KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ SARIBAŞ (Çanakkale) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, çok değerli Komisyon üyeleri, sayın bürokratlar, sevgili basın mensupları; bugün, Türkiye'nin ve özellikle de dünyanın son haftalarda önemli konularından ve özellikle de son polis salahiyeti konusundaki yasal değişikliklerden terörle ilgili konuda söz söylemek çok yerinde ve günü kapsayacaktır diye düşünüyorum. Onun için de öncelikle Başkanın son "sandık" lafıyla başlayarak sözümü başlatmak istiyorum.

Sandıkla 2002'den beri gelen ve sandıkla bugüne kadar hep başarıyla sandığı ön plana süren AKP Hükûmeti ama uzun yıllardır, 2002 yılından beri sandıktan çıkmadan önce Türkiye'deki ve Orta Doğu'daki terörü de ön plana koymak gerekir diye düşünüyorum. Türkiye'de sıfır terörle ve sıfır sorunla ordunun ve güvenlik güçlerinin ve eski hükûmetlerden devralınan bir sorunu... Ama on üç yıl içerisinde AKP Hükûmeti sandıktan bol oy alarak ve çok kararlı bir şekilde ve kararlarını doğru yönde götürerek hem Türkiye'deki terörü çözme konusunda daha fazlalaştırmıştır ve hatta, ben aslında şunu da ifade etmek istiyorum ki terör Türkiye'de kendi ilçesinde değil, özellikle sınırları da aşarak Orta Doğu ve Türkiye içerisinde de tartışılır hâle getirmiştir, daha açıkçası, Türkiye'yi terörün merkezine oturtmuştur.

Şimdi, şöyle bir sözden başlayarak devam etmek istiyorum. Türkiye'de 2002'de başlayan ve tamamen terörün, ordu mensuplarımızla yani bu ülkeyi savunanlarla terörizm devam ederken bugün 2014 yılında maalesef terör, ordunun dışında, halkın içerisinde kendi kendine savaşan bir hâl almıştır. Bakın, tekrar ediyorum: Artık ordu mensubundan çok... En son yaşadığımız, 2014'ün son aylarında yaşadığımız, bu konudaki dikkatle ve hassasiyetle üzerinde durması gereken, halkın kendi içerisinde terör gruplarının çarpışır hâle gelmesidir, bu çok tehlikelidir. Onun için de sadece buradan değil, şöyle bir perdeyi, o sandık dolu olmayan günlerden bugüne getirmek isterim. Son, dün yayınlanan anketlerde -ben parti oylarını söylemeyeceğim ama- güvenilir kurumlar içerisinde ordunun en güvenilir hâle son ankette çıkmıştır. Ancak, ordu bu ülkede yüzde 85 ve yüzde 98 kurumlar içerisinde güvenilirken sizler burada özellikle orduyu ve daha farklı bir şekilde ötekileştiren ve yaklaşan içerisinde ve özellikle Orta Doğu'da ve Türkiye'de dünya hâkimiyeti için de lider bir vasıfla ve farklı bir yönetim tarzıyla birlikte bazı kesimleri destekleyerek radikal unsurlara gösterdiğiniz tepkiler ve bunun karşısında öcü yaratarak da o kısım içerisinde ordunun yüzdeleri, güvenilen kurum içerisinde azalmışken tekrar son yasal haklarının verildikten sonra o mücadeleden sonra tekrar iyi bir kurum hâline geldiği, bu haftaki anket sonuçlarıyla açıklanmıştır.

Şunu söylemeye çalışıyorum: Bu ülkede terörü sadece burada bu maddelerde değişiklikleri artırarak çözemezsiniz. Bu ülkede sandıktan ben oyları çoğalttım anlayışı içerisinde de çözemezsiniz. Türkiye'de ve terörün bugünkü nedenleri içerisinde sıraladığımızda o gün bu ordunun, o zamanki eski hükûmetler terörü sıfırla size verdiğinde artık şunu söylemişlerdi, siyasal boyut içerisinde ele alınıp çözülmesini önermişlerdi. Ama on üç yıl geçmesine rağmen, bırakın siyasal sorunları çözmesini, terör konusunda özellikle devletin kurumları içerisindeki o orduyu daha çok kişiselleştirip ve yetkilerini alarak daha sahalarının içerisine çektiniz, sınırların güvenliğini boş, delik hâle getirdiniz, orduyu sahalardan çekerek onu kendi mecrası içerisine kapadınız ve şu anda boşluğu da doldurabilecek iyi bir MİT yaratarak da bunu istihbaratla çözmeye çalıştınız ama maalesef görüyoruz ki son yıllarda MİT'in aldığı kararlar ve aldığı kararların neticesinde de Türkiye'de istihbarat teşkilatını doğru çalıştırmayarak bugünkü ortada kötü bir tabloyu sermeye çalıştık. Onun için terör sadece Hükûmetin şu anlayışıyla olmamalıdır: Terör benim anlayışım içerisinde, görüşüm içerisinde belirli insanlar ve belirli gruplar için risk değildir ama benim dışımda, benimle düşünmeyenler için terör, teröristler ve terör böyledir kavramı olamaz. Terör her şey için terördür ve terörün kavramı hiçbir zaman değişemez. Terörde "ama" kelimesi kullanmak hiç doğru değildir. Onun için de özellikle son bir hafta içerisinde dünyanın Türkiye'deki konumuna ve dünyadaki sanki barışın başlangıcı ve merkezi konumuna Türkiye'nin terörist anlamına geldiği imajı yaratılmaktadır. Bu bizim için çok kötüdür. Sandıktan dolu oyların çıkarak 2013 yılına kadar bu ülkede parmakla gösterilen ve bundan önceki tüm hükûmetler zamanında terörizme her türlüsü lanetlenen ve teröristlerin her türlüsüne engel olunan bu ülkede artık görüyorum ki bu teröristin her türlüsüne engel değil, her türlüsünü farklı bir imaj içerisinde, farklı bir algıyla yöneterek bu duruma geldiğimizin bilinci içerisinde olalım. Onun için terörizmde çözüm kararlılık ister, terörizmde çözüm her türlüsüne karşı olmak, "ama" dememek ister, terörizmde çözüm sadece yasaların burada çıkarılmasıyla değil, o yasaları devlet erkinin doğru şekilde devletin yönetmesiyle ve kararlılığıyla gider.

Sizler bugün burada ülkenin sınırlarının delik deşik olduğu, Türkiye'de bir özellikle istihbaratla birlikte benim devletimin korunamadığı bir ülke içerisinde ve özellikle 12 bin tane IŞİD militanının Türkiye'de olduğunu, 12-13 bin tane yetiştirdiğini tüm dünya basını ve herkes bunu olabildiğince reddetmememize rağmen söyleniyorsa ve tüm IŞİD mensuplarının Türkiye'den beslenerek ve buradan, sınırdan geçerek Orta Doğu'ya, Irak ve Suriye'ye geçtiği söyleniyorsa, buradan bunların desteklenebilir anlamda, hem anlamda yürüyüş buradan kollarının bu yönde sağlanıyorsa burada ciddi bir devlet zaafı vardır. Bunu da yöneten AKP Hükûmetidir. Bunları doğru koymak lazım yerine. Onun için Türkiye'deki terörü sadece yasaları değil, bunu uygulamakla geçer.

Şimdi, biz burada tekrar bir polis devleti anlamında ve polis devleti yaratırken ordunun belirli jandarmasını kendi içerisinden kopararak o ordu hiyerarşik yapısı içerisinde tarafsızlığı ve doğru anlayış içerisinde terörle mücadele ederken, bunda başarılı olmuşken yine bu anlayışın dışındaki, bu anlayışın dışarısında ordunun asli kısmını, yani onu kışlasına kaparsanız ve sadece siyasinin "Ne zaman ben size geleceğim, savaşın burada." dediğinize kadar onu orada bırakırsanız bu ülkede güvenlik zafiyeti vardır, bu ülkede istihbarat zaten olabildiğince tartışılır hâldedir ve bu ülkede de mutlaka, bu ülkenin içerisindeki kurumların, özellikle bu kurumların güvensizliğini yaratarak onları içeride yargılayarak, onlar içerisindeki hiyerarşik yapıyı bozarak bu anlayış içerisinde terörü çözemezsiniz.

Değerli arkadaşlar, burada ifadede şurasını doğru koyalım: Türkiye bundan önceki politikalarında dünyadaki her türlü terörizmi lanetlerken artık bunun özellikle Suriye politikasında ve Irak politikalarında, Orta Doğu'da, özellikle IŞİD militanlarıyla başlayan, bugün onun içerisinde beslenen ve beslendiği iddia edilen bir konuma geldiğinde sadece bu yasalarla bunun çözülemeyeceğini görmek isteriz ve mutlaka da görmeliyiz diye düşünüyorum. Bu ülke bizim. Bu ülkede ve dünyada barışın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin terörün merkezi hâline götürülmesinin ilk defa tartışıldığı bir ortam içerisinde yaşamak çok acıdır. Onun için tüm dünyada, özellikle demokratik laik sistem içerisinde bu sorunların çözülebileceğini artık görelim. Bu ülkede demokratik laik sistem içerisinde bu ülkenin her vatandaşına eşit davranabileceğini etnisite ve ırklar içerisine bakmaksızın, dinlerine bakmaksınız ayrı ayrı onları kaşıyarak ayrı bir şekilde onların içerisinde taraf olarak, onları ayrı bir şekilde bütçelerle ya da onun polisi, onun jandarması ya da bu anlayış içerisinde, tarafgir bir anlayış içerisinde yaklaşarak terörizmi çözemeyiz. Bugün bizim için o terörist olmayan yarın sizin için de teröristtir. Aynı şey, terörizm hepimiz için öldürebilir ve her zamanda bir canlı bombadır ve tüm dünyayı olduğu gibi, Türkiye'nin içini karıştırabilir.

Şu anda ülkenin en büyük sorununun içerisinde -ekonomiyi bahsetmiyoruz- Türkiye'nin nasıl yapılanabileceği, bundan sonraki eğitim sisteminden çok gündemimizin her şeyinden önemli konusu hâline gelen terörizm olmuştur ve terörizmi de sıkıştırarak sadece maddelerinin cezalarını artırmak konusunda olmamalıdır. Bunlar kâğıt üstündedir. Bunlarla hiçbir şeyi başaramazsınız. Bu ülkede sizler, hepimiz birlikte terörü güneydoğuda ya da bir başka şekilde karıştırdığımızda bu ülke bu kadar aciz değildir. Sizler gidip de içeride tutuklanan ve gerçekten ceza yiyen birisinden yardım, medet umar hâle geliyorsanız bu ülkede terörizmi önleme şansınız yoktur, bu ülkede güvensiz bir Hükûmet ve dünya karşısında başarısız bir algı yaratırsınız ki bu halkın güveniyle birlikte, daha da kötü olan kurumlarıyla birlikte Türkiye'de zafiyet gösteren bir kurumlar ve anlayışı yaşatılır.

Değerli arkadaşlar, şunu şöyle net koyuyorum: IŞİD, Taliban ve radikal İslamizm şu anda tüm dünyada tartışılırken ama tüm dünyayla birlikte yürüyüşler yapılırken Türkiye'de de mutlaka buna karşı "ama" demek çok doğru değildir. Başbakanımızın oraya gittiğinde gördüğümüz fotoğrafını hiç unutmayalım. Ben üzüldüm şahsen. Niçin bütün ülkelerin başbakanları birbirini kucaklarken, sarılırken bizimkine elini uzatarak kalmıştır? Bunu bir nedeni vardır. Siyasette bazen imajlar, hareketler, oturuş kalkışlar çok şeyi ima eder ve çok şekilde insanlara ve topluma mesajlar verir. Burada algıladığımız şu: Burada farklı bir algı ve farklı bir yöntem içerisinde acaba "siz" mi denmek istendi, "Acaba bununla ilgili siz misiniz?" anlamında bir algı mı yaratılmak istendi? Bence bunun karşılığında çok ciddi bir şekilde kendimizi gözden geçirmeliyiz ve bu yasanın içerisinde sadece bunlarla ilgili değil, burada ciddi olan -az önce dediğimiz gibi- kararlılıktır. Bu ülke devletinin yönetimini iyi bir yönetme tarzıdır. Sizler bu ülkede bütün insanların içerisinde parasal, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri "Dünyada barış, sulhta barış." ilkesini, vazgeçilmez unsurunu kaldırır da siz bu "Orta Doğu'da, dünyada ben lider..." ya da krallık anlayışı içerisinde bir anlayışla liderlik pozisyonu içerisinde politikalar üretirseniz varacağımız sonucun neticesi budur. Ülkede ve dünyada yalnızlaşırsanız ve bu anlamda da yalnızlığımız devam eder.

Ben onun için yasalarla değil, kararlı bir anlayış içerisinde terörizmin önleneceğini biliyorum ve artık şu da net ki dünya şunu da tartışıyor, kayıtlara geçsin de istiyorum: Ilımlı İslam ve İslam'ın içerisinde tartışır bir boyuta gelmiştir. Dünyada artık demokratik laik düzen içerisinde barışın sağlanabileceğinin net altı çiziliyor ve bu konuda da Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, demokratik laik düzen içerisinde bu ülkede barış ve terörizm, kendi kurum ve kurallarıyla yaşatırsak o zaman çözülebilir diyorum. Onun için de bu yasaya tümüyle karşı olduğumu belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim.