KOMİSYON KONUŞMASI

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Başkanım da aslında tabii biliyor gerçekleri ama ne yapsın.

BAŞKAN - Estağfurullah canım! Gerçeklerin yanındayız.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Görev icabı o da katlanmak zorunda.

Tabii, çok Değerli Sayın Şahin'in ben özgürlükçü bir insan olduğunu biliyorum. O da bir yerlerden, üst makamlardan grup disipliniyle aldığı emir ve talimatlarla mecburen savunacaktır bunu. Ona da saygı duyuyorum, savunması gayet doğal. Ama kişisel olarak özgürlükçü olduğunu çok iyi biliyorum. Fakat aldığı emir ve talimatlar öyle, grup kararı, saygı duyuyoruz ona da, savunacaktır bu yasayı.

Ama, Sayın Şahin, şimdi bakınız, bütün dünyada hırsızları karikatürize ederken gözlerine bir maske takarlar, değil mi, bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Ülkede yapılan bir yolsuzluğu protesto etmek için 50 kişi, 100 kişi, 300 kişi toplantıya katıldı. Hem de yasal bir gösteri, izin de aldılar, kullanıyorlar, almalarına gerek yok ama... Gözlerini kapattılar diye bu insanları siz şimdi iki yıl altı aydan dört yıla kadar yargılama yapacak mısınız, yapmayacak mısınız? Kimliklerini kapattı çünkü. Bu ayrımı nasıl yapacaksınız? Diğer bir konu, burada aslında getirilmek istenen düzenlemenin özü gözden kaçıyor. Özü, Hükûmet kendisine karşı protesto eyleminin yapılmasının bütün şeyini ortadan kaldırmak istiyor. Bütün yapılan düzenleme budur. Yoksa kenarından kıyısından şunu sokalım, bunu çıkaralım, buradan bunu ekleyelim, bunu atalım, yok. Tümünü böyle global olarak düşündüğünüzde yapılmak istenen: "Bu ülkede, arkadaş ben toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmasını istemiyorum, Hükûmete karşı eylemi hiç istemiyorum." Bütün gerekçe bu, bunu açık yüreklilikle söylüyorum. Tasarının altında yatan neden budur. Yani 100 tane bahane... Oradan çıkar, buradan ekle, bunu fazla çıkar, şuraya ceza koy. Neticede diyorsunuz ki arkadaşlar: "Siz toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmayın, Hükûmeti de protesto etmeyin. Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur." diyorsunuz, başka bir şey demek istemiyorsunuz. Türkçesi budur, yapmak istediğiniz budur bu tasarıyla. Yoksa böyle kenarından köşesinden hukuktu, eskiden vardı, 79'da vardı. Siz 79'a geri mi göndermeye çalışıyorsunuz ülkeyi? Doğru. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda...

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Bu çalışmalar çok önemli. 7 Hazirandan sonra lazım olacak.

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Tabii ki lazım olacak.

Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda 2005'ten geriye döndünüz yani 2005'ten daha geriye döndünüz, dönmeye çalışıyorsunuz. Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu'nda da 79'a dönüyorsunuz. Oldu olacak bütün kanunlarımızı değiştirelim, 1935-1940 Hitler yasasına dönelim. Bunu mu istiyorsunuz? Bırakın artık bu geriye dönmeyi. Biraz ufkunuzu ileriye doğru getirin yani özgürlükler açısından. En beğenmediğiniz on sene, on beş sene önce özgürlüğüne kavuşmuş Ukrayna'da Hükûmet binasına 150 metre mesafede bir Başbakan için iki buçuk yıl çadır kurdular hem de Kızılay gibi bir bölgesine. İki buçuk yıl gösteri yaptılar, bir Allah'ın kulu gidip o çadırlarına dokunmadı, bir Allah'ın kulu. En sonunda da adamlar özgürlüklerine, demokrasiye döndüler. O tutuklanan Başbakan çıktı, bilmem ne oldu. Yani bu kadar korkmayın toplantı ve gösteri yürüyüşlerinden.

Ali Bey de söyledi. Bırakın insanlar deşarj olsun. Dünyanın her yerinde insanlar toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapıyorlar, deşarj oluyorlar. Hükûmetin varsa eksiklikleri dile getiriyorlar, dağılıyorlar. Dikkat ediniz, polisin müdahale etmediği bütün toplantılar olaysız bitmiştir ama nerede bir polis müdahalesi olursa orada kavga, orada kaos yaşanmıştır. Yapmayın bunu. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin engellenmesiyle ilgili ne varsa koyuyorsunuz buraya.

Şunu belirtmek istiyorum, samimi duygularımla söylüyorum, siz de samimi konuştunuz: Toplantıları bu kadar kısıtlayıp insanların deşarj olmasını bu kadar çok sıkarsanız bir yerde toplumu patlatırsınız. Buna fırsat vermeyin lütfen.

Çok teşekkür ediyorum.