| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/944) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 03 .05.2018 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonunun çok değerli üyeleri, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlar, bizle birlikte mesai yapan değerli basın mensupları, sivil toplum örgütlerinin kıymetli temsilcileri; herhalde 2018 yılının seçim öncesi en son torba yasasını görüşüyoruz. Bunun da ülkemize, ülkemiz insanına ve bu ülkenin geleceğine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Şöyle geriye doğru, bu Komisyonda görüşülen birçok konuya, karşılıklı tartışmalara bakıldığında, birçoğunun devlet olma geleneğinden hızla uzaklaşmayla ve buna paralel sık sık çıkarılan yasaları yeteri kadar komisyonlarda olgunlaştırıp sivil toplum örgütlerinin görüşlerini önemseyip tartışmadan çıkardığımız için hep düzeltmekle, onarmakla, kopyala yapıştırla, yenisini bir şeyle ve özü de iyi yönetilemeyen ekonomiye "Kısa süreli nasıl para kazandırırız?" hesabıyla yola gidiyoruz. Bugün de böyle bir düzenlemede... Bir bölümünün ülkemiz insanının yararına olduğuna inanıyoruz, biz onları da destekliyoruz.
Şöyle "iki maaş ikramiye"den başlayalım Sayın Bakanım. Bunun birini Kurban Bayramı'na... Anadolu insanında kurban kesme geleneği vardır ve yarı yokluklar içerisinde olan insan da bu vecibeyi yerine getirmek için kurban keser ama bir diğeri şeker bayramı yani Ramazan Bayramı'nda olanın da bu ülkenin kuruluşu olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda verilmesinin bu ülke için daha iz bırakacağına, o cumhuriyeti ve ona bağlılığı daha da pekiştireceğine inanıyorum. Tabii, Sayın Bakanımız o boyutunu dinleyemedi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Nasıl Sayın Durmaz?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Bu ikramiyenin birinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na alınmasını, Kurban Bayramı'ndakine evet...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - "Dinî bayramlar" diye önerilmemiş mi?
KADİM DURMAZ (Tokat) - "Dinî bayramlarda" diyoruz ama 2 tane vereceksek eğer, birini Kurban Bayramı'na bir diğerini de cumhuriyetimizin kuruluşu olan 29 Ekimde cumhuriyet duygusunun, bu ülkenin kuruluşunun anımsanması... Eğer bütçemiz varsa 3'e çıkaralım, eğer "Bütçemiz yok, önceden planladık..."
BAŞKAN - Sayın Bakanım, siz de zorluyorsunuz biraz.
KADİM DURMAZ (Tokat) - ...yapacaksak bu şekilde olmasının daha da iz bırakacağına yürekten inanıyorum çünkü Ramazan ayında insanlar daha paylaşımcı, sofrasını birkaç eşiyle dostuyla paylaşıyor, çok böyle sıkıntının olmayacağı görüşündeyim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bayramlarımızı senin bayramın, benim bayramım yapmayalım, Ramazan...
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Hepimizin bayramı bayramlar ya.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Aynen.
O zaman, gelinen noktada Sayın Bakanımız bunun 3'e çıkmasına -Sayın Komisyon Başkanımız, siz de duydunuz- sıcak bakıyor. Cumhuriyet Bayramı'nda da veriyoruz.
BAŞKAN - Valla hesapsız kitapsız biz Komisyonda iş yapamayız, etki analizini yapmamız lazım, kusura bakmayın.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Tabii, Sayın Bakanı biz burada çok dinledik, bu ülke için yaşamsal önem arz eden birçok konuyu ortak tartıştık. Keşke büyük bir bölümünde uzlaşarak bu ülkenin yararına olan şeyleri çıkarabilseydik. Şimdi "Bu ülkenin geleceği için çok önemli." dediniz, hazine garantili şehir hastaneleri yaptık. Sayısı şu anda herhâlde 11'e yaklaştı, bilmiyorum, 8'i bitti herhâlde.
Bu arada, şeker fabrikaları deyince... Sayın Bakanım "40 kere düşünmek lazım." diyor ama düşünmeden şeker fabrikalarının bir bölümünü sattık ama satarken de bunların kârlılığına bakmaktan öteye, en kolay satabileceklerimizi listeye alarak böyle bir yol izledik.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 40 kere düşünerek sattık.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Bakın Sayın Bakanım, bugün para diye yapılandırmalar yapıyoruz ya da kredi boyutunda ciddi emek ve mesai veriyorsunuz arkanızdaki heyetle birlikte. Ilgın Şeker Fabrikasını 2011 yılında iptal edilen satışta bugünün parasıyla 866 milyon liraya satmışız, yedi yıl sonra da 637 milyon liraya sattık. Turhal Şeker Fabrikasını da -benim de bölgem- 2011'de 834 milyon liraya sattık ama bugün gelinen noktada 569 milyon liraya sattık. Turhal Şeker Fabrikasının sadece bu sene melas, küspe ve üretip de satışa hazır şekeriyle birlikteki rakamı 428 milyon lira Sayın Bakanım. Bunu sıralayabiliriz. Bu satışların hiçbiri sizin hedeflediğiniz, beklediğiniz ve özlediğimiz düzeyde gerçekleşmedi. Yine planlamadan yoksun birçok yatırımla bu ülkenin bütçe açığını oldukça da tetikleyen zararlar verdik. Hemen sizin topraklarınızdan örnek vereyim, ben de kırk sekiz yıl önce öğretmenlik yaptım. Kop Dağı'na bölünmüş, şahane bir yol yaptınız, siz de vesile oldunuz, teşekkür ediyorum. Birazcık planlama öngörümüz olsa bu ülkedeki sivil toplum örgütlerini, paydaşlarımızı önemsemiş olsaydık yeniden birkaç yıl sonra yine milyonlarca para ayırıp Kop'a tünel yapmayı düşünebilirdik ve bildiğim kadarıyla şu anda tünel inşaatının ödeneğinin de yeteri kadar olmayışından seçim öncesi paralar ve bütçeler farklı alanlara harcanacağı için şu anda orada da dükkânın kapandığına tanık olduk. Göçünü yükleyen işçilere, ustalara sordum, niye gidiyorsunuz dedim, korkmayın, Maliye Bakanımızın memleketi, burada para sıkıntısı olmaz. "Ağabey, bu sene daha para yokmuş, tünel inşaatı yapılmayacakmış." dedi. Sayın Bakanım, biz bu ülkeye taş koyan herkese müteşekkiriz, bundan yana sıkıntımız yok ama bizim itirazımız bu ülkenin kaynaklarının, tüyü bitmemiş yetim hakkının, o beytülmalin daha insani, daha vicdani, daha öncelikli, daha öngörülü, daha planlamalı olarak harcanmasının bu ülkenin hayrına olduğunu düşünüyoruz.
Bu yapılandırmada yine halkımıza çok dokunabilecek bir bölüm şeyleri yaptık. Belediye borçları, doğrudan alacaklarında var ama belediyelerin iş yerleri de var, kâr amaçlı belediyeler bunu kiraya veriyor. Buradaki müstecirler de on altı yıldır işlerinin iyi gitmediğinden, ülkede iyi bir yönetim olmadığından kira bedellerini ödeyemiyorlar. Bunların da beklentisi bu paketin içerisine belediye iş yerlerinin de bu yapılandırmaya dâhil edilmesidir.
Yine, yaşla problemi olmayan, sigortalılık yaşı süresi erken başlamış ama arada iş bulamamış bu ülkenin yurttaşları var. Bunların da geriye doğru emekli olabilme adına bir borçlanma talep ve yapılandırma beklentileri var ama Sayın Bakanım, tabii, daha yoğun herhâlde. Tekrar etmeyeceğim Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, orada kapanan şirket sayıları istenmişti. Arkadaşlar, ben size yetişmeye çalışıyorum, yetişemiyorum size. Kapanan şirket sayıları dendi, ben de onlara bakıyorum.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Tabii, bu Hükûmetinizin birçok alana müdahaleleri, en son, hepimizi de üzen 15 Temmuz...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Beraber Tokat'a gidelim.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Gidelim Sayın Bakan, gidelim. Havaalanımız zaten duruyor. 16 Nisan referandumuna kadar günde 2 uçak geliyordu ne yazık ki referandumdan on gün sonra 2 uçağımız da gelmiyor. Yenisi ihale edilecekti, biliyorum, parasızlıktan o ihale de belki cüzi bir rakamla ihale edilecek ama devamı gelmeyecek. Dileğimiz bunların bir an önce planlama çerçevesinde ödeneklerinin önceden ayrılarak yapılıp yoluna devam etmesi.
Değerli milletvekilleri, hepimiz biliyoruz, 24 Haziran 2018'de seçim var. Bu ülkede istikrar olmadığı için, iktidar ülkeyi yönetemediği için neredeyse her iki yılda bir seçim gündeme gelmekte hem de tek başına yöneten bir iktidar eliyle. Seçim demek ekonomi demek, beraberinde belli bir harcama demek. Biz her dönem bir seçim ekonomisi hazırlığıyla ülke yönetimine yön veriyoruz. Son olarak Hükûmetin açıkladığı pakette bu kez vergi afları, imar affı gibi düzenlemelere ek olarak emeklilere iki bayram biner liralık ikramiye de geldi. Biz bu projeyi destekliyoruz. Zaten geçmişte Türkiye gündemine Cumhuriyet Halk Partisi bunu iki maaşla getirmişi ama siz "Devletin olanağı bu kadar." diyorsunuz, o kadar olsun ama Sayın Bakan "'Bunun kaynağını bulun.' diyene hemen partimden istifa eder Cumhuriyet Halk Partisine oy veririm." diyordu, Sayın Şimşek'in de bu alanda sözünde durmasını bekliyoruz.
Adaleti sağlamak ve toplumsal barışı tesis etmek adına yapılan her vergi affı düzenlemesinin bir yandan da belli oranda toplumda sıkıntıyı beraberinde getirdiğini biliyoruz. Açıkçası bu düzenlemelerin önü sonu yok ama temeli devlet olma geleneğimizden hızla uzaklaşmak. Kamu kurum ve kuruluşlarında ve devletin her kademesinde o sözlü mülakatlarla liyakati bir kenara bırakıp oralara yandaş ve sizin yanlışlarınıza itiraz etmeyecek insanları getirme alışkanlığını sürdürdüğünüz için hiçbir alanda yönetimlerde yeteri kadar başarılı olamıyoruz.
Ve artık gelin, bunca yıllık eleştirilerden sonra ortak bir uzlaşıyla hepimizin bildiği o devleti 15 yaşında kılan özelliklerine ve ayarlarına, kurulduğu yıllardaki gibi kalkınmayı ülkenin her tarafına yayacak bir anlayışı birlikte monte edelim.
Bakın, ülke nüfusu AK PARTİ iktidara geldiğinde 65 milyon, kırsalda, köyde yaşayıp geçimini sürdürüp yaşamını idame ettiren insan sayısı 22 milyondu. Sayın Bakanım, şu anda ülke nüfusu 81 milyon, köyde 6,5 milyon insan yaşıyor. Bu insanların hepsi metropol kentlere köyde ürettiği ürünü para etmediği için yani bir Mercedes araca binilen mazot parasıyla traktörüne mazot koyup üretme gibi bir zorlukla mücadele ettiği için başaramayıp teslim olmakta. Bu kıymetli ovalar, onları sit alanı ilan ettik, korumaya aldık. Tokat'taki 3 ovadaki sulanabilir arazilerin yüzde 85'i rehin Sayın Bakan, ve bunlara toplulaştırma yapılıyor. Şunu soruyor bize köylüler: "Bizim filmlerde gördüğümüz dev çiftliklerde olduğu gibi biz buralarda hiç değilse işçi olarak çalışabilecek miyiz? Traktörleri rehin, hepsi borçlu. Sadece Tokat merkezde 46 bin dosya var icrada 142 bin nüfusu olan Tokat'ta. Bakın, en son, hiç gereği yokken...
Yeni üniversitelerin kurulmasını hepimiz canıgönülden istiyoruz Sayın Bakanım, ama bu üniversiteleri bölerek, o bilim adamlarını ne olduğu meçhul bir ortama düşürerek ya da şöyle örnek vereyim: İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi diyelim ya da Cerrahpaşa, milyonlarca öğrenci sınava giriyor, ilk 500'deki öğrenci tercih ediyor, "O okulu bitirmek istiyorum." diyor. Bu üniversitelerin bir marka değeri var. Eğer yeni üniversiteler açacaksak bu üniversitelere sorumluluk verelim, bunlar planlasın ikinci üçüncü üniversitelerini açsınlar. Ve bakın, bu ülkenin gençleri, bilim adamları, hepsi Hükûmetten bunları bekliyor, "İstanbul Üniversitesini bölmeyin, Cerrahpaşa Tıp Fakültesini bizden koparmayın." diyor ama maalesef gidiyor.
BAŞKAN - Nereden kopuyor? 1966'da kuruldu, evet, doğru.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Bakın, dünyada bir başka ülkeden üniversiteli resmi, hepsi gülüyor ve mutlu ama bizdekilerin hepsi gergin. İşte o altyapıda yaptığımız üniversiteler... Bu şeker fabrikalarıyla ilgili Türkiye'nin her tarafını gezdik, Sayın Bakanım, Kars'a gittik, aramızda tıp doktoru Kars Milletvekili arkadaşımız da var, bakın arkadaşlar: "Cildiye polikliniği bu hafta kapalıdır." "Ortopedi kliniği bu hafta kapalıdır." "KBB doktor olmadığından kapılıdır." Kafkas Üniversitesinde. Bunları çoğaltabiliriz.
BAŞKAN - Pardon, nerede dediniz? Bir daha söyleyin.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Kars Kafkas Üniversitesi.
BAŞKAN - Yani Sağlık Bakanlığıyla alakası yok, evet.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Yani bunları çoğaltıp gidiyoruz. Temeli kalifiye, nitelikli elemanları yeteri kadar üniversitelerimizden yetiştirip, üniversitelerin büyümesine o alanda kendilerine bırakarak büyüme değil, "81 ile 81 üniversite." dedik. Niyet güzelmiş gibi geliyor ama arkadaşlar, o zaman hatayı yaptık. Kredi ve Yurtlar Kurumu yeteri kadar yurt yapmadan o çocukları hepimizi üzen 15 Temmuzu yaşatan FETÖ'nün kucağına ittik. Demek ki üniversitelerin çoğalması, her ile bir üniversitenin açılması bir ilköğretim okulunun açılması gibi değil, bu anlamda bu ülke planlamasını yapmalıdır ve bu planlamayı da yaparken işte bu muhalefet sıralarının...
BAŞKAN - Kadim ağabey, sen konuşmaları karıştırdın, aşağıdaki konuşma metnini burada okuyorsun gibi geldi.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Burada uzlaşarak, muhalefetin de görüşünü alarak bu ülkenin kaynaklarının doğru ve verimli kullanılmasının doğru olacağına inanıyorum. Ve olacak seçimlerde ülkemizin halkın iradesinin hiçbir şaibe bulaşmadan sandığa yansımasını, OHAL'in bir an önce bitmesini ve bu ülkedeki özgürlüğün, temel insan hak ve kazanımlarının hayata geçtiği bir seçim olmasını diliyorum ve hepinize saygılar sunuyorum.