KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Kısa bir özet yap kanunla ilgili.

ZEYNEP KARAHAN USLU (Şanlıurfa) - Tabii, aslında, metin tüm arkadaşların önünde olduğu ve okuma fırsatını buldukları için ben bu arma teklifinin mantığı üzerine sizlere bilgi vermeyi daha uygun bulurum. Bu çerçevede baktığımızda, bugün, günümüz dünyasında bunu geçmişle de bağlantılayarak ifade etmek mümkün ama içinde yaşadığımız dünyada Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerin şu anki konumlanışına baktığımızda, dünyada devlet arması olmayan sadece iki ülkenin olduğunu görüyoruz. Biri Türkiye, diğer Dominik Cumhuriyeti. Ve bir diğer husus da devlet armasının günümüzdeki işlevi nedir -ki tarihsel bağlamında da bu uzun yüzyıllardır dünyada böyle, bizim ülkemizde de kökü, malum, biraz önce ifade edildi, Abdülmecit'e dayanıyor- devletlerin millî kimliğini tanımlayan iki temel unsurdan biri yani herhangi bir devleti isim olarak veya bir kavram olarak zikrettiğimiz zaman iki unsur üzerinden devletler âdeta cisimleşiyorlar, biri bayrakları, diğeri armaları ve böyle baktığımız zaman aslında Türkiye Cumhuriyeti devletinin cisimleşmiş hâli diyebileceğimiz iki temel unsurun yani yüzde 50'sinin, yarısının, ikinin, birinin olmadığını görüyoruz ve bunun nedensellik ilişkilerine bakıldığında da, aslında Osmanlı Devleti döneminde var olan armanın cumhuriyetle birlikte bir yönetsel değişiklik yaşanması çerçevesinde ilga edildiğini ancak diğer taraftan, belki o dönemin şartları çerçevesinde geçmişe dönük belli sembollerin... Çünkü devlet dediğiniz zaman sahip olduğunuz tüm sembollerin, tüm kültürel unsurların o armada bir şekilde vurgulanması icap ediyor ve böyle bakıldığında, cumhuriyet bu çerçevede, o dönemin koşulları ile de konuyu değerlendirirsek böyle bir tercihte bulunmamış. Sadece bir defa, bir arma yapılsın diye, üstelik Mustafa Kemal Atatürk'ün inisiyatifiyle bir teklif var, o çerçevede de bir çalışma yapılıyor. O çalışma da hiçbir şekilde hayata geçmediği için o gün bugündür ülkemiz devlet arması olmayan ve bu eksikliği kamu kurumlarından pasaportlarımıza kadar hayatın her alanında yani bireyin hayatına da, kurumların hayatına da dokunan bir biçimde yaşayan bir devlet olma sıfatını muhafaza ediyor ve bu muhafaza ediş şüphesiz ki olumlu ve doğru bir muhafaza ediş olarak değerlendirilemez. Yani bir devlet düşünün ki büyükelçiliklerinde devletini sembolize eden bir sembolü olmasın ya da aşağı yukarı 80 milyonluk bir ülke düşünün ki vatandaşlarının pasaportlarının üzerinde devletlerini, nereye, kime, hangi devlete ait olduklarını ifade eden bir sembolleri olmasın ve bu şekilde on yıllar boyunca hayat süregelsin, devam ettirilsin. İşte günümüze geldiğimizde böylesine köklü bir tarihsel geçmişe sahip bir devletin, bir kültür ve tarihsel mirasın temsilcileri olarak bizim bu durumu devam ettirmemiz de benim ve bu teklifi sunan arkadaşlarımın kanaatince doğru ve savunulabilir bir durum değil.

Bu çerçevede tarihsel mirasımızın bütün unsurlarına ve keza, bugünkü Türkiye'nin, yeni Türkiye'nin bütün kodlarına da sahip olan, hani eskilerin deyişiyle "efradını cami, ağyarını mâni" diyebileceğimiz nitelikte, kapsayıcı, tarihsel mirasımıza ve yarınlara dönük perspektifimizi kendi bünyesinde barındıran bir sembol üzerinden kendisini tanımlayan bir devlet olmaktan daha tabii, daha olması gereken bir husus yoktur diye düşünüyorum. Özellikle dünyadaki konumlanışımıza baktığımızda da zaten mevcut durumun savunulabilir ya da devam ettirilebilir bir durum olmadığını açıklıkla görmek ve göstermek mümkün. Yani hani bütün dünya yanılıyor, sadece Türkiye doğruyu bulmuştur, ne gerek vardır bir devleti temsil eden bir sembole demenin çok mümkün olduğu kanaatinde değiliz.

Bu çerçevede biraz önceki değerli milletvekilimizin de ifade ettiği hususları da bize göre kapsayacak bir biçimde zaten teklifimiz Komisyonumuzda oylandıktan sonra ve inşallah, ben bu 24'üncü Döneme yakışan bir faaliyet olacaktır diye düşünüyorum ve 24'üncü Dönem milletvekillerinin, 24'üncü Dönem parlamenterlerinin bu teklife imza atması için ve önümüzde 7 Haziran tarihinin de açıklıkla var olduğunu düşünecek olursak bunu ivedilikle bu dönem içerisinde Parlamentomuzdan çıkaracak nitelikte yani tırnak içerisinde, konuyu sündürüp, uzatıp, döneme yetişmemesiyle nitelenecek tutum alışlar değil, yetişecek türde bir tutum alışın da Komisyonumuz tarafından gerçekleşmesinin şüphesiz ki teklif sahibi milletvekili ve diğer teklif veren milletvekili arkadaşlarım adına da Komisyonumuzdan rica ettiğimi ifade etmek isterim.

Diğer taraftan, bu teklif yasalaştığı takdirde zaten bir komisyon kurulacak ve Parlamentodaki çoğulcu temsili... Ki bu aslında sadece Parlamentodaki çoğulcu temsil değildir, milletin temsilidir, milletin hemen hemen bütün renkleriyle temsil edilebildiği bir Parlamento söz konusudur ve bu çerçevede bütün partilerden katılacak milletvekillerinin içerisinde görev alacağı bir komisyonun oluşturulması ve bu milletin temsilcileri üzerinden de aslında temsil ettikleri büyük bütünün tercih ve beğenilerini kendi üzerinden ortaya koyabilecek nitelikte bir komisyonun oluşturulacağı da açık bir gerçektir ve bu Komisyon da şüphesiz ki sadece kendi başına, tırnak içerisinde, kendi kafasına güzel geleni yapmak adına bir çalışma yürütmeyecektir. Yine, teklifte belirtildiği üzere çalışma yol ve yöntemlerini de oluşturulacak komisyon kendisi belirlemek suretiyle ve tüm uzmanlardan, akademisyenlerden hizmet alma imkânı da bu teklifle sunulmuştur ki bu çerçevede -bir örnek olsun diye söylüyorum, buna dahi imkân vardır- örneğin bir yarışma açılabilir, komisyon eğer oluşur ve kendisi uygun görürse. Bu yarışmaya katılımlar çerçevesinde bir jüri oluşturulur. Hem konunun uzmanları yarışmaya katılabilir hem de konunun uzmanları sadece parlamenterlerle sınırlı kalmaksızın jüride de yine uzmanlara yer verilmek suretiyle bu armanın çoğulcu ve uzman desteği alınarak oluşturulması mümkün olacaktır. Ondan sonraki aşamada -ki bunun için üç ay süre öngörülmüştür, yeterli olduğu kanaatindeyim- ondan sonra da yine Genel Kurulda bu sefer de tüm milletvekillerimizin, tüm Parlamentonun onayına sunulmak suretiyle parlamenter temsilin bu seçimde en üst seviyede yer alması sağlanmakta, hem uzman katkısı hem de parlamenterler üzerinden siyasal temsilin ve toplumun katkısıyla alınması öngörülmüş olup bu ciddiyetle bir devleti inanıyorum ki uzun yıllar temsil edecek, bir devletin hükmi şahsiyetini ifade edebilecek seviyede bir sembolün bu şekilde tespit edilmesinin de doğru bir yaklaşım olduğunu ve mevcut durumun da devam ettirilmemesi yönünde ivedilikle tutum alınmasının da bir o kadar doğru bir tutum olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında da herhangi bir soru gelirse değerli Komisyon üyelerimizden, teklif sahibi ve diğer teklifi sunan milletvekilleri adına da ifade etmekten memnuniyet duyacağımı belirtirim.

Teşekkür ederim.