KOMİSYON KONUŞMASI

İSRAFİL KIŞLA (Artvin) - Sayın Başkan, Sayın Müsteşarım, değerli arkadaşlar; hepinize hayırlı günler diliyorum.

Bu Millî Eğitim Komisyonunun son toplantısında da kayıtlara bir not düşmek adına birkaç değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Bugünkü tasarıya genelde baktığımızda; bir, YÖK'ün kendi ihtiyacı olan denetim ve bazı vakıf üniversitelerinin icralık durumlarıyla ilgili, kendi işleyişiyle ilgili hususun yanında, bir de illerde açılacak üniversitelerle ilgili tasarının temelinde bunları görüyoruz fakat 15'e yakın ilde üniversite söz konusu. Tabii, eleştiri konusu; İstanbul Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi üzerinde eleştiriler geliyor. Genelde eleştirilere baktığımızda; bir, daha fazla üniversite kurmamız her üniversite kuruluşlarında gündeme gelir. Aslında dünyaya baktığımız zaman, Türkiye'de üniversite sayısının hiç de fazla olmadığını görüyoruz ve bu üniversitelerin Komisyonda fazla olduklarını söyleyen milletvekili arkadaşlarımızın da hiçbirinin kendi ilindeki bir üniversitenin kapatılmasıyla ilgili bir önerge verdiğini veya kurulmamasıyla ilgili bir önerge verdiğini de görmeyiz. Yani onun için söylenmesine rağmen herkes ister ki benim ilimde bu üniversite açılsın. Onun için, gerçekten, bu bir eleştiri mahiyetinde kalan bir söz, aslıyla, gerçeğiyle ilgisinin olmadığını görüyoruz.

Diğer taraftan, aceleye getirme, hep söyleniyor. Tabii, aceleye getirme konusu da aslında bu tasarı iki yıldan beridir Komisyonda bekleyen ve tasarı olarak hazırlanmış, gündemde olan konu. Yani bir iktidar ülkenin ve milletin menfaatiyle ilgili bir icraat yapar, eğer bu icraat faydalı bir icraatsa zaten getirir gündeme, faydasız bir icraatı erken yapmanın, geç yapmanın hiçbir esprisi yoktur. Yani seçimden önce yapmak, seçimden sonra yapmak... Eğer ülke için, millet için faydalı bir şeyse bunu seçimden sonraya bırakmanın bir esprisi yoktur. Faydalı bir icraatsa seçimden önce getirirsiniz, bir an önce hayata geçirmek doğru olan iştir derim.

Oldubitti konusunda da, bu da zaman zaman dile getirilen hususlardan bir tanesi. Yani ben bu Komisyonda mesela bugün çok değerli, verimli fikirlerin beyan edildiğini ve istifade ettiğimizi görüyorum. Bundan önce de mesela YÖK Başkanı ile Üniversite Senatosunun toplantısında da yani olumlu yaklaşımların her zaman kabul gördüğünü, müspet eleştirilerin kabul gördüğünü görüyoruz ve "İbni Sina" isminden vazgeçip mesela "İstanbul Cerrahpaşa" isminin kabul edildiğini yani burada her şeyi oldubittiye getirme yerine gerçekten doğru, akılcı, mantıklı, müspet eleştirilerden de istifade ettiğimizi... Bugün de burada Komisyonda işte, Ceyhun Bey'in de dile getirdiği orman fakültesinin yerinde kalmasıyla ilgili konuya da hepimiz arkadaşlar olarak olumlu bir yaklaşım sergiledik. Ama bu tip değişimlerde elbette ki bir yeniliğe karşı çıkma refleksi her zaman gösterilir ama bir müddet sonra "İyi ki bu icraatı yapmışız." denir. Onun için burada yapılan işleri bir ihanet gibi, üniversitelere ihanet ve üniversitelere bir kötülük, bir miras bırakan bir milletvekilleri konumunda bizleri değerlendirmeyi aşırı bulurum, yanlış bulurum. O bakımdan, ben inanıyorum ki ileride, yapılan bu icraatların doğru olduğunu herkes takdir edecektir ama eksiklikler varsa Komisyonda bunlar da giderilir, Genel Kurulda giderilir ve zaman içerisinde de yine yeni tasarılarla yenilikler kazandırılır.

O bakımdan, ben, tasarının doğrusu hayırlı olmasını diliyorum ve bugün gerçekten... Sadece küçük bir eleştirim; Gaye Hocam yok burada, ona... Yani bugünkü bu güzel toplantıda herkes çok güzel şeyler söyledi ama Cumhurbaşkanımızın diplomasını konu eder bir şeyin burayla ne bağlantısı vardı bilemiyorum. Yok, Aksaray Meslek Yüksekokulu diplomasıymış, bu Marmara Üniversitesi diploması sayılmazmış falan... Bu konuyu gündeme böyle bir toplantıda getirmiş olmasını çok yanlış buluyorum, onu da ifade etmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.İSRAFİL KIŞLA (Artvin) - Sayın Başkan, Sayın Müsteşarım, değerli arkadaşlar; hepinize hayırlı günler diliyorum.

Bu Millî Eğitim Komisyonunun son toplantısında da kayıtlara bir not düşmek adına birkaç değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Bugünkü tasarıya genelde baktığımızda; bir, YÖK'ün kendi ihtiyacı olan denetim ve bazı vakıf üniversitelerinin icralık durumlarıyla ilgili, kendi işleyişiyle ilgili hususun yanında, bir de illerde açılacak üniversitelerle ilgili tasarının temelinde bunları görüyoruz fakat 15'e yakın ilde üniversite söz konusu. Tabii, eleştiri konusu; İstanbul Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi üzerinde eleştiriler geliyor. Genelde eleştirilere baktığımızda; bir, daha fazla üniversite kurmamız her üniversite kuruluşlarında gündeme gelir. Aslında dünyaya baktığımız zaman, Türkiye'de üniversite sayısının hiç de fazla olmadığını görüyoruz ve bu üniversitelerin Komisyonda fazla olduklarını söyleyen milletvekili arkadaşlarımızın da hiçbirinin kendi ilindeki bir üniversitenin kapatılmasıyla ilgili bir önerge verdiğini veya kurulmamasıyla ilgili bir önerge verdiğini de görmeyiz. Yani onun için söylenmesine rağmen herkes ister ki benim ilimde bu üniversite açılsın. Onun için, gerçekten, bu bir eleştiri mahiyetinde kalan bir söz, aslıyla, gerçeğiyle ilgisinin olmadığını görüyoruz.

Diğer taraftan, aceleye getirme, hep söyleniyor. Tabii, aceleye getirme konusu da aslında bu tasarı iki yıldan beridir Komisyonda bekleyen ve tasarı olarak hazırlanmış, gündemde olan konu. Yani bir iktidar ülkenin ve milletin menfaatiyle ilgili bir icraat yapar, eğer bu icraat faydalı bir icraatsa zaten getirir gündeme, faydasız bir icraatı erken yapmanın, geç yapmanın hiçbir esprisi yoktur. Yani seçimden önce yapmak, seçimden sonra yapmak... Eğer ülke için, millet için faydalı bir şeyse bunu seçimden sonraya bırakmanın bir esprisi yoktur. Faydalı bir icraatsa seçimden önce getirirsiniz, bir an önce hayata geçirmek doğru olan iştir derim.

Oldubitti konusu da zaman zaman dile getirilen hususlardan bir tanesi. Yani ben bu Komisyonda mesela bugün çok değerli, verimli fikirlerin beyan edildiğini ve istifade ettiğimizi görüyorum. Bundan önce de mesela YÖK Başkanı ile Üniversite Senatosunun toplantısında da yani olumlu yaklaşımların her zaman kabul gördüğünü, müspet eleştirilerin kabul gördüğünü görüyoruz ve "İbni Sina" isminden vazgeçip mesela "İstanbul Cerrahpaşa" isminin kabul edildiğini yani burada her şeyi oldubittiye getirme yerine gerçekten doğru, akılcı, mantıklı, müspet eleştirilerden de istifade ettiğimizi... Bugün de burada Komisyonda işte, Ceyhun Bey'in de dile getirdiği orman fakültesinin yerinde kalmasıyla ilgili konuya da hepimiz arkadaşlar olarak olumlu bir yaklaşım sergiledik. Ama bu tip değişimlerde elbette ki bir yeniliğe karşı çıkma refleksi her zaman gösterilir ama bir müddet sonra "İyi ki bu icraatı yapmışız." denir. Onun için burada yapılan işleri bir ihanet gibi, üniversitelere ihanet ve üniversitelere bir kötülük, bir miras bırakan bir milletvekilleri konumunda bizleri değerlendirmeyi aşırı bulurum, yanlış bulurum. O bakımdan, ben inanıyorum ki ileride, yapılan bu icraatların doğru olduğunu herkes takdir edecektir ama eksiklikler varsa Komisyonda bunlar da giderilir, Genel Kurulda giderilir ve zaman içerisinde de yine yeni tasarılarla yenilikler kazandırılır.

O bakımdan, ben, tasarının doğrusu hayırlı olmasını diliyorum ve bugün gerçekten... Sadece küçük bir eleştirim; Gaye Hocam yok burada, ona. Yani bugünkü bu güzel toplantıda herkes çok güzel şeyler söyledi ama Cumhurbaşkanımızın diplomasını konu eder bir şeyin burayla ne bağlantısı vardı bilemiyorum. Yok, Aksaray Meslek Yüksekokulu diplomasıymış, bu Marmara Üniversitesi diploması sayılmazmış falan... Bu konuyu gündeme böyle bir toplantıda getirmiş olmasını çok yanlış buluyorum, onu da ifade etmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.