KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN SARIBAL (Bursa) - Teşekkür ederim.

Aslında bu madde biraz anlaşılmaya, açıklanmaya muhtaç bir madde. Yani burada "Devlet ormanlarında; arkeolojik kazı ve restorasyon yapılmasına ve bu alanların kullanımına, tarihi eserlerin restorasyonu ve korunması için gerekli tesislere, odun kömürü, terebentin, katran, sakız gibi işletilmesinde ağaç kullanılan ocakların açılmasına ve yeraltında depolama alanı kurulmasına Orman Genel Müdürlüğünce bedeli alınarak yirmidokuz yıla kadar izin verilebilir." deniliyor. Bu açıdan, özellikle şurada "yeraltında depolama alanı kurulmasına" diyor; hangi amaçla depolama alanı yer altında kurulacak? Yani bunun amacının ve içeriğinin çok açık, net bir şekilde anlaşılamadığını; en azından ben yeterince anlamadığımı paylaşmak isterim. Bunun açıklanması gerekir. Yine, aynı tarihsel süreç içerisinde değerlendirmek gerekirse, bugüne kadar yaşadıklarımız, iyi niyetle bile olsa, yazılarda ya da belgelerde ya da yasalarda ya da tasarılarda anlamlı da olsa fiilen uygulamalarda ciddi sıkıntılar var. Her ne kadar siz kadastrolama alanı için "Orman alanlarımızı artırdık, orman alanını 1 milyon 200 bin hektar artırdık." diyorsanız belki kendi pencerenizden haklısınız, hiç itirazım yok ama sonuçta yoktan var etmedik, sadece sınırları, alanları belli olmayan ve bizim topraklarımızda ormanlık alan olarak görülen alanları tespit ettiniz yoksa yeni bir alan falan katmadınız ama cumhuriyetten bugüne kadar baktığımızda aslında bütünüyle orman alanlarımızın ne kadar da çok tahrip olduğunu, konuta, enerjiye, endüstriye, özellikle yapılaşmaya, başka alanlara gittiğini, özellikle ormanlarda "turizm amaçlı, eğitim amaçlı" denerek koca koca otellerin yapıldığını hepimiz görüyoruz ve işitiyoruz. Abant örneğini de bunun için verebiliriz, Uludağ örneğini de bunun için verebiliriz, Kaz Dağları örneğini madenler için verebiliriz, Cerattepe'yi verebiliriz, Yeşil Yolu verebiliriz, hemen yakın, bildiğimiz birçok bölgeyi, birçok alanı verebiliriz, verebiliriz de verebiliriz. Bütün bunlar göz önüne alınarak sizin iyi niyetle yola çıkıp ama çerçevesini, köşelerini, çizgisini belirlemediğiniz muallak söz ve ifadeler, bu şekilde çıkan bütün yönetmelikler, genelgeler, kanunlar vesaire pratikte karşılığını bulmuyor. Bizim gördüğümüz, yaşadığımız alanlarda orman tahribatıdır yani örneğin RES'ler üzerinden, HES'ler üzerinden hakikaten -bilmiyorum Bakanlığın böyle bir tahlili var mı- kaç milyon ağacımız tahrip oldu? Bu ağaçların yaşı nedir, kuturları nedir? Yeniden o bölgenin ormana dönüştürülmesi kaç yüzyılımızı alır? Ayrıca, böyle bir irademiz var mı? Yani sadece kadastral alanları çizmek, onu orman alanı olarak ima etmek elbette kıymetli, elbette önemli ama bu "Yeni orman alanları yarattık." demek anlamı taşımıyor, benim için taşımıyor. O yüzden, depolama alanlarının ormanların içerisinde yapılması, büyütülmesi yeni ormanların tahribatı demektir, ormanların yok edilmesi demektir. Bunun bütünüyle sistemden çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. İleride karşımıza dikili ağaç kesimi de gelecektir ve makilik alanların orman dışına itilmesi de gelecektir. Bunları üst üste koyduğumuzda, hepsi birbirini tamamlayan biyoçeşitliliğimizi, orman varlığımızı, orman niteliklerimizi görmezden gelerek aslında orman alanları üzerinde yeni rant, yeni ticaret kaynaklarının ortaya çıkması anlamına geliyor.

Bu anlamda, bütünüyle buna karşı olduğumu bir kez daha gördüğüm pratikler üzerinden, yaşanan tarihsel gerçeklik ve bellekler üzerinden net bir şekilde ortaya koyma ihtiyacı var.

Teşekkür ediyorum.