KOMİSYON KONUŞMASI

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın)- Teklifin 14'üncü maddesindeki değişiklik açıkça Anayasa'daki kişinin dokunulmazlığı maddesine, 17'nci maddeye, 19'uncu maddeye, "Herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir." maddesine ve en önemlisi, madde 20'ye, özel hayatın gizliliğine ilişkin maddeye aykırı. Biraz önce Komisyon üyesi arkadaşların da söylediği gibi uygulamada bu tür işlemlerde şüphelinin evi, bilgisayarı, her türlü delil mahiyeti olabilecek şeyler toplanıyor, toplanan deliller gönderiliyor. Şu anda, iki seneyi aşan yargılamalarda iki seneden beri hiçbir bilgisayarla, alınan bu tür materyallerle ilgili bilirkişi raporları ulaşmıyor ve avukatlar olarak bize söylenen şu: "Ya, beklemeyin bunu, bunu beklemeyin." Zaten mahkemeler beklemiyor, bu gelecek materyallerde, bilgisayarlarda bulunan, şüphelinin delil arz ettiğini düşündükleri araştırmaları beklemeden, çözümlemeleri beklemeden kararların verilmesi yönünde rücu kararları yani verilen karardan mahkeme rücu ediyor, geri dönüyor ve bunu beklemeden davalarda kararlar veriliyor. O zaman bunun anlamı ne? Bunun anlamı, açık ve net, Anayasa'nın 20'nci maddesinde bulunan, kişinin en önemli haklarından olan özel hayatın gizliliği maddesine aykırılık teşkil etmesi. Yani demokrasinin en önemli uzvu olan kişi hak ve hürriyetlerini boğması ve böyle bir iklimde kişiyi korku imparatorluğu içerisinde, artık bir şey yapmaktan alıkoyması. Kendi haklarını ortaya koymasından, kendi haklarını savunmaktan vazgeçirmesi, evine hapsetmesi. Kişi şunu düşünüyor, diyor ki: "Ya, şüpheli bir hâlim olmasa dahi gelecekler, iş yerimi basacaklar, bilgisayarlarımı alacaklar, özel hayatımla ilgili her türlü materyali alacaklar." Ama bunu yargılama safhasında da getirmeyecekler çünkü uygulamada da böyle bir şey yok. Bu nedenle, bu madde Anayasa'nın 17'nci, 19'uncu, 20'nci maddelerine ve uluslararası sözleşmelerin tümüne aykırı.

Dün yabancı medyada açık ve net şu belirtiliyor: Şu getirilen, OHAL'in bittiği denilen ve önümüze getirilen yeni teklifin açıkça Türkiye'de kapalı bir toplum, özgürlüklerin ortadan kaldırıldığı, kişi hak ve hürriyetlerinin tamamen kaldırıldığı bir yapısal dönüşümü ortaya koyduğu söyleniyor. Biz de söylüyoruz, metinler de söylüyor ama anlatamıyoruz. Bu konularda hiçbir değişiklik yapılmıyor. Dün bir teklifte bulundu sayın milletvekilim, silahın müsadere anında mı yoksa teslim anında mı kıymetini belirleyeceğiz? Ya arkadaşlar, burada hak ve özgürlükler gidiyor, kişilerin hak ve hürriyetleri gidiyor, kişilerin artık en mahrem alanlarına giriliyor. O mahrem alanlarından yola çıkıp da kişilerin hak ve özgürlüklerinin en ince noktasına kadar "güvenlik" adı altında müdahalede bulunuluyor. O nedenle, biz özü kaçırdık, biz başka şeylerle uğraşıyoruz. Bu nedenle, bu maddenin geri çekilmesi demokratik toplum olmanın bir gereği.

Teşekkür ediyorum.