KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Çok Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarımız, çok değerli PTT'yi temsilen gelen Sayın Genel Müdürümüz, çalışma ekibi ve yine bugün bize bu denetimi yapan Sayıştayımızın çok değerli temsilcileri, katılımcılar; ben tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, tartışmalar sırasında birçok konuya değindik ama özellikle çok üzüldüğümü belirtmek isterim. Biz burada yaklaşık üç yıldır KİT Komisyonu olarak birçok kurumu denetledik. Hakikaten, sorduğumuz sorular olmuştur, teşekkür ettiklerimiz olmuştur, eleştirdiğimiz yanlar olmuştur ama biz ne kimseyi peşinen suçladık ya da kimseyi de peşinen ibra etmedik, kimseyi de savunmadık. Marifet iltifata tabidir; biz doğru ve güzel yapılanı da her zaman takdir ettik, eksik olanları da eleştirdik.

Ama özellikle bugün Sayın Sertel'in yapmış olduğu açıklamaların hakikaten bir KİT Komisyonu denetimi değil, tamamen şova dönük ve tamamen karalamaya dönük ithamlar olmasını, ben şahsen bir hukukçu olarak, az önce de Oktay Çanak Milletvekilimizin belirttiği örnek üzerinden de gittiğimizde, doğru olmadığını belirtmek istiyorum. Bu hem bir bühtandır, aynı zamanda da suçtur. Bunu hele hele bir milletvekilinin yapmış olmasını yakıştıramadığım gibi şahsen kendisine de yakıştıramadım.

İhale bir metottur bizim hukukumuzda. Kamu kurumları, hatta birçok özel şirket dahi ihaleyle kendi mal ya da hizmetlerini temin etmektedir. Eğer ihaleyle ilgili bir suç varsa bu denetlenir, savcılığa bildirilir, ilgilisi vardır. Ama burada yani benim anlamadığım bir nokta, kendisine de az önce gidip sordum, ihaleyi alan firma değil de ihaleden ayrıca taşeron olarak iş alan bir firmayı bir isim ve soyadı üzerinden bağlantı kurarak, ismini vererek itham etmesini hiçbir şeye sığdıramıyorum. Bakın, siz gazetecisiniz, ben de yirmi altı yıllık hukukçuyum. Yani bu bir üstünlük ya da şey anlamında değil ama taşeron firması şudur: Bir ihale alınır ve bu ihalenin tüm sorumluluğu artısıyla eksisiyle ihaleyi alan firmadadır. Bu firma, ihaleyi alan firmalar bu hizmeti, bu eseri kendileri bizzat yapabilecekleri gibi özel sektörden de dilediklerini tercih ederek taşeronlara verebilirler.

BAŞKAN - Sorumluluk kime ait oluyor o zaman?

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Sorumluluk ihaleyi alan firmaya aittir.

Burada taşeron bir nevi emeğiyle çalışan işçi gibidir çünkü ihalenin kaç paraya alındığının, 30 trilyon olacak ihalenin 100 trilyona ya da başka paraya çıktığının taşeron için hiçbir anlamı yoktur. Özellikle de kendisine sordum, adını zikrettiği kişinin taşeron olduğunu söyledi. Bunu ben hiçbir şeye sığdıramadım. Bu tamamen bir bühtandır. Bunu yakıştıramadığımı özellikle belirtmek istiyorum.

Tabii, burada ben birkaç soru da soracağım Sayın Genel Müdürüme. Ama tabii, peşinen suçlamak lazım çünkü suçlu arkadaşlar. Aynı zamanda arkadaşların üzerinden bizim iktidarımız da suçludur. Niye suçluyuz? Çünkü biz daha önceki yıllarda olduğu gibi bu kurumları zarar ettirmedik. Az önce göstergeleri açıkladı Sayın Genel Müdür, her yıl büyüyen bir trend var. Ha, yeterli mi? Ben açıkçası yeterli bulmadığımı özellikle de belirtmek istiyorum, daha iyi olması gerektiğini de düşünüyorum. Ama özellikle bizim PTT gibi yüzlerce yıllık kurumlarımızı, hakikaten konuyu bilmeden, ihaleyi bilmeden, yöntemi bilmeden, taşeronun ne olduğunu bilmeden sanki bir suç varmış gibi eleştirmeyi, yıpratmayı doğru bulmuyorum.

BAŞKAN - "Taşeronu bilmeden..." derken Sayın Birkan?

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Yani taşeronun ne anlama geldiğini...

BAŞKAN - Bilmiyor mu Sayın Sertel diyorsunuz?

ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Onu bilemiyorum artık.

Diğer bir nokta, ben bunu yakıştırmadığımı özellikle belirtiyorum.

Ben Sayın Genel Müdüre teşekkür ediyorum ama bir iki sorum var. Özellikle, PTT bizim için sadece kâr eden ya da işte büyüyen bir kurum değil yani bizim bakış açımız o değil. Yani biz e-postalarımızı size veriyoruz, e-devlet şifremizi sizden alıyoruz. Siz aynı zamanda bir kamu kurumusunuz ve bir güveni temsil ediyorsunuz.

Tabii, bu arada PTT Bank var. Tabii ki PTT Banktan ben şahsen bir kâr beklemiyorum yani kâr eden bir kurum olması benim için çok anlamlı değil. PTT Bankın zarar etmeyen ama hizmet eden bir kurum olmasını istiyorum. Özellikle benim seçim bölgemde, Bursa'da -daha önce sizden önceki genel müdür zamanında da taleplerimiz olmuştu- küçük ilçelerimiz var, küçük ama ilçe olmayıp büyük beldelerimiz var yani 30-40 bin nüfusların yaşadığı ve buralarda artık insanlar emekli olduktan sonra köylerine, ilçelerine, beldelerine gidiyorlar ve bunların emekli maaşlarının alınması, şehirdeki faturalarının ödenmesiyle ilgili hakikaten eskiden Ziraat Bankası vardı, şimdi o Ziraat Bankası biraz çekiliyor. Buraları PTT Bankın doldurması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda ben birçok belediye başkanıyla da görüştüm. Bu ilçelerle ilgili özellikle bir çalışmanız var mı, yok mu? Aynı zamanda, bu ilçelerin belediye başkanları, hatta o büyük beldelere bakan ilçe ve büyükşehir belediye başkanları şunu da belirttiler: "Biz PTT'ye bilabedel binalarımızı istedikleri şekilde de tefriş ederek vermeye hazırız." Belediyelerle bir iş birliği var mı?

Yine, ben daha önceki alt Komisyon denetiminde sormuştum, üç yıl önceydi galiba, siz yoktunuz herhâlde. Bu, dünyada e-ticaretin, lojistiğin büyük bir gelişme katettiğini, neredeyse artık ticaret alanının çok büyük bir kısmının e-ticaret üzerinden yapıldığını söylemiştim. Tabii, sizin tablolarınızda biz e-ticareti görüyoruz yani bir büyüme var ama bunları kendi içinizdeki yıllara göre değil de dünyadaki e-ticaretten ne kadar pay aldığımızı, bunları görmek isterim.

Ayrıca, tabii, siz bir kamu kurumusunuz, rekabette daha güçlüsünüz. Bu arada, bizim özel sektörü de teşvik etmemiz lazım, onlara da nefes alacak bir alan yapmamız lazım. Onları rekabetle sıkıntıya sokmak yerine onlarla daha çok iş birliği yaparak vatandaşımıza daha çok hizmetin yolunu, e-ticarette olsun ve bununla ilgili, teslimatlarla ilgili olsun, yapmamız gerektiği düşüncesindeyim. Bu konuda çalışmalarınız olup olmadığını merak ediyorum.

Yine, az önce güzel bir tespit oldu, örneğini verdiniz, daha önceki şeylerde de duymamıştım, bu "drone"larla ilgili. Biliyorsunuz, "drone"larla teslimat Amerika'da iki üç yıldır var, tabii televizyonlardan seyrediyoruz, bizzat görmedik. Ama bir gerçek var ki bu "dronle"lar artık birkaç yıl sonra hayatımızın vazgeçilmez parçaları olacaklar. "Drone"la ilgili olan mal teslimatlarında, kargo taşımacılığında bu pazarın da bizim bir pazar, yabancıların sadece "drone"larını alarak kullanmak yerine özellikle öncelikle başta kamu kurumlarımız ve yerli sanayicilerimizle kendi "drone"umuzu üretmek noktasında -çünkü eğer siz ona bir alım garantisi verirseniz, bir pazar verirseniz- bu kendi "drone"umuzu yapmak ve ileride bunu geliştirmek konusunda bir çalışmanız var mı, bunu öğrenmek istiyorum.

Ben tekrar, çalışmalarınızdan dolayı şahsınızda tüm PTT çalışanlarına başarılar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.