmek üzere dedik ki: Yeni bir tartışma yeni bir süreç başlamasın, güvenlik soruşturmasındaki işler daha hızlı, daha steril devam etsin diye başlığa dokunmadık, içerikle ilgili değişiklik yaptık.

Arz ederiz.