| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 14 .01.2015 |
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bizimki çok uzun olmayacak tabii.
Öncelikle, sizin dikkatinize sunmak istediğim ve muhalefet partili milletvekillerimizin, kıymetli milletvekillerimizin dikkatine sunmak istediğim bir iki husus var, o da şu: Biz Cumhurbaşkanımızı gerçekten çok seviyoruz, buna lütfen saygı duyun. Siz sevmeyebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz, bunların hepsi ayrı şeyler. Ama lütfen bir yer değişelim çünkü dinimizin de gereği şudur ki birbirimizin yerine koymak lazım.
Şimdi, biz, samimiyetle, bunu çok samimiyetle söyleyeceğim, hakikaten de çok büyük bir dava adamı olduğunu düşündüğüm rahmetli Türkeş hakkında bir olumsuz bir şey söylesek ne kadar canınızı incitir değil mi? Doğrudur değil mi bu? Veya yaşayan...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Samimiyetinize güvenerek, düzeltmek istiyorum.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Hemen bitireyim, çünkü bağlı olarak bir şey daha söyleyeceğim, aynı cümleye atfen...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sizin sözünüze, samimi sözünüze katkı vermek üzere...
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Eyvallah üstadım.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bakın, benim oradaki sözüm kesinlikle şahsıyla alakalı değildir.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Eyvallah.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bunu bir daha hatırlatıyorum.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Söyleyeceğim, ben tam not aldım kelimeyi.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Sayın Başkanın bana "Siz, onu tasvip etmiyor musunuz?" sözü üzerine dedim ki: "Bizim bunu tasvip etmememiz mümkün değil, ancak tarihimizle yüzleşeceğiz diyenlerin böyle bir şey tevessül etmesini..."
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - "Riyakârca" dediniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bakın, ben tutumu, davranışı eleştirdim, yoksa benim Sayın Recep Tayyip Erdoğan'la ne şahsi bir işim olur ne onun benimle bir işi olur, bu da kayıtlara geçsin yani şahsıyla bir işim yok efendim.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Eyvallah, teşekkür ediyorum.
Şunu anlatmak istiyorum, veya hâlihazırdaki sayın genel başkanlarla ilgili yani desem ki ben "Ahlaksızca bir tutum sergilemiştir, kendine has demiyorum..."
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Çok şeyler söylendi.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Bir saniye, konuşuyoruz, Allah aşkına.
Bu hoş olur mu, bu sizi incitmez mi? İncitir.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Yani, çok şeyler söylendi.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - İnanın, bu da bizi gerçekten çok incitiyor.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ya, seni incitmiş olmasına üzüldüm ama tekrar ediyorum, şahsına söylemedim.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Lütfen bu ağzı bırakalım.
Bir de hukukta şu vardır: Ortalama zekâ, vasat zekâ. Hepimiz ne demek istediklerimizi algılıyoruz, bunu samimiyetle, kardeşane olarak söylüyorum. Lütfen, bu ağzı bırakın! Yani samimiyetle söylüyorum.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bu fazla oldu biraz ya.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Ona da ben karar vereyim.
Devam edelim. Yani, şunu biz garipsiyoruz tabii, Osmanlı döneminde kullandığımız alfabeye karşı çıkılmasını, özellikle milliyetçi kanattan, gerçekten karşı çıkıyoruz.
Şimdi, bir arma noktasında bir talep var, karşı çıkılması... Ha, şunlar denebilir: "Öyle olmasın, böyle olsun." "Şu şekil olsun, bu şekil olsun." Bunlar konuşulabilir ve ciddi bir katkı da olabilir. Ama ben şöyle düşünüyorum, yani her anıldığında da aynı duyguya kapılırım, yani rahmetli Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal Marşı defaatle okunarak, ardından o Meclis tarafından kabul edilmesi, o Meclis üyeleri açısından ve onların soylarından devam eden torunları açısından bana göre tarihin en kayda değer, en şerefli anlarından biridir, yani büyük bir şereftir. Ama baktığımızda, kıta kıta ele alırsak, bu İstiklal Marşı'nın içeriğine, orada yazan kelimelere hâlihazırdaki parti gruplarının birçoğu karşı da çıkabilir, bunu da yaşıyoruz, yani buna birçok örnek de verebilirim ama amacım kimseye, herhangi bir partiye sataşmak değil. Bunu şuna binaen söylüyorum: Yüzde 100 ittifak, işte bu eğer Türk devletinin forsu -fors demeyelim, hemen hukuki bir tartışmaya girmeyelim- arması olacaksa, simgesi olacaksa, yüzde 100 ittifak olmalı, içinde işte efendim HDP de olmalı, MHP de olmalı, CHP de olmalı, AK PARTİ de olmalı veya AK PARTİ ve diğer partiler dışında Mecliste temsil edilen, edilemeyen partiler de olmalı fikrinden hareket edemeyiz, bu demokrasinin pratiğine de uygun değil.
BAŞKAN - Hayır, zaten burada parti değil, millî değerler meselesi, parti olarak değil tabii.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Ama bence her partinin katkı sağlamasıdır burada herhâlde amaçlanan.
BAŞKAN - Tabii, o olması lazım.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Komisyon üye sayısının da eşit olarak dağıtılmasından herhâlde amaç budur diye düşünüyorum.
Bir de şunu söylemek isterim: 24'üncü dönem milletvekilleri olarak belki bu şeref bize de nasip olabilir, yani kanunu çıkarmak, belki de hatta son kanun olarak çıkarmak, yani böyle bir simgesel bir anlamı da olabilir, madem bir simge üzerinden konuşuyoruz, hepimizin de herhâlde daha sonra şeref duyacağı bir vesile olur diye düşünüyorum.
Ha, Türk devleti sayısına dair şeyler var. İşte, birçok tarihçi de diyor ki 16 değil. Kimi 21, kimi 23 diyor. İşte, akraba denen milletler veya gruplar ya da Türklerin içinde olduğu ama işte padişahının veya sultanının her ne derseniz farklı milletlerden olduğu devletler var. Allah'a çok şükür yani bizim şeref duyacağımız bir tarihimiz var ve tarihi de bu noktada geriye gitmek olarak algılamak veya bu şekilde yorumlamanın kendi adımıza ve temsil ettiğimiz siyasi parti adına üzüntü verici olduğunu söylemek isterim. Eğer, geçmişte biz yani hem siyasi olarak hem nüfuz itibarıyla hem birçok açıdan sayabiliriz hem aydınlanma çağını birileri yeni yakalamışken bizim bunun kitabını yazdığımız dönemleri eğer geri dönmek olarak algılıyorsak bence bu yanlıştır. Çünkü, hani "Orta Çağ karanlığı" biz bu lafızları hep hayretle karşıladık, Orta Çağ'da bizim gurur duyacağımız birçok tablo var, şeref duyacağımız binlerce tablo var. İstanbul, dönemin ilim merkezi, Bağdat ilim merkezlerinden biri. Yani, burada, artık bu bildiğimiz o klasik işte herkesin mevzi aldığı, âdeta birbirine elinde ne varsa attığı, el bombasından tutun da artık hiçbir şey bulamıyorsa ayakkabı fırlattığı dönemi Allah aşkına bırakalım. Çünkü bu dönem, yeni Türkiye nedir? İşte yeni Türkiye bizim için budur. Ama şu esas; elbette her farklı görüş gelecek.
Şu da dikkatimizi çekiyor, CHP'den iki farklı görüş çıktı, hâlihazırda burada bulunmayan milletvekilimiz bunu destekleyeceğini, Sayın Bayraktutan, Uğur Bey destekleyeceği yönünde, değil mi Sayın Başkanım? Kayıtlara da bu şekilde geçti: "Ne katkı sağlayabilirsek bunu sağlayalım." Diğer bir görüş tam tersi. MHP'den de hâkim görüş, destek noktasında ama anladığım kadarıyla ikinci bir görüş daha var.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ne gibi?
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Siz, buna karşı çıkma yönünde, bizzat şahsınız karşı çıkma yönünde ağırlık kazanan bir fikriniz oluştu. Yani, manzume olarak bakarsak toplamında, algıladığımız bu.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bakın, 10 ker söyledim bunu, yani 10 kere söyledim ama istediğinizi çekip alıyorsunuz.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bakın, böyle bir çalışmanın içerisinde oluruz ama bu çalışma ortak olmalı dedim, fikir ortak verilmeli dedim.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Eyvallah, hâlâ bunun için bence çok geç değil.
BAŞKAN - Tabii, Nevzat Bey "Başta böyle olsaydı." diyor ama artık belki bugün bunu sağlayabiliriz, oy birliği çıkarsa aslında da...
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Evet.
Dolayısıyla, böyle bir şeref her birimize, muhalefetiyle iktidarıyla her birimize nasip olabilme ihtimali vardır ve bence bu torunlarımıza da aktarabileceğimiz, tarih yazıldığında da "İşte, bu arma da bu dönemin şu milletvekillerine ait bir şereftir." denebileceği... Bence, Zeynep Hanım'ı da bu konuda şahsen de gerçekten tebrik ediyorum. İnşallah ulaşır amacına, matuf olur. İnşallah yetişir ama yetişmezse de temeli...
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İnşallah!
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Her şey inşallahtır bizde, "Allah'ın izniyle" demektir inşallah.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - "İnşallah" da bile bir ümitsizlik görüyorum.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Hayır, tam tersi. Bizim inancımızda inşallah "Allah'ın izniyle" demektir, biliyorsunuz bunu siz.
BAŞKAN - Temenni.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İyi de sen ayrı ben ayrıymış gibi böyle...
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Hayır, bizim, bizim inancımızda.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bizim derken yani...
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Bakın, o kelimeyi de... Bakın, her şeyi yorumlayarak nasıl çıkacağız bu işten Allah aşkına, inancımızda bu demektir inşallah.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - İnsaf canım, yani buna bir eleştiri getirmemi bekleyebilir misin?
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Eyvallah. Sizin fikirlerinize ben yine de saygı duyacağım ama ne niyetle söylediğimi açıklamak adına söylüyorum. Hatta, inşallah denmeden konuşulan beyanlara ilişkin hükümler var, onu da tartışmayalım yani burada tartışmaya gerek yok.
BAŞKAN - O bizim Komisyonun işi değil.
EBU BEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - İnşallah, tekrar söylüyorum, amacına matuf bir şekilde bu döneme nasip olur ve umarım ki burada bütün partilerin katkısı olur.
Teşekkür ediyorum.