KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Sayın Başkan; arkadaşlar konuşmuş olabilirler ama ben de bu maddedeki itirazlarımın -belki tekrar da olacaktır, bilmiyorum, dinleyemediğim için ama- tutanaklara geçmesini istiyorum, konuşmak istiyorum.

Bu fıkra daha önce de getirilmek istenmiş Sayın Bakan. OR-KOOP Danıştaya başvuru yaparak bu maddenin "dikili ağaç" ibaresini kaldırtmış. Danıştay "dikili ağaç" ibaresini Anayasa'ya aykırı bulmuş. Bu madde yürürlüğe girerse ormandaki genç ağaçlar da talan edilebilir diye bir endişe taşıyoruz. Amenajman plan verilerine uygun olarak dikili ağaç da dâhil orman ürünlerinin satışları yıllara sâri olarak yapılabilir, az önce arkadaşlarımızın da bahsettiği gibi. Bu fıkrayla ormanlar yandaşlara, holdinglere uzun yıllar peşkeş çekilebilir, bu madde bunun önünü açıyor. Yine kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçları ile lüzum ve fayda görülen veya acele olarak satış yapılmasını gerektiren hâllerde her türlü orman ürünü piyasa fiyatı üzerinden tahsisen satılabilir zaten. Bu maddeye yazılı satışların usul ve esasları Bakanlar Kurulunca tespit olunur. 30'uncu maddede yapılması düşünülen değişiklikle orman ürünlerinin satışlarının dikili hâlde ve orman içinde satılması olanaklı hâle getirildiği için bu çok sıkıntılı bir durum yaratacaktır. Amenajman planı verilerine uygun olarak dikili ağaç olarak yapılacak satışların yılları içerecek şekilde yapılması da olanaklı hâle gelmektedir burada. Bu değişiklikle 1870 Orman Nizamnamesi hükümlerine dönülmektedir. Bilindiği gibi 1937 yılına kadar yürürlükte olan Orman Nizamnamesi hükümlerine göre ormanlar aynen bu tasarıda olduğu gibi on-on beş-yirmi yıl gibi sürelerle işletme hakkı özel kişi veya şirketlere verilerek yürütülmekteydi. Bu işletmecilik anlayışıyla ormanlar önemli ölçüde tahrip edilmiş ve 1945 yılına kadar sürdürülen bu anlayıştan Türkiye ormancılığı birçok bedel ödeyerek vazgeçebilmiştir. İşletmecilik hakkını eline geçiren kişi veya şirketlerin sadece ekonomik çıkarları doğrultusunda ormanları sömürdüklerini görmekteyiz. Bu nedenle 1937 yılında çıkarılan 3116 sayılı Orman Kanunu ve daha sonra 1961 ve 1982 Anayasalarıyla bu işletmecilik anlayışı terk edilmiş ve söz konusu düzenlemelerde devlet ormanlarının devlet tarafından yönetilip işletileceği hüküm altına alınmıştır. Yürürlükteki 1982 Anayasası'nın 169'uncu maddesinde "Devlet ormanları kanuna göre devlet tarafından yönetilir ve işletilir." hükmü varken kanunda böyle bir değişiklik yapılması anlaşılamamaktadır. Söz konusu Anayasa hükmü ne anlama gelmektedir, neyi öngörmekte, neyi engellemektedir? Neyi engellemek istediği tarihsel bir incelemeyle kolayca anlaşılır. Bu nedenle yapılmak istenen değişiklik Anayasa'ya da açıkça aykırıdır.

Öte yandan, getirilmek istenen bu düzenlemeyle devlet orman işletmeciliği sona ermemektedir. Yani bir taraftan özel kesim dikili satışla orman işletmeciliği yapacak, diğer yandan da devlet orman işletmeleri orman işletmeciliği yapacaktır? Bir taraftan sadece ekonomik çıkarlarla ormanları işletecek kişi veya şirketlerle ormanların sosyal ve çevresel işlevlerini de gözeten ve bu alanlara da masraf yapan orman işletmeleriyle rekabete gireceklerdir. Bu rekabetin kazananı bellidir. Çünkü doğal olarak her iki kesimin koşulları, amaç ve öncelikleri farklı olacaktır. Bu nedenle, Anayasa'ya aykırılık bir tarafta bu türden ikili bir yapının oluşturulması ormancılık politikası açısından da büyük bir zafiyete yol açacaktır.

BAŞKAN - Bir toparlayalım artık Sayın Akyıldız.

ALİ AKYILDIZ (Sivas) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Madde gerekçesinde sözü edilen dikili ağacın orman ürünü olduğu vurgusu hukuki açıdan kabul edilebilir bir tanımlama da değildir. İlgili mevzuatta doğal olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılmaktadır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere ağaçlar arzın mütemmim cüzü yani bütünleyici parçasıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 684'üncü maddesine göre bütünleyici parça, asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parça olarak tanımlanmıştır. Ürün olarak tanımlanması hukuken mümkün değildir. Dikili ağacın ürüne dönüşmesi için araziyle bağlantısının tamamen kesilmesi gerekir.

Ayrıca, yine aynı madde içinde yapılan değişiklikle amenajman verilerine uygun olarak dikili ağaç da dâhil orman ürünlerinin satışları -demin de söylediğim gibi- yıllara sâri olarak yapılabilir Sayın Bakan. Bu ibarede açıkça takip eden yıllarda da devam eden "yıllara sâri" kavramları kullanılmıştır, bunlar daha netleştirilebilir.

Yine madde gerekçesinde yapılan bu değişikliğin dikili ağaç da dâhil orman ürünü üzerinde çok yıllık satışına imkân sağladığı yönünde açıklamada bulunulmuştur. Düzenlemede "yıllara sâri" ibaresinden kastedilen sürenin ne kadar bir zaman dilimini ifade ettiğine ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı için bu yöndeki belirsizlik idarenin düzenleyeceği işlemlerin belirliliği ve öngörülebilirliği ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu maddenin çıkarılmasını talep ediyorum, teşekkür ediyorum.