| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/929) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 29 .03.2018 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Tabii, burada teknik hukuk açısından bir madde değişikliğiyle yedi ayrı fıkranın eklenmesi aşağı yukarı üç buçuk sayfa... Kanunun bu şekilde hazırlanması kanun yapma tekniğine aykırı. Mümkün olduğunca bunlar vatandaşın anlayabileceği şekilde kısa ve öz metin şeklinde olmalı. Bu, çok çok daha doğru ve yerinde olur.
Burada, ek 9'uncu maddesinde: "Bakanlar Kurulu kararı, arazi toplulaştırması ve diğer işlemler yönünden kamu yararı kararı sayılır." Böyle ibare, bir torba ibaresi olur ki bu, doğru bir ibare değil. Yani kamu yararı hangi hususta gerektirir, hangi hususta gerektirmez, Bakanlar Kurulunun tek tek bu konuyla ilgili karar alması lazım. Ki öyle her Bakanlar Kurulunun aldığı karar toplu bir vaziyette, bir atıfla "kamu yararı sayılır" ibaresi doğru bir ibare değil.
Sizden rica ediyorum yani bu ibareyi buradan çıkarmakta yarar var. Yani burada resmen Bakanlar Kuruluna açık çek vermiş oluyoruz. Bu, yasama yetkisinin devri anlamına geliyor ki Anayasa'nın 87'nci maddesindeki hükme açık ve net bir şekilde aykırılık teşkil etmektedir.
Geliyoruz, yine ek 9'uncu maddesinin yedinci fıkrası. Ek 9'un yedinci fıkrasında diyoruz ki biz: "Burada tebligatı internet sayfasında veyahut mahalle muhtarına..." Değerli arkadaşlar, biz eğer vatandaşın adalete erişimini gerçekten engellemek istemiyorsak, hak arama özgürlüğünü sonuna kadar kullanmasını istiyorsak Sayın Başkanım, burada tebligatın ilgililere bizzat yapılmasında yarar var. Biz milletvekiliyiz. Allah rızası için kendi internet sayfamıza günübirlik, saatlik bakabiliyor muyuz arkadaşlar? Yani bunu oradaki köylü vatandaşımızdan, ya internet sayfasına veyahut da muhtara git ilanlara bak... Köydeki vatandaşımızın çoğu da kışın zaten köyde de oturmuyor, kimi şehirlere geliyor. Orada yapılacak olan işlemle biz vatandaşımızı hak arama özgürlüğünden mahrum kılmış olacağız ki. Burada sizden istirham ediyorum. Burada "internet yahut muhtarın ilanı" dışında "Tebligat Kanunu hükümleri geçerlidir." deyin. Bunu muhalefet bu işe karşı çıkıyor anlamında değil, yol gösterici anlamda da, yapıcı anlamda da bunu söylüyoruz. "Tebligat Kanunu hükümleri geçerlidir." dersek vatandaşımızın bu mağduriyeti giderilmiş olacak.
Geliyoruz, yine 9'uncu maddenin -maddeleri o kadar uzun yazmışsınız ki tek tek fıkraları saymak zorundayım- onuncu fıkrasında diyoruz ki: "...iştirak hâlinde mülkiyetse DSİ veya proje idaresi tarafından resen düzeltilir." Arkadaş, Devlet Su İşlerini ayrıca bir veraset ilamını çıkarabilecek -Devlet Su İşlerinin bünyesinde, evet, hukukçu arkadaşlarımız var- miras işinden bu kadar anlayabilecek şey olabilir mi ya? Burada iştirak hükümlerini veraset ilamı size gelmeden, siz veraset ilamındaki o mirasçıların soyağacına göre miras hissesini, Devlet Su İşleri nasıl burada bu işi yapacak? Bu ibare ne olabilir? Doğru bir hadise değil. Yani şunu diyebilirsiniz Sayın Bakanım: "Yetki verilerek veraset ilamını çıkarmaya, tescil işlemini yapmaya..." Öyle olabilir. Taraflar yaklaşmayabilir. İdare de bu işini yapmak istiyor. O zaman ne yapmak lazım? Yetkiyi vermek lazım. Nasıl İcra İflas Kanunu'nda vatandaşın borcu varsa, alacaklıya yetki veriyorsak burada da aynı şekilde Devlet Su İşlerine siz "yetkiyi" diyebilirsiniz. Ama burada, oradaki memur arkadaşımıza siz vereceksiniz veraset payını düzenlemesini, yanlış bir pay oldu. Yapan arkadaşın serveti, mirası vesairesi yetmez arkadaşlar. Yazık, günah değil mi? Oradaki memuru da sıkıntıya sokmuş olacağız biz bu konuyla. Bu hadise bence "yetki" deyin, düzenlemeyi almayın. Oradaki memuru yakarsınız. Bu doğru bir hadise değil.
Geliyoruz, bununla bağlantılı olarak -Anadolu'da derler ki: "Ya bu işin altında bir kötü niyet var."- devam ediyoruz, bir altta: "Bu düzenlemelerin yapılmasında memurun hukuki sorumluluğu var." Peki, cezai sorumluluğu niye koymuyoruz? Hukuki sorumluluk... Orada tazminat açısından bir sıkıntı varsa, tazminat açısından sorumlu Mahmut Tanal memur olarak bu işlemi yaptı, cezai anlamda sorumlu değil. Memura bir taraftan hukuki sorumluluk getirip cezai sorumluluktan kaçıramayız. Demek ki baştan peşin peşin şunu kabul ediyoruz: Evet, biz burada yanlışlıklar yapacağız, bari tazminat sorumluluğu olacaksa olsun da cezai mesuliyet olmasın, böyle bir şey olmaz. Yani bir konu hukuki sorumluluk gerektiriyorsa cezai sorumluluk gerektirir; cezai sorumluluk gerektiriyorsa hukuki sorumluluk gerektirir yani bu sorumlulukları biz ayıramayız, atbaşı olarak gitmiş olur. Bunu düzeltmekte yarar var.
Demişsiniz ki: "Toplulaştırma işlemiyle ilgili karar alınmışsa, efendim, ipotek konulamaz, temlik yapılamaz, devir yapılamaz." Ben haciz koydum, ne yaparsınız? Bal gibi burada izin var. Vatandaşa zorunlu olarak haciz koymayla kulağı tersten göstermiş olacağız, kanunun etrafından dolanmaya sevk etmiş olacağız burada.
Büyük bir sorun daha var burada: Daha önce yapılmış olan bir gayrimenkul satış sözleşmesi varsa, bununla ilgili düzenlemeler vesaireler yok.
Devlet Su İşleriyle ilgili diyorsunuz ki: "Ya, arkadaş, bu, devletin verdiği desteklemeleri ben su parasından keserim." Ben bir siyasetçi kimliğiyle size bakmıyorum Değerli Hocam.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Su parası değil, su parası almıyoruz. İşletme, bakım vesaire.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşletme, bakım parası.
Sizin deyiminizle, ben size bir siyasetçi gözüyle değil, bir akademisyen gözüyle söylüyorum: Değerli Hocam, yurt dışında devletler vatandaşına bu tür destekleri yaparken sosyal devlet ilkesi uyarınca kalkınmaya, kamu hizmetine dönüştürmesi amacıyla bu tür destekler verir. Biz ne yapıyoruz? Bizim İcra ve İflas Kanunu'nun 82'nci maddesinde köylü için zaruri olan hususlar bile haczedilemez diyor.
Ya, Değerli Hocam, bunu bitireceğim ben. Bir dakika, konuşmam devam ediyor.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Sayın Vekilim, Mahmut Tanal ödeyip Veysel Eroğlu ödemezse ne yapacağız?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bakın, Canım Hocam, Mahmut Tanal ödedi, Veysel Eroğlu Hoca ödemedi; ne olacak? Veysel Eroğlu Hoca icraya konulacak. Burada devlet kaynağından kesmemeliler.
Şimdi, bu ne demek, biliyorsunuz? Sayın vekilim esnaf, bakkal, o işletmeyi işletiyor, zarar ediyor da devlet onunkini ödemiyor da ben bunu işletiyorum, benimkini niye ödüyor ya, devlet böyle, kaynaktan kesiyor? Bu, Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ediyor Değerli Bakanım. Bu hastalık nereden bulaştı? Bu hastalık elektrik idarelerinin özelleştirilmesiyle birlikte, çiftçiye yapılan desteklemelerle birlikte "kaynakta kesilir" hükmü getirildi. Şimdi o hastalık buraya da bulaşıyor.
BAŞKAN - Evet, toparlayalım Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Özür dilerim, yani burada sizden ricam: Nasıl ki ben bir işletme açtığım zaman, bir avukatlık ofisi açtığım zaman, bir bakkal açtığım zaman, bir tamirhane açtığım zaman eğer kişi ödemiyorsa, icraya müracaat ediyorsam burada da İcra ve İflas Kanunu'nun alacak davalarının özel hükümlerini işletmek lazım. Yani Türkiye'de elektrik idaresi ve bu suyun dışında böyle, kaynaktan kesilen hangi paralar var? Hiçbir para yok. Devlet burada özel işletmelere bunu devrediyorsa bunun tahsilatçılığını da yapmaması lazım.
Şimdi, burada geliyoruz, yine bu maddenin ek madde 8'deki avukatlık ücretivekâletlerine Sayın Başkanım. Şimdi, burada Anayasa'mızın hükümleri var, ek maddenin birinci fıkrasında ücretivekâletle ilgili. Yani memur burada hata yapmışsa, kusuru varsa, bu memur gidip kendine özel bir avukat tutmuşsa bu avukatın parasını niçin devlete ödetiyorsunuz? Hani Anayasa'mızın ilgili hükümleri vardı, 40'ıncı madde, 128'inci madde; kamu görevlileri devlete verdikleri zararlardan dolayı şahsen sorumlu ilkesi vardı. Can malın yongasıdır yani bu tür tazminatlar memuru, kamu görevlisini daha az hata yapmaya sevk eder. Eğer biz kamu görevlisinin burada ücretivekâletle ilgili paralarını da kamuya yansıtırsak, ödetirsek gayet rahat kamu görevlisi diyecek ki: "Ya, bana, elime açık bir çek verilmiş. Gayet rahat benim tutacağım avukatın da ücretivekâletini ödüyor." Bu, doğru bir hadise değil Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Mahkûmiyet hâlinde geri alınıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Anladım, mahkûmiyet hâlinde geri alınıyor. Siz burada netice itibarıyla öyle yapacağınıza "özel avukat" ibaresi tutmayın. Kamu görevlisinin avukatı var. Yani burada Devlet Su İşleri kendi bünyesindeki avukatları bu davalara ücretsiz koyabilir. Niçin koymuyor? Devlet Su İşleri şunu yapıyor: Yeteri kadar avukatı kendi bünyesine almıyor, dışarıda bunu sözleşmeli avukatlarla yürütüyor. Burada ne oluyor? Kayırmacılık getiriliyor. Bakın, ben bir avukatım. Bugüne kadar sizin iktidarınızda Cumhuriyet Halk Partili, Milliyetçi Hareket Partili, HDP'li, Saadet Partili, hangi partiyi alırsak alalım hiçbir avukat kamu görevlerinde sözleşmeli avukatlık yapamıyor Değerli Başkanım. Sizden rica ediyorum, yani bunu yapacaksınız kendi bünyenizde avukat çalıştırın sigortalı. Aksi takdirde, sözleşmeyle, çok yüksek rakamlarla yine kendi yandaşları, kendi siyasi arkadaşları zenginleştiriliyor bu maddenin arkasına sığınarak.
Söz verdiğiniz için, sabırla dinlediğiniz için ben teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.