KOMİSYON KONUŞMASI

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -Teşekkürler Sayın Başkan.

Şimdi, doğrusu, söyleyeceğim bazı şeyleri, birçok şeyi Sayın Temizel yaptı ama genel hatlarıyla şunu ifade edeyim: Bir kere, neden bugün buradayız? Niye Plan Bütçe Komisyonundayız? Neden seçime bu kadar kısa bir süre kala yetki kanunu, KHK'ler için Bakanlar Kuruluna yetki veriyoruz? Bütün bu soruların cevabı yok. Bu, açıkça, bugün bu toplantıyla ve burada Plan ve Bütçe Komisyonunda bu maddeyi tartışıyor olmamız hepimizin iradi olarak Anayasa'yı ihlal etmemiz... Biz değil tabii ki bu teklifi getirenler Anayasa'yı açıkça ihlal ediyor. Neden? Anayasa'nın 17'nci maddesine geçici 21'inci fıkra eklendi ve bu fıkrayla altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği Meclis İç Tüzüğü değişikliği ve diğer kanuni düzenlemeleri altı ay içinde yapması gerektiğini çok net bir şekilde, emredici bir şekilde düzenliyor, hiçbir marj da bırakmıyor yani Meclise bunu başka türlü yapabilirsin şeklinde bir ayrıntı da söz konusu değil. Yine Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtilen değişiklikler de Cumhurbaşkanının göreve başlama tarihinden itibaren en geç altı ay içinde Cumhurbaşkanı tarafından düzenleneceği de yine emredici şekilde ifade edilmiş.

Şimdi, Sayın Bakanı biraz önce sunumunda dikkatle dinledim oldukça yumuşak bir tonda erken seçimin olması itibarıyla zaman kalmadığı için, hatta "maalesef" lafını kullanarak bugün burada bunu değerlendirmek zorunda, durumunda kaldığımızı ifade etti . Yani şüphesiz onun sözlerine yanıt vermek değil amacım, Anayasa'ya uymak ve gerçekten Türkiye'nin içinde bulunduğu durumda ne oluyor yani biz ne yapıyoruz, buna yanıt üretmek ve Türkiye yurttaşlarının bu konudan bihaber kalmasını da önlemek. Biz muhalefet partisi olarak, HDP olarak şunu biliyoruz: Ne dersek diyelim, diğer muhalefet partileri de ne derse desin iktidar, istedikleri değişiklikleri, ama gece yarısı, ama sabaha kadar, ama hafta sonu çalıştırarak bu Mecliste bütün düzenlemeleri çıkardı, hiçbirine engelleyecek fırsat bulamadık. Nitekim son paketi gece yarısı bir kararla sabah yediye kadar yine çalışarak, oy çoğunluğuyla geçirdi. Peki neden bu gelmedi Meclise? Bu kimin ihmali Sayın Temizel'in dediği gibi? Bence ihmal çok hafif kalıyor. Neden? Yani biz bu kadar değişiklik yaptık, bu kadar uluslararası sözleşme geçirdik, Meclis bu kadar yoğun çalıştı, peki bu kadar hayati bir mesele neden bugüne kadar yasama organının önüne gelmedi, aslında bütün mesele bu.

Şimdi burada Anayasa Komisyonunun görevi açıkça gasbediliyor. Ben daha önce Anayasa Komisyonu üyesiydim. Bir Anayasa'ya aykırılık var ve bu yetki kanununun Anayasa'ya aykırı olduğu her türlü tartışmadan vareste. Anayasa Komisyonunun mutlaka bunu değerlendirmesi gerekiyordu fakat bugün Plan ve Bütçede değerlendiriliyor. Yine yetkinin süresi, kapsamı... Maddeler sayıldı ama bu maddelerle sınırlı kalmayacağını biz de biliyoruz, sayın Hükûmet yetkilileri de, bakanları da gayet iyi biliyor. Daha önce OHAL Kanunu'nda da, OHAL ilan edildiğinde de şu çok net bir söz olarak bütün Türkiye'ye verildi: "OHAL sadece terör ve terör örgütlerine, daha doğrusu devletin kendisine ilan ettiği bir kanunudur." dedi ama şimdi OHAL'den etkilenmeyen vatandaş sayısını aramamız ve bulmamız gerekiyor. Bütün Türkiye OHAL'le zapturapt altına alındı.

Şimdi gerçekten çok vahim bir teklifle, düzenlemeyle karşı karşıyayız. Bunun bir sebebi tabii ki bu erken seçim dediğimiz ucube bir karar. Ucube diyorum, neden? Daha Cumhurbaşkanlığı sisteminin altyapısı olmadan, daha altı aylık sürede yetki kanunları verilmeden, daha yeni sisteme dair hazırlık yapılmadan hemen iki ay sonrasına bir erken seçim kararı alındı. Neden alındı? Buna ilişkin tatmin edici hiçbir yanıt verilemedi. Bir de, bununla da yetinilmedi, şimdi Meclis çalıştırılıyor ve bir diğer sebebi de tabii ki bu yetki kanununun çıkarılması ve Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi.

Şimdi bu da demin "Hani Meclisin göreviydi bunu yapmak." dendi, ona bir açıklık getirmek istiyorum. Doğru, Anayasa'ya göre Meclisin görevi. Ama işleyişe göre lütfen elinizi vicdanınıza koyun -yani burada bütün partilerden milletvekili arkadaşlarımız var- muhalefetin bugüne kadar Meclisi işletme konusunda, teklifleri, tasarıları, gündemi belirleme konusunda etkisine cevap verelim. Hep iktidar getiriyor. İktidar istediği değişikliği -çünkü çoğunluğu var- getiriyor, gündeme koyuyor, Anayasa'ya da aykırı olsa, İç Tüzük'e de aykırı olsa getiriyor bir önergeyle, tümüyle ihlaller zinciriyle birlikte, sonra Meclis gündemine geliyor. Biz istesek de gelmez, istiyoruz da. Bizim teklif ettiğimiz birçok şey kesinlikle Meclis gündeminden geçmiyor ve bizim oylarımız netice doğurmuyor. Bu nedenle burada bir ihmal varsa ki bence ihmal değil bu, bu kastı da aşan bir meseledir, bu kabul edilemez bir ihmaldir eğer ihmal ise de çünkü Türkiye'nin sistemini değiştiren yeni bir durum var, Cumhurbaşkanlığı sistemi, başkanlık sistemi ve Hükûmet birçok şeyi yaparken asıl sistemi ören, temelini oluşturan kanunları getirmemiştir. Bu konuda sorumlu iktidardır, AKP iktidarıdır ve bununla ilgili -ben aynı zamanda ceza hukukçuyum- "Suç yok." dedi, vallahi o kadar çok suç var ki. Ben Ceza Kanunu'nu açayım size en az on tane madde sayarım bununla ilgili. Nasıl suç yok ya! Siz Türkiye'de 80 milyon yurttaşın kaderini değiştirecek bir Cumhurbaşkanlığı sistemini parmak çoğunluğunuzla getireceksiniz, o sistemin altyapısını örmeyeceksiniz, yetki kanunlarını çıkarmayacaksınız, Meclisi istediğiniz keyfiyet sınırları içinde çalıştıracaksınız, sonra seçime kırk beş gün kala, elli gün kala getireceksiniz Plan ve Bütçe Komisyonuna önüne Bakanlar Kuruluna, seçim döneminde yetkilerini almamız gereken Bakanlar Kuruluna, iktidar yetkisini kullanmaması gereken Bakanlar Kuruluna binlerce kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vereceksiniz. Bu, büyük bir suç. Suçun adını koymayacağım bugün. Ama soran olursa bunun en basitiyle Türkiye yurttaşlarına ihanet olduğunu, bu Anayasa'nın temelini ilgaya kadar gittiğini ifade edebilirim. Yarın öbür gün Hükûmet değişecek 24 Hazirandan sonra ve bütün bunlar çok güçlü bir sesle tartışılacak çünkü şu anda tartışmamızın olanakları ortadan kaldırılmış. Bizim söylediğimiz hiçbir söz Türkiye'ye ulaşmıyor, ulaştırılmıyor. Yani maddelere ilişkin de şüphesiz görüşlerimiz olacak ancak maddelerde bir şey yok, teknik gibi görünüyor. Bir de bu konuda ben Genel Kurulda da iktidarı çok sık tebrik eden biriyim maharetinden dolayı yani bir meseleyi özünden uzaklaştırıp nasıl güzel bir süslemeyle kanun yapma tekniğini kullandığını gerçekten takdir ediyorum. Niye? Çünkü buna bakınca ilk anda diyorsunuz ki: "Ya ne var ki usulen yetki veriliyor Bakanlar Kuruluna, Cumhurbaşkanlığı sistemine temelini oluşturacak, hazırlık yapacak." Sonra ayrıntılara bakıyorsunuz, eyvah eyvah, her şeyi yapabilir, bu yetki kanunuyla her şeyi yapabilir, üstelik iktidarın seçime eşit koşullarda girmediği gün gibi ortadayken, iktidar devletin bütün olanaklarını seçimde kendi lehine kullanırken. TRT'nin televizyonunda bile tek bir saniye gösterilmezken -kendi vergilerimizle çalışan bir televizyon- iktidar bütün kanallarda neredeyse yirmi dört saat canlı yayınlarla ya da banttan yayınlarla Türkiye'ye seslenirken bu da yetmemiş, bu sefer altı ay kala alelacele, ciddi bir panikle bu yetki kanunları getirilmiş, önümüze konmuş ve bize "Kabul edin." deniyor. Biz diyoruz ki: "Halâ seçime, 24 Hazirana zaman var. Gerçekten bu yaptıklarınızın bir izahı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Teşekkürler Başkan.

Bunun bir izahı yok kesinlikle, bunun meşrulaşması için hiçbir sebep de yok. "Maalesef"le kabul etmeyi biz de çok isterdik Sayın Bakan, gerçekten "maalesef" kavramınızı, ben üç yıldır Parlamentodayım, sanırım ilk kez duydum, bunu da takdir ediyorum yani genellikle "maalesef" denmez, böyle çok güçlü savunulur. Ama "maalesef"le olacak bir iş değil, Türkiye'nin geleceği söz konusu. Biz Anayasa'yı göz göre göre rafa kaldıramayız, ihlal edemeyiz, bunun ortağı olamayız. Diyoruz ki: Bunu çekin, seçim gerekirse ertelenir, gerekirse yetki kanunları için süre uzatılır, Meclis tekrar çalıştırılır çünkü geçilecek sistem basit bir şey değil, Türkiye'nin bütün rejimi, sistemi değiştiriliyor ve yarın öbür gün Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle...

HALİL ETYEMEZ (Konya) - Devam, devam.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - "Devam." diyorsunuz ama "Tamam." milyonları aştı, sınır ötelerini aştı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SALİH CORA (Trabzon) - Amerika'dan, Pensilvanya'dan milyonu aştı; hayal dünyasında yaşıyorsunuz.

BAŞKAN - Arkadaşlar lütfen, arkadaşlar lütfen!

Sayın Cora, açılışta gelmiyorsun, gelir gelmez de konuşmaya başlıyorsun; kayıtlara geçsin diye söylüyorum!

SALİH CORA (Trabzon) - Geldiğim kayıtlara geçsin diye söylüyorum Başkanım.

BAŞKAN - Lütfen, lütfen...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Kesinlikle fırçanızı destekliyorum. Genel Kurulda da aynen öyle yapıyor, gelip en önde oturuyor ve her cümlemize itiraz ediyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Hak ediyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bu da kayıtlara geçmiş olsun. Bari Komisyonun çalışma düzenini bozmayalım.

Bitiriyorum Sayın Başkan.

"Tamam." diyoruz ama neye "Tamam." diyoruz? Bu iktidarın gidişine "Tamam." diyoruz. Bu "maalesef"lerle, bu eksikliklerle, bu taammüden Anayasa'yı ihlal etmelere "Hayır." demek için "Tamam." diyoruz ve bütün dünya bu "Tamam"ın gücünü görüyor.

Teşekkür ediyorum.